| | | İstanbul 3 Nolu DGM Heyeti Başkanı Ali Demir, son savunmaların tamamlanmasının ardından yaklaşık 2 saat süren aradan sonra, kararı açıkladı. Sanık İrfan Çağrıcı, Türk Ceza Kanununun (TCK) 146. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak suçundan idam cezasına çarptırıldı. Çağrıcı, örgüt içindeki yeri ve konumu, eylemlerin nitelik ve yoğunluğu, emir ve talimatları vermesi ve öldürme eylemlerine doğrudan katılma konumunda olması, ayrıca işlediği suçlardan pişmanlık duyduğunu gösteren tutum ve davranış içinde olmaması, aksine Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin yetkisini reddetmesi gözönüne alınarak, TCKnın 59/2. maddesinde öngörülen indirimden faydalandırılmadı. Ekrem Baytap, Mehmet Ali Şeker, Cengiz Sarıkaya ve Tamer Arslan hakkında, Çağrıcı gibi Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışmak suçundan TCKnın 146/1. maddesi uyarınca verilen idam cezası, TCKnın 59/2. maddesi uyarınca müebbet ağır hapis cezasına çevrildi. Sanıklardan Rıdvan Çağrıcı, Gül Arslan, Ziver Kartal, Mehmet Okatan, Hüsnü Yazgan, Mehmet Kaya, Kudbettin Gök, Mehmet Zeki Yıldırım, İhsan Deniz, Mehmet Zeki Denizi de Yasadışı örgüt üyesi olmak suçundan indirim maddeleri de dikkate alınarak sonuç olarak 12 yıl 6şar ay ağır hapis cezasına çarptıran mahkeme heyeti, Abdülkerim Yağmur ve Mehmet Salih Yıldıza da yine indirim maddesi dikkate alınarak Yasadışı örgüt üyelerine yardım ve yataklık etmek suçundan 3 yıl 9ar ay ağır hapis cezası verdi. Yasadışı örgüt üyesi olmakla suçlanan Abdürrahim Aksoy, Mehmet Emin Baş, Nazlı Baytap, Sait Engin, Ali Akyüz, Muhyettin Yıldırım, Mehmet Saki Ekmen, Habip Yıldız, Serdar Altun ve Adnan Günaydın ile Yardım ve yataklık etmekten cezalandırılmaları istenen Necdet Ari, Mehmet Salih Teymur, Feyzullah Oktay, Halit Bilen, Abdullah Arpa, Abdullah Demir, Abdullah Baş, Veysel Polat, Sadullah Baş ve Hasine Yağmurun delil yetersizliğinden beraatlerini kararlaştıran mahkeme heyeti, Necmi Arslan, Mehmet Şah Çınar, Yusuf Altun, Abdülaziz Ocakhanoğlu, Fahrettin Baytap, Mehmet Can Direk ve Ayhan Usta hakkındaki davanın da zaman aşımına girmesi nedeniyle TCK 102/4. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına, sanıklardan Adil Ateş yönünden ise dosyanın ayrılmasına karar verdi. Kararı öğrenen sanık yakınları sloganlar attılar. Jandarma ile sanıklar arasında kısa bir süre arbede yaşanırken, sanık yakınlarından bazılarının da baygınlık geçirdiği görüldü. -İDDİANAMEDEN EYLEMLER- İstanbuldaki çeşitli DGMlerde görülen davaların yargılama aşamasında birleştirilmesiyle oluşan bu dava kapsamında İrfan Çağrıcının da aralarında bulunduğu 13 sanık hakkında düzenlenen iddianamede, sanıkların işledikleri suçlar ve olaydaki rolleri ayrıntılı olarak belirtiliyor. Başsavcılık iddianamesinde, İrfan Çağrıcının, teokratik düzene dayalı bir devlet kurmak amacıyla 1983 yılında sanıklardan Adil Ateşin de içinde bulunduğu Hizbullah adlı örgütü kurup, Hüseyin Galip adıyla Genel Emirliğini yaptığı, aynı yıl gittiği İranda Ahmet Kerimi adlı kişiden para ve silah yardımı gördüğü kaydediliyor. Çağrıcının, bir süre sonra bu örgütün çökmesi ve kardeşi Rıdvan Çağrıcının yakalanması üzerine İrana kaçtığı, 1988 yılında ise Ahmet Keriminin sağladığı pasaportları kullanarak Muzaffer Dalmazla birlikte İstanbula geldiği ve Mehmet Kayanın evinde Ekrem Baytapla tanıştığı belirtilen iddianamede, Çağrıcının, Baytapın isteği üzerine Kudbettin Gök, Tamer Arslan, Adil Ateş ve Mehmet Kayayı eğitim için İrana gönderdiği, Keriminin yardımıyla eğittiği ve 1990 yılının Şubat ayında da İstanbula dönmelerini sağladığı ifade ediliyor. İrfan Çağrıcının, İranlı Ahmet Keriminin, toplumun ilgisini çekecek bir eylem yapmaları halinde kendilerine yardım edeceklerini ve bu eylemin Hürriyet Gazetesi çevresinden seçilmesini, Erol Simavi, Oktay Ekşi ve Çetin Emeçten birinin öldürülmesini tercih ettiklerini bildirmesi üzerine bu kişiler hakkında bilgi toplattığı anlatılan iddianamede, Erol Simavi hakkında bilgi toplamanın zorluğu, Oktay Ekşinin ev ve işyerine geliş gidiş saatlerinin düzensizliği nedeniyle hedef olarak Çetin Emeçin seçildiği bildiriliyor. -EMEÇ VE DURSUN SUİKASTI- Emeçin Suadiye Suyanı Sokaktaki evine 7 Mart 1990 tarihinde gelen örgüt üyelerinden Tamer Arslanın, Leventte gasp edilen 34 FFE 21 plakalı otomobili kullandığı, İrfan Çağrıcının ön, Muzaffer Dalmazın da arka koltukta oturduğu, Çağrıcının İran uyruklu Mustafai ve Ali adlı kişilerin verdiği çantadan çıkarttığı silahları dağıttığı ifade edilen iddianamede, Çetin Emeçin evinden çıktığı anda sanıkların kar başlıklarını taktığı, Tamer Arslanın otomobille Emeçin otomobilinin önünü keserek hareket etmesini engellediği, Çağrıcının Emeçe, Dalmazın da önce şoför Sinan Ercana, daha sonra da Emeçe ateş ettiği kaydediliyor. Eylemin ardından Ahmet Keriminin İrfan Çağrıcıya 10 bin dolar verdiği ve bu paralarla çeşitli semtlerde hücre evler tutulduğu bildirilen iddianamede, Çağrıcının İslam dini aleyhine yazı yazan Turan Dursuna karşı eylem yapılması için talimat vermesi üzerine de Kudbettin Gökün istihbarat topladığı, Çağrıcının Muzaffer Dalmazla birlikte Dursunun oturduğu Koşuyolu Köşk Sokak Bimtan Siteleri önüne gittiği, Dalmazın burada Dursunu öldürdüğü ve bu olayda kullanılan silahların da Gayrettepede trafik kontrolü sırasında bırakıp kaçtıkları otomobilde ele geçirildiği belirtiliyor. -İRANLI DİPLOMATLAR- Keriminin bir süre sonra Çağrıcıyı İranlı Muhsin Karger Azad (İranın İstanbul eski Muavin Başkonsolosu) ile tanıştırdığı, Çağrıcının, istek üzerine İran makamlarınca düzenlenen sahte pasaport ve kimlikler ile Emeç suikastinde kullanılan silahları başkonsolosluğa ait diplomatik plakalı bir otomobille gelen Azad ve Macid Sahadkara teslim ettiği anlatılan iddianamede, sanıkların örgütün mali ihtiyaçlarını karşılamak üzere çaldıkları otomobilleri de sahte belgelerle sattıkları, elde edilen paraları ise mali işlerden sorumlu Ekrem Baytapa teslim ettikleri kaydediliyor. Yalovada 27 Aralık 1992te toplanan bu kişilerin İslami Hareket Örgütünü kurdukları, örgütün Yasama Şurası üyeliğine 10 kişinin, İcra Şurası üyeliğine de İrfan Çağrıcı, Ekrem Baytap, Mehmet Bilici ve Zübeyir Gümüşün seçildiği ifade edilen iddianamede, sanıkların daha sonra Sedat Simavinin mezarına bomba konulması, İran rejim muhalifi Ali Akbar Gorbaninin Şişlideki evinin çıkışında polis kıyafeti giyilerek kaçırılıp İranlılara teslim edilmesi ve öldürüldükten sonra büyük bir valiz içinde Çınarcık Hasanbaba Mevkiinde gömülmesi, bu iş için İranlılardan 80 bin dolar alınması ile çok sayıda soygun, gasp ve otomobil hırsızlığı yapılması olaylarına karıştıkları sıralanıyor. -ÖRGÜTÜN ÇÖKÜŞÜ- 20 Ocak 1993de bir otomobil hırsızlığını takip eden görevlilerin Mehmet Zeki Yıldırımı yakalamaları ve ardından Küçükyalı Dervişbey Sitesindeki evde Kudbettin Gök, Mehmet Ali Şeker, Hüsnü Yazgan, Mehmet Kaya, Ali Akyüz, Fahrettin Baytap ve Ayhan Ustanın gözlem altına alınmasıyla örgütün varlığının ortaya çıkartıldığı belirtilen iddianamede, Ekrem Baytap ile Mehmet Ali Bilici ve Zübeyir Gümüşün de yakalanmalarıyla örgütün dağıldığı, İrfan Çağrıcının Adil Ateş ve Mehmet Okatanla otomobil hırsızlığına başlaması üzerine de, Tamer Arslan, avukat Hüsnü Yazgan, Ziver Kartal, Ergun Şendur, Hasan Özdemir ve Ömer Faruk Başın Çağrıcıya karşı birleşerek, avukat grubu adını aldıkları anlatılıyor. Çağrıcının da 2 Mart 1996da Kadıköyde bir banka şubesinde Rasim Ayar sahte kimliğiyle yakalandığı ifade edilen iddianamede, Çağrıcının İranlı Mustafai ve Ali adlı kişilerin verdiği 3 adet lav silahı, 1 adet kalaşnikof, 3 adet tabanca ve 1 adet el bombasının yerini Tamer Arslanla birlikte gömdükleri Belgrad Ormanında gösterirken kaçmak isteyince omuzundan vurularak engellendiği yer alıyor.
| |