Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 21:00 TS 24 Tem., 2000
İslami Hareket’e bir idam, 4 müebbet
Turan dursun ve Çetin Emeç cinayeti sanıklarının yargılandığı islami hareket davasında, terör örgütünün icra kurulu üyesi İrfan Çağrıcı için idam, diğer dört kişi için müebbet hapis kararı çıktı.
İstanbul
NTV
24 Temmuz— Gazeteci-yazar Çetin Emeç ve Turan Dursun ile İran rejim muhalifi Ali Akbar Gorbani’nin öldürülmesi olaylarının da içinde yer aldığı çok sayıda cinayet, bombalama ve gasp eylemlerinden sorumlu tutulan yasadışı İslami Hareket Örgütü’nün “İcra şurası” üyesi İrfan Çağrıcı, “Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak” suçundan idam, 4 sanık da müebbet ağır hapis cezasına çarptırıldı.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  İstanbul 3 No’lu DGM Heyeti Başkanı Ali Demir, son savunmaların tamamlanmasının ardından yaklaşık 2 saat süren aradan sonra, kararı açıkladı. Sanık İrfan Çağrıcı, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 146. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, “Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak” suçundan idam cezasına çarptırıldı. Çağrıcı, örgüt içindeki yeri ve konumu, eylemlerin nitelik ve yoğunluğu, emir ve talimatları vermesi ve öldürme eylemlerine doğrudan katılma konumunda olması, ayrıca işlediği suçlardan pişmanlık duyduğunu gösteren tutum ve davranış içinde olmaması, aksine Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkisini reddetmesi gözönüne alınarak, TCK’nın 59/2. maddesinde öngörülen indirimden faydalandırılmadı. Ekrem Baytap, Mehmet Ali Şeker, Cengiz Sarıkaya ve Tamer Arslan hakkında, Çağrıcı gibi “Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak” suçundan TCK’nın 146/1. maddesi uyarınca verilen idam cezası, TCK’nın 59/2. maddesi uyarınca müebbet ağır hapis cezasına çevrildi. Sanıklardan Rıdvan Çağrıcı, Gül Arslan, Ziver Kartal, Mehmet Okatan, Hüsnü Yazgan, Mehmet Kaya, Kudbettin Gök, Mehmet Zeki Yıldırım, İhsan Deniz, Mehmet Zeki Deniz’i de “Yasadışı örgüt üyesi olmak” suçundan indirim maddeleri de dikkate alınarak sonuç olarak 12 yıl 6’şar ay ağır hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, Abdülkerim Yağmur ve Mehmet Salih Yıldız’a da yine indirim maddesi dikkate alınarak “Yasadışı örgüt üyelerine yardım ve yataklık etmek” suçundan 3 yıl 9’ar ay ağır hapis cezası verdi. “Yasadışı örgüt üyesi olmak”la suçlanan Abdürrahim Aksoy, Mehmet Emin Baş, Nazlı Baytap, Sait Engin, Ali Akyüz, Muhyettin Yıldırım, Mehmet Saki Ekmen, Habip Yıldız, Serdar Altun ve Adnan Günaydın ile “Yardım ve yataklık etmek”ten cezalandırılmaları istenen Necdet Ari, Mehmet Salih Teymur, Feyzullah Oktay, Halit Bilen, Abdullah Arpa, Abdullah Demir, Abdullah Baş, Veysel Polat, Sadullah Baş ve Hasine Yağmur’un delil yetersizliğinden beraatlerini kararlaştıran mahkeme heyeti, Necmi Arslan, Mehmet Şah Çınar, Yusuf Altun, Abdülaziz Ocakhanoğlu, Fahrettin Baytap, Mehmet Can Direk ve Ayhan Usta hakkındaki davanın da zaman aşımına girmesi nedeniyle TCK 102/4. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına, sanıklardan Adil Ateş yönünden ise dosyanın ayrılmasına karar verdi. Kararı öğrenen sanık yakınları sloganlar attılar. Jandarma ile sanıklar arasında kısa bir süre arbede yaşanırken, sanık yakınlarından bazılarının da baygınlık geçirdiği görüldü. -İDDİANAMEDEN EYLEMLER- İstanbul’daki çeşitli DGM’lerde görülen davaların yargılama aşamasında birleştirilmesiyle oluşan bu dava kapsamında İrfan Çağrıcı’nın da aralarında bulunduğu 13 sanık hakkında düzenlenen iddianamede, sanıkların işledikleri suçlar ve olaydaki rolleri ayrıntılı olarak belirtiliyor. Başsavcılık iddianamesinde, İrfan Çağrıcı’nın, teokratik düzene dayalı bir devlet kurmak amacıyla 1983 yılında sanıklardan Adil Ateş’in de içinde bulunduğu “Hizbullah” adlı örgütü kurup, “Hüseyin Galip” adıyla “Genel Emirliği”ni yaptığı, aynı yıl gittiği İran’da Ahmet Kerimi adlı kişiden para ve silah yardımı gördüğü kaydediliyor. Çağrıcı’nın, bir süre sonra bu örgütün çökmesi ve kardeşi Rıdvan Çağrıcı’nın yakalanması üzerine İran’a kaçtığı, 1988 yılında ise Ahmet Kerimi’nin sağladığı pasaportları kullanarak Muzaffer Dalmaz’la birlikte İstanbul’a geldiği ve Mehmet Kaya’nın evinde Ekrem Baytap’la tanıştığı belirtilen iddianamede, Çağrıcı’nın, Baytap’ın isteği üzerine Kudbettin Gök, Tamer Arslan, Adil Ateş ve Mehmet Kaya’yı eğitim için İran’a gönderdiği, Kerimi’nin yardımıyla eğittiği ve 1990 yılının Şubat ayında da İstanbul’a dönmelerini sağladığı ifade ediliyor. İrfan Çağrıcı’nın, İranlı Ahmet Kerimi’nin, toplumun ilgisini çekecek bir eylem yapmaları halinde kendilerine yardım edeceklerini ve bu eylemin Hürriyet Gazetesi çevresinden seçilmesini, Erol Simavi, Oktay Ekşi ve Çetin Emeç’ten birinin öldürülmesini tercih ettiklerini bildirmesi üzerine bu kişiler hakkında bilgi toplattığı anlatılan iddianamede, Erol Simavi hakkında bilgi toplamanın zorluğu, Oktay Ekşi’nin ev ve işyerine geliş gidiş saatlerinin düzensizliği nedeniyle hedef olarak Çetin Emeç’in seçildiği bildiriliyor. -EMEÇ VE DURSUN SUİKASTI- Emeç’in Suadiye Suyanı Sokak’taki evine 7 Mart 1990 tarihinde gelen örgüt üyelerinden Tamer Arslan’ın, Levent’te gasp edilen 34 FFE 21 plakalı otomobili kullandığı, İrfan Çağrıcı’nın ön, Muzaffer Dalmaz’ın da arka koltukta oturduğu, Çağrıcı’nın İran uyruklu Mustafai ve Ali adlı kişilerin verdiği çantadan çıkarttığı silahları dağıttığı ifade edilen iddianamede, Çetin Emeç’in evinden çıktığı anda sanıkların kar başlıklarını taktığı, Tamer Arslan’ın otomobille Emeç’in otomobilinin önünü keserek hareket etmesini engellediği, Çağrıcı’nın Emeç’e, Dalmaz’ın da önce şoför Sinan Ercan’a, daha sonra da Emeç’e ateş ettiği kaydediliyor. Eylemin ardından Ahmet Kerimi’nin İrfan Çağrıcı’ya 10 bin dolar verdiği ve bu paralarla çeşitli semtlerde hücre evler tutulduğu bildirilen iddianamede, Çağrıcı’nın İslam dini aleyhine yazı yazan Turan Dursun’a karşı eylem yapılması için talimat vermesi üzerine de Kudbettin Gök’ün istihbarat topladığı, Çağrıcı’nın Muzaffer Dalmaz’la birlikte Dursun’un oturduğu Koşuyolu Köşk Sokak Bimtan Siteleri önüne gittiği, Dalmaz’ın burada Dursun’u öldürdüğü ve bu olayda kullanılan silahların da Gayrettepe’de trafik kontrolü sırasında bırakıp kaçtıkları otomobilde ele geçirildiği belirtiliyor. -İRANLI DİPLOMATLAR- Kerimi’nin bir süre sonra Çağrıcı’yı İranlı Muhsin Karger Azad (İran’ın İstanbul eski Muavin Başkonsolosu) ile tanıştırdığı, Çağrıcı’nın, istek üzerine İran makamlarınca düzenlenen sahte pasaport ve kimlikler ile Emeç suikastinde kullanılan silahları başkonsolosluğa ait diplomatik plakalı bir otomobille gelen Azad ve Macid Sahadkar’a teslim ettiği anlatılan iddianamede, sanıkların örgütün mali ihtiyaçlarını karşılamak üzere çaldıkları otomobilleri de sahte belgelerle sattıkları, elde edilen paraları ise mali işlerden sorumlu Ekrem Baytap’a teslim ettikleri kaydediliyor. Yalova’da 27 Aralık 1992’te toplanan bu kişilerin “İslami Hareket Örgütü”nü kurdukları, örgütün “Yasama Şurası” üyeliğine 10 kişinin, “İcra Şurası” üyeliğine de İrfan Çağrıcı, Ekrem Baytap, Mehmet Bilici ve Zübeyir Gümüş’ün seçildiği ifade edilen iddianamede, sanıkların daha sonra Sedat Simavi’nin mezarına bomba konulması, İran rejim muhalifi Ali Akbar Gorbani’nin Şişli’deki evinin çıkışında polis kıyafeti giyilerek kaçırılıp İranlılar’a teslim edilmesi ve öldürüldükten sonra büyük bir valiz içinde Çınarcık Hasanbaba Mevkii’nde gömülmesi, bu iş için İranlılar’dan 80 bin dolar alınması ile çok sayıda soygun, gasp ve otomobil hırsızlığı yapılması olaylarına karıştıkları sıralanıyor. -ÖRGÜTÜN ÇÖKÜŞÜ- 20 Ocak 1993’de bir otomobil hırsızlığını takip eden görevlilerin Mehmet Zeki Yıldırım’ı yakalamaları ve ardından Küçükyalı Dervişbey Sitesi’ndeki evde Kudbettin Gök, Mehmet Ali Şeker, Hüsnü Yazgan, Mehmet Kaya, Ali Akyüz, Fahrettin Baytap ve Ayhan Usta’nın gözlem altına alınmasıyla örgütün varlığının ortaya çıkartıldığı belirtilen iddianamede, Ekrem Baytap ile Mehmet Ali Bilici ve Zübeyir Gümüş’ün de yakalanmalarıyla örgütün dağıldığı, İrfan Çağrıcı’nın Adil Ateş ve Mehmet Okatan’la otomobil hırsızlığına başlaması üzerine de, Tamer Arslan, avukat Hüsnü Yazgan, Ziver Kartal, Ergun Şendur, Hasan Özdemir ve Ömer Faruk Baş’ın Çağrıcı’ya karşı birleşerek, “avukat grubu” adını aldıkları anlatılıyor. Çağrıcı’nın da 2 Mart 1996’da Kadıköy’de bir banka şubesinde “Rasim Ayar” sahte kimliğiyle yakalandığı ifade edilen iddianamede, Çağrıcı’nın İranlı Mustafai ve Ali adlı kişilerin verdiği 3 adet lav silahı, 1 adet kalaşnikof, 3 adet tabanca ve 1 adet el bombasının yerini Tamer Arslan’la birlikte gömdükleri Belgrad Ormanı’nda gösterirken kaçmak isteyince omuzundan vurularak engellendiği yer alıyor.
       
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları