Home page
Haber Menüsü


Untitled Document

Konu: DYP 7'nci Olağan Büyük Kongresi
Konuklar: DYP Genel Başkan Adayları Mehmet Ağar ve İlhan Kesici

Erdoğan Aktaş: İyigünler... Doğru Yol Partisi'nde kongre'ye bir gün kala, adaylık yarışı hızlandı. Genel başkan aday sayısı 12'ye çıktı. Doğru yol partisindeki liderlik yarışını Yakın Plan'a alıyoruz...3 kasım seçimlerinin sonucu, Türkiye'de tüm siyasi partilerin kendilerini bir kez daha gözden geçirmesine neden oldu... Bu yenilginini ardından meclis dışında kalan partilerin bir çoğunda yeni genel başkanlar seçilecek... DYP'de yarın yapılacak 7'inci Olağan Büyük Kongresi ile yoluna hangi genel başkanla devam edeceğini belirleyecek. Kuşkusuz yeni lider seçildikten sonra, parti bugüne nasıl gelindiğini tartışmaya başlayacak, sorunlarına yeni kadrolarıyla çözüm arayacak... Şimdi Doğru Yol Partisi'nin 3 Kasım'a nasıl geldiğini hatırlayalım, ardından Ankara'ya döneceğiz, genel başkan adaylarından önce Mehmet Ağar konuğumuz olacak...

"Türkiye ağustos ayına seçim tartışmaları ile girdi.. Erken genel seçim yapılsın mı? Yapılmasın mı?..Ve birbiri ardına yapılan açıklamaların arasında seçimi ençok isteyen siyasi partilerden biri DYP idi.. Muhalefetteki DYP'nin gelecek hesapları arasında iktidar koltuğu vardı.. DYP genel başkanı Tansu Çiller açık açık "ileride bir ırak savaşının yaşanacağını ve o sırada Türkiye'nin çıkarları için başbakanlık koltuğunda kendisinin oturmasının" gerektiğini her fırsatta dile getiriyordu. Ve bunu herkesten çok istiyordu.. Üstelik seçim çalışmalarına daha seçim kararı bile alınmadan ilk başlayan da DYP genel başkan Tansu Çiller'di.. Parti yetkilileri kendilerinin baraj sorunu olmadığını söylesede, anketlerde DYP'nin yanına hep bir soru işareti konuluyordu.. Barajı geçme ihtimali de vardı, barajın altında kalma ihtimali de.. Bu anketlerde sınırda görülen doğru yolu, seçmen 3 kasım seçimlerinde meclis dışında bıraktı...Aslında alınan oy oranı yüzde 9.55'di.. Yani DYP kıl payı yüzde 10 barajının altında kalmıştı.. Ancak, bu demokrat parti geleneğinden gelen DYP için bir yenilgi ve hüsran oldu.. Böylece genel başkanlık krizi patladı.. Çiller, seçim gecesi ve sonrasında 6 gün kameralardan saklandı.. 9 Kasım günü ise düzenlediği basın toplantısıyla hem yenilginin faturasını üstlendi hem de genel başkanlığa aday olmayacağını açıkladı.. Böylece DYP genel başkanlık yarışı için start, genel başkan Çiller tarafından verilmiş oldu.."

Erdoğan Aktaş: Son olarak partinin il hukuk komisyonu başkanlığını yürüten Mustafa Kuran da adaylığını açıklamıştı. Ve bu isimle birlikte aday sayısı 12'ye yükselmiş oldu DYP'de.. Ankara'ya dönüyoruz. Genel başkan adaylarından Elazığ milletvekili Mehmet Ağar. İyi günler Sayın Ağar. Partiniz açısından yarın genel başkanlık düğümü çözülecek. Siz, sizi seçecek insanların karşısına çıkarken partinin son durumunu nasıl tahlil ettiniz? Sizce DYP, neden ve nasıl bu noktaya geldi?

Mehmet Ağar: DYP'ndeki temel noksanlık, demokrat parti, adalet parti çizgisinin bugünkü tarihsel mirasçısı olması özelliklerinden çok firlere verdi. Partimizin tarihi temellerine, geleneklerine, göreneklerine aykırı davranışlar. Parti içinde hukuk dışı uygulamalar. İşten el çektirmeler, fesihler.. Teşkilatlarla tepe yönetimi arasında açılan mesafeler. Teşkilatların ve parti tabanının hiçe sayılmak suretiyle, partinin sadece seçimden seçime kepenk açan bir dükkan görüntüsüyle, milletin arzuladığı, istediği tarzda siyaset yapısından uzak kalması ve bu görüntünün dışında bir fotoğraf vermesi, partiye büyük sıkıntıya maloldu. Zaten 1999 seçimlerinde milletimiz bu mesajı vermişti. DYP'nde bir zihniyet değişimi, kadro, lider değişikliği gereğinin partinin önünün açılması bakımından gereklilik olduğunu ortaya koymuştu. Ancak bu mesaj yeterli ölçüde algılanamadığı için maalesef 2002 seçimlerinde bütün sevenlerimizi, partililerimizi hüsrana uğratan böyle bir sonuçla karşı karşıya kaldık. Bu tabi DYP açısından altından kalkılmayacak bir sıkıntı değildir. Güçlü bir temel, tarihi bir şanlı geçmiş, sağlam bir misyon, güçlü bir fikri manzumelerin takibiyle DYP, teşkilatlarıyla bütünleşerek tabanıyla bütünleşerek bunu aşacak ve kurucusu olduğu merkez sağ felsefesinin bugünkü tek temsilcisi olan DYP, önümüzdeki günlerde bu kongre sonrasıyla beraber iktidar yürüyüşünü başlatacak. Ben Anadolu'yu gezerek geliyorum. Kongreye üç gün kala geldim. Bütün coğrafi bölgelerimizi gezdim. İl, ilçe binalarınmızda toplantılar yaptık parti teşkilatlarımızla. Fevkalade bir umudun varolduğunu, yeşermeye başladığını gördüm. Büyük bir heyecanın varlığını hissederek, güç kazandık. Gönüller kırık, hüzün var, ancak güç var. Geçmişinden aldığı kuvvet var. Ve geleceğe yönelik de umudu var. DYP, Türkiye'ye gerekli bir partidir. Milletimizin şimdiden DYP'nin devlet ve siyaset hayatından uzak olmasının eksikliğini çektiği ortadadır. Bu talebi vardır, dile gelmeye başlamıştır. DYP, kongreden sonra teşkilatlara, tabanına dayalı bir üst yönetim yapısını kurduktan sonra da Türkiye'de ciddi bir siyasi cazibe merkezi haline gelecektir. Ve bu cazibe merkezinin varlığı Türkiye'nin geleceğinde siyasetin belirlenmesi anlamında millete tercüman olunması anlamında tarihi geçmişinde olduğu gibi DYP'ni öne doğru çıkaracaktır.

Erdoğan Aktaş: Liderlik yarışında doğal tartışmalar da oluyor. Bazı adaylar DYP'ne emanetçilikle, bazı adaylar DYP geleneğinin dışında olmakla eleştiriliyor. Siz, söz konusu olduğunuzda da Susurluk davaları gündeme geliyor. Sizce Susurluk tartışmaları ve iddialar, hem genel başkanlık seçiminde ve eğer kazanırsanız, bundan sonra da sizin için siyasi yaşamınızda bir dezavantaj olarak karşınıza çıkar mı?

Mehmet Ağar: Asla çıkmayacak. Çünkü milletimizin şuurunda yerleşik düşünceler vardır. Biz en son musul ve kerkükten çekildik. Türkiye'nin bundan sonra geri çekileceği hiçbir toprak alanı yoktur. Günümüzün önemli meselesi de Kıbrıs'tır. Milletin derin şuurunda bekaa davası vardır. Türkiye'nin bütünlüğü meselesi vardır. Biz, bu süreçte, bu kanı durduracak kimse yok mu, devlet yok mu denildiği noktada göreve davet edildik. O dönemde görev yaptığımız kendi teşkilatımızla, Türk silahlı kuvvetlerimizle büyük bir bütünlük ve koordinasyonla birlikte bizatihi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşayan insanlarımızla bütünleşerek, devletimize isyan etmiş, silah çekmiş, milletimizi katleden bir eşkiya grubunun tamamen hukuk düzeni içinde ve kanuni yetkilerimizi kullanarak bertarak ettik. Bunu o gün yaptık, bugün yaparız, yarın da yapacağız. Bundan geri durmamız mümkün değil. Geçen bu süreç zarfında benim arkamda milletim dışında hiçbir güç olmaksızın hukuki bütün prosedürün tamamlanması sonucunda hukuki bir problemimizin de kalmadığı ortadadır. Eğer memlekette hukuk düzeni varsa ortaya çıkan sonuç budur. Siyasi anlamda bunu muarrızlarımız kullanmışlardır. Bu muazzarımızların da ne bizim felsefemizle ilgisi vardır. Ne de milletimizin büyük çoğunluğunun geleneğiyle bir ilgisi vardır. Dolayısıyla bu siyaseten bize sıkıntı değil, güç getirecek bir meseledir bu yaptığımız mücadele.

Erdoğan Aktaş: Sizin söylediklerinizden iki not çıkardım. Merkez sağın tek temsilcisiyiz dediniz. Ve daha sonra teşkilat ve tabanla birleşerek, cazibe merkezi olacak dediniz. Şimdi, merkez sağ için tartışmalar çok. Sizce, merkez sağın en önemli sorunu nerede? ANAP gibi partilerle birleşerek gücün arttırılmasını düşünüyor musunuz? Aksi takdirde yine birleşme DYP'nde olur gibi bir söylemle mi devam edeceksiniz?

Mehmet Ağar: Siyasette suni birleşmeler ortaya konularak bir masa etrafında yazılı anlaşmalarla parti birleşmelerinin olmadığı bilinmelidir. Bunun tarihte örnekleri de vardır. Siyaset tabi mecrası içerisinde yolaldığında ortaya çıkan sonuçlar sağlıklı olmaktadır. Sonuç olarak merkez sağ felsefesinden beslenmiş olan partilerin birleşme ve bütünleşme adresi elbette ki DYP olmalıdır. Ve olacaktır. Bu tabi süreç içerisinde insanlar bunu gerçekleştireceklerdir. Sadece ANAP değil, diğer sağda olan partilerin tabanlarından partimizin cazibe merkezi olmasıyla birlikte büyük kaymalar olacaktır. Bize, siyasetçilere düşen görev, bunu kolaylaştırmaktır, zorlaştırmak değildir. Bu hususta üstümüze düşen görevleri, diğer partilerde de görev yapan arkadaşlarımızla birlikte yapacağız biz. Temelde paylaşımcıyız. Ama bu felsefenin temeli 56 yıl önceki DP hareketiyle başlamıştır. Diğer partiler türevleridir bunun. Ve insanlar arasında önemli engeller yoktur. Bu bütünleşme, mutlaka olacaktır. Bunun yakın bir zamanda gerçekleştiğini hep beraber göreceğiz. Buralarla fevkalade iyi diyaloglarımız vardır. Sıkıntıları yaşamadan... Ama bu rakamın suni şekilde değil, tabi biçimde bu bütünleşmenin olacağını görelim hep birlikte.

Erdoğan Aktaş: 35 yaşındayım, bugüne kadar hey aynı liderlerin isimlerini duydum. Eğer siz DYP'nin lideri olursanız, benim çocuklarım kaç yaşına gelene kadar sizi bir lider olarak, politikacı olarak görecekler?

Mehmet Ağar: Çok net bir cevabı var bunun. Milletimiz desteğini verdiği müddetçe, devraldığımız genel seçim sonuçlarının al tına düştüğümüz gün ve partinin temel misyonu olan iktidarız görüntüsü olmadığı gün siyasette milletin güvenini kaybettiğimiz gün hemen sabahı ayrılacağız. Siyasette millete rağmen kalabilme imkanı yoktur.Milletin güveni varolduğu müddetçe siyasette partide kalırsınız. Aksi takdirde, tüzük, hukuk oyunlarıyla partide kalma imkanı yoktur. Biz bunu çok net olarak ifade ediyoruz.

Erdoğan Aktaş: Bu seçimden lider olarak çıkmazsanız, parti ile ilişkiniz hangi paralelde devam edecek?

Mehmet Ağar: Bu sorunun muhatabı olmayacak tek aday benim herhalde. Hiçbir siyasi çizgimde hiçbir gün kırık olmamıştır. Siyasete DYP'nde başladım. Zoraki bir ayrılık yarattılar, bazı vehim ve kuruntulardan ötürü. Bütün teklifleri elimin tersiyle ittim. Ömrümüz varolduğu müddetçe DYP'deyiz.

Erdoğan Aktaş: Sayın Ağar, çok teşekkür ediyorum yayınımıza katıldığınız için. Bir diğer aday olan İlhan Kesici de şu anda telefon hattımızda. İlhan Bey iyi günler. Az önce Mehmet Ağar'a aynı soruyu sordum... Siz DYP'nin bu durumunu nasıl tahlil ettiniz... Sizce parti buraya nasıl geldi?

İlhan Kesici: Partinin buraya gelmesinin çok sebebi var. Genel sebepleri var, özeli var. Özelinden başlayalım. Bütün partilerde de DYP'de de mutlak bir lider diktatörlüğü var. Çok karışık bir genel merkez yapısı var. Teşkilatlarla müthiş bir kopukluk var. İl teşkilatlarıyla parti genel merkezi arasında hiçbir uyum yok. Milletvekili adaylarının seçimlerinde beldelerin, belediyelerin, illerin, ilçelerin seçiminde kontenjanların seçiminde, genel merkez hegamonyası var. Bütün bunlar partinin özel halleri. Genel hali, Türkiye'nin bütün problemlerinin çözülebileceğine inandırıcılığının eksikliği var. Yani, Türkiye'nin en önemli meselesi, ekonomi... Dün de öyleydi, bugün de öyle. Yarın da öyle olacak. Ekonominin çözümünde, yani simitçinin, taksicinin, emeklinin hayat tarzında, işçinin, memurun, dar gelirlinin, yani özü itibariyle biraz daha güçsüzleşmiş olan ortadirek ve ortadireğin altındaki insanların hayat tarzının yükseltilebileceğine dair bir güvenin verilememesi, bir inancın yaratılamamış olması.

Erdoğan Aktaş: Sizin için yapılan eleştiriler de var... Bir süre parti ile ilişkinizin olmaması, ardından anap ve sonre tekrar partiye dönüş, sizce bu yarışta sizini dezavantajınız olabilir mi?

İlhan Kesici: Hayır, dezavantajım olmaz, avantajım olur. Daha doğrusu o cenabıallahın nasibidir. Bu iş sadece benim için geçerli değildir. Aydın Menderes Bey, partiden ayrılmış, RP'ye gitmiştir,sonra gelmiştir, Sayın Çiller'in başdanışmanıdır. Ufuk Söylemez bey, 28 şubat sürecinde partiden ayrılmış, Demokrat Türkiye partisine gitmiştir, gelmiştir. Şimdi Genel başkan yardımcısıdır vs.. İlhan Kesici, bütün Türkiye'nin huzurunda 1993 yılında Tansu Çiller, DYP Genel Başkanı ve Başbakan olduğu gün, buna itiraz ederek, karşı çıkarak, Devlet Planlama Teşkilatı müsteşarlığı makamını bırakmıştır. Türkiye'nin ekonomi bürokrasisinin en yüksek makamıdır. Ve devlet memuriyetinden istifa etmiştir. Tansu Çiller'in en güçlü olduğu gün itiraz eden insanın adı İlhan Kesici'dir. Diğer arkadaşlarımız, Tansu Çiller'in en zayıf olduğu gün itiraz eden insanlardır. Birinci nokta bu. İkinci nokta da, ben, halkın tasfiye ettiği geçmiş yönetimle ne uzlaşma ararım ne de çatışma ararım. Türksiyasetinde medeni bir üslubun hakim olması lazımdır. Halk tasfiye edince, halkın tasfiye ettiğiyle uzlaşmak anlamsızdır. Ben de uzlaşmam. Ama aynı zamanda halkın başka işaret ettiği nokta, eski, köhnemiş, çürümüş siyaset üslubunun, insanların birbirini suçlama üslubunun terkedilmiş olması lazımdır. Ben o bakımdan geçmişle çatışmayı doğru görmem. Geçmişle çatışmak enerji israfıdır. Bizim gözümüz, geçmişte değil, bizim gözümüz gelecektedir.

Erdoğan Aktaş: İlhan Bey, çok teşekkür ediyorum yayınımıza katıldığınız için.

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları