|
10 Aralık Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Türkiyenin kalkınma stratejisinin en önemli ayağını, uluslararası rekabet gücü yüksek bir sanayi sektörü yaratmak olduğunu söylerken, Türkiyenin krizin yaralarını sarmaya başladığını belirtti. |
'Yeni sanayi stratejisi oluşturulmalı' Sanayici çıkışı ihracatta arıyor Yeni hükümet ve dış ticaret politikası |
|||
Cumhurbaşkanı Sezer, İstanbul Sanayi Odasının (İSO) düzenlediği Sanayi Kongresinin açılışında yaptığıkonuşmada, Avrupa Birliği konusuna değinmezken, Kopenhaga gitmeme kararı sanayiciler tarafından olumsuz sinyal olarak nitelendirildi. Ekonomik gelişmenin süreklilik kazanmasının, üretilen mal ve hizmetin yalnızca ülke içinde değil, dünya pazarlarında da alıcı bulmasıyla yakından ilgili olduğunu vurgulayan Sezer, Türk sanayinin rekabet gücünün sürekli kılınması temel önceliğimizdir. Bunu da yüksek teknolojiye yönelerek uluslararası standartlara uygun kaliteli mal ve hizmet üretimiyle başarabiliriz. Türkiyenin ekonomik gelişme sürecini tamamlaması, 21. yüzyılda güçlü bir ülke, demokratik ve çağdaş bir toplum olabilmesi herşeyden önce kendi teknolojisini üretebilmesine bağlıdır dedi. ÇAĞLAYANDAN BOYKOT ÇAĞRISI TOBB başkanvekili zafer çağlayan, gazetecilere yaptığı açıklamada, türkiyeye kopenhagdan olumsuz yanıt gelmesi halinde, destek vermeyen ülke mallarına boykot çağrısında bulundu. Sakıp Sabancı ise, CNBC-eye aptığı açıklamada, Sıfır yerine tarih telaffuz edilmeye başlandı. Bu da bir kazançtır. Cumhurbaşkanının gitmeme kararını haklı buluyorum dedi. Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun ise, Kopenhagdan olumlu bir karar çıkacağına inandığını belirterek, Ancak alternatifler konusunda da çalışmalar sürüyor dedi. Coşkun, Türkiyeye tarih verilmesinin, Kıbrısta da çözümü kolaylaştıracağını savundu. Coşkun, ekonomik ve siyasi sınırların ortadan kalktığını hatırlatarak, gümrük duvarları arkasında ekonominin korunamayacağını söyledi. RODRİK: PERFORMANS, YARI DOLU SU BARDAĞI GİBİ Harvard Üniversitesi Uluslararası İktisat Profesörü Dani Rodrik, Türk sanayindeki gelişmeler Güney Amerika ülkeleriyle kıyaslandığında olumlu, Güney Kore gibi bazı doğu Asya ülkeleriyle karşılaştırıldığında ise geride kaldığını belirterek, Türkiyenin endüstriyel performansını global kıstaslara göre değerlendirince ortaya çıkan görünüm, yarı dolu bir su bardağı gibidir dedi. Rodrik, olağanüstü istikrarsızlıklara karşılık sanayide 25 yılda gerçekleşen ivmenin mucize niteliğinde olduğunu belirterek, şöyle konuştu: Gelişme ve sanayileşmeyi küreselleşme ile aynı şey addeden, sırf ekonomik liberalizm, özelleştirme, dışa açılma ve dünya ekonomisiyle bütünleşme hedeflerine yönelik bir ekonomik strateji, sonuç vermekten çok uzak kalacaktır. Böyle bir strateji geçerli olsaydı, Güney Amerika ülkeleri Türkiyeyi 1990larda çoktan geride bırakmış olurlardı. Halbuki gördüğümüz gibi bu böyle olmadı. Güney Amerikanın 1990lı yıllarda takip ettiği gelişme modeli şimdi bir kriz içindedir ve Dünya Bankası ile IMF gibi kurumlar dahi bir alternatif aramaktadırlar. O halde Türkiye Güney Amerikanın hatalarını tekrar etmemeli. KAVİ: HERŞEY KOPENHAGLA BİTMİYOR İSO Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi de, Türkiyenin Gümrük Birliğinde 7 yılını tamamladığını ve bunun ciddi maliyetine de katlandığını belirterek, şöyle konuştu: Bizler Türkiyeyi anlatmaya devam edeceğiz. Türkiyenin ABye neler getireceğini göstermeye devam edeceğiz. 21. yüzyılın derinliklerinde Türkiye ile beraber zenginleşen ABnin küreselleşme adına neler elde edebileceğini göstermeliyiz, AB bunları görecektir. Tabii ki her şey ama her şey Kopenhagda bitmiyor. Ancak inanıyoruz ki Türkiye için Kopenhagda yeni bir süreç başlayacaktır. Hüsamettin Kavi, Türkiyenin AB yolunda kararlı olduğunu ve hazırlıklarını yaptığını, yapmaya devam ettiğini belirterek, ABye düşen, bu fırsatı kaçırmamaktır dedi. ÇÖZÜM İHRACATA DAYALI KALKINMA Coca Cola Orta Avrupa, Avrasya ve Ortadoğu Grup Başkanı Dr. Cem Kozlu, II. Dünya Savaşından sonra Doğu Asya ülkelerinin uyguladığı kalkınma reçetesine değinerek, 1960 yılında Türkiyede kişi başı milli gelir 481 dolar, Korede 132 dolar ve Malezyada 214 dolar iken 2000 yılında Türkiyenin milli gelirinin 2 bin 500 dolar, Korenin 11 bin ve Malezyanın kişi başına milli gelirinin ise 5 bin dolar olarak gerçekleştiğini hatırlattı. Reçetenin ihracata dayalı bir kalkınma stratejisi temeli üzerinde oturduğunu kaydeden Kozlu, devlet ile özel sektörün birlikte oluşturulan strateji çerçevesinde bu stratejiyi uyguladığını söyledi. Kozlu, sözü edilen bölgede kalkınma hamlesinin başında gerçekleştirilen toprak ve vergi reformlarının da kalkınma sürecinde olumlu etkileri olduğunu söyledi. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||