Home page

Haber Menüsü


 
Bir derbinin ardından...
 
Belki de bu kusurun nedeni, Lucescu’nun aldığı önlemlerin Galatasaray’a pozisyon olanağı bırakmamasıydı. Yalın bir gözle bakıldığında, dün Galatasaray’ın karşısında bir Lucescu klasiği Beşiktaş vardı.
 
Tuğrul AKŞAR
NTV-MSNBC
 
10 Aralık—  2002 yılının son derbisini kendi sahasında Beşiktaş ile oynayıp 1-0 kaybeden Galatasaray, kazanmak için tüm gücünü ortaya koymasına karşın, ne yazık ki, Lucescu’nun son yirmi dakikada oyun planında yaptığı taktiksel değişikliklere karşılık veremeyince, Ali Sami Yen’de 25 maçtır devam eden galibiyetler dizisine de son vermek zorunda kaldı.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Maçın geneline bakıldığında, Galatasaray’ın istediği sonuca ulaşamasa da maç boyunca egemen bir oyun anlayışıyla, belki de Ali Sami Yen’de bu yıl sergilediği en iyi futboldan birisini oynadığını görmekteyiz. Özellikle ilk yarıda kendi evinde oynamanın avantajıyla, Terim’in “hükümran” futbol felsefesine uygun, hücumu daha fazla düşünen ve savunma güvencesini hiç ihmal etmeyen, dörtlü defans bloğunun genelde sabit kaldığı, rakip ataklarda alan daraltan, ofans ağırlıklı bir futbol oynadı dün Galatasaray.
       Kazanma iç güdüsünün şekillendirdiği ofansif, hükümran oyunun tek kusuru ise ileride üretkenlik ve etkinlikten uzak olmasıydı. Bu etkinsizliğin en belirgin yönü, uzun boylu Beşiktaş defansına karşın Arif ve Ümit Karan’ın hava toplarındaki zaaflarının da genel bilinenler olduğu halde, tüm topların kapalı defansın ortasına ve Ronaldo ile Zago’nun üstüne doğru şişirilmesi/topun bir türlü yere indirilememesi sonuçta Beşiktaş’a yaradı. Bu konuda kenar yönetiminden bir uyarıda gelmeyince top 90 dakika boyunca “Doldur-boşalt” olmaktan yoruldu adeta...
       Belki de bu kusurun nedeni, Lucescu’nun aldığı önlemlerin Galatasaray’a pozisyon olanağı bırakmamasıydı. Yalın bir gözle bakıldığında, dün Galatasaray’ın karşısında bir Lucescu klasiği Beşiktaş vardı. Geçen yıl Galatasaray, Ali Sami Yen’de Beşiktaş’a karşı nasıl oynamış ve 1-0 ile maçı kazanmış ise, dünkü Beşiktaş ta aynı oyun mentalite ve kurgusu ile çıkmıştı sahaya. Lucescu’nun estetik kaygıdan daha çok sonuca yönelik pragmatist oyun anlayışı ve yaklaşımının, basit ifadesi olan; savunma güvenliğinin elden bırakılmaksızın, 90 dakika boyunca rakibi hataya zorlayarak, maçı sürekli forse eden Galatasaray’ın gücünün ve kondüsyonunun tükenmesini takiben, kazanılacak toplarla atılacak bir gol ve arkasından kazanılacak puan ya da puanlar…
       Aynı sistemi Galatasaray’da modelleştirip, bu sistem ve felsefe ile çok önemli başarılara imza atan Lucescu, görülüyorki aynı anlayışı şimdi Beşiktaş’a monte etmiş. Geçen yıl ile bu yıl arasında tek fark var, o da; Galatasaray’da defans bloku dörtlü savunmadan oluşurken, şimdi Beşiktaş’ta defans 3’lü bloktan oluşmakta. Yine bunda da temel amaç, kendi ifadesiyle, “defansındaki oyuncularını dörtlü defans oynayacak kadar hızlı bulmaması”. Yine bu noktada da Lucescu’nun, sonuca yönelik pratik çözümünün sahaya yansımasını görmekteyiz.
       İkinci yarıya Galatasaray’ın bilinen, tempolu, alışılmış dar alan presiyle başlaması, Beşiktaş’ın neredeyse hiç pas yapamadan, sadece savunmada kalmasına yol açtı. Bu süre içinde Galatasaray’ın bulduğu iki pozisyonu değerlendirememesinin ardından Lucescu’nun, çok yerinde bir zamanlama ile oyunu zorlayan Galatasaray’ın yorulmaya başladığı dakikalarda Amaral-Tümer değişikliğine gitmesi, Tümer’in yaratıcılığının İbrahim’in enerjisi ve hızlılığıyla birleşerek, yarattığı mükemmel sinerji, oyundan düşmeye başlayan Galatasaray’ın özellikle sağ kanadında derin boşlukların oluşmasına yol açtı. Beşiktaş’ın hücum girişimlerinde etkinliği arttıran bu taktiksel değişim, takımın en başarılı ismi İbrahim’in, Ahmet Yıldırım ve Zago’dan da gelen destekle, etkinliğini en üst düzeye çıkarıp, maçın kaderini belirleyen golü atmasına olanak sağladı.
       Fatih Terim’in dün geceki takım tertibi, eldeki imkanlara göre belki de bugüne kadarki çıkardığı tertiplerin en doğrusuydu.
       Oyunun teknik ve taktik analizini şu tümce ile bitirebiliriz. Aslında mağlubiyet Galatasaray’ın hakkı değildi. Galatasaray oyunu kazanmayı hakeden ve istatistik olarak da üstün taraftı. Bu tür derbilerde az bulunan pozisyonları değerlendiren takım genellikle maçı kazanmaktadır. Nitekim, eline geçen pozisyonları değerlendiremeyen Galatasaray oyunda dominant bir karakter sergilemesine karşın, daha resesif bir bir karakter sergileyen Beşiktaş, eline geçen fırsatı değerlendirerek, çok önemli bir üç puanın sahibi oldu.
       Burda bir söz de maçın hakemine…Maç içinde Ali Eren’in, Hasan’a yaptığı hareketin penaltı olarak değerlendirilmesi hakemin taktir yetkisindeyken, bu taktirini kullanmamasınadır. Bunu burada vurgulama nedenim, maç sonrası Ali Eren’in, basında çıkan penaltı itirafıdır.
       Galatasaray ve Beşiktaş arasında oynanan dünkü derbi, günlerdir spor daha doğrusu futbol medyamızdaki bir tartışmayı da sona erdirmiştir. Bu derbinin taktik, teknik ve sistemsel analizi yapıldığında, bu maçın bir “Lucescu-Terim derbisi”olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Maçın genelinde Terim’in “egemen-hükümran”futbol felsefesi temelinde şekillenen, kazanmaya ve oynamaya yönelik, ideali arayan futbol mantığı ve felsefesi ile Lucescu’nun, estetik kaygı taşımayan, sonuca yönelik pragmatik oyun anlayış ve felsefesi mücadele etmiştir. Bunu bir satranç olarak görürsek, Lucescu zamanında yaptığı doğru hamlelerle, rakibini mat etmiştir.
       Sonuçta; Cimbom bir çok maçı kötü oynayıp kazandı, iyi oynadığı maçların çoğunda ise dün olduğu gibi puan kaybetti. Aslında Galatasaray’da uzun vadeli yapılacak işler dikkate alındığında; oynanan futbolun her geçen gün daha iyiye gittiği görülüyor. Camianın genel beklentisi, Terim’in de yönetimin de devre arasında gereken önlemleri alarak, özlenen Galatasaray’ı yeniden yaratacağı yönündedir. Burada taraftarın içinden geçen: Keşke bu sezonun başında hem Terim’in hem de Yönetim’in açık açık camiaya, seçim politikasının aksine “bu sezonun bir toparlanma yılı olacağını”ifade edip, “öncelikle mali yapının disipline edilmeye çalışılarak, pahalı transferlere yönelinmeyeceğini; eldeki kadronun en iyi şekilde kullanılacağını” beyan ederek, “hedeflerinin yine şampiyonluk, Avrupa’da ise nereye kadar gidilirse oraya kadar gidileceğini” samimi olarak deklare edip, camiada bir beklenti içine girilmemesini telkin etselerdi. Çünkü, sonuçta bugün gelinen nokta zaten burası. Sanırım Terim de yönetim de bunu düşünemedi.
       Beşiktaş’a mağlüp olunmasına karşın, Galatasaray için ligde henüz kaybedilen çok şey yok. Devre arası Galatasaray için iyi bir ilaç olacaktır.
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları