|
Tasarruf ve Gelir Artırıcı Tedbirler Paketine tepkiler şöyle: Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Altuğ: Türkiyede 20 yıldır uygulanan politikalar vergi alma borç al, vergi alma oy al şeklinde. Bunun sonucunda da bütçeler açık veriyor. 20 yıldır uygulanan ekonomik model, aslında striptiz ekonomisi modelidir. 2003 yılı için Meclise sunulan bütçe de gene striptiz ekonomisinin devamıdır. Demek açıklar daha da büyüyor. Bir gün evvel Vergi Barışı altında af çıkartıp vergi vermeyenleri ödüllendiriyorsun, hemen ertesi günü de barışı bozuyorsun. Hedeflenen vergi gelirleri bugünkü durgunlukta gerçekleştirilemez. İnsanlar yüksek vergiye karşı meşru müdafaaya geçecek. Bu bütçe, herkesi ve her kesimi gelir vergisi mükellefi yapmıyor, ekonomiyi hamiline yazılılıktan nama yazılı hale getirmiyor. Bu bütçede ekonominin daha da çok kayıtdışına taşınması söz konusu. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esfender Korkmaz: Önlemler, yüzde 6.5 faiz dışı fazla hedefini kağıt üstünde tutturmak için yapılan bir zorlama. AKP tereddüt etmeseydi, inisiyatif kullanabilseydi o zaman tezkere geçerdi. Bu pakete de ihtiyaç kalmazdı. Tezkerenin geçmemesi barışı tehdit etmektedir. Türkiyenin önünde uzun dönemli barışı tehdit etmektedir ve hükümetin başarısızlığı topluma bir vergi şeklinde, tasarruf önlemleri şeklinde bir maliyet olarak fatura edilmiş olmaktadır. Böyle bir paketle hükümet vergi gelirlerinde hiçbir şey elde edemez. TÜRK-İŞ öncelikli taleplerini açıkladı: 2003 Yılı Bütçe Gelirlerini Artırıcı Tedbirler Paketinin toplumsal kesimlerin görüşleri alınarak bu görüşler doğrultusunda yeniden gözden geçirilmelidir. Özelleştirme uygulamalarının ülkeye, halka ve çalışanlara zarar vermesinin önlenmesi, Tekel ve Şeker fabrikalarında özelleştirmenin durdurulması, özelleştirilen işyerlerindeki işçilerin memur kadrosuna geçirilmesinin durdurulması da gerekmektedir. 1475 sayılı İş Kanunu, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu bütün olarak bir paket halinde demokratikleştirilmeli ve günün ihtiyaçlarına uygun hale getirilmeli. 2003 yılı kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinde, işçilerin son yıllarda yaşadıkları gerçek gelir kayıpları telafi edilmeli, gelir dağılımı adaletsizliği azaltılmalıdır. Kamu kesiminde süreklilik arz eden işleri yapan geçici işçilerin, geçmişteki gibi kadroya geçirilmesi sağlanmalıdır. Bakanlar Kurulu kararıyla 6772 sayılı kanun uyarınca ödenmesi gereken ilave tediyenin ikinci 26 yevmiyelik bölümü 2003 yılına ertelenmiştir. Ertelenen bu 26 günlük ikramiyenin ödeme tarihi belirlenmelidir. Yerli ve özellikle yabancı kaçak işçilik ile yetişkin işgücü yerine ucuz ve örgütsüz işgücü olarak kullanılan çocuk işçilik önlenmelidir. Sosyal güvenlik kuruluşlarının sağladığı hak ve yararlarda norm ve standart birliği sağlanmalıdır. Merkezi idare çalışanlarının mahalli idarelere devrine ve işçi statüsünden çıkarılarak sözleşmeli personel statüsüne sokulmasına yol açacak adımlardan kaçınılmalıdır, Yolsuzluklar ve israfla etkili biçimde mücadele edilmelidir. Gelir dağılımında adaletsizliği ve yoksulluğu azaltıcı tedbirler alınmalıdır. Enerji politikalarında yerli kaynaklara öncelik ve ağırlık veren programlar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Tarım ve hayvancılık etkili bir biçimde desteklenerek bu sektörde geriye gidişe dur denilmelidir. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi: Hükümet, IMFnin borç ödetme programının gereği olan faiz dışı fazlayı yaratmak için emekçi kesimlere yükleniyor. AK Parti Hükümeti, bütçeyi Başbakanlık Tezkeresinin kabulü ile sağlanacak hibe ve yardımlara göre şekillendirmeyi amaçlıyor. Hükümet, tezkerenin reddinden sonra IMF desteğini sürdürmek amacıyla tasarruf önlemleri ve gelir artırıcı önlemlere yüklenerek piyasalara güven vermeyi amaçladı. IMF politikalarından başka politika geliştiremeyen, ulusal kaynakları harekete geçirme konusunda çözümler üretemeyen Hükümet, IMFnin borç ödetme programının gereği olan faiz dışı fazlayı yaratmak için emekçi kesimlere yükleniyor, onların kazanılmış ekonomik haklarına el koyuyor, zaten yoksullaşan kesimleri daha da yoksullaştırıyor. Emekçi kesimler, Türkiyenin karşı karşıya kaldığı en temel sorunun sorumsuzca yaratılan iç ve dış borç stoku olduğunun bilincindedir. Hükümet, yıllardan beri faiz ödediği kesimlere 65 katrilyon lira daha ödemek için kazanılmış ekonomik haklara el koyarken, bu kesimlere ise tek kuruşluk yükümlülük getirmemektedir. Hükümet meydanlarda barış diye haykıran kesimleri açıkça cezalandırırken, savaş çığırtkanlığı yapanlara, savaşa girmemiz karşılığında ABDden alınması olası yardımları ağızlarının suyu akarak paylaşma hesapları yapanlara ise hiçbir yükümlülük getirmemektedir. Hükümet, adeta gelecekte getirilecek bir tezkereye karşı direnişi kırmaya çalışmaktadır. GSMHnin yüzde 22sine ulaşan faiz geliri elde edenlere tek kuruşluk yükümlülük getirilmezken, zaten ağır yükümlülükler altındaki kesimlerden ödedikleri vergileri bir daha almayı hakkaniyete aykırı buluyoruz. KESK Genel Başkanı Sami Evren: Bütçe ve tasarruf tedbirleri, savaşa hayır diyen halkı cezalandırır nitelikte. 2003 Bütçe Yasa tasarısının, Türkiyedeki savaş lobilerince,tezkere reddedildi ekonomik kriz geliyor yorumlarının ardından gelmesi bir tesadüf değildir. Kamu hizmetlerine, sağlığa ve sosyal güvenliğe ayrılan kaynağın kısıtlanması, işkçilerin ikramiyelerinin ödenmesinin ertelenmesi yoksulluk sınırı altında yaşayan halka ağır ağır vergi yüklerinin getirilmesi yerine, iç ve dış borçların ertelenmesi, vergi barışı gibi yasalarla sermaye çevrelerinin borçlarının affedilmesinden vazgeçilmesi, paradan para kazanan rantiyenin vergilendirilmesi yoluyla daha büyük bir kaynak bulunur. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu: Bugünkü yapısıyla bu bütçe, müsrif, israfçı ve hantal devlet yapısını sürdürme bütçesidir. Bir zorunluluk haline gelen faiz dışı fazla hedefinin her türlü siyasi tartışma alanı dışında tutulması gerekir. Faiz dışı fazla, kamu borç stoğunu zaman içinde azaltmak için gerekli bir teknik göstergedir. Bu bakımdan yüzde 6.5 oranında faiz dışı fazlanın, söz verildiği gibi hedeflenmiş olması olumludur. Yıllık enflasyon yüzde 90dan yüzde 30a düşerken, kamu zamları fazla bir engel teşkil etmiyordu. Ancak enflasyonun yüzde 30dan yüzde 20ye gerilemesi sürecinde, kamu zamlarının aynı kalması mümkün değildir. Kamu harcamalarını kontrol altına alarak, ürettiği ürünlere daha az zam yapacak veya kamu açıklarını kapatmak için başvurulan bu yol, özel sektörün de girdi maliyetlerini artırarak enflasyonu yükseltecektir. DEİK Başkanvekili Yırcalı: Ekonomik hareketi ateşlemek için vergilerin azaltılması, yatırımların çoğaltılması gibi konuları beklerken, hükümet bu yollara gidileceğini programıyla ilan ederken, tam tersini yaptı. Bütçede, içinde bulunduğumuz yılda birer kere daha vergi alınacağı, kamu yatırımlarında ciddi kısıtlamalara gidileceği, iş alımlarının azalacağı belirtiliyor. Hükümetin, ekonomiyi kısıtlayıcı çerçeve içine alıcı konuları gündeme getirdiğini görüyoruz. Bütçenin de bu prensipler üzerine baz edilmesi, 2003 yılının iş dünyasına daha bir daralma ve zorluk getireceğinin bir göstergesidir. Bu şartlar altında, özel sektörün nasıl hareket edeceğini bilmek çok zor. Irak harbinin de önümüzde olması, bunun üzerine daha bir belirsizlik getiriyor. MÜSİAD Başkanı Ali Bayramoğlu: Bir kez daha tekrarlıyoruz ki değişim talepleriyle iktidara gelen hükümetin uygulamaları, istemeden de olsa, faiz lobisinin istekleriyle paralellik arz ediyor. Hiçbir şeyin değişmediğini üzülerek müşahade ediyoruz. İş dünyasının umutları bir kez daha boşa çıktı. Daha önceki dönemlerde eleştirdiğimiz şeylerin benzeriyle bugün de karşılaşıyoruz. Koalisyon yönetimlerini sona erdiren tek parti hükümeti toplumu ve piyasaları ümitlendirdi, moral ve motivasyon sağladı. Ancak, hükümet, onca iyi niyetli gayretine rağmen, bu morali artıracak kararlara imza atamıyor. Bunlardan birisi de Bütçe. 2003 yılı konsolide bütçesinde yüzde 6.5 faiz dışı fazla hesaplanmış. Dünyanın hiçbir yerinde faiz dışı fazla diye bir şey yok. Türkiyede çok güçlü bir lobi var. Faize dokunulursa piyasalar tedirgin olur, piyasa tedirgin olursa ekonomi durur diyorlar. Bu bir dezenformasyondur. Halkı ve hükümeti bununla korkutuyorlar. Bakın bu hafta ne gibi bir ciddi değişiklik var da bugün faizler ve dolar tavana vurdu, borsa çakıldı. Piyasaları sürekli kontrol altında tutuyorlar Büyüklüğü (bütçe gideri) 146,9 katrilyon, açığı da 46,5 katrilyon, 99,1 katrilyonu transfer harcaması, 85,9 katrilyon liralık vergi geliri olmak üzere toplam geliri 100,8 katrilyon lira olarak hesaplanan 2003 yılı bütçesindeki rakamlara göre, Türkiyede harcanan her yüz liranın 42 lirasının devlet tarafından harcanıyor, toplam gelirin yaklaşık yüzde 30u personel harcamalarına gidecek, devletin harcayacağı her üç liradan biri karşılıksız ve devlet yetmiş milyon vatandaşınca üretilen her dört birimden birini vergi olarak alacak. Üstelik Devlet bu parayı transfer harcamalarıyla yeniden dağıtacak ve bu sırada her yüz liradan 65i rantiyeye 15i sosyal güvenliğe, 10u tarım sanayi ve çalışanlara, 10u da KİTlere ve diğer alanlara gidecek. Rantiyeye gidecek oran milli gelirin yaklaşık 1/5i, bütçe gelirlerinin ise yaklaşık 2/3üdür Bir yandan vergi barışı ilan ederken, diğer yandan vergileri artırmak, yeni vergiler ihdas etmek izah edilemez. Bir defaya mahsus olmak üzere bu yıl ödenecek emlak vergisi kadar ek emlak ve ek motorlu taşıt vergisi alınmasının zorunluluğu doğmuş. Bu açıklamanın anlaşılır, kabul edilebilir bir yanı yok. Eğer gerçekten öne sürüldüğü gibi Bütçe krizden, sınırlarımızdaki savaştan en az etkilenecek şekilde hazırlandıysa o zaman bu ek vergiler niye konuyor? Akaryakıta neden hergün zam yapılıyor. Neden sınırlarımızın dibinde dünyanın en ucuz petrolü çıkarılırken, dünyada en pahalı akaryakıtı biz kullanıyoruz? Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı İbrahim Yetkin: 58. Hükümetin açıkladığı bütçe bir IMF bütçesidir. Doğrudan Gelir Desteği, Tarımsal Destekleme Ödenekleri ile Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu olarak tarıma ayrılacağı ilan edilmiş olan, toplam 1 katrilyon 563 trilyon lira, ABDden tezkere karşılığı gelecek paranın gelmeyecek olması gerekçe gösterilerek tümüyle kaldırıldı. Bu yıl için destekleme ödemelerinin tümüyle kaldırıldı ve çiftçinin, 2002 yılından 800 trilyon lira alacağı konusunda da umut gözükmüyor. Böylece, IMFnin ısrarla talep ettiği tarımsal destek ve ödemelerin, tümüyle kaldırılması istemi gerçekleşmiş oldu. Türkiye, Doğrudan Gelir Desteği dahil, tüm tarımsal ödeme ve destekleri kaldıran tek ülke durumuna geldi. Hükümet, çiftçi borçlarının faizlerinin indirilmesi ve çiftçinin kullanacağı mazot fiyatlarında indirim vaat etmiştir. Ancak, bütçeye bunlarla ilgili kaynak konulmadı. Milletin ve TBMMnin savaşa hayır demesinin bedeli, çalışana ve çiftçiye haksız ve adaletsiz biçimde ödetiliyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||