|
12 Şubat İnternette yer alan www.turkuler.com adresiyle ulaşılabilen türkü sitesinde, türkülerle ilgili birçok bilginin yanı sıra, kuşaktan kuşağa günümüze kadar gelen hikayeleri anlatılıyor. |
www.turkuler.com |
|||
Ünlü ozan Aşık Veyselin Türküz, türkü çığırırız deyişinde olduğu gibi büyük kitlelerin beğeni ile dinlediği türkü hikayelerinden bazıları şöyle: YÜKSEK YÜKSEK TEPELERE EV KURMASINLAR Malkara köylerinden alındığı belirtilen türkünün, filmlere konu olacak hikayesi şöyle: Çok eskiden köyün birinde Zeynep isimli çok güzel bir kız vardır. Onaltıya yeni bastığında Zeynepi, köylerindeki bir düğüne gelen Ali isimli bir genç görür ve çok beğenir. Köyüne döndüğünde hemen dünürcü gönderir. Zeynepi, Aliye verirler ve hemen düğünleri olur. Zeynepin gelin gittiği köy ile kendi köyü arası üç gün üç gece mesafededir. Zeynep, anne, baba ve kardeşini tam 7 yıl göremez. Bu özlem Zeynepin yüreğinde her gün biraz daha büyüyerek dayanılmaz bir hal alır, köyün büyük tepesinde bulunan evinin bahçesine çıkarak kendi köyüne doğru için için kendi yaktığı türküyü mırıldanır ve gözleri uzaklarda sıla özlemeni gidermeye çalışır. Kocası, Zeynepin özlemine pek aldırış etmez. Kaldı ki, eski sevgisi de pek kalmadığından Zeynepi horlamaya, eziyet etmeye başlar. Sonunda bu özlem ve horlanma Zeynepi yataklara düşürür. Gün geçtikçe hastalığı artan Zeynepin düzelmesi için, köyden gelip geçenler anasının, babasının çağrılmasını ister. Başka çaresi kalmadığını anlayan kocası da, kaynanası ve kayınbabasına haber vermeye gider. Altı gün altı akşam süren bir yolculuk sonrası köye ulaşan anne-baba Zeynepi yatakta bulurlar. Perişan bir halde olan Zeynep hala türküsünü mırıldanmaktadır; Anne babası da türküye söylemeye başlarlar. Çevrelerindeki bütün köy kadınları duygulanıp ağlarlar. Annesi fenalık geçirir. Bayılan Zeynep, hasretini giderir ama çok geç kalınmıştır. Bir daha iyileşemez ve ölür. KIRMIZI GÜL DEMET DEMET Hikayeye göre, annesinin tek oğlu olan Memet, Erzurum yöresinde yetiştirdikleri ürünleri, bugünkü Ermenistanın başkenti, o dönemler önemli bir ticaret merkezi olan Revana kervan ile götürüp satıyor. Karayağız, güçlü kuvvetli Memet, alışkanlığı üzere her akşam tarla dönüşü, bahçelerinden derlediği gül demetini getiriyor annesine. Ana-oğul arasında bir simge gibi gül demetleri. Sevgi, saygı simgesi olan gül demetini anne, duvara asıp kurutuyor, onlara baktıkça oğlunu görür gibi oluyor, hala Mehmet kervandaysa... Kar var, ayaz var, bir de Veba hastalığı kırıp geçiriyor adeta... Revanda hastalığa yakalanan Memet ölüyor ve bir çalı dibine gömüyorlar. Bir Memet değildir ölen, kervanın çoğu da kurtulamıyor. Ağır ağır Erzuruma giren kervanı, meraklı gözlerle bekliyor, analar, babalar, yavuklular. Mehmetin anası öğrenince durumu, deli olup dağlara düşüyor. Onu görenler, elinde bir demet kırmızı gül, dilinde Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet. Şol Revanda balam kaldı. Yavrum kaldı... diye haykırdığını söylemişler. HEM OKUDUM HEM DE YAZDIM Çorumun Osmancık İlçesinin Hacıhamza Kasabasında 1930lu yıllarda meydana gelen olayın ardından yakılan türkünün öyküsü şöyle: Kasabanın köklü ailelerinden birinin oğlu Mehmet, geniş omuzlu, kaytan bıyıklı, iri kıyım delikanlıdır. Çevresinde yaptığı iyilikler nedeniyle sevilen Mehmet Bey, yeni evlendiği eşiyle çok mutludur. Bir süre sonra oğlu olan Mehmet Beyin mutluluğu daha da artmıştır. Çorumdan gelen telgraf sonrası Hükümet teli. Bir iş için çağırıyorlar diyen Mehmet Bey, Sana, anama da birşeyler alırım şehirden diyerek, bir adamıyla yola çıkıyor. Yolları eşkıya tarafından kesilen Mehmet Bey, bakıyor kaçış zor, teslim olup, parasını, silahını, atlarını da vermek de işine gelmiyor, gurur meselesi yapıyor. Bir anda kendini yere atıp, adamıyla birlikte başlıyor vuruşmaya. Kurşunları bitince, teslim ol çağrısını yapan eşkıyanın kurşunuyla ölüyor, adamı da ağır yaralanıyor. Haber kasabaya ulaşınca, anası, karısı, hısımları (Hem okudum hem de yazdım) türküsüyle ağıt yakıyorlar. HASTANE ÖNÜNDE İNCİR AĞACI Sözlüsünü göstermeyen gencin yaktığı türkünün hikayesi şöyle: Komşu kızıyla beşik kertmesi olan bir genç askerde vereme yakalanır. Hava değişimi olarak Yozgatın Akdağmadenine gelir. Sözlüsünün ailesi kızlarını göstermek istemez. Genç tedavi için İstanbulda hastaneye yatar. Pencereden gördüğü incir ağacından ilham alarak, Hastane önünde incir ağacı türküsünü söyler. Yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayan genç, hastane ölür ve İstanbulda defnedilir. GİNE YEŞİLLENDİ NİĞDE BAĞLARI Bey kızına aşık olan ve aşkından dolayı hapse atılan gencin, beyden merhamet dilemek için yaktığı türkünün öyküsü kısaca şöyle: Cumhuriyetten önceki yıllarda kaçak rakı, üzümü bol olan Niğdeye 5 kilometre mesafedeki Fertek kasabasında imal edilmekteydi. İç içe bulunan Fertek ile Niğdenin Tepe Bağlarında eski oturak alemleri yapılmakta idi. Bu tarihlerde Niğdede emrinde 8-10 kişi bulunan küçük beylikler bulunmakta idi. Gençlerden bir tanesi beylerden birinin kızına aşık olur ve bu olay da beyin kulağına gider. Bey, kızına aşık olan genci yakalattırıp, hapishaneye attırır. Beyden merhamet dileyen genç de bu türküyü yakar. | ||||
38. Rotterdam Film Festivali başladı | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||