Home page
Haber Menüsü


e-posta göndermek için tıklayın.
 
34 yıllık maraton: Kıbrıs müzakereleri
 

 
NTV-MSNBC
 
 1968’den bugüne Kıbrıs sorunu...

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
İLK RANDEVU 1968’DE
       İlk toplumlararası görüşmeler, Geçitkale saldırılarından sonra varılan anlaşma gereği, 1968 yılının Haziran ayında Beyrut’ta başladı. Bir hafta sonra da Lefkoşa’ya taşındı. Görüşmeleri, Türk tarafı adına, 4 yıllık sürgün hayatının ardından Nisan 1968’de adaya dönen ‘Cemaat Meclisi Başkanı’ Rauf Denktaş yürütüyordu. Rum tarafı adına görüşmelere katılan isim ise ‘Temsilciler Meclisi Başkanı’ sıfatıyle Glafkos Klerides oldu. 1968 yılında Kıbrıs’ta yapılan görüşmeler, bazen Klerides’in bazen de Denktaş’ın evinde gerçekleşiyordu. Yasama, yürütme, güvenlik ve idari konularla ilgili görüş alışverişi şeklinde geçen toplantılar, 20 Eylül 1971’de son buldu..
       
ECEVİT ‘ÇÖZÜM FEDERASYON’ DEDİ, KLERİDES MASADAN KALKTI
       Birleşmiş Milletler’in çabaları sonucu, taraflar çok geçmeden yine biraraya geldi.. Ancak bu kez masada Klerides ve Denktaş’a ek olarak Yunanistan, Türkiye ve Birleşmiş Milletler temsilcileri de vardı.. 8 Haziran 1972’de başlayan beşli görüşmeler, çeşitli aralıklarla 2 Nisan 1974’e kadar sürdü. Bu tarihte, Başbakan Ecevit’in ‘Kıbrıs için en iyi çözüm yolu federasyondur’ diye bir demeç vermesini eleştiren Klerides görüşmelerden çekildi. Böylece, toplam 6 yıl süren bu görüşmeler hiçbir sonuç alınamadan sona erdi.
       
MAKARİOS’A DARBE
       Görüşmeler sürerken adada hem Türkler hem de Rumlar arasında büyük bir hareketlilik de devam ediyordu. Göçmen durumuna düşen binlerce Kıbrıslı Türk zor şartlarda yaşamını sürdürürken, Rumlar arasında güç mücadelesi giderek kızışıyordu. Bu arada bir şey daha su yüzüne çıkmıştı. Yunanistan’daki Albaylar Cuntası ile Rum lider Başpiskopos Makarios arasına iktidar mücadelesi yüzünden ‘karakedi girmişti’. 1967 yılında adadan ayrılmak zorunda kalan terör örgütü EOKA’nın eski lideri General Grivas, 1971 yılında geri dönmüştü. Grivas, 1974 Ocağındaki ölümüne kadar, eski terör örgütünü ‘EOKA-B’ adıyla canlandırmaya çalışmıştı.
       Bu yıllarda, Kıbrıslı Türkler de kendi siyasi örgütlenmesini oluşturmaya çalışıyordu. 1967 yılında ilan edilen ‘Geçici Türk Yönetimi’, daha sonra ‘Kıbrıs Türk Yönetimi’ne dönüştürüldü.. 1973 yılında yapılan seçimlere tek aday olarak giren Rauf Denktaş, başkanlık görevi Dr. Fazıl Küçük’ten devraldı.
       EOKA-B, General Grivas’ın 1974 yılı başlarındaki ölümünden sonra tamamen Yunanistan’daki cuntanın kontrolü altında faaliyet gösteriyordu. Örgüt, ilerleyen günlerde Makarios karşıtı faaliyetlerini yoğunlaştırdı. Ve, toplumlararası görüşmelerin kesilmesinden kısa bir süre sonra, 15 Temmuz 1974’te Kıbrıslılar silah ve top sesleriyle uyandı. Ancak bu kez saldırıya maruz kalan Türkler değil, Makarios’un Başkanlık Sarayı’ydı. Yunan subayların komutasındaki, Rum Milli Muhafız Ordusu ve EOKA-B darbe düzenledi. Öldü denilen Makarios, önce adadaki İngiliz üslerine sığındı, ardından da Malta üzerinden İngiltere’ye kaçmayı başardı. Darbenin başarıya ulaşmasının ardından, Yunanistan’daki cuntanın desteklediği EOKA’cı Nikos Sampson cumhurbaşkanı ilan edildi. Kıbrıs’ı hareketli günler bekliyordu.
       
BARIŞ HAREKATI
       Adadaki Türklerin geleceğinden endişe eden Türkiye darbe girişiminin kabul edilemez olduğunu açıkladı. Ortak müdahale için girişimlerde bulunan Başbakan Ecevit’in diplomatik temaslarından sonuç alınamayınca, Türkiye duruma tek başına müdahale etmeye karar verdi. 20 Temmuz sabahı ‘Barış Harekatı’ başladı. 3 gün süren harekatın ardından Türkiye ateşkesi kabul etti (22 Temmuz, 17.00). Harekatın 3’üncü gününde Rum tarafında da beklenmeyen bir gelişme oldu. Darbe lideri Sampson, başkanlık görevini, Temsilciler Meclisi Başkanı Glafkos Klerides’e devrettiğini açıkladı. Klerides, 5 ay boyunca, Makarios tekrar adaya dönünceye kadar başkanlık görevini yürütecekti.
       Kıbrıs’ta ateşkes sağlanmasıyla birlikte, Yunanistan’da da iktidar değişti ve 7 yıl süren cunta dönemi sona erdi. Paris’ten Atina’ya çağırılan Karamanlis ‘ulusal birlik hükümeti’ kurdu. Böylece Başbakan Bülent Ecevit’in iddiası doğrulanıyor, Barış Harekatı dolaylı yoldan da olsa Rum ve Yunan toplumlarına da demokrasi ve barış getiriyordu.
       
CENEVRE KONFERANSI
       Ateşkesin ardından, çatışmaların tekrarını önlemek ve sorunları çözmek için ABD tarafından yoğun diplomatik girişimler başlatıldı. 25 Temmuz’da Cenevre’de başlayan konferans, 30 Temmuz’da sona erdi. İngiltere, Türkiye, ve Yunanistan’ın dışişleri bakanlarının katıldığı Birinci Cenevre Konferansı’nın sonunda, çok az konuda görüşbirliğine varan taraflar, ortak bir bildiri yayınladı. Bildiride, ateşkes koşullarına uyulacağı ve işgal edilen Türk bölgelerinden, Rum ve Yunan kuvvetlerinin çekileceği belirtiliyor, adada iki otonom yönetimin varlığı kabul ediliyordu. Ancak Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO), Cenevre’deki bu karara uymadı ve işgal ettiği bölgelerden çekilmedi..
       Bu koşullar altında, taraflar 8 Ağustos’da İkinci Cenevre Görüşmeleri’ne başladı. Görüşmelere, 3 dışişleri bakanının yanısıra adadaki Rum ve Türk halkının temsilcileri Rauf Denktaş ve Glafkos Klerides de katılıyordu. Denktaş, Türk tarafına yüzde 34 toprak bırakılarak iki kesimli bir fedrasyon kurulmasını istemiş, Türkiye dışişleri bakanı Turan Güneş ise altı bölgede Türk kantonları oluşturulmasını önermişti. Her iki öneri de Rumlar ve Yunanistan tarafından kabul görmedi. Klerides, bazı konularda Lefkoşa’ya danışmak için görüşmelere 36 saat ara verilmesini istedi. İkinci Cenevre Konferansı 13 Ağustos’ta başarısızlıkla sona erdi.
       
‘AYŞE TATİLE ÇIKIYOR’
       Çözüme yanaşmayan Rum tarafının oyalama taktiği izleyerek askeri alanda toplarlanmak için vakit kazanmaya çalıştığını düşünen Türkiye dönemin Dışişleri Bakanı Turan Güneş’in kızı ‘Ayşe’yi tatile göndermeye’ karar verdi. 14 Ağustos sabahı 2. Barış Harekatı bu şifreyle başladı.. Üç gün sonra, Türk kuvvetlerinin bugün KKTC topraklarını oluşturan bölgeyi kontrol altına almasının ardından 16 Ağustos’ta ateş-kes ilan edildi.
       
YENİDEN DENKTAŞ-KLERİDES
       İkinci Barış Harekatı’nın ardından, 25 Ağustos’da adaya gelen BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim, her iki tarafla görüşmeler yaptı ve 26 Ağustos’da Klerides ve Denktaş’ın insani konuları görüşmek üzere Lefkoşa’da, haftada bir kez biraraya gelmeleri kararlaştırıldı... BM Kıbrıs Özel Temsilcisi nezdinde yapılan bu toplantılar neticesinde Ekim ayı sonuna kadar tüm savaş esirleri karşılıklı serbest bırakıldı.. Makarios’un Aralık ayında adaya dönmesinin ardından görüşmeler bir süre askıya alındı. 7 Aralık 1974’te tekrar adaya dönen Makarios, görevi Glafkos Klerides’ten devraldı.. Böylece 5 aylık başkanlık süresi sona eren Klerides, ‘Rum yönetimi lideri’ sıfatını tekrar elde etmek için 19 sene, (1993 yılına kadar) bekleyecekti.
       
NÜFUS MÜBADELESİ
       Kıbrıslı Türkler, 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’ni (KTFD) ilan etti. 1976 ve 1981 yıllarında genel ve yerel seçimler yapıldı ve Rauf Denktaş, 1983 yılında, KKTC ilan edilinceye kadar, KTFD Başkanı olarak görev yaptı..
       KTFD’nin ilanını protesto eden Rum tarafı bir süre görüşmelere katılmayı reddetti. BM Genel Sekreteri himayesinde Nisan 1975’te Viyana’da başlayan toplumlararası görüşmeler, Şubat 1976’da 5. turun sonunda bir kez daha kesildi. Rum tarafını yine Klerides’in temsil ettiği Viyana Görüşmeleri’nde varılan en önemli sonuç ‘Nüfus Mübadelesi Anlaşması’ oldu.. Bu anlaşmayla, Güney’de kalan Türkler Kuzey’e, Kuzey’de kalan Rumlar da Güney’e geçti. Klerides, bu anlaşmaya imza attığı için fanatik Rumların sert eleştirileriyle karşılaştı.
       
DENKTAŞ-MAKARİOS
       Görüşmelerin kesilmesinden yaklaşık 1 yıl sonra (9 Ocak 1977) Makarios’a bir mektup yazan Denktaş, yüzyüze görüşmelerle tüm sorunları tartışmak için çağrı yaptı.. Makarios’la Denktaş arasındaki birinci görüşme 27 Ocak’ta Lefkoşa’da gerçekleşti. Şubat ayının 12’sinde yine Lefkoşa’da yapılan ikinci görüşmede BM Genel Sekreteri Kurt Waldheim da hazır bulundu. İkinci görüşmede, 4 maddelik bir ilke anlaşması imzalandı ve toplantıların Mart ayında, Genel Sekreter himayesinde Viyana’da devam etmesi kararlaştırıldı. Her iki taraf da ‘bağımsız, bağlantısız bir federal cumhuriyet’ kurulması konusunda uzlaştı. Ancak, 31 Mart 1977’de başlayan 6. tur Viyana görüşmeleri de 7 Nisan 1977’de bir anlaşmayla sonuçlanmadan sona erdi. 6. Tur görüşmelerde Türk tarafını Ümit Süleyman Onan, Rum tarafını ise Şubat 2003’te Rum Kesimi’nde yapılacak başkanlık seçimlerinin en güçlü adayı olan, Tassos Papadopullos temsil etmişti. EOKA’cı geçmişini inkar etmeyen Papadopulos, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin de en genç bakanıydı.
       
DENKTAŞ-KİPRİANU VE 1977-79 DORUK ANTLAŞMALARI
       3 Ağustos 1977’de Makarios’un ölümü, görüşmelere ara verilmesi için başka bir vesile oldu. Dönemin ‘Rum Temsilciler Meclisi Başkanı’ olan Spiros Kiprianu, Makarios’un ardından Rum Yönetimi Lideri olarak 1988 yılına kadar iktidarda kaldı.
       Toplumlararası görüşmeler, 1979 Mayısında yeniden başladı. 18-19 Mayıs 1979’da biraraya gelen Denktaş ve Kipriyanu, 10 maddelik bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma 1977 Denktaş-Makarios arasında varılan ilkelerin biraz daha geliştirmiş bir biçimiydi. Literatürde ’1977-1979 Doruk Anlaşmaları’ olarak anılan bu düzenlemeler de somut bir gelişme sağlayamadı.
       Kesilen görüşmeler, 1980 Ağustosunda tekrar başladı ve aralıklarla, Rumların BM Genel Kurulu’na başvurdukları 1983 Mayısına kadar devam etti. Taraflar, iki kesimlilik-iki bölgelilik gibi bazı kavramlarda anlaşamadığı gibi, temsil, federal devletin yetkileri, yerleşme, mülk edinme ve serbest dolaşım konularında da uzlaşamıyorlardı.
       
KKTC’NİN İLANI VE CUELLAR BELGESİ
       Gelişmeler üzerine, Kıbrıslı Türkler, 15 Kasım 1983’te KKTC’ni ilan etti. Türkiye dışındaki hiçbir ülke yeni kurulan cumhuriyeti tanımadı. Rauf Denktaş, gerçekleştirilen serbest seçimlerle ard arda 4 dönem KKTC’nin Cumhurbaşkanı olarak seçildi ve görüşmecilik görevini yürüttü.
       BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar’ın çabaları sonucu 10 Eylül 1984’te New York’ta ‘dolaylı görüşmeler’ başladı. 10 gün süren dolaylı görüşmelerin ardından, ikinci turun ‘doğrudan görüşmeler’ seklinde yapılmasına karar verildi. 15-26 Ekim 1984’te ikinci tur gerçekleştirildi. 26 Kasım’da başlayan 3. turda, her iki tarafın yeterince müzakere ettiğini düşünen Genel Sekreter, son teklifleri de aldıktan sonra taraflara bir belge sundu. BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar’ın, her iki tarafın görüşlerini alarak masaya getirdiği belgeyi Denkraş’ın imzalamayı kabul etmesine rağmen, Kiprianu imzalamaktan kaçındı. Uluslararası toplumun, artık sonuca ulaşıldığını düşündüğü bir anda, Kiprianu’nun ret cevabıyla, yıllar süren görüşmelerde yine başa dönüldü.
       
DENKTAŞ-VASİLİU VE GALİ FİKİRLER DİZİSİ
       Güney Kıbrıs’ta 1988 yılında yapılan başkanlık seçimlerini farklı bir isim kazandı. Rum Yönetiminin yeni başkanı Yorgo Vasiliu ile KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş arasında 1988 Eylülü’nden 1989 yazına kadar toplam 100 saat süren ikili görüşmeler dizisi gerçekleşti. Bu görüşmelerin ardından Denktaş ve Vasiliu 1990 yılının Şubat ayında New York’ta tekrar biraraya geldi. Ancak, Vasiliu, Dentaş’ın ısrar ettiği Kıbrıs Türk halkının ayrı bir kimlik ve kendi geleceğini belirleme hakkı gibi konuları kabul etmeyince diğerleri gibi bu görüşmeler de başarısızlıkla sonuçlandı.
       1992 yılında, göreve gelen yeni BM Genel Sekreteri Butros Gali, Haziran ayında Denktaş ve Vasiliu’yu New York’ta biraraya getirdi. 1. tur görüşmelerde Genel Sekreter, Türk tarafına yüzde 28.2 oranında bir toprak bırakan bir harita ortaya koydu. Güzelyurt bölgesinin de Rumlara verilmesini öngören bu haritayı reddeden Denktaş, en fazla yüzde 29 (+) oranına inebileceğini belirtti. 15 Temmuz’da başlayan 2. turda ise Butros Gali, ‘Fikirler Dizisi’ olarak anılan çözüm planını taraflara sundu.
       26 Ekim 1992’de başlayan 3. tur görüşmeler iki hafta sürdü. Bu görüşmelerin sonunda, tarafların temel konularda büyük görüş ayrılıkları içinde olduğu, bu yüzden ‘görüşlerin yakınlaştırılması’ çabalarından vazgeçildiği bildirildi.
       
KLERİDES’İN DÖNÜŞÜ VE ‘DÉJÀ VU’
       Kıbrıs Rum tarafında 1993 Şubatı’nda yapılan başkanlık seçimlerini, tanıdık bir sima kazanmıştı. İkinci turda sağ partilerin ve kilisenin desteğini sağlayan Glafkos Klerides, oyların yüzde 50.3’ünü alarak kıl payıyla da olsa Vasiliu’yu geride bıraktı. Glafkos Klerides, 19 yıl aradan sonra, 74 yaşında, bu kez ‘seçilmiş’ olarak başkanlık koltuğuna oturdu.
       Denktaş ve Klerides, 18 yıl aradan sonra, toplumlararası görüşmelerde yeniden karşı karşıya geldi. Klerides’in seçilmesinin ardından iki lider ilk kez 10 Mart’ta Lefkoşa’da biraraya geldi. Uluslararası topluluk, henüz Denktaş bir savcı, Klerides ise avukatken, yani 1949 yılından beri birbirlerini tanıyan bu iki kurt politikacının olası bir anlaşmayı toplumlarına en kolay kabul ettirebilecek isimler olduğunu düşünüyordu. Ancak Denktaş ve Klerides arasında 1993-1994 yıllarında Lefkoşa ve New York, 1997’de de Lefkoşa ve İsviçre’de gerçekleştirilen görüşmelerden de bir sonuç alınamadı.
       
DOLAYLI GÖRÜŞMELER
       Aralık 1999’da BM Genel Sekreteri Kofi Annan’ın çağrısıyla New York’ta başlayan dolaylı görüşmeler Cenevre’de devam etti. BM öncelikle Kıbrıs’ta olası çözümün dört ana unsuru; ‘hükümet, anayasa, toprak ve güvenlik’ konularının ele alınmasını istedi.. Konuların bunlardan ibaret olmadığını savunan Türk heyeti konfederasyon modeli, KKTC’ye uygulanan ambargo ve eşit statü üzerinde durdu.. Türklere yüzde 24 toprak bırakılması önerisini getiren Rum heyeti ise federasyon modeli ve Türk askerinin adadan çekilmesi gibi konuları öne çıkardı.. BM bu turda tarafları dinlemekle yetindi.. Ancak Rum Kesimi’nin üyelik süreci nedeniyle olayın artık bir de, AB boyutu olduğu giderek öne çıkmaya başladı. New York görüşmelerinde Hem Türk hem de Rum heyeti 11 Aralık 1999’daki Helsinki zirvesinden çıkacak sonuca odaklandı.. Ankara’ya adaylık statüsü tanınması olumlu bir adım olarak görülürken Kıbrıs’la ilgili ifadeler tartışma yarattı.. Denktaş, Kıbrıs adı altında Rum tarafına üyelik kapısının açılmasını haksız ve kabul edilemez olarak değerlendirken, Türk heyetinin anayasa danışmanı olan Mümtaz Soysal, “Helsinki kararlarının görüşmeleri dinamitlediğini” savundu. 31 Ocak 2000’de Cenevre’de yapılan ikinci turda, Rum tarafı, Karpaz, Güzelyurt, Lefke ve Akıncılar bölgesinde 4 kanton oluşturulmasını önerir. Denktaş ise, “egemenlik konusu halledilmeden toprak ve harita konusunu görüşmeyeceğini” açıkladı. Kofi Annan, Kasım 2000’de Cenevre’de yapılan 5. turda taraflara resmi olmayan bir belge sundu. Belgede tek ve bölünmez bir devlet hedeflenirken, bu devletin tek uluslararası kimliği ve vatandaşlığı olacağı belirtildi. İki toplumun etkili bir şekilde merkezi hükümete katılması istenilen belgede, siyasi eşitliğin sayısal eşitlik anlamına gelmediği vurgulandı.. Belgede ayrıca, mal-mülk konusunda uluslararası hukuk kurallarının geçerli olması savunulurken, önemli bir toprak parçasının Rum tarafına verilmesi ve Rum göçmenlerin kuzeydeki evlerine dönmesi öngörüldü. Rumları önemli ölçüde memnun eden karara Türk tarafı sert tepki gösterdi. Cenevre sürecinin kendileri açısından noktalandığını söyleyen Denktaş, 24 Kasım’da Ankara’da yapılan zirvenin ardından da ‘Türk parametreleri’ kabul edilmedikçe dolaylı görüşmelere devam etmeyeceğini açıkladı. Böylece yaklaşık 1 yıl süren dolaylı görüşme süreci de sonuçsuz noktalandı.
       
DENKTAŞ’TAN MEKTUP DİPLOMASİSİ
       Tarafların yeniden masaya dönmesini sağlamak için BM’nin yanısıra Amerikan, İngiliz ve AB temsilcileri de sık sık Ankara-Atina-Lefkoşa hattında girişimlerde bulundu. ‘Uzlaşmaz taraf’ olduğu yönündeki eleştirilerin arttığı bir dönemde sürpriz bir çıkış yapan Denktaş, 1977’de Makarios’a mektupla yaptığı çağrının bir benzerini tekrarladı ve Kasım 2001’de bu kez Klerides’i yüzyüze görüşmeye çağırdı. Klerides’in de olumlu yanıt vermesinin ardından gözler, 34 yıl önce ilk toplumlarararası görüşmeleri gerçekleştiren iki liderin Lefkoşa’daki buluşmasına çevrildi.
       
SÜRPRİZ YEMEK, İYİMSERLİK VE DOĞRUDAN GÖRÜŞMELER MARATONU
       Aralık 2001’de biraraya gelen liderler, doğrudan görüşmelere 16 Ocak’ta başlamayı kararlaştırdı. Ancak görüşme kimsenin beklemediği bir gelişmeye daha sahne oldu. Klerides, Denktaş’ın davetini kabul ederek yaklaşık 26 yıl aradan sonra sivil otomobiliyle KKTC’ye geçti ve Cumhurbaşkanlığı Sarayındaki akşam yemeğine katıldı. Ardından da Denktaş, Güney Kıbrıs’a geçerek iade-i ziyarette bulundu. Adada yaşanan bu tarihi ziyaretler, Denktaş ve Klerides’in 34 yıl önce başladıkları toplumlararası görüşmeleri bu kez sonuçlandıracağı yönünde iyimser bir havanın oluşmasına yol açtı. Uluslararası toplumun da büyük destek verdiği görüşmelerde hedef, Rumların AB’ye davet edildiği Aralık 2002’deki Kopenhag Zirvesi öncesinde bir anlaşmaya varmaktı. Ancak 16 Ocak’ta başlayan görüşmeler ilerledikçe, baştaki iyimserlik de kaybolmaya başladı. Eylül sonuna dek tam 58 kez biraraya gelen Denktaş ve Klerides somut bir ilerleme sağlayamadı.
       
ANNAN PLANI
       Anlaşma için öngörülen Haziran 2002 hedefinin ardından yıl sonu hedefine doğru da bir gelişme sağlanamaması üzerine BM ağırlığını hissettirmeye başladı. Mayıs ayında adayı ziyaret eden BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Eylül ayında da Paris’te biraraya geldiği liderleri Ekim ayında New York’a davet etti. Artık BM’nin masaya bir çözüm planı koyma hazırlığında olduğu açıkça ortaya çıkmıştı.
       Gelinen kritik noktayı ise, Klerides New York’a gitmeden hemen önce şu sözlerle ortaya koydu: “1974’ten beri en kritik dönemden geçiyoruz. Önümüzdeki aylar geçtiğimiz 28 yılın en çetin diplomasi savaşlarına sahne olacak. Kıbrıs’ın geleceğini bu diplomasi savaşları belirleyecek.”
       3-4 Ekim’de New York’taki görüşmelerin ardından beklenmedik bir başka gelişme yaşandı. Cumhurbaşkanı Denktaş ani bir kararla New York’ta kalp ameliyatına alındı. Ancak 12 Aralık’taki Kopenhag Zirvesi yaklaşırken, bu tarihe kadar çözüme varılamamasının, Kıbrıs düğümünü daha da çözülemez hale getireceğinden endişe eden BM Denktaş’ın sağlık sorunlarına rağmen, hazırladığı planı 11 Kasım’da taraflara sundu. Gerek Denktaş’ın sağlık sorunları, gerekse Ankara’da yeni hükümetin kurulma çalışmaları nedeniyle Türk tarafının plana resmi bir yanıt vermesi gecikti. Planı müzakere zemini olarak kabul eden Rum Kesimi ise, mevcut şekliyle kabul edilemeyeceğini belirtti. Tarafların planla ilgili ayrıntılarını değerlendiren BM, Kopenhag Zirvesi’nden iki gün önce, 10 Aralık’ta gözden geçirilmiş, üzerinde ufak-tefek değişiklikler yapılan planı taraflara iletti. Ancak son dakikaya kadar çözüm çabalarının sürdüğü Kopenhag’da hem Rum hem de Türk tarafı plana imza atmayı reddetti. Zirvenin sonuç bildirgesinde, Kıbrıs’ın AB’ye bir bütün olarak üye olacağı vurgulanırken, anlaşma olmaması halinde topluluk muktesabatının Kuzey’de uygulanmayacağı kaydedildi. Türk tarafının “Rumların üyeliğini erteleyin” yönündeki talebinin gözönüne alınmadığı zirve kararlarında, tarafların planı 28 Şubat’a kadar müzakere etmeyi taahhüt ettikleri de ifade edildi. 83 yaşındaki Klerides ve 78 yaşındaki Denktaş, bu son rauntta, 34 yıl önce başladıkları toplumlararası görüşmeleri sonlandırmaya çalışacak. Denktaş ve Klerides, muhtemelen son kez karşı karşıya gelecekleri görüşmelerde son kozlarını oynayacak.
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları