| | | | |
|
Bu, ekonomi politikaları hangi sonuçları verecek? Refah ve istikrara ne zaman kavuşulacak? sorusuna yanıt alınacak bir dönem. Yeni döneme damgayı, makro ekonominin mikro notları vuracak.
MAKROEKONOMİK VERİLER VE BU HAFTA
AKP hızlı başladı. Seçim bildirgesini vaatleri, eylem planı ve hükümet programı şimdilik merak edilen tüm sorulara yanıt veremiyor belki ama, ilk izlenimler umut veriyor. Yanıt bekleyen 2 soru ile başlayalım;
1) İç borç Stoku Ne Olacak?
İç borcun çevrilebilirliği ispatlanıyor. Hazine ihalelerinde yakalanan olumlu hava bunun en güzel göstergesi. Bundan sonra yapılması gereken tek şey güven tesisinin devamı için çalışmak.
Bakanlar ya da iktidarın vekilleri ağızlarını sıkı tuttukça güven işi de sürecek gibi görünüyor. AKP iktidarı ile birlikte piyasada oluşan hava faizleri 1 ayda neredeyse 15 puan geriletti.
|
|
|
|
| |
Yani iç borç döndürebilir mi? sorusu şimdilik yanıt buldu. Ekonomistler, eğer borç dinamiğini olduğu gibi bırakırsanız borcun döndürülmesinde hiç bir sorun çıkmaz diyorlar.
İç borç stoğunda da herhangi bir sorun yok. Faizler istikrarlı şekilde gerilediği sürece, devletin borçlanma maliyeti azalacağından gerek faiz dışı fazla ve gerekse de geleceğin ekonomik tartışmalarında gelecek mutlu bir tabloyu işaret ediyor.
|
|
|
|
| |
2) Ekonomik Büyümeye Ne Zaman Geçilecek?
Bu soru da yavaş yavaş gündemin dışına çıktı. Ekonomik büyümeye geçildi. Hatta şimdi yüzde 6lar telaffuz ediliyor.
Önemli olan büyümeyi daha da hızlandırmak için acele edip etmeme kararı. Büyümeyi daha da hızlandırmak için aceleci davranmanın olumlu sonuçlar vermeyeceği kesin.
Vergileri indirme, vergi sayısını azaltma, mali milat, duble yol, inşaat sektörüne destek gibi vaatler kulağa hoş geliyor ama ekonomistlerin ortak görüşü IMF ile de müzakere edilerek bu konuların gündeme gelmesinin daha iyi olacağı yönünde.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun hafta içinde bu konuya değindi. Bakan Coşkun, Türkiyenin yüzde 5-7 arasında büyüme mecburiyetinde olduğunu ve bu anlamda Uluslararası Para Fonu IMF ile müzakerelerin programın sosyal yönünü ön plana çıkaran müzakereler olacağını söyledi.
İşsizlikle boğuşan halk ve karlarını yeniden eski seviyelerde görmek isteyen işadamları bu konuda biraz sabırsız davranıyorlar ama, küçük rakamlı istikrarlı büyüme, içinde büyük rakamların olduğu dalgalı büyümeden daha olumlu sonuçlar veriyor. Geçmişte aksinin yaşandığı dönemlerde Türkiye ekonomisinin içine düştüğü durumu çok iyi biliyoruz.
Büyüme ve milli gelir her yılın 30 Kasım günü açıklanıyordu. Bu yıl bu açıklama Aralık ayının 10una ertelendi. Yani büyümenin gerçek sonuçlarını görebilmek için 15 gün kadar daha beklemek zorundayız.
İHRACAT TÜM ZAMANLARIN ZİRVESİNDE
Geleceğe yönelik beklentilere bakarken açıklanan rakamları yani gerçek sonuçları gözardı etmek olmaz.
Haftanın makro ekonomik anlamda en önemli açıklaması Devlet İstatistik Enstitüsünden (DİE) geldi. DİE, Eylül ayına ilişkin dış ticaret rakamlarını açıkladı.
|
|
|
|
|
| | |
DİEden yapılan açıklamaya göre; 2001 yılının Eylül ayında 829 milyon dolar açık veren dış ticaret dengesi, bu yılın aynı döneminde 1 milyar 86 milyon dolar açık verdi.
İhracatın ithalatı karşılama oranı da aynı dönemde yüzde 75.8den yüzde 74.2ye geriledi.
İhracat 2001 yılının Eylül ayına oranla yüzde 20.3lük artış göstererek 3.1 milyar dolara, ithalatta yüzde 22.8 artarak 4.2 milyar dolara ulaştı.
Bu rakamlar Türkiyede 2002 yılının Eylül ayında tüm zamanların en büyük hacimli ihracatının gerçekleştiği anlamına geliyor.
Önce siyasetteki endişelerin azalmasıyla yakalanan umutlu hava sonra da döviz kurlarının istikrarlı bir seyre kavuşması ve sonucunda da tüm zamanların en büyük hacimli ihracatı, bu üç gelişme de olumlu.
Ama, Türk Lirasının istikrarı konusunda biraz daha düşünmek gerekiyor. Türkiye İhracatçılar Birliği Başkanı Oğuz Satıcı Uzun süreli düşük kur maliyet girdileri gayet yüksek olan üretici ihracatçıları, dolayısıyla Türkiye ekonomisini zor duruma sokuyor. Türkiyenin ihtiyacı olan gerçekçi ve rekabetçi bir kurdur diyor.
Haksız da değil, okların yönü Türk Lirası lehine döndüğünde, yani, Türk Lirası değer kazandığında, Türkiye daha pahalı hale geliyor.
Çevrede AB güvencesine sırtını dayamış rekabet gücü yüksek ülkeler ve ucuz işgücü ile Avrupa piyasasına baskı yapan Çin, Türkiyenin hedef pazarlarına saldırdıkça, zaten Katma Değeri yüksek ürün satamayan Türkiyede dış ticaret zor duruma düşüyor.
Seçimden önce 1 milyon 700 bin lira olan dolar, 1 milyon 550 bin liraya; 1 milyon 690 bin lira olan Euro da 1 milyon 540 bin liraya kadar gerilemiş durumda.
Bu Türkiye yüzde 10a yakın oranda daha pahalı bir ülke oldu demek.
Yani şimdilik iyi giden dış ticarette gelecekte de iyi görünüm için temel kural liranın istikrarı olmaya devam ediyor.
TÜRK LİRASI DEĞERLENİYOR
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) haftanın son işlem günü, ödemeler dengesi ve ters para ikamesi sürecinde yaşanan gelişmelerin sonucunda eğer döviz arzında fazlalık oluşursa, yeniden döviz alım ihalelerine başlayabilirim diye bir açıklama yaptı.
Bu açıklamadan TCMBnin, Türk Lirasının değerlenmesinden pek de memnun olmadığı anlaşılıyor. Çünkü liradaki her değer artışı ister istemez cari işlemler açığının oluşmasına neden oluyor. TCMBde Enflasyon Hedeflemesine geçmeden önce kurların gerçek seviyelerine gelmesini bekleyecek gibi görünüyor.
Türk Lirasının değerlenmesi cari işlemler dengesinin (CİD) bozulması demek. CİD hatırlanacağı gibi en son, 2000 yılı ekonomik programı sırasında bozulmuş, 2001 şubatına gelindiğinde de cari işlemler açığı 10 Milyar dolar seviyesine yükselmişti. Ardından Türk Lirasının aşırı değerlenmiş haline son vermek için kurlar serbest bırakıldı.
CARİ İŞLEMLER DENGESİ DENGEYE GELİYOR
TCMB cuma günü piyasaların kapanmasının ardından Eylül ayına ilişkin CİD rakamlarını da açıkladı. CİD bu yılın Ocak -Eylül döneminde 180 Milyon dolar fazla verdi.
Türk Lirası 3 Kasımdan itibaren değerlenmeye başladı. Yani CİD Kasım ayından itibaren yönünü biraz açığa doğru çevirebilir. Eğer TLnin değerlenmesi sürerse de bu yılı tam dengede ya da yakın bir değerde kapatır.
Bu arada bizler de, Türk Lirasının ne kadar değerlendiğini görebilmek için önümüzdeki haftaki enflasyon rakamlarının ardından TCMBnin yapacağı reel kur endeksi açıklamasını bekleyeceğiz.
GELECEK HAFTA
3 Aralık - Enflasyon Açıklanıyor: Merkez Bankasının yaptırdığı İktisadi Yönelim Anketinin Ekim ayı sonuçlarına göre, gelecek 3 aylık dönemde enflasyonun düşeceğine inanların oranı 15.2 puan artarak, yüzde 19.4den yüzde 34.6ya çıktı.
Merkez Bankası İktisadi Yönelim Anketine katılanların önemli kısmının yıl sonu enflasyon tahmini ise yüzde 31-35 aralığında bulunuyor.
Bu arada haftaiçinde CNBC-enin 29 banka ve aracı kurum ekonomisti arasında yaptığı anketin sonuçları da açıklandı. Bu ankete göre, Kasım ayında tahminler ortalaması TÜFEnin yüzde 3, TEFEnin yüzde 2.6 özel İmalat Sanayiinde de yüzde 1.5 oranında.
|
|
|
|
| |
Enflasyon her zamanki gibi öncelikli gündem olmaya devam ediyor. CNBC-e anketinin ortalamalarının gerçekleştiğini varsayarsak ortaya ilginç bir tablo çıkıyor.
Eğer bu rakamlar gerçekleşirse, TÜFE, Özel İmalat Sanayi Endeksinin (ÖİS) üzerine çıkacak. Yani TÜFE - ÖİS makası TÜFE lehine işlemeye başlayacak.
Türkiyede enflasyonun temel girdilerinin kurdaki hareketler ve ithalat olduğunu varsayarsak bu rakamlara bakarak, Türk Lirasının güçlenmeye başladığı ve Türk Lirasındaki güçlenmeye bağlı olarak iç talebin canlanmaya başladığı sonucuna varabiliriz.
Bu arada, Özel İmalat Sanayinde ortalama yüzde 1.5 seviyesinde toplanan tahminler hem imalat sanayi fiyatlarının gerileme eğiliminin sürdüğünün ve hem de büyüme yolunda emin adımlarla ilerlendiğinin göstergesi.
Merkez Bankasının Enflasyon Yorumu: DİEnin enflasyon rakamlarını açıklamasının ardından hafta içinde rutin olarak yayınlanan Merkez Bankasının (MB) enflasyon yorumu da gelecek. Yorumda özerk Merkez Bankasının kamu maliyesine ve enflasyon hedefine yönelik olarak hükümete uyarılar yapıp yapmayacağını da bu açıklamada göreceğiz.
Bunun ilk işaretlerini yine hafta içinde MB Başkanı Süreyya Serdengeçti vermişti. Serdengeçti, Perşembe günü Türkiyenin tüm sorunlarının fiyat istikrarsızlığından yani enflasyondan kaynaklandığını açıklamıştı. | |
|