|
|
Avrupalı bir üst düzey asker ise, ABDyi kaygılandıranın, Rumsfeldin söylediği gibi eski Avrupa olmadığını, Fransa ve Almanyanın yarattığı yeni Avrupa olduğunu vurguladı. Bu yetkiliye göre,Washington, Fransa-Almanya ekseninin potansiyelinden endişe duyuyor. 8 ÜLKE ABDE ÇATLAK YARATTI Ancak Almanya ve Fransanın tavrı sadece ABDde değil, Avrupa Birliğinde de çatlak yarattı. Geçen hafta 8 Avrupa ülkesinin lideri, ABDye destek niteliğinde bir bildiri yayınladı. İngiltere, İtalya, İspanya, Portekiz, Polonya, Macaristan, Danimarka ve Çek Cumhuriyeti yayınladıkları bildiriyle, Irak lideri Saddam Hüseyine karşı ortak bir cephe oluşturulması çağrısı yaptı ve savaşa karşı çıkan Fransa ve Almanyanın politikasını reddettiklerini, ABDnin yanında yer aldıklarını bildirdi. ASKERİ MÜDAHALE AŞAMASINA GELİNDİ ABDnin, Avrupaya yön veren iki güçlü ülkeyi bu denli karşısına alarak, hızla Iraka müdahale etme kararlılığının, arka planında yatan temel hedefin petrol olduğu konusunda herkes birleşiyor. Bağımsız uzmanlar, ABDnin Ortadoğu petrolüne hakim olmak için yıllar önce tasarladığı bölgede yeni düzeni hayata geçirmek için, programın askeri müdahale aşamasına geldiğini belirtiyor. YENİDEN YAPILANMAYA KATILMAYACAKLAR Bush yönetiminden üst düzey yetkililer, Avrupanın ABDyle birlikte hareket etmeyi reddetmesinin doğuracağı sonuçlar konusunda gittikçe daha açık ifadeler kullanıyor. New York Timesa konuşan bir yetkili, Hedefimiz burunlarını iyice gerçeğe sokmak ve daha sonra ne yapabileceğimizi görüşmek olacaktır dedi. Uzmanlar burada kasdedilen gerçek sözcüğünü şöyle yorumluyor: Bush yönetimi çok fazla ince olmayan bir söylemle, Fransız ve Alman şirketlerinin, savaştan sonra Irak petrol endüstrisinin yeniden yapılanmasına katılmayacağını ima ediyor. Hatta daha da önemlisi Avrupanın kritik petrol tedarikçisi olan İrana da baskı yapacağı ileri sürülüyor. DÜNYA EKONOMİSİ CANLANACAK Irak, Saddam Hüseyin rejimi radikalleşmeden önce, bölgedeki en aktif ekonomilerden biriydi. Özellikle, Batı Avrupalı firmaların Ortadoğuda en kolay ticaret yaptığı ülkeydi. İyi eğitilmiş işgücü, verimli ve para kazanmaya açık politikalarıyla, Ortadoğunun Almanyası olarak nitelendiriliyordu. Şimdi, açıkca söylenmese de ABD yönetimi rejim değişikliği ile birlikte Bağdatın bu rolünü yeniden üstlenmesini planlıyor. Bu konudaki nadir açıklamalardan birinde, ABD Ticaret Bakan Yardımcısı Grant Aldonas, Irak petrolünün dışa açılmasının, petrol üreticisi ve tüketicisi ülkelerin ve dolayısıyla dünya ekonomisinin olumlu yönde etkileyeceğini söyledi. POWELL ABDNİN NİYETİNİ BELLİ ETTİ Bu yönde bir açıklama, ABD Dişişleri Bakani Colin Powelldan geldi. Powell, önceki hafta, savaş ve bunu izleyecek bir işgal durumunda Irakın petrol rezervlerinin yönetimini, Irak halkı adına güvence altına alacaklarını söyledi. Washingtonin savaş öncesinde Irakin petrol yataklarının güvenliğini sağlamak için planlar yaptığı da belirtiliyor. İngiliz Guardian gazetesine göre, Amerikalılar 1991de petrol tesislerini ateşe veren Saddam Hüseyinin aynı şeyi tekrar etmemesi için yaptığı planları Iraklı muhalif gruplarla görüşüyor. Iraklı rejim muhalifleri son olarak bu haftasonu Washingtonda, Irak rejim değişikliği sonrası petrol zenginliğinin nasıl yönetileceği konusunda gizli bir toplantı yaptı. Yani, anlaşılacağı gibi, ABDnin gözü tamamıyla Irak petrolünde... IRAK GERÇEKTEN PETROL ZENGİNİ Irakın kanıtlanmış petrol rezervleri 112 milyar varil. Rusyanın 49 milyar varil rezervinin neredeyse iki katı... Suudi Arabistanın 261 milyar varillik rezervinin hemen arkasından geliyor. Irak, bakımsızlıktan günde 1.7-2.4 milyon varile düşen petrol üretimiyle bile, dünya petrol arzının yüzde 3ünü sağlıyor. 1972 yılında devletleştirilen Irak petrol endüstrisi, en yüksek üretime 1979 yılında günde 3.5 milyon varil ile ulaştı. Körfez Savaşından hemen önceki yıl 2.8 milyon varil, BM ile gıda karşılığı petrol anlaşmasından sonra da 1995-96 ve 97 yıllarında da 2.5 milyon varil üretim seviyesine ulaşıldı. Üretime paralel olarak ihracat da bu yıllarda yükseldi. Irak petrol endüstrisinin bugünkü durumuna bakacak olursak; Üretim kapasitesi: 2.8 milyon varil/gün İç piyasada tüketim: 400 bin varil/gün Kaçırılan miktar 400 bin varil/gün Gıda karşılığı petrol satışı: 2 milyon varil/gün SUUDİ ARABİSTANA RAKİP OLABİLİR Irakın Saddam sonrası rejimde üretimde kısa vadede 3.5 milyon varil/gün seviyesine ulaşması mümkün görünüyor. Ancak, 5.5-6 milyon varil/gün seviyesine ise 8 yılda ulaşacağı da ifade ediliyor. Bu durumda, Irak, teorik olarak petrolde Suudi Arabistanın yerine geçebilecek tek ülke. Saddam sonrası, dünya petrol ticaretinde karar verici bir unsur olması ve OPEC içindeki yüzde 13lük payını hemen artırması bekleniyor. Ancak, uzun zamandır yapılamayan üretimin artırılması, yeni alanların bulunması ve petrol çıkarılması için yoğun biçimde yabancı sermaye yatırımına gerek var. Ayrıca Irak Ulusal Petrol Şirketinin (INOC) özelleştirilmesi de gündeme gelecek. YASAL SAHİPLİK TARTIŞMASI ABDde artık son zamanlarda, Irakın işgal edilmesi durumunda, petrole yasal olarak sahip olup olunmayacağı tartışılıyor. Geçen hafta The Wall Street Journalda yayınlanan bir makalede, Bush yönetiminin işgal durumunda Irak petrolleri üzerinde ne gibi yasal haklara sahip olacağı konusunun incelenmekte olduğu belirtildi. Lahey Anlaşmasının petrole sahiplik hakkı verdiği vurgulanan azıda, yönetime yakın bir yetkilinin, Askeri işgali haklı gösterebilirseniz, her şeyi haklı gösterebilirsiniz sözlerine yer verildi. PETROL DEVLERİ GİZLİ TOPLANTI YAPTI Amerikan petrol şirketleri de Irakın petrol zenginliğini iştahla gözlüyor. 16 Ocakta Wall Street Journalda yer alan bir habere göre, petrol şirketlerinin yöneticileri Beyaz Saray, Dışişleri ve Savunma bakanlığı yetkilileriyle bu konuda bir toplantı yaptı. Bu şirketler arasında, Başkan yardımcısı Dick Cheneyin bir dönem İcra Direktörü olarak görev yaptığı Halliburton Co. ile Schlumberger Ltd. de yer alıyor. Toplantıya, Exxon Mobil, Chevron Texaco, Conoco Phillipsin de üst düzey yöneticileri katıldı. Bu şirketlerin Irakta 1.5 milyar dolarlık anlaşma imzalamayı umdukları belirtiliyor. Irakta ABD yanlısı bir rejim kurulursa, Washington yeryüzündeki bilinen rezervlerin yüzde 11inin sahibi olacak. Bu oran sadece dünya rezervlerinin yüzde 25ine sahip Suudi Arabistanın gerisinde FRANSA VE RUSYA DİZGİNLERİ BIRAKMIYOR İşte kritik nokta burası Çünkü, Bağdat, Fransız ve Rus şirketleri ile yeni petrol alanlarının geliştirilmesi konusunda bir dizi anlaşma imzalamış durumda. Saddam Hüseyin sonrası ABD destekli bir rejimde bu anlaşmaların ne olacağı meçhul. Ancak bu konuda son sözün ABDde olacağı da kesin gibi... DİLE KOLAY; 1 TRİLYON DOLAR Oysa, Parisin Bağdat ile olan tarihi ilişkileri çerçevesinde, Fransız TotalFina Elf (TFE), Irakla petrol alanlarının geliştirilmesi konusunda anlaşma imzalayan şirketler arasında başı çekiyor. TFE, Irakın en zengin ve en kaliteli iki petrol bölgesinin geliştirilmesi konusunda nihai anlaşmaları imzalarsa, toplam rezervlerini ikiye katlayacak. Petrolü işletme hakkı için doğrudan görüşmelerde bulunan TFE, Mecnun bölgesine tahminen 4 milyar dolar yatırım yapacak. Bunun sonucunda şirket bölgeden günde 600 bin varil petrol elde edecek. Bir diğer bölge ise, Nahr Bin Omar Şirketin bu petrol alanına yapacağı 3.4 milyar dolar yatırım karşılığında günde 440 bin varil petrol elde etmesi öngörülüyor. Her iki bölgenin toplam rezervi 26 milyar varil ki, bugünkü fiyatlarla değeri 1 trilyon dolara ulaşıyor. Her iki alanın toplam günlük üretim kapasitesi 1 milyon varili aşıyor. FRANSA TİCARETTE DE ÇOK AKTİF Fransanın Iraka ilgisi sadece petrol değil Irak, 2001 rakamlarıyla BMnin gıda karşılığı petrol programı çerçevesinde, ticaretinin büyük bölümünü Avrupa ülkeleri ile yapıyor. Tamamı petrol olan ihracatının yüzde 60ı ABDye, yüzde 10u İtalyaya, yüzde 8.5i Fransaya gerçekleşiyor. İthalatının yüzde 19.9unu Fransadan, yüzde 10unu İtalyadan ve yüzde 10unu da Almanyadan yapıyor. Fransa, yılda 1.5 milyar dolar ticaret hacmiyle, Irakla en çok ticaret yapan Avrupa ülkesi PETROLÜ KAYBETMEK İSTEMİYORUZ Fransanın hedefi bu gelecek vaad eden bağlantıları kaybetmemek Üst düzey bir Fransız yetkili 15 Eylülde New York Timesa yaptığı açıklamada, konuyu çok net bir biçimde ortaya koyuyor: Burada çok stratejik ilişkiler kurduk. Bir pazarımız var. Petrolü ve Irakın yeniden inşası oyununda yer almak istiyoruz. Eğer yeni bir rejim kurulursa, Amerikalılarla birlikte olamayız, o zaman nerede olacağız. LUKOIL IRAKTA DA SAHNEDE Aynı durum Irakın uzun bir süre silah tedarikçisi ve ticaret ortağı olan Rusya için de geçerli Lukoilin Batı Kurna bölgesi için yaptığı anlaşmanın toplam yatırım maliyeti 3.7 milyar dolar ve toplam rezerv 600 milyar dolara eşit olan 16 milyar varil. Bu bölgenin günlük üretim kapasitesi 600 bin varil. Sadece Lukoil değil, Mashinoimport, Stroyexport, Salvnet gibi Rus petrol devlerinin rezevleri 3 milyar varile ulaşan ve tahmini yatırım maliyeti 5 milyar doları aşan bölgeler için anlaşmaları mevcut. RUSYANIN 40 MİLYAR DOLARLIK PAZARI Rusya, ayrıca, 11 Eylül sonrasında her ne kadar ABD ile yakınlaşsa da, ABDnin şer ekseni olarak adlandırdığı ülkelerle ilişkilerini geliştirdi. Sadece Irak ile yaptığı 67 adet ticaret ve petrol anlaşmasının boyutu 40 milyar dolar. Bunun 15 adeti petrol ve gaz sektöründe ve değeri 30 milyar dolar İşte durum bu BM Güvenlik Konseyinin iki önemli üyesi Fransa ve Rusya, ABD ile ciddi bir çıkar çatışması yaşıyor. Rus ve Fransız hükümetleri, şimdiki Irak hükümeti ile yaptığı çok önemli anlaşmalar nedeniyle ülkede ABD lehine bir rejim değişikliği yaşanmasını istemiyorlar. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||