Güncelleme: 12:49 TS 19 Kas., 2002
|
|
NTV |
Konuşmanın tam metni
|
|
|
|
Değerli milletvekilleri, değerli basın mensupları. Sizleri saygıyla selamlıyorum. Sözlerime başlarken, Allaha binlerce hamdediyorum. Aziz milletimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Değerli kardeşlerim, bugün tarihi bir gün. Bugünün Türkiye için, AKP için çok önemli bir gün olmasının yanında herbirimizin bireysel hikayesi açısından da anlamlı bir gün. Aziz milletimizin bütün fertlerine teşekkür ediyorum. Demokratik bir seçimle, halkın iradesi tecelli etti. Bu tecelliye de toplumun bütün kesimleri saygı duydu. Bizler de toplumun bu güvenine ve saygısına layık olmaya çalışacağız. Zira halkımız uzun ve sancılı yıllardan sonra bize tek başımıza iktidar olma ve tek başımıza bu güzel ülkeyi yönetme imkanını ve mutluluğunu bahşetti. Onlara ne kadar teşekkür etsek, azdır. Değerli arkadaşlar, değerli dostlar, böyle bir zaman diliminde bulunduğumuz, böylesine önemli bir tarihe tanıklık ettiğimiz hatta yeni bir yüzyılın başlangıcında bir ülkeyi yeniden imar etmenin ve yeniden yapılandırmanın aktörleri olmak gerçekten de gurur ve heyecan verici bir tablodur. Şimdi bize düşen bu heyecanı söndürmeden ülkemize hizmete dönüştürmektir. Bizim bugün ve bu anı yaşarken unutmamamız gereken bir şey var. Buraya hiçbirimiz babalarımızdan bize miras kalan bir hakkı kullanmak zuretiyle ya da sadece bireysel çabalarımız, maharet, yetenek ve ünvanlarımız nedeniyle gelmedik. Biliyor musunuz? Bizler buraya 363 kişilik AKP grubu olarak halkımızı ortaklaşa kaderinin çilesine ortak olma misyonunun sonucu olarak geldik. Bu yüce meclis çatısı altında bizlerin burada olmasının tek başına pek bir anlamı yoktur. Çünkü bizler burada sadece ama sadece milletimizin iradesinin tecellisi nedeniyle biraraya gelmiş, toplanmış bulunmaktayız. Bunu sakın unutmayın. Ve bunu hiçbir şekilde aklınızdan çıkarmayın. Sizler milletvekilisiniz. Hatta milletin ta kendisisiniz. Onun için sizler buradasınız, onun için bu milletin isteklerin, bu milletin arzularına cevap veremeyenler burada değil.
Sizler milletin kutsal emanetlerini taşımaya memur edilmiş ve seçilmiş kişilersiniz. Ve vekaletin ve bu emanetin kadrini biliniz. Vekilliğiniz milletimize hayırlı olsun. Ferasetiniz açık olsun. Merhametiniz bol olsun. Cesaretiniz, azminiz, çalışma gücünüz daim ve sürekli olsun. Değerli milletvekilleri. 363 milletvekilimizle 10 Kasım günü yaptığımız ilk toplantımızda sizlerden bir şey istemiştim. Hangi makamlarda hangi mevkilerde olursanız olun, sakın halkı unutmayın demiştim. Şimdi, bu hatırlatmadan sonra diyorum ki, sakın hakkı da unutmayın. Çünkü biz o kurtuluş mücadelesinin destanlaştığı, efsaneleştiği ve daha sonra da bizim milli marşımız, onurumuz, gururumuz haline dönüşen satırlarda şunu görüyorduk. Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal. Şimdi, bu hatırlatmadan sonra hemen çalışmak üzere işe koyulun. Biliyorum, yoğun ve yorucu bir seçim kampanyasından çıktık. Dinlenmek hepimizin hakkı diye düşünebiliriz. Ama seçimlerin yapılmasından bu yana 17 gün geçti. Bizim bırakın 17 günü, 10 günü, 1 günü bile üretmeden, çalışmadan geçirmek gibi bir lüksümüz yok. Çünkü biz gerçekten çok çalışmaya mecburuz. Çünkü biz halkımız adına ülkemiz adına başarmaya adeta mahkumuz. Bu mahkumiyeti bize bu millet biçti.
Değerli arkadaşlar, hatırlayınız, seçim kampanyamızın ana sloganlarından bir tanesi tek başına iş başınaydı. Belki ilk başında bu slogan, pek anlamlı veya bir ifadeden ibaret olsa da kısa bir cümle olarak algılanmış olabilir. Ama bu kısa cümle özünde iki gerçeği barındırıyor. Birinci gerçek de tek başına AKPnin iktidarını hedeflemiştir. Bunu gerçekleştirmek halkımızın yetkisindeydi. Halkımız üzerine düşeni yaptı ve AKPyi tek başına iktidara getirdi. Sloganın ikinci gerçeği ise iş başına söylemi, bizi ilgilendirmektedir. Şimdi, sıra ve yetki hep birlikte bizdedir. Halkımızın düğümlenmiş bahtını açmak, ülkemizin geleceğini aydınlatmak üzere iş başı yapmak zamanıdır. Biraz sonra sizler, milletvekilleri olarak meclisin başkanını seçecek, fiilen çalışmaya başlayacaksınız. Yani, iş başı yapacaksınız. Öte yandan 58. Cumhuriyet hükümeti kurulmuş ve AKPli iktidar günleri başlamış bulunmaktadır. 58. Cumhuriyet hükümeti ülkemize, milletimize hayırlı olsun, diyorum.
Bakanlarımızı, çok zor, zor olduğu kadar da onurlu günler bekliyor. Şimdiden bakanlar kurulumuzla ilgili sizlerden bir ricam olacak. Sizler, bakan arkadaşlarımızın çalışmalarını zorlaştırmayın. Tam aksine her biriniz milletimiz adına verimli çalışmalar yapabilmeleri için hükümete yardımcı olmak durumundasınız. Çünkü milletimizin menfaatleri için yürütme görevini onlar yapacaklardır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, hepiniz bölgenizin ve çevrenizin sorunlarıyla ilgileneceksiniz. Talepleri, hükümete ileteceksiniz. Ama milletvekilleriyle ve bakanların ilişkisi sadece kişisel istekleri takip edip, sonuçlandırmak biçiminde olmamalıdır. Altını çizerek, bir ifade daha kullanıyorum. Sakın ha, bugüne kadar alışılmış iş takipçiliği parantezi içerisinde, anlayışı içerisinde bir görevi bu kadronun içerisinden inanıyorum hiçbir arkadaşım yapmayacaktır. Ama bu tür dedikodulara dahi bu ekip vesile olmayacaktır, olmamalıdır. Hükümeti takip etme, sınırsız, tek tek istekleri yerine getirmeye dayalı olursa, size ulaşamayan istekleri yerine getirmemekten kaynaklanan haksızlıklara sebep olabilirsiniz. İlgilerinizi daha çok genel ve çok genel, ülkenin temel sorunlarının çözümüne ve takibine odaklayınız. Milletvekillerimizin, bakanlarımızla ilişkilerinin çerçevesini çizen, bize özgü yeni bir model geliştirmeyi düşünüyoruz. Bu modele göre milletvekillerimiz, bakanlardan her türlü istek ve taleplerini yazılı bir formda belirtip, bu formun bir sureti ilgili bakanlığa, bir sureti de grup yönetiminde olacak. Böylece meclis grubumuz milletvekillerimize hem talep aşamasında hem de talebin bir an önce ve sistemli bir şekilde sonuçlanmasına katkıda bulunacaktır.
Yeri gelmişken bir şeyin daha altını çizmek istiyorum. Meclis olarak önümüzde yoğun bir gündem var, biliyorsunuz. Bu nedenle milletvekilleri olarak sizlerden meclis ve komisyon çalışmalarına devamlılık hususunda azami özen ve dikkat göstermenizi istiyorum. Yani, genel kurullarda AKP sıralarını nasıl millet olarak boş görmek istemiyorsak, biz de boş görmek istemiyorum. Onun için fevkalade bir hal olmadıktan sonra, değerli milletvekili arkadaşlarım olarak sizler, meclisteki genel kurul toplantılarında sakın ha meclis sıralarını boş bırakmayalım. Biliniz ki, milletimiz bunları ekranda çok dikkatle takip etmektedir. Ona göre de bedelini öderiz ve ödetirler, bu da milletin en tabi hakkıdır. Ülke olarak topyekün bu sıkıntılı dönemde bütün kayıplarımızı bilerek, çok kısa bir zamanda büyümeye geçmeliyiz. Sakın içinizden hiçbiriniz ama bunun sorumlusu biz değiliz ki, diye düşünmesin. Belki değildir, bunu söylemeye hakkımız vardır. Ama bundan böyle bunu söylemeye artık hakkımız yok. Çünkü bugün bizler yasama ve yürütme olarak sorumluluk mevkiindeyiz, hizmet noktasındayız. Üretme makamındayız. Milletimize taahhütlerimizin hiçbiri yerde kalmamalıdır. Artık bizim ne olumsuzlukları, ne geri kalmışlığı, ne açlığı ve işsizliği başkalarına yüklemeye ne de enkaz devraldık diyerek kendimizi avutmaya hakkımız yok. Bu dönem bitmiştir. Değil mi ki nasıl bir Türkiye devraldığımızı halkımız biliyor. Değil mi ki halkımız maruz kaldığı açlıktan, işsizlikten, horlanmaktan kurtulmak için, ülkenin içine düştüğü kaostan çıkması için yaşadığı ağır ekonomik, sosyal ve yönetim krizinden kurtulmak için oy kullandı. Ve bütün olumsuzlukları giderebilme niteliğini ve kararlılığını sizlerde gördü. Partimizde gördü. Ve bizi tek başımıza iktidar yaptı. Öyleyse bizlere düşen hiçbir tereddüde düşmeden, hiç vakit kaybetmeden halkımızın beklenti ve taleplerine cevap vermektir. Bu cevap verme süreci de başlamış bulunmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin yıllardır beklediği en güçlü hükümeti kurduk. 1950den sonra en kalabalık milletvekili sayısıyla güven katsayısı en yüksek kabileyi oluşturduk. Bu güç milletimizin gücü olacaktır. Bakınız şu anda bir zamanlar T.C.nin senato salonu olarak kullanılan mekanında bulunmaktayız. Meclisteki diğer grup salonlarına sığamadığımız için buradayız. Yani, gerçekten büyük bir gücüz. Ama bu güç hiçbirimizin başını döndürmesin. Aksine sorumluluğumuzun büyüklüğünü hatırlatsın bu güç bize. Ve bir de şunu unutmayın, tek tek hepiniz, hepimiz değerliyiz kuşkusuz. Ama asıl gücümüzün, asıl değerimizin birlikteliğimiz olduğunu da unutmayın. Bu nedenle de daha ilk toplantımızda grubun ne kadar önemli olduğunu bilin ve grubumuzun gücünü zayıflatacak bir davranış içine sakın ha girmeyin. Grubun, meclisin saygınlığını herşeyin üstünde tutun. Bakınız, geçen yıl AKPnin ilk grup toplantısında o günkü değerli milletvekili arkadaşlarıma, milletvekilleri el kaldırma makineleri değildir, demiştim. 10 Kasım tarihli toplantımızda da aynı anlama gelen, milletvekillerinin otomatik olarak evet ve hayır dediği bir meclis olmayacak AKP iktidarında demiştik. Yine aynı şeyleri söylüyorum. Bireyselliği gelişmemiş, kendine saygı duymayan, duyamayan insanlardan oluşan grupların hiçbir kıymeti harbiyyesi olmadığına inanıyorum. Ancak kişinin şahsiyetini koruması, kesinlikle grup dayanışmasına, grup ruhunun birlikteliğine, fikir üretme sürecine ortak akıl ve düşünce oluşturmasına mani olmamalıdır. Bu nedenle daha ilk toplantımızda sizlerden özellikle rica ediyorum. Eğer grubuzumu ne kadar saygın ve güçlü kılarsanız, her biriniz tek tek kendi kişisel değerlerinizin yanında güçlü, tutarlı, disiplinli, saygın bir grubun üyesi olmanız nedeniyle daha fazla saygı ve daha fazla sevgi göreceksiniz. Bu noktanın üzerinde hassasiyetle duruyorum. Çünkü sizin tek tek ve grup olarak kazanacağınız her başarı ortaya koyacağınız, her olumlu iş, genel başkanı olduğum AKPnin başarısı olacaktır. Bu başarı, milletimizi mutlu edeceği gibi, şahsen bu kardeşinizi de ziyadesiyle mutlu edecektir. Değerli arkadaşlar biliyorsunuz üç gün önce AKP iktidarının bir ay, üç ay, altı ay ve bir yıllık acil eylem planını açıkladık. Bunu yapmak mecburiyetindeydik. Çünkü bşata ben olmak üzere hepimiz seçim kampanyası boyunca halkımıza bir takım vaatlerde bulunduk. Onun için eylem planını açıkladık ki, seçim meydanlarında söylediklerimizi sadece propaganda için değil, söylemediğimizi ve söylediklerimizi halkımız yakından takip etsin, acil eylem planımız medyamızdan ve kamuoyundan çok çeşitli tepkiler aldı. Niyetlerimizi, plan ve projelerimizi kamuoyuna olduğu gibi yansıtan herkese teşekkür ediyorum. Ama kimi çevrelerde açıkladığımız acil eylem planını gerçekçi bulmayanlar da olmuş. Uzun yıllar atılım heyecanı körelmiş, üretimden uzaklaşmış olan kimi çevrelerde teerddütler oluşmasının bize göre anlaşılır nedenleri vardır. Geleneksel alışkanlıklarla siyasi iradeyi frenlemeye çalışan tereddütler oluşturmaya alışkın bürokrasideki hiçbir kurum, hiçbir birey, hükümetimizin ufkunu daraltma çabasına girmemelidir. Herkes ama herkes ülkemizin kalkınma heyecanına ortak olmalı ve herkes daha büyük düşünmeye kendini hazırlamalıdır. Bizim üç ayda, altı ayda gerçekleştirmeyi vaadettiğimiz kimi icraatların beş-on yılda bile gerçekleşmesinin zor olduğunu iddia edenler vardır. Bunu iddia edenlere öncelikle şunu hatırlatmalıyız. AKP iktidarının ilk bir yılında yapacakları ne sadece kamuoyuna açıkladıklarından ibarettir ne de kitapçık olarak o gün kamuoyuna sunduğumuz dökümandan ibarettir. Bunlar yapacaklarımızın sadece bir kısmıdır, bu bir. Bunlar henüz iktidarı devralmadan tespit edebildiğimiz önceliklerimizdir, bu da iki. Bizler öteden beri bazılarının hayallerinin bile bizim yaptıklarımıza ve yapacaklarımıza yetişemeyeceğini biliyoruz, bu da üç. Ama asıl söylemek istediğim şu. Kesinlikle inanıyorum ki, iktidarımızda Türkiye, büyük bir atılım yapacak, başkalarının onyıllar içinde yapabileceklerini bir-iki yıl içerisinde gerçekleştirecektir. Sizlerin de aynı düşünceleri paylaştığınıza, aynı coşkuyu duyduğunuza inanıyorum. Bundan herhalde hiçbir arkadaşımın şüphesi yok. Bir de burada milletin huzurunda bürokrasiye seslenmek istiyorum. Bizi iyi takip edin. Hızımıza muhakkak yetişin. Artık bundan sonra alışılmışın dışında bir dönem başlayacak, bunu da bilin. Çünkü bu bizim ortak kaderimizdir. Siyasi kadrosuyla, bürokrasisiyle, gece gündüz demeden çalışmaya mecburuz. Onun için bürokrasi bugüne kadar üzerinde dolaşan o kara bulutları defetmek durumundadır. Bu bakımdan eğer bize ayak bağı olacak olurlarsa, kusur abakmasınlar bunun da bedelini ödemeyi şimdiden düşünsünler.
Değerli arkadaşlar, bu hususta, son bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum. Eylem planımızı açıkladığımızda halkımıza ve medya mensuplarına çağrıda bulunarak açıklama metnimizi edinmelerini, dosyalamalarını ve bizi izlemelerini, yaptıklarımızın çetelesini tutmalarını istedim. Sizler de hepiniz söz konusu metinden muhakkak edinin. Ve gün gün, ay ay, yürütmenin yani bakanlar kurulumuzun icraatlarını denetleyin. Çünkü sizin iki temel görevinizden birisi yasama görevinizin yanında denetleme görevidir. Mecliste, hükümeti denetleme, bu denetleme görevini muhalefet partilerine mensup milletvekilleri yapar anlayışı bugünden itibaren tarihe karışmalıdır. Hükümete mensup milletvekilleri hükümet, kendilerinden nasıl davranmalarını istiyorlarsa, öyle davranırlardı. Hükümet, elini kaldır dediğinde kaldırır, indir dediğinde indirirlerdi, demeyin sakın. Bu anlayış AKP iktidarının ilk gününde tarihe gömülmüştür, bunu böyle bilelim.
Burada Sayın bakanlarımıza da seslenmek istiyorum. Tebrik ve teşrifat faslını şölene dönüştürmeden, bir an önce bitirmelisiniz. Bizim için esas şölen, halkımıza verdiğimiz sözleri ve en önemlisi acil eylem planımızın aksamadan hayata geçirilmesidir. Değerli arkadaşlar, yeri geldiği için bir kez daha hatırlatıyorum. Sizler milletin vekillerisiniz. Milletin adına, milletin yolunu açan yasalar çıkaracaksınız. Ve millet adına milletin hak ve hukukunu korumak için hükümeti de bürokrasiyi de denetleyecek, uyaracaksınız. Aksi takdirde milletin size tevdii ettiği emanet ihanet etmiş olursunuz. Bu emanete, milletin verdiği bu vekalete hiçbir AKPlinin sırtını dönmeyeceğini çok iyi biliyorum. Biliyorum, milletimizin vefa duygusunu karşılıksız bırakmayacaksınız. Türkiyede hukukun üstünlüğünü ve tam demokrasiye geçişi engelleyen mevzuat kirliliğini gidermek, hükümetimizin ve bu parlamentonun asli görevlerinden biri olacaktır, bunu da biliyorum.
Değerli arkadaşlarım, son bir hususu daha açıklamak istiyorum. Bugün Türkiye pek alışık olmadığı bir siyasi modelle ve bir fiili durumla karşı karşıyadır. O da büyük bir farkla tek başına iktidar olmuş bir partinin genel başkanının farklı, başbakanın farklı olmasıdır. Gördüğüm kadarıyla bu çelişki kimi çevrelerce olumsuz bir tabloymuş gibi gösterilmek istenmektedir. Hemen söylemeliyim ki, belki bu bir çelişkidir. Ama bunun sorumlusu AKP değildir, biz değiliz. Türkiyeyi bugüne kadar yönetmiş olan yasakçı zihniyetin çelişkisidir bu. Bu nedenle sizlerin bir görevi de Türkiyeyi bir an önce bu yasakçı zihniyetten ve bu tür çelişkilerden kurtarmaktır. Buna bağlı olarak başka bir hususta bu çelişkinin hükümet etmede problemler oluşturacağı, bir iki başlılık yaşanacağına dair imalarda bulunanlar var. Ben bu düşüncede olanları da anlıyorum. Onlar henüz bizleri tanıyamadılar. Onlar, hala eski siyasi ve eski siyasi argümanlara göre düşünüyorlar. Oysa bizler yeni bir siyaset anlayışını hakim kılmak için varız bu yollarda. Bizler, kişisel çıkarlardan, makamlardan önce Türkiye için başarıya kilitlenmiş, kendisini başarmaya mahkum olmuş kişiler olarak kabul ediyoruz. Ayrıca başta Sayın Başbakanımız olmak üzere, bizler kader birliği yapmış bir kadroyuz. Bu birlik ve beraberliğimizi inşallah hiçbir şey bozamayacaktır. Kaldı ki ben halkımın gönlündeki yerini ve yerimi bulmuş bir insan olarak, bundan dolayı çok rahatım. Ve halkımın bu muhabettini de çok iyi biliyorum. Ayrıca halkımızın bu konuda ortaya koyduğu iradeye en çok siyasi iradenin, hükümetin saygı göstereceğine ve gereğini yerine getireceğine de inanıyorum. Bizim kişisel kaprisler, gelip geçici mevki ve makamlar için milletimize hizmet sevdasından geri kalmak gibi bir lüksümüz yoktur. Biz, küçük duygusallıklarla yola çıkmadık. Hepinizin bildiği gibi milletvekili olmadığım halde, başbakan olmayacağımı bilmeme rağmen, 3 Kasımdan hemen sonra seçimden önce halkımıza verdiğimiz söz gereği Türkiyenin ufkunu açmak, Türk halkının yaşam kalitesini yükseltmek için hayati önem verdiğimiz Avrupa Birliğine üyelik süreci için üye ülkeleri ziyarete başladık. İlk ziyaretimizi 13 Kasımda İtalyaya yaptık. Sayın Başbakan Berlusconi ile sıcak, samimi ve olumlu diyalog başlattık. Ardından 15 Kasım Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini ziyaret ettik. Bildiğiniz gibi dün komşumuz Yunanistanı ve Avrupa Birliğinin önemli bir üyesi olan İspanyayı ziyaret ettik. Bütün bu ziyaretlerimizde dirayetli bir iktidarın içeride doğurduğu umut ve heyecanın ziyaret ettiğimiz ülkelere de yansıdığını görmenin onurunu yaşadık. Şimdi sizlerle birlikteyim. Bundan sonra akşama doğru Almanyada, yarın İngiltere, İrlanda başbakanlarıyla görüştükten sonra Strasbourga geçerek, APnun ilgilileriyle, ülkemizin Avrupa Birliği konusundaki kararlılığını anlatmaya devam edeceğiz. Evet, azimle, kararlılıkla, ülkemizin itibarı, halkımızın mutluluğu için yolumuza devam ediyoruz. Haydi hep beraber iş başına diyoruz. Değerli arkadaşlar, tabi bu ziyaretlerimiz hakkında spekülasyonlar yapanlar da var. Ama şunu bilmelerini özellikle istiyorum. Biz şu anda dört bir yandan Avrupayı ve dünyayı kuşatmanın gayreti içerisindeyiz. Ne dedik çıkarken yola. Dedik ki, biz ayakta duran yönetimlerle geleceğin aydınlık Türkiyesini kuramayız. Biz, bundan böyle tüm ihracatçılarımızı, tüm yatırımcılarımızı, alacağımız yanımıza dünyayı fellik fellik dolaşacağız dedik. Gitmeyeceğimiz yer kalmayacak dedik. Ve bir sıçramayı gerçekleştireceğiz dedik. Çünkü yürüyerek değil, sıçrayarak o hedefe ulaşmanın gayreti içerisinde olacağız dedik. İşte bu gayretle şu an yürüyoruz. Biz, bir siyasi partinin iktidar kadrosu olarak yürüyecek bir ekip, bir taraftan partinin yönetim kadroları yürüyecek, diğer taraftan ülkemizin tüm sivil toplum örgütleriyle elele bu yolları aşacağız. Hiç bu noktada endişeye kapılmayın. Kim ne derse desin buna inancımız tamdır. Ve bizi anlamayanlar çok kısa zamanda anlamaya başladılar. İcraatlarımızla daha da iyi anlayacaklardır. Ve yine söylüyorum. Tek yapacağımız iş, halkımızın umutlarını bir an önce gerçekleştirmek ve fakir fukaranın garip gurabanın ahlarını dindirmektir. Tek yapacağımız iş, ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesinin üstüne bir an önce çıkartmaktır. Allah utandırmasın. Yolumuz, yolunuz açık olsun diyorum. |
|