|
Leslie Ferdinand (1988-1989): Q. Park Rangerstan Beşiktaşa tecrübe kazanması amacıyla bir sezonluk kiralanan Ferdinand belki de Beşiktaşlı futbolseverlerin izlemeye en doyamadığı yabancı futbolcu olarak kulüp tarihine geçti. Güçlü fiziğini zarif oyunuyla birleştirebilen Ferdinandın Schumachere attığı 2 gol Schumacheri belli bir süre futboldan soğutacak kadar iyidi. Alan Walsh (1989-91): Gordonun Beşiktaşını hatırlayanlar o takımın en büyük probleminin sol kanat olduğunu da hatırlarlar. Aslında o problemin doğuş sebebi Walshun Beşiktaşta iki sezon geçirdikten sonra İngiltereye dönmesiydi. O döndükten sonra uzunca bir süre Beşiktaş sol kanat özürlü bir takım olarak kaldı. Sol tarafta Şifodan Aliye Zeyerden Şenola kadar herkes denendi. Ama Olmadı. Walsh Beşiktaşa geldiğinde 33 yaşındaydı. Oldukça ağırdı ancak çok düzgün ve isabetli ortalarıyla efsane üçlü Metin-Ali-Feyyaza onlarca asist yaptı. Fani Madida (1992-94): 1992de Kadıköydeki Fenerbahçe maçında oyuna girdikten 10 saniye sonra gol atınca adına besteler yapıldı. Ferdinandtan sonra bu sevgiye layık görülen ikinci yabancıydı. Beşiktaştan sonra Antalyaspora gidince bu kez Afrikaya Madida Afrikaya... besteleriyle karşılandı. Francesco Manessero (1993): Gordon Milnenin Perudan bulup getirdiği bu oyuncu ilk kez TSYD Kupasında Galatasaraya karşı oynamıştı ya da oynadığını düşünmüştü. Bu Beşiktaştaki ilk ve tek maçıydı. Transferinde çıkan komisyon alındı iddiaları yüzünden Gordonla Beşiktaşın arası ciddi şekilde açılmıştı. Bir çok açıdan Beşiktaş tarihinin en başarısız yabancı transferiydi. Osvaldo Nartallo (1993-94): Geldiğinde, dedesi İtalyan olduğu için aynı zamanda İtalyan vatandaşı olduğunu ve iki sene sonra Seri-Ada oynayacağını iddia eden Arjantinli forvet, ilk sezonunun ardından bir anda kendini Petrolofisisporda buluverdi! İlginçtir futbol oynarken kendini izleyenleri güldürüyordu. Ama daha da ilginci o sezon Feyyazdan sonra Oktayla beraber takımın en golcü ikinci futbolcusuydu. Raimond Aumann (1994-96): Beşiktaşın belki de o zamana kadar yaptığı en isimli transferdi. Ancak Beşiktaşın aldığı Aumannla Bayern Münchende oynayan Aumann aynı kişiler miydi hala tartışılır...Yediği hatalı gollerle adeta saç baş yolduruyordu. Özellikle Şampiyonlar Ligi Ön Elemesinde Rosenborgdan yediği golleri Beşiktaşlılar asla unutamadı. Stefan Kuntz (1995-1996): Almanyadan Türkiyeye gelirken bu ayrılık Kaiserslauternli taraftarlara çok acı gelmiş ve Kuntzun son maçında yüzlerce Alman ağlamıştı. Neden bu kadar sevildiğini kısa sürede bütün Beşiktaşlılar da anladı. 33 yaşına rağmen takımın en çok koşan, mücadele eden oyuncusu olan Kuntz, kaybetmeye tahammül edemeyen yapısıyla da diğer yabancılardan hemen ayrılıyordu. Beşiktaşta geçirdiği sezonun ardından çıktığı Euro-96da Almanyanın şampiyon olmasındaki nedenlerden biri de Kuntzun futboluydu. Marian Mrmiç (1996-1998): Mrmiçin geldiği ilk sezon gittiğim maçlarda en çok I love you Mrmiiççç... I love you Mrmiççç!!! diye bağırdığımı hatırlıyorum. Kendi de eski bir kaleci olan Rasim Karanın bizzat transfer ettiği Hırvat kaleci şüphesiz sonu içle viçle biten kaleciler arasında en iyisiydi. Artık bunu da kurtaramaz diye düşündüğünüz pozisyonlarda sizi mahçup etmekten büyük zevk duyardı. Daniel Amokachi (1996-1999): Amokachi özel bir futbolcuydu ve bunu herkese hissettiriyordu. O kadar özeldi ki Nijeryaya her gidişinde mutlaka geç dönüyor ve bazı maçlara helikopterle yetiştiriliyordu. Ama topu ayağına alıp depara kalktığında herşey unutuluyordu. Taraftarlar onu deli gibi seviyordu. O da bu sevgiyi çoğu zaman karşılıksız bırakmadı. 3 sezon oynadığı Beşiktaşta sakatlıkla boğuştuğu son sezon hariç harika maçlar çıkardı. Halen Beşiktaş tarihinin en çok forma giyen yabancı oyuncusu konumunda. (77 Maç) Pascal Nouma (2000-2001/ 2002-2003): Eğer Nouma 100 yıllık bir kulüp olan Beşiktaşa taraftar baskısıyla dönüyorsa, bu sevginin boyutları iyi düşünülmeli. Nouma yeşil sahalar dışında renkli ve karizmatik bir kişiliğe sahip olsa da dünyada hiçbir taraftar topluluğu bir futbolcuyu sadece renkli ve karizmatik bir kişilik olduğu için bu kadar sevmez. Noumanın bu denli sevilmesinin sebebi aslında basit: Geldiği ilk sezon takımı için herşeyi yaptı ve bunda samimi olduğunu bütün Beşiktaşlıları inandırdı. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||