|
Babacanın sözlerinin tam metni aşağıda yer alıyor: CNBC-e: Sayın Ali Babacan, günaydın. Yaşanan son gelişmeler üzerine görüşlerinize başvurmak istedik. Son durumda artık ABDnin savaş ilanı ve Türkiyeden de tezkere konusunun ivedilikle halledilmesi talebi var. Bakanlar Kurulu da bugün olağanüstü toplanacak. Öncelikle soralım, tezkerenin kapsamında bir değişiklik anladığımız kadarıyla beklenmiyor. Bu beraberinde ABD ile daha önce konuştuğumuz aynı ekonomik paketin de devam etmesi anlamına mı geliyor? Babacan: Tezkere gündemde, krediye Kongre onayı 2 ayı bulur Ali Babacan: İki gündür biliyorsunuz çok önemli gelişmeler oldu. Azor adalarındaki zirveden başlayıp, dünkü Birleşmiş Milletlerde olan gelişmeler en sonunda Çankayada yapılan zirve. Ve daha sonrasında da bizim kendi aramızda yaptığımız toplantılar sonucunda bu tezkere konusunun olağanüstü bakanlar kurulu düzenlenerek tekrar acilen görüşülmesi kararı alındı. Bugün biliyorsunuz 59. hükümetin programı okunacak, mecliste, başbakanımız tarafından. Program okunduktan hemen sonra Bakanlar Kuruluna geçilecek. Ve Bakanlar Kurulunda bu konu detaylı bir şekilde yürütülecek. Fakat genel hava şu şekilde. Yani, önceki dönemlere, birkaç hafta öncesine göre şu anda Amerika ile bir işbirliği konusunda daha olumlu yaklaşım söz konusu, hem parti çevresinde hem tabi ki hükümette. Tabi, ABD, çok eski dostumuz olan bir ülke. Hem müttefikimiz. Bu işbirliği, müttefik olma durumu, Irak konusu zor bir konu. Ve hemen yanıbaşımızdaki böyle önemli bir gelişmeye Türkiyenin zaten kayıtsız kalması da düşünülemez. Mutlaka, ulusal çıkarlarımız doğrultusunda hareket edecektir hükümetimiz. Tabi, şu önemli. Yani, piyasaların belki en önem verdiği konu mali yardım, mali paket. Bizim için önemli olan ekonomi politikalarına göre, çok sıhhatli bir sonuç. Mali disiplinde de son derece önemli. Eğer yardım pakedi doğru kullanılmazsa, Türkiyeye zarar bile verebilir. Bu konuda bizim çok dikkat etmemiz gerekir. CNBC-e: Şu aşamada en çok merak edilen konu, biz hala aynı kapsamda bir ekonomik yardım pakedinden mi sözediyoruz? Aynı kapsamda bir paket mi söz konusu hala? Ali Babacan: Ekonomik paketin detaylarını belki üç ay oldu konuşmaya başlayalı. Uzun müzakereler sonucunda oluşturduk. Yani, detaylar belli. Paketin nasıl çalışacağı, mekanizmalar tanımlanmış durumda. Müzakereler üç koldan yürümüştü biliyorsunuz, askeri, siyasi, ekonomik olmak üzere. Dolayısıyla paketle ilgili bundan sonra çok önemli bir değişiklik olacağına pek ihtimal vermiyorum. Çünkü süreler de zaten kısa. Artık uzun uzun müzakere edecek süre de yok önümüzde. Tabi, bütün bu hazırlıkları yapmış olmanın... CNCB-e: Yani, bu paket zaten bağlanmıştı ve o noktadan, biz, artık tezkerenin de aynı kapsamda çıkması halinde devam edeceğiz, diye düşünebiliyoruz. Ali Babacan: Tabi, bütün bunlar bugünkü Bakanlar Kurulunda tekrar görüşülecek, değerlendirilecek. Onun için daha fazla yani söylediklerinin ötesinde bir şey söylemem mümkün değil. Çünkü geniş bir ortamda bunun tartışılması, gündeme getirilmesi gerekiyor. Ama dediğim gibi, Türkiyenin böyle bir önemli konuda ki hem bundan sonraki siyasi gelişmeleri, ekonomik gelişmeleri derinden etkileyecek bir konu bu. Irak konusunda Türkiyenin kayıtsız kalmasını düşünmek tabi zor. Tabi son iki gündür olan gelişmeler çok önemli. Bu gelişmeler ışığında bugünkü olağanüstü bakanlar kurulu toplantısında bunlar, tekrar yeniden ele alınacak, değerlendirilecek. CBNC-e: Bu durumda Bakanlar Kurulunda yapılacak değerlendirmeyi bekleyeceğiz ama daha önce konuştuğumuz üzere bu köprü kredinin hemen gelmesi. 8.5 milyar dolar düzeyinde bir köprü krediden söz ediyorduk. Burada bir bilgi değişikliği var mı? Çünkü ilk etapta en sıcak gelişme bu olacak? Ali Babacan: Bu sözleşmenin mutabık kalınan şeklinde kısa vadeli finansman diye geçiyor tam adı, böyle bir imkan var. Bu bizim Washingtonda yaptığımız görüşmelerden sonra yani tekrar Türkiyeye döndükten sonra mümkün olabildi. Bazı teknik sorunlar vardı bununla ilgili, Washington görüşmelerimizde. Bunu, henüz Amerikan tarafı çözememişti. Fakat biz gördükten sonra bunun mümkün olabileceğini söylediler. Ve onunla ilgili gerekli paragraflar da girdi sözleşmenin taslağına. Bu köprü kredi özellikle kongre karar sürecini kapsayacak, o dönemi finanse edecek bir kredi olacak. Ve bu 6 ila 8 hafta bir süre var, kongrenin bu yardım paketini onaylaması için. Gerçi bizim Amerikada yaptığımız temaslarda, hem Kongre başkanının transfer komitesi başkanının bize sözlü önemli güvenceleri oldu bu konuda. Bunu Amerikan Başkanı Bush, kongreye götürürken, bu bizim ulusal güvenlik meselemizdir diye götürecek. Sözleşmede de o şekilde yazdık. Böyle bir taleple Kongreye gelecek yardım paketi bizimle tartıştılar. Ancak, hem bize izletilmesi için tüm bu gelişmelerin hem de piyasalara daha da güven verebilmek için biz bunun çok önemli olduğunu baştan beri savunuyorduk. Ve şu anda en son sözleşmedeki hali şöyle. Başkan Bush, Kongreye gittiği gün, yani, ben, bu bizim ulusal güvenlik meselemizdir, ben Türkiye için böyle bir yardım paketini kongreden talep ediyorum dediği gün, 8.5 milyar dolarlık bir kredi hattı açılacak Türkiyeye.. Biz, bunun tamamını kullanmak zorunda değiliz. Bu dönem içerisinde, kısa dönem 6 ila 3 hafta içerisinde bunun istediğimiz kadarını kullanabiliriz. Bu zaten kısa vadeli bir kredi olacak. Ve kongreden karar resmen çıkarsa, asıl gerçek uzun vadeli kredi serbest bırakıldığı an, biz, bu kısa vadeli kredinin geri ödemesini yapacağız ve bundan sonraki uzun vadeli gerçek krediler devreye girecek. Bunun amacı 6-8 haftalık kongre sürecini kapsayacak ve bu dönemi finanse edecek. Ve dediğim gibi bu hat, 8.5 milyar dolara kadar bir rakam. Tamamını kullanmak zorunda da değiliz, ihtiyaç kadar, gerektiği kadar kullanılacak bir rakam bu. CNBC-e: Burada anladığımız 8.5 milyar dolarlık bir kısa vadeli finansmandan sözediyoruz. 6-8 haftalık kongre süreci burada söz konusu. Kongre sürecinden önce böyle bir güvenceyi de biz aldık. Peki, toplamda bu paketin daha önce 24 ila 30 milyar dolara varabileceğinden bahsediyorduk. Şimdi, toplama dair ne söylüyoruz? Ali Babacan: Aslında, rakam toplam 6 milyar dolarda. Amerikanın bütçesine girecek, yani, onlar ek bir bütçe yapacaklar bu konuyla ilgili, tüm bu Irak operasyonuyla ilgili. Bu ek bütçede yeralacak rakam 6 milyar dolar. Bunun 2 milyar dolarlık kısmı askeri amaçlarla kullanılacak. 4 milyar dolarlık kısmı da askeri amaçlar dışındaki yerlerde kullanılacak. 4 milyar dolarlık hibe Amerikanın bütçesine yazıldıktan sonra bize uzun vadeli ve uygun şartlarda kredi kullandırmakta bir bakıma bizdeki görev zararı uygulaması gibi aynen, bu uygun şartlı krediyi sübvanse etmek için kullanılacak. Dolayısıyla her 1 milyar dolarlık hibe farklı katsayılar sözkonusu. Artık 3-4-5-6dan 23e kadar farklı katsayılar söz konusu olabiliyor. Fakat burada bizim nakit akışımıza uygun katsayının, belki 6-7 gibi bir katsayı olacağını tahmin ediyoruz. Dolayısıyla bu 4 milyar dolarlık hibe krediye çevrildiği zaman 20 ila 30 milyar dolar arasında bir krediye tekabül edebilecek. Fakat biz, bunun kararını ilk baştan vermek zorunda da değiliz. Yine aynı kredi hattı açılması gibi mekanizma söz konusu olacak. Parça parça ve istediğimiz kadarını hibe olarak kullanacağız, isteğimiz kadarını krediye çevirme opsiyonu da bizde olacak. CNBC-e: Herhangi bir karar bildirmedik. Bunu daha sonra da biz, bir opsiyon olarak kullanacağız anladığım kadarıyla? Ali Babacan: Tabi, tabi, sözleşmede öyle bir esneklik var. CNBC-e: Sayın Bakanım, anladığım kadarıyla, eski verilen rakamlardan, ekonomik paketten çok büyük bir farklılık yok. Ve aşağı yukarı aynı. Ve ortaya çıkan noktada da ABD ile bir fikir birliği içerisinde yeni bir tezkere gelecek. Buna bağlı da eskiden konuşulan paket gelecek. Peki, yine bu IMF üzerinden mi kullandırılacak? IMF üzerinden kullandırılacak, son Pazartesi günü daha çok ortaya çıkan bir durum vardı. Özellikle kamudaki atıl istihdamla ilgili olarak yeni bir isteği vardı Türk tarafının. Bununla ilgili de bir mutabakat içerisinde miyiz IMFle? Ali Babacan: Bu krediler, Amerikan hazinesi ile Türk hazinesi arasındaki bir işlem. Yani IMFnin nakit akışıyla hiçbir ilgisi olmadı. Ancak, bu 8.5 milyar dolarlık köprü kredisi için ön şart, henüz sözleşmenin taslağının en son halinde şu şekilde. Biz 2003 yılı bütçemizi yüzde 6.5 faiz dışı fazla verecek şekilde TBMMnden getiriyoruz. Ve niyet mektubunu imzalıyoruz. Bu iki şart var.Zaten bu komisyondan geçti, geçtikten sonra da TBMMnden geçecek. Artık bu faiz dışı fazlayla ilgili bir problem şu anda yok. Komisyonda da aynen onaylandı. Çok sağlam yapıya sahip bir bütçe burada söz konusu. Asıl ekonomik paketin tamamıysa bu IMFnin dördüncü gözden geçirmesinin tamamlanmasıyla sadece ilişkilendirilmiş durumda. En geç nisan ayının ortalarında bunu bekliyoruz. Toplanıp, bu dördüncü yıldan geçirme, tamamlanmıştır kararını vermesi, nisan ayının ortaları gibi ki zaten kongre süreci 6 ila 8 hafta. Bunu fazlasıyla aşan bir süreç. Dolayısıyla IMF şartı hala var. Ancak, tarih olarak ya da diğer... Daha farklı şeyler isteniyordu. Mesela bu ödemeler devam ettiği sürece, IMFnin işin içinde olması söz konusuydu. Bütün bunlar aşılmış durumda. IMF var ama ilk talep edilen şekle göre çok daha farklı bir durumda şu anda.Ve kısa zamanda bunlar yerine getirilebilecek koşullar. Çünkü biliyorsunuz, zaten bizim bu dördüncü gözden geçirmeyle ilgili çalışmalar son noktaya geldi. Hükümet değişikliği olduğu için biz imzalamak istemedik, önceki hükümet döneminde. Çünkü asıl uygulayacak hükümet döneminde bunun imzalanması çok önemli. Belki kabinede değişiklikler olabilecektir. Niyet mektubunda yeralan bazı reformların, bazı yapılacak işlerin, uygulayıcı bakanları belki değişebilecekti. Bu çok önemli. Yani, daha önceki niyet mektuplarına baktığımız zaman hep taahhütler verilmiş, yerine getirilmemiş. Daha önceki hatalar tekrar edilsin istemiyoruz dedik hükümetimiz döneminde. Ve verilen taahhütlerin tam olarak yerine getirilmesi lazım. Bu son derece önemli. Niyet mektubunun taslağı zaten aşağı yukarı bitmiş durumda. En son tekrar bu yeni hükümet döneminde de gözden geçiririz. Artık imza aşamasına geldi. CNBC-e: IMF şartı hala var, ancak şartlar başa göre değişti, dediniz. Bu anlamda, kredinin kullanımıyla ilgili bir değişiklik var mı? Ali Babacan: Kredinin kesinlikle ve kesinlikle bugün kısa vadeli borçlarımızı ödemekte kullanılması gerekiyor. Aksi halde biz, bütçe giderleri için harcarsak, bu işin sonunda daha borçlu bir ülke oluruz. Zaten borcumuzun GSMHya oranı çok yüksek. Bunun hızla düşürülmesi gerekiyor. Bunun üstüne bir de kredi kullanıp, bu da harcanırsa, borçlar büyüyecek, çok açık. Dolayısıyla bizim bu yardım paketinde hibe olarak kullanacağımız rakamın, ki bu askeri amaçlı olacak büyük çapta. Askeri giderler için kullanılması son derece doğal. Bütçeye gelir ve gider ya da askeri harcamalarla ilgili gelir ve gider. Ancak kredi olarak kullanılacak kısmı mutlaka ve mutlaka kısa vadeli borçların ödenmesinde kullanılması gerekiyor. Ki şu anda bizim sorun Türkiyenin borçlarının yüksekliğinden öte belki daha önemlisi bu borçların çok kısa vadeli oluşu büyük problem. Bu şekilde sağlanacak uygun şartlı kredi, Türkiyenin kısa vadeli borçlarını uzun vadeli borçlara zaman içerisinde piyasa kuralları içerisinde dönüştürülmesi için çok önemli bir imkan. Bizim, bu kredileri kullanma amacımız, kullanma yerimizde kesinlikle bir değişiklik söz konusu değil. Borçların ödenmesinde kullanılacak bu yeni krediler. CNBC-e: Belki de piyasaların daha önce duymak istediği şeylerdi bunlar. Biraz gecikmeli de olsa, tabi ki uluslararası ilişkilerden kaynaklanan bir durum dolayısıyla bugün açıklamak durumunda kaldınız. Ancak, ne kadar hassas dengeler üzerinde olduğumuz belki de dün verilen piyasa tepkisiyle ortaya çıktı. Keşke, daha önce şunları şunları açıklasaydık dediğiniz bir nokta oldu mu? Ali Babacan: Bütün çalışmalar kendi doğal süreçleri içerisinde gelişti. Ve bu IMF ile dördüncü gözden geçirme çalışmalarının bu sefer normalden daha uzun sürmesi çok doğal. Çünkü, yeni bir hükümet var. Ekonomik programı farklı bir hükümet var. Bizim niyet mektubumuzda yazan herşeyi biz isteyerek, bilerek ve Türkiye için doğru olduğuna inanarak yazmamız gerekirdi. Bu çok önemli. Onun için müzakereler tabi ki uzun sürdü. Biz, Türkiye için doğru olduğuna inanmadığımız hiçbir şeyi niyet mektubuna yazmadık. Bir de önemli bir uygulamamız oldu. Asıl niyet mektubunda yazılan şeylerin uygulayacak birimler, yani bakanlıklar, kuruluşlar, ne olduğunu, niyet mektuplarını niye yazıldığını çok biliyor. Onlarla hep istişare edilerek yazıldı, ilgili paragraflar. Ki, asıl uygulayıcı birimlerin bunu sahiplenmesi son derece önemli. Şimdiye kadar kaç tane niyet mektubu yazılmış, defalarca stand by anlaşmaları yapılmış. Fakat yapılan anlaşmalara uyulmamış. Verilen taahhütler yerine getirilmemiş. Bizim dönemimizde böyle bir şeyi yaşamak son derece yanlış. Çünkü biz, tüm ekonomik programımızı güven üzerine kurduk. Güven de taahhütlerin yerine getirilmesiyle oluşur. Arka arkaya verdiğimiz taahhütleri yerine getire getire güven oluşur. Ki bu son derece önemli. Onun için bizim tüm uluslararası kuruluşlarla yaptığımız tüm görüşmelerde, anlaşmalarda, tarih verirken çok dikkatli oluyoruz. Zaman konusunda, taahhütlerin içeriği konusunda çok uzun uzun müzakereler yapıyoruz. Önemli olan yazılan şeylerin yerine gelmesidir. Orada yazılan şey, yazılı kaldıktan sonra, uygulanmadıktan sonra bir şey ifade etmez. Üstelik tüm programın da aksamasına sebep olabilir. CNBC-e: Güven, dediniz. Projeksiyonlar yapılırken, olağanüstü koşullar ne kadar hesaba katılabiliyor katılamıyor, belki bu anlamda da önemli günler yaşıyoruz. Örneğin sizin en son ifade ettiğiniz rakamlar vardı, 93.4 milyar dolar, 2003 için borç rakamı. Bu daha önce 77 milyar dolar olarak öngörülmüştü, örneğin. Şimdi önümüzdeki rakam farketmiş durumda. Nasıl bir değerlendirme yapacaksınız bu konuda. Ali Babacan: Orada teknik olarak bir hesaplama farkı var. Daha önce açıkladığımız 73.5 milyar dolar rakamı ocak ayı sonu itibariyle tüm borçlarımızın bir fotoğrafını çektiğimiz zaman ortaya çıkan bir rakam. Ki, tahmini kurlar üzerinden hesaplanan bir rakam. Ve, o an itibariyle fotoğraf çekilip tespit edilmiş bir rakam. Bütçe görüşmeleri zamanında açıkladığımız rakam ise, sene içerisindeki borçlanmaları da dikkate alan bir rakam. Yani, bu sene içerisinde tekrar 2003 ödemeli borçlanmalar da yapılacak tabi. Bunlar tahmini 2003 ödemeleri. Bundan sonra gelecek ek borç ödemeleri de dikkate alındığı zaman hesaplanan rakam. Dolayısıyla aradaki fark tamamen hesap metodu. Yoksa, önceki metotla hesap ederseniz yine 73.5, 73.5tur. Burada önemli olan dediğim metottur. Ki biz onu aslında her iki açıklamada da mümkün olduğunca net anlatmaya çalıştık ama tabi rakamlar büyük olduğu için ister istemez odaklama rakamların kendisi üzerinde oluyor, hesaplama metodu üzerinde değil. Yoksa ikisi birbiriyle çok tutarlı. Yani iki rakam arasındaki 20 milyar dolarlık fark, bizim 2003 içerisinde borçlanıp, tekrar 2003 içerisinde ödeyeceğimiz rakam oluyor. Yoksa farklı rakamlardan bahsetmiyoruz. CNBC-e: Çok teşekkür ediyoruz, Sayın Babacan... | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||