Güncelleme: 23:20 TS 25 Şub., 2003
|
|
NTV |
Programın tam metni
|
|
NTV Ankara Haber Müdürü Ümit Sezginin Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ile canlı yayında gerçekleştirdiği röportajın tam metni.
|
|
Ümit Sezgin: Tezkere, Meclise gönderildi. Asker sayısındaki yükseklik göze çarptı. Bu rakam yüksek değil mi
Abdüllatif Şener: ABDnin Iraka yönelik operasyonla ilgili olarak kendi takvimini oluşturduğu tahmin ediliyor. Bunun da ötesinde bu harekatla ilgili askeri hesaplarını da yapmış olması gerekir. Bizimle yapılan müzakerelerde Türkiye ile birlikte hareket etme noktasında olabilmek için belli asker sayıları verildi. Bu sayılar bugünkü teskerede ifade edildi. Askerin bir kısmı transit geçecek bir kısmı Kuzey Iraka geçecek. Bu rakamlar tezkere, Mecliste müzakere edilirken milletvekilleriyle müzakere edilecek. İlk bakışta büyük bir asker gücü ifade ediyor. Ancak yapılmak istenen operasyonun da ağırlığı büyük. Ama ABDnin asker sayısı bundan ibaret değil. Çok büyük bir güçlü Iraka gelmektedir diye yorumlayabiliriz.
Ümit Sezgin: Kritik bir nokta var. Başbakan, Kuzey Irakta ABDden daha fazla asker bulunduracağız demişti. 75-80 bin Türk askeri olacak mı?
Abdüllatif Şener: Binden hareketle yola çıkınca bahsettiğiniz rakamlar ortaya çıkabilir. Ama muharip güç daha fazla olacağı için oradaki sayıya belirlemek mümkün olacak.
Ümit Sezgin: Mecliste tezkereye tepki var. Bu hükümetin yaptıklarına tepki değil mi? Biraz alınmıyor musunuz? Güvensizlik olmuyor mu?
Abdüllatif Şener: Bu yaklaşıma sahip kişiler var. Ancak benim kişisel değerlendirmem olayı böyle algılamanın yanlış olduğu. Demokratik kültürün içselleştirildiği bir toplumda bu tür değerlendirmeler yapılmaz. Çünkü hükümet yürütme, TBMM yasama organıdır. Anayasada da kuvvetler ayrımı var. Bu çerçevede yasama, yürütme ayrıdır. Bu çerçevede değerlendirildiğinde konu zaten Meclisin işidir. Dolayısıyla yetkinin asıl mercii olan Meclisin konuya bakışı önemli ve ülkede yaşayan herkesi yakından ilgilendirir. Böyle bir konuda yetki merciinin bu konuyu değerlendirmesine açmamak yanlıştır. Dolayısıyla yetkili olan Meclisin çalışma sürecinin içine konuyu sokmak gerekliydi. Bu gereklilik sonunda Meclisten müspet ya da menfi bir karar çıkacak. Bu kararı alınganlık yaparak hükümetin ya da başka bir kurumun değerlendirmesi yanlıştır.
Ümit Sezgin: Tezkere onaylanmasa bile hükümet istifayı düşünmüyor?
Abdüllatif Şener: Hayır...Tezkere onaylanmadan ABD bütün üsleri parsellemiş değil. Onun da yasal dayanağı var. Nedir bu dayanak. Meclise gönderdiğimiz ilk tezkere, limanlarda ve havaalanlarında bazı tadilatların yapılacağı ve buna yönelik olarak teknik elemanların da ülkemize geleceği ifade edilmişti. Yetki sınırları içinde gelenler var ama muharip birlikler olarak gelen yok. Asker değil, personel... İşlemler Meclisin verdiği yetkiler dahilinde sürdürülüyor.
Ümit Sezgin: Tezkere olumsuz çıkar mı?
Abdüllatif Şener: daha önceki tezkerede de grup bilgilendirilmişti. Demokrasinin gereğidir. parti grubuyla tartışmadan doğrudan doğruya müzakere ile konudan haberdar olabilecekleri süreci yaşamamaları lazım. milletvekillerine bilgi vermek lazım diye düşündük. bu bakımdan yarın, yani tezkere görüşülmeden önce bakanlar, genel başkan, milletvekilleri beraber olacak. konuya bakış açımızı anlatacağız. milletvekillerimiz de kendi görüş ve değerlendirmelerini anlatacaklar. bu paylaşım çerçevesinde milletvekilleri genel kurulda kararlarını verecek.
Ümit Sezgin: Tezkereden daha önemlisi mutabakat zaptı diyor milletvekilleri. Grupta bunları mutabakat zaptının neresinde olduğumuzu anlatacak mısınız?
Abdüllatif Şener: Bilgiler verilecek ama olaya mutabakat zabıtları düzleminde bakmak yanlış ve eksik olur. Çünkü komşu ülkeye yönelik bir askeri operasyon sözkonusu ve operasyon sadece bizi değil tüm ülkeleri ilgilendirir. AB ve Asya ülkelerini ilgilendirir ve yakından takip ediliyor. Böylesine önemli bir konu tüm dünyanın gündeminde. çünkü operasyonla birlikte herkes dünyanın geleceğiyle ilgili alacağı şekil çerçevesinde kendiyle ilgili tereddütlere düşüyor.
İkincisi; sözkonusu olan şey savaştır. Savaş konusunda herkesin zaten bir ön düşüncesi vardır. İnsan olan herkes savaşı sorgular. Ama tarih boyunca sorgulandığı halde tarih savaşlarla doludur. Savaşların yapılması da bazı zaruretlerden kaynaklanır. Savaşı mazur görecek olayları da her birey değerlendirir. Bir milletvekilinin oy verirken eğilimini ortaya çıkaracak olan şey mutabakat zaptı değil daha genel yaklaşımlardır.
Ümit Sezgin: Mutabakat zaptının neresindeyiz. Savaş sonrası Iraktaki yeniden yapılanma ne olacak, Türkiye nasıl etkilenecek, burada anlaşma sağlandı mı?
Abdüllatif Şener: Mutabakat zabıtlarında tam görüş birliğinin oluşmadığı noktalar var. Görüş birliğinin oluştuğu noktalar da var. Türkiyenin hassasiyetleri de var. hatta bir ülkenin geleceğiyle ilgili görüşülen konular da uluslararası nezaketin gerektirdiği ele alınamayacak noktalar da var. Bunlar dahi Türkiyenin geleceğiyle ilgili bazı endişeleri taşıması da muhtemel. Tekrar vurguluyorum herşey mutabakat zaptı değil. Ama zabıt çerçevesine girersek herşey bitmiş, tüm mutabakat sağlanmıştır diyecek noktada değiliz.
Askeri siyasi ve ekonomik konularda mutabakat arayışları sürüyor. Bunların hepsi önemli. Neden önemli. Askeri mutabakat önemli. Çünkü farklı silahlı grupların olduğu bir ortamda ilişkilerin nasıl sürdürüleceği kurallara bağlanmalı. herhangi bir sorun çıkmamalı. İkincisi siyasi mutabakattır. Çünkü Iraktaki her gelişme doğrudan doğruya Türkiyeyi ilgilendirir. Konuşulanlar konuşulmayanlar hepsi ilgilendirir. Gerek siyasi gerek askeri ekonomik boyutlarla değerlendirildiğinde hala oluşmayan noktalar var.
Ümit Sezgin: Savaş sonrası Kürt gruplara dağıtılan silahların geri alınması?
Abdüllatif Şener: Bildiğim kadarıyla konuyla ilgili bazı gelişmeler var ancak noktanın konup konmadığı konusunda bilgi sahibi değilim.
Ümit Sezgin: Peki ekonomi; son rakam, son paket nedir?
Abdüllatif Şener: Bu metinleri incelediğim boyutları itibariyle söylüyorum. Her noktasında bir olayın esnek tarafı var. Metinler, cümleler bu esnek boyutları itibariyle ve bu esnek boyutlarıyla birlikte oluşturuluyor. Dolayısıyla reel zeminlere geldiğimizde ne kadar mesafe aldık, hangi kırılmalar yaşanır doğrusu bunu da bugün itibariyle çok sağlıklı değerlendiremiyorum. Ayrıntıları her zaman vurgulamak de har zaman mümkün değil.
Abdüllatif Şener: Rakamlarda da mutabakat yok. Zaten kredi hibe diye bir ayrım yok. Aslında hibeyle örülü ama her hibeye kredi karşılığı meselesi var.
Ümit Sezgin: Kredinin IMF kanalıyla verilmesi?
Abdüllatif Şener: Yani IMF ile sürdürülen mutabakatlara bağlı koşullu niteliği vardı. Şu ana kadarki gelişmelerde aynı koşul devam ediyor.
Ümit Sezgin: IMF mi verecek?
Abdüllatif Şener: Hayır! IMF ile alakası yok. Gözden geçirme ayrı prosedürle yürüyor. Bu prosedürün uyumlu yürümesi koşuluna bağlı ayrı bir mekanizma ayrı bir paket olarak düşünmek lazım.
Ümit Sezgin: Ne zaman olur?
Abdüllatif Şener: Bu mutabakatların imzalanması yetki almadan mümkün değil. Önce Meclis onaylamalı. Dolayısıyla müzakerelerin sürmesi doğaldır.
Ümit Sezgin: Alınacak kredilerle ilgili endişe var piyasada. Kredi alınırsa borç yükümüz artacak deniyor. Bazıları ise kredi koşulları elverişli diyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Abdüllatif Şener: Dördüncü gözden geçirmeye bağlı olarak bir 1.6 milyar dolar kredi var. Bunlar düşük faizli kredi. Ama borç para. Bazıları IMF bedavama para veriyor yanılgısında. Kredi borçtur ama faizi düşük faiz. Düşük faizli kredi şu koşullarda bir avantaj getiriyor. Çünkü hazine borçlanma ihalelerinde daha yüksek faizle borçlanıyor. Her bakımdan avantajlı görüntüsü var.
Ümit Sezgin: Gözden geçirme ne aşamada?
Abdüllatif Şener: Biliyorsunuz 4. gözden geçirme öteden beri sürüyor. Daha önce verilmiş niyet mektupları vardı. Bu mektupların her birinin uygulanmasıyla ilgili durumun hangi safhada olduğunu gözden geçiriyorlar.
Ümit Sezgin: Atıl istihdam, özelleştirme konuları vardı.
Abdüllatif Şener: Niyet mektupları çerçevesinde yapılanların yapılamayanların gözden geçirildiği bir çalışma yapılıyor. Kısa bir süre daha devam edeceğini sanıyorum.
Abdüllatif Şener: Bizim hazırladığımız bütçede faiz dışı fazla miktarı 6.5un daha da üzerinde. Ancak bazı noktalarda, ayrıntı sayılacak noktalarda bize göre pek makul da olmayan noktalarda itirazlar var. Bu çerçeve içerisinde değerlendirilebilir. Örneğin vergi barışı bağlantısında biz 2.4 katrilyon liralık gelir olur diyoruz. Ancak IMF bu rakam olmaz diyor. Niye olmaz diyoruz. Gerekçe yok. Hayır olmaz diyor. Bunlar aşılabilecek noktalar.
Ümit Sezgin: Gözden geçirmenin tamamlanmamasının nedeni ABD görüşmeleri mi?
Abdüllatif Şener: Aslına bakarsanız ikisi çok farklı şeyler. IMF demek ABD demek değil. Türkiye de IMFnin kurucu ortağı. AB üyeleri de üye. Ayırmak lazım aslına bakarsanız. Umut ediyorum ki, ona endeksli onu bekleyen bir süreç yaşamış olmamayı tercih ediyorum.
Ümit Sezgin: bütçe gidemiyor Meclise?
Abdüllatif Şener: Bütçe çalışmaları tamamlandı. Bugün yarın gidebilir.
Ümit Sezgin: IMFnin görüşü var mı gidebilir diye?
Abdüllatif Şener: Yaptığım hiçbir işi IMFye sormuyorum. Bir iki kere görüştük. Özelleştirme projeleri ortaya koyduk. İstihdamla ilgili. Hiçbirini IMFye sormadım. ekonomimizin sağlıklı olabilmesi, işlerin rayında gidebilmesi için ekonomiyi rasyonelleştirmek için yapılması gereken ne varsa bunu yapmakla yükümlüyüz zaten. Ben de benimle ilgili bakanlıklarda bunu yapmaya çalışıyorum. IMFnin ne dediği ile ilgilenmiyorum.
Ümit Sezgin: KDVde artış talep ettikleri haberleri var IMFnin. doğru mu?
Abdüllatif Şener: IMFnin ne söylediğini ben bilmiyorum ama ekonomimizin gerekleri açısından değerlendirmek gerekirse şunu söylerim. Türkiyede KDV oranları zaten yüksek. KDV harcamalar üzerinden alınır ve düşük gelir gruplarından daha fazla vergi alınan bir vergidir. Dolayısıyla bu yapı içerisinde KDV artışı mümkün olamaz. Ekonomik konjonktür uygun olduğunda da KDV oranları düşürülmeli.
İzleyici Sorusu: İşçi ikramiyeleri neden ödenmedi?
Abdüllatif Şener: Seçimler ve hükümetin kuruluşu kasım sonuna isabet ettiği için 2003 bütçesini Meclise gönderemedik. Anayasa gereği hükümet 75 gün önce bütçesini sunmalı. Ama seçim nedeniyle böyle bir takvim yoktu. Bütçe gitmeyince geçici bütçe yaptık ve bu bütçede de hangi kalemden hangi ödenekleri üç ayda kullanacağımızı belirledik. Daha sonra ocak ayı içinde işçi sendikalarından talep geldi. 2002 ikramiyesi ödenmemişti siz ödeyin dediler. Bunun üzerine genel başkan da başbakan da ödeneceğini söyledi. Şubatta ödenmesi istendi. Geçici bütçeye baktık. Geçici bütçede 2002ye ait ikramiye ödemesini yapmak mümkün değildi. Ama bu mümkün olmadığı için bir ödeme yapalım dedik ve 2003ün ilk ikramiyesini şubat ayına çektik. Tartışmaya gerek yok, 2003ün ikramiyesini öne çekerek işçilerimize verdik. Gerek 2002 gerekse 2003ün kalan ikramiyesi ödemeler dengesine göre bu yıl yapacağız.
İzleyici Sorusu: Tarım kredi borçları?
Abdüllatif Şener: Tarım kredilerine uygulanan ağır temerrüt faizleri nedeniyle çiftçilerimiz borçlarını ödeyemez hale geldi. Bunlarla ilgili bir rahatlatma yapma düşüncesiyle ilgili bakanlara başbakanımız talimat verdi. Hazine ve tarım bakanları çalışmaları sürdürüyor. Açıklama yapılacak.
Ümit Sezgin: Nema ödemeleri?.
Abdüllatif Şener: Meclise bir kanun gönderilmişti. bu kanunda ana para haziran veya temmuz ayında ödenecek, nemalar da beş yılda ödenecek ve buna tüfe uygulanacak demiştik. Sendikaların talepleri üzerine ise değerlendirdik ve mutabakat ile bir takvim yaptık. Bu takvime göre nisan ayında 1.4 katrilyon liralık ana para ödemeyi yapacağız. Üç yıl içerisinde de kalanları ödeyeceğiz. Bugün itibariyle bu ödeme planı hazine nakit dengesinde yer aldı. Çok olağanüstü birşey olmazsa nemalar ödenecektir.
İzleyici Sorusu: Özelleştirme kapsamındaki işçileri işsiz bırakmamayı becerecek misiniz?
Abdüllatif Şener: Bunu yapacağız. Neden? Biz kararlı bir özelleştirme programı ilan ettik. Bunu uygulayacağız. Biz oturur oturmaz özelleştirmenin önündeki sosyal maliyet nedir diye hesapladık. Özelleştirme kuruluşlarında çalışan geçici veya kadrolu işçiler ne olacak diye oturduk, bir plan hazırladık.
Ümit Sezgin: Memur kadrosu şişmez mi bunları alınca?
Abdüllatif Şener: Hayır! İşsizliğin böylesine yüksek boyutlara vardığı bir ülkede işi olanların işini kaybetmesi korkunç bir faciadır. Bunu daha önce yaşadık. İşini kaybedenleri yeni yerlere yerleştirmek için yıllarca uğraştık. Kanun çıktıktan sonra özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarda çalışanlara iş imkanı vereceğiz.
Ümit Sezgin: Konjonktür özelleştirmeyi zorlayacak bir dönem. Yapılabilecek mi?
Abdüllatif Şener: Yapacağız. üç gün önce ihalesi biten bugün ihale işlemi tamamlanan iki kuruluş var. Bunları satacağız. savaş ekonomileri her zaman olumsuz etkilemez. Savaşlar bazı sektörlerde genişleme bazılarında daralma meydana getirir. Ortamı iyi izlemek, gelişme olacak sektörleri iyi izlemek gerek. Biz bunları iyi etüd ettik. Şu anda dünyanın dört bir tarafından çok sayıda yatırımcı bu kuruluşlara ilgi duyduğunu bildirdi. Ayın 14ünde İngilterede tanıtma programına katılacağım. Hem yerli hem yabancı yatırımcıyı bu uygulamalar katacağız.
Ümit Sezgin: Gelir hedefi revize edilecek mi?
Abdüllatif Şener: Hayır! Hiç geri çekme yok. 17 yıllık uygulamanın yarısını yapacağız dedik bu devam ediyor.
İzleyici Sorusu: Geçici işçilerin kadroya alınması?
Abdüllatif Şener: Kamu personel rejimiyle ilgili bir çalışma başlattık. Acil eylem planı içindeki vaatlerden biridir. Ancak bazı konularda acele bazı düzenlemeler yapılabilir. Bu bağlamda son üç yıl sürekli çalışan geçici işçilerin kadroya alınması kararı verdik.
Ümit Sezgin: Memur maaş artışı, enflasyon farkı ödemesi olacak mı?
Abdüllatif Şener: En makul olanı vermeye çalışırız. İsteriz ki ülkede çalışan insanlarımız hak ettiklerini alsınlar. Ama şunu da bilsinler ki bu sene bütçe dengelerinde hassas davranmamız lazım. muhtemel gelişmeleri dikkate almamız lazım. Savurganlık görüntüsü olursa hazinenin borçlanma ihaleleri etkiler. Bunların neticesinde faizlerin yükselmesi sürekli olarak kamunun borç yükünü artırır. Bu da faizleri artırır ve bütçenin yarısını faizler yer bitirir. Bu sorunlar birikirse de sadece bu yıl değil önümüzdeki yıllarda da sorun olur. O bakımdan biz bu yılı dengelerin kurulması yılı sayıyoruz.
Ümit Sezgin: Toplu iş sözleşmeleri?
Abdüllatif Şener: Kamu işletmelerinin çoğu zarara çalışıyor. Dört tane KİTin devlete bir yıllık ilave maliyeti bir katrilyonun üzerindedir. böylesine büyük bir tabloyla kamunun yürümesi mümkün değil. bir taraftan istihdam fazlası, bir taraftan ücretlerle ilgili sorun var. Bundan sonra Türkiyenin savurganlık yapabilecek durumu yoktur. rastgele hareket edecek durumu yok. Burada ne yapması gerekir derseniz. Bir işyerinde işçinin ücreti belirlenirken işçinin verimliliğinin dikkate alınması gerektiği kanaatindeyim.
Ümit Sezgin: Yatırım ortamının iyileştirilmesi, reel sektör sorunlarının çözümü?
Abdüllatif Şener: Yatırım ortamının iyileştirilmesi bir ülkede ekonomiyle ilgili verilebilecek en önemli kararlardan bir tanesi. Tüm bu olumsuz ortamdan iyi bir ortama geçmek için yatırım ortamı iyileştirilmeli. Biz bunu ana konu olarak ele alıyoruz. Bunun için değişik tedbirler öngördük. ondan sonra da bir kurul teşekkül ettirdik. Kurulun başkanı Babacan. Bu kurul, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik kararları alacak. Bu konudaki paketin ilk bölümü ilk altı ayda hayata geçecek.
Ümit Sezgin: Bankalar? Artı önlem alınır mı?
Abdüllatif Şener: Her gelişmeye göre yaptırılmış çalışmalarımız var. Önümüzdeki muhtemel gelişmelere göre alternatif planlar hazırlandı. İşlerin normal gitmesi veya Iraka operasyonun meydana gelmesi halinde değişik vaziyetlere göre ekonomide sektörlerin nasıl etkilenebilecekleri ve etkilerin olumsuzluklarını ortadan kaldırmak için değişik senaryolarla birlikte hazırladık. Rakamlar belli.
Abdüllatif Şener: Bankacılık sektörünün yapısı geçmiş dönemlerde olmadığı kadar sağlamdır. Biz de daha sağlıklı daha işler hale getirmek için bazı tedbirler alıyoruz.
Ümit Sezgin: Müzakereler konusunda hükümetle genelkurmay arasında görüş farklılığı var mı?
Abdüllatif Şener: Türkiye hukuk devleti. Anayasa kurumların yetkilerini sorumluluklarını belirlemiştir. Her kurum bunlar çerçevesinde hareket eder. bu konuda da yetki Meclise aittir. Meclisin almış olduğu karar karşısında tüm kurumların buna göre kendilerini ayarlamaları sorumluluk gereğidir. Şu ana kadarki gelişmeler çerçevesinde bakarsak tüm kurumlar birbiriyle diyalog halindedir.
Ümit Sezgin: Tezkere süresi Mecliste kısalabilir mi?
Abdüllatif Şener: Böyle bir beklenti yok. Ama Meclis gündemine hakimdir. |
|