Home page
Haber Menüsü


Irak: Kaos, açlık, yağma, korku
Otorite boşluğu güneyde Basra’dan, kuzeyde Musul ve Kerkük’e kadar kendini gösteriyor. Susuz kalan halk yağma korkusuyla yaşıyor.
Irak
NTV
12 Nisan — Irak’ta bulunan NTV muhabirleri Mithat Bereket, Hilmi Hacaloğlu, Nizamettin Kaplan ve Nevin Sungur; Bağdat, Basra, Musul ve Kerkük’te yaşanan tahribatı ve insanlık dramını anlattılar. Irak’ın dörtbir yanında yaşanan yıkımı muhabirlerimizin ağzından aynen yansıtıyoruz.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
MİTHAT BEREKET - BAĞDAT
       “Pek çok gazeteci şu anda Ürdün’den, Amman üzerinden buraya ulaşıyor. Orada pek bir şey yok ama biz gerçekten herhalde en zor olan şeylerden birini yaptık; güneyden geldik. Önce tabi Basra’ya geldik. Basra’da oldukça bambaşka bir manzara var. Bağdat’takinden çok daha fazla yağmalama olaylarının olduğu, otorite boşluğunun kendini çok daha fazla hissettirdiği bir yer Basra şu anda. Irak’ın ikinci büyük kenti Basra’da öyle bir haldeydik ki, gece orda kalmamız gerekiyordu sabah erkenden yola çıkmak için ve bulabildiğimiz tek yer Basra’daki Saddam Eğitim Hastanesi’ydi.


       Buradaki doktorlarla konuştuk ve geceyi orda geçirmek için izin aldık ve hastanenin çatısında kaldık. Burada kalırken de İngiliz askerleri genelde bu hastaneyi korumaya geliyorlarmış ama bizim kaldığımız gece gelmediler ve doktoru, hastası, hasta bakıcısı, hasta yakın ve refakatçileriyle birlikte çok korkulu anlar yaşadık. Çünkü genelde 20-30 kişilik gruplar halinde silahlı adamlar gelip hastaneyi yağmalayabilirlermiş, bunu söylediler bize.
Irak’ı yönetecek Amerikalılar

       
AMERİKAN KAMPINDA GECELEDİK
       Ardından Basra’dan sabaha karşı yola çıkıp yaklaşık 10-11 saatlik bir yolculuktan sonra Bağdat yakınlarına yaklaşık 2 saatlik bir mesafeye geldik. Bağdat’a 100 kilometre mesafede bir Amerikan kampında gecelemek zorunda kaldık. Bu kamp acil yardım kampıydı, ağır yaralıların, Amerikan askerlerinin getirildiği bir kamptı. Ve ondan sonra da işte bu sabaha karşı yola çıktık Bağdat’a ulaşmak için. Bağdat’a gelişimiz de ayrı bir zor oldu. Çünkü aslında normalde bir otoban görünüyor haritalarda, fakat otobanın pek çok yeri ya havaya uçurulmuş köprülerle ya da üstü tıkanmış ve çeşitli barikatlarla dolu. O yüzden çoğu zaman jipimizle tarlalara inmemiz gerekti.


       Tarlalardan geçtikten sonra da Bağdat’a ilk olarak Saddam Uluslararası Havaalanı’ndan girdik ve oradan geçerek Bağdat’a merkeze ulaşmaya çalıştık. Burada da Saddam Uluslararası Havalimanı’nda -şimdi Amerikalılar ısrarla Bağdat Uluslararası Havaalanı diyorlar buraya- Amerikan askerlerinin her yerde olduğunu ve adeta yerlerde, caddede, geçtiğimiz yoldaki mermi kovanlarından ve diğer şarapnel parçalarından burada müthiş bir çatışma yaşandığını çok net olarak görebiliyorduk. Buradaki askerler de hala oldukça gerginler. Çok uzaktan sizi durduruyorlar. Ve ardından ellerinizi kaldırmanızı istiyorlar, sonra yanınıza geliyorlar. Bu şekilde ilerleye ilerleye sonunda bir çok tehlikeli yerden geçerek Bağdat’ın merkezine, Filistin oteline ulaştık.
Musul’da kontrol sağlanamadı

       
BAĞDAT MÜTHİŞ BİR YIKIMA UĞRAMIŞ
       “Daha önce Bağdat’a defalarca geldim, Körfez Savaşı’nda da burdaydım ama Bağdat’ı bu halde göreceğimi hiç tahmin etmiyordum. Gerçekten müthiş bir yıkıma uğramış şehir. Yani burada hem sadece binalar değil, caddelerdeki boşluklar, insanlardaki tedirginlik, Amerikan askerlerinde, İngiliz askerlerindeki gerginlik, buradaki otorite boşluğunun çok ciddi biçimde sıkıntı yarattığını gösteriyor ve nerdeyse şarapnel parçası değmemiş, isabet almamış bina kalmamış gibi şehrin merkezinde... Ara sokaklara girmek zorunda kaldık, ana caddeler kapalıydı, ara sokaklardan geçerken insanlar bize yaklaştılar, sadece iki şey istediler: Su ve telefon. Buradan gerek Yemen’e, gerek Kuveyt’e gerek Suudi Arabistan’a kaçan yakınlarını aramak istiyorlar.
       Bununla beraber yağmalama olaylarının devam ettiğini gördük. Bombardıman yok tabii burada ama ilerden, uzaklardan silah sesleri geliyor sürekli olarak. Özellikle Amerikan askerlerinin ateş ettiğini duyuyoruz. Çünkü makineli tüfek sesleri var. Karşısında tek tek ateş eden Kalaşnikof seslerini duyuyoruz. Bunlar genelde çatışmaların yer yer devam ettiğini gösteriyor. Ama yağmalama olaylarına dönersek, resmen gözümüzle gördük, herkes özellikle yönetim binalarını elinden geldiğince çabuk bir sürede yağmalıyor. Özellikle masa, sandalye ve halı gördük arabaların arkasında, at arabalarının, ya da el arabalarının arkasında. Herkes burdan bir şeyler götürmeye çalışıyor.”
Türk gazetecilere saldırı

       
ÖLÜLER YERLERDE DURUYORDU
       “Bağdat’a girdiğimizde ölüler yerlerde duruyordu. Özellikle Irak askerlerinin ölüleriydi bunlar. Özellikle çatışmanın yaşandığı merkezde. Sonra şehir merkezine ilk ara sokaklara girdiğimizde çeşitli yaralılar gördük, bir ambulans yanımızdan hızla geçti. Yani zor da olsa burada bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Amerikalılar kesinlikle karışmıyorlar. Sadece kontrol noktaları kurmuş durumdular ama ondan önce geldiğimiz Basra’da aslında kaldığımız hastanede doktorların ne kadar zor durumda olduğunu gördük. İlaçları yok, hiçbir şekilde yardım gelmiyor, su yok. Hastanede sadece bir jeneratör var, onunla çalışmaya uğraşıyorlar ve yaralılar sürekli geliyor.


       Basra’da yağmalama olaylarında da yaralanmalar oluyor. Akşamları genelde ev basıyorlarmış sarhoş durumdaki haydutlar... Tahmin ediyorum Basra’da gördüklerimiz, burada, Bağdat’ta kat kat daha fazladır. Hastanelerde gerçekten durum içler acısı burada.”
Kerkük’te petrol güvende

       
HİLMİ HACALOĞLU - BASRA
        “Irak’ın en büyük ikinci kenti Basra’da çatışmalar Pazar günü sona erdi. Irak kuvvetlerinin geri çekilmesi ve müttefik güçlerinin kuzeye ilerlemesiyle kentte tam bir düzensizlik hakim. Otorite boşluğunu fırsat bilen yağmacı güçler bankaları soyuyor, evlere giriyor, birbirleriyle çatışıyor.
       El Aşar Basra’nın dış mahallelerinden bir tanesi, burda 5 bin kişi yaşıyor ve bunlar su bulamıyorlar. Bize söyledikleri mahallenin ortasından geçen simsiyah El Aşar deresinden su içmek zorunda kaldıkları. Ve çoğu bu dereden su içerken hastalandıklarını belirtiyor.
       
İKİ NEHRİN BİRLEŞTİĞİ YERDE SUSUZ KALDILAR
       Basra merkezindeki manzara da dış mahallelerden farklı değil, halk sağlık hizmetlerinin aksamasından, temel ihtiyaç maddelerinin karşılanmamasından şikayetçi. Gördüğümüz insanlar pisliğin içinde yüzüyorlar ve günlerdir suya hasretler. Burası Basra, yani Fırat ve Dicle’nin kıyısında kurulan Şattülarab’ın ortasındaki Basra kenti ve bu insanlar umutla, özlemle günlerdir suyun geleceği günü bekliyorlar.
       
NİZAMETTİN KAPLAN - MUSUL
       “Dün Musul’da bir saldırının sinyallerini almıştık. Öğlen saatlerinde yayın yaptığımız sırada, gazetecilerin toplu bulunduğu yerde bize yönelik bir saldırı oldu ve kenti terketmek zorunda kaldık. Bu sabah yine Amerikan askerleriyle birlikte kent merkezine gittik ama gerginlik vardı, bunu hissettik. Amerikan askerlerinin bir kontrolü söz konusu değildi.


       Ve biz de onları takip ederken bu gerginliği hissettik ve geri döndük. Geri döndükten bir süre sonra Türk gazeteci ekibine yönelik bir saldırı olduğu konusunda bize bilgiler geldi, SKY Türk’ten iki yaralı olduğu söylendi, Kemal Batur ve Mesut Gengeç. Ancak bu saldırı bir sürpriz olmadı açıkçası, biz basın mensupları için. Çünkü dünden bu yana gösterilen tepkilerde gazetecilere yönelik, habercilere yönelik bir saldırı olacağı izlenimi vardı. Bu sabah da yine Amerikan askerlerini takip ederken Musul’un kenar semtlerine kadar gittik, ellerinde silahlar ve sivil insanlar vardı, barikatlar kurmuşlardı, Amerikan askerlerine tepki gösteriyorlardı. Ve doğal olarak silahlı Amerikan askerlerine tepkilerini dile getiremeyen, şiddete başvuramayan bu insanların ya da Irak askerlerinin tepkilerini habercilere yönelik dile getireceğini açıkça görüyorduk ve neticede böyle bir olay yaşandı.
       Bundan sonra da kaos ortamı devam edecek. Çünkü kontrol sağlanmış değil şu anda. Musul kent merkezinde Amerikan askeri varlığının sayısı çok az ve böyle giderse bir süre daha kontrol sağlanamayacak gibi gözüküyor.
       
35 - 40 ARAÇLIK ABD KONVOYU
       “Sabah saatlerinde 35-40 araçlık bir Amerikan askeri konvoyu geldi. Onlar kent merkezinin belirli noktalarına gittiler. Ancak Musul büyük bir kent, buranın kontrolünü bu kadar askerle sağlamak oldukça güç. Çünkü insanlar tepkilerini dile getiriyorlar sürekli, açlıktan söz ediyorlar. Musul içerisinde hala çatışmalar var. Öğlen saatlerinde yine peşmergeler ile Irak askerleri arasında kenar semtlerde çıkan çatışmalarda bir peşmerge yaşımını yitirdi. Bir peşmerge de yaralandı. Kısacası Musul’da çatışmalar devam ediyor. Zaman zaman patlama sesleri geliyor kenar semtlerden. Silah sesleri geliyor. Biz de Musul’un biraz dışındayız, çünkü güvenli bulmadığımız için kenti terketmek zorunda kaldık. Musul’un biraz dışında gelişmeleri izliyoruz ama dediğim gibi Musul gerçekten çok gergin ve bundan sonra da kontrol dışı olaylar gelişebilir.”
       
YAĞMALANACAK BİR ŞEY KALMAMIŞ
       “Sabah Musul’a girdiğimizde yağma olayı yoktu. Çünkü yağmalanacak bir şey kalmamıştı gördüğümüz kadarıyla. Her şey dün zaten yeterince yağmalandı. Sabah saatlerinde girdiğimizde Amerikan askerlerine sevgi gösterisinde bulunanlardan çok tepki gösterenler vardı ve ellerini midelerine götürerek açız diye bağıranlar oldu. Ve doğal olarak bunun üzerine biriken insanlar tepkilerini sürekli dile getirmeye başladılar. Çünkü halen Musul’a ne gıda anlamında ne de içecek anlamında bir yardım ulaşmış değil ve insanlar günlerdir yaşadıkları stresle bir anlamda tepkilerini dile getiriyorlar. Kendileri için artık bunun gazeteci veya haberci ya da asker olması önemli değil. Önemli olan sorunlarına eğilecek insanların kendileriyle diyalog kurması. Böyle bir durum da ortaya çıkınca doğal olarak birer saatli bomba gibi karşımızda duruyor bu insanlar ve sonrasında ne yapacaklar, kestirmek güç.”
       
NEVİN SUNGUR-KERKÜK
       “Kerkük son iki gündür öncekine oranla biraz daha sakinleşmiş durumda ama hala tam kontrol altına alınmış değil. Dün akşam saatleri itibariyle Erbil ve Süleymaniye’den buraya getirilen özel kuvvet askerleri, yağmacılara karşı önlem almaya başladılar, şehrin çıkışlarını tutarak. Yağmalanan malları taşıyan araçları durdurdular ve bunların üzerindeki yağmalanan malları aşağı indirdiler. Bu arada bir arbede de yaşandı. Çünkü Kerkük halkı bu konuda oldukça fazla öfkeli. Özellikle Kerkük Türkmenleri bütün mallarının yağmalandığını hatta evlerine girilerek arabaların alındığını söylüyorlar. O konudaki gerginlik devam ediyor. Tabi şu noktada en fazla Kerkük halkı bu durumdan şikayetçi son iki gündür yaşananlardan. Özellikle Türkmenlerin tedirginliği devam ediyor. Çünkü şu anda şehirden peşmergelerin tamamı hala çıkmış değil.”
       
PEŞMERGELER HALA ÇIKMADI
       “Sokaklarda, caddelerde peşmerge kuvvetlerini görüyoruz devriye gezen. Onun yanısıra Amerikan askerleri dün ilk defa kendilerini gösterdiler Kerkük caddelerinde ve yaklaşık 10-15 kişilik bir ekip ki bunların arasında 173. Hava İndirme Tugayı’ndan gelen askerler ve Amerikan özel kuvvetlerin askerleri bulunuyordu, onlar bir geçiş yaptılar. Ancak şu ana kadar Kerkük halkı durumun tam kontrol altına alınamamış olduğunu söylüyor. Bu Amerikan askerlerinde şu ana kadar istenilen görevleri yerine getiremediklerini söylüyorlar.
       Sadece şu ana kadar Türkmenlerin özellikle şikayetiydi bu Amerikan askerlerinin hiçbir şey yapmadıklarını ve sadece petrol bölgesini kontrol altına aldıklarını söylemişlerdi. Dolayısıyla bu anlamdaki şikayetleri hala devam ediyor Amerikan askerlerinin burda bulunarak herhangi bir şey yapmadıklarını söylüyorlar.
       Onun dışında şu an için Erbil ve Süleymaniye’den yine getirilen polis kuvvetleri var ki bu Erbil ve Süleymaniye’den getirilen kuvvetler burdaki insanları da huzursuz ediyor. Çünkü burda ‘Zaten bizim Kerkük’ün polis kuvvetleri var ve güvenliği bunların sağlaması gerekiyor bundan sonra, neden dışardan buraya peşmergeler ya da Kürt gruplara ait polis kuvvetleri geliyor’ diye soruyorlar. ‘Şu ana kadar, iki gün boyunca hiçbir şey yapılmadı. Dolayısıyla bundan sonra yapılacak herhangi bir şeyin de çok fazla önemi kalmadı. Çünkü zaten yağmalanacak mallar yağmalanmış durumda’ diyorlar”.
       
TÜRKİYE’DEN GELEN GÖZLEMCİLER
       “Bunun yanısıra zaten Türkiye’den dün gelmesi beklenen gözlemciler vardı ki bunların dün akşam saatleri itibariyle Türkiye’den, Kuzey Irak’ta görev yapan özel kuvvetlerden temsilciler olduğunu öğrendik. 5 kişilik bir grup Kerkük’e 5 kişilik grup Musul’a gönderildi, 5 kişilik grup da General Henri Osman ki bu bölgede Kuzey Irak’taki koordinasyonu sağlayan Amerikalı subay, onun karargahında bulunduğunu söylediler. Bu gözlemcilerin şu andan itibaren görevleri, burada yaşananları, burdaki durumu tespit etmek ve bu konuyla ilgili bir rapor hazırlayarak Türkiye’ye göndermek ve Bundan sonra sanıyorum bu raporla bundan sonra Türkiye’nin göstereceği tavrın belirlenmesinde etkili olacak”.
       
       
    TOP5 İsrail hücum botu Gazze kıyısını vurdu  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları