Home page
Haber Menüsü


‘Garip şair’in ardından
Türk şiirinde birçok yeniliğe imza atan Orhan Veli Kanık, henüz 36 yaşındayken yaşamını yitirdi. Büyük şairi ölümünün 52. yılında yeniden anıyoruz.
AA
    14 Kasım—  ‘Garip şiir akımı’nın öncüsü Kanık’ın, 14 Kasım 1950 tarihinde genç yaşta ölümü hala ilginçliğini koruyor. Önce ‘alkol zehirlenmesi teşhisi’ sonucu öldüğü belirtilen Kanık’ın, otopsi raporunda, beyin kanamasından öldüğü açıklandı.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
GARİP ŞAİRİN GARİP ÖLÜMÜ
       ‘Garip şiir akımı’nın öncüsü Kanık’ın, 14 Kasım 1950 tarihinde genç yaşta ölümü hala ilginçliğini koruyor. Önce ‘alkol zehirlenmesi teşhisi’ sonucu öldüğü belirtilen Kanık’ın, otopsi raporunda, beyin kanamasından öldüğü açıklandı. Orhan Veli’nin genç yaşta ölümünü duyuran gazeteler, “Orhan Veli Zehirlenme Neticesi Öldü”, “Orhan Veli Fazla İçkiden Zehirlendi” başlıkları atarlar; bu haberlerin alt başlıklarında ise “ölümün şüpheli görüldüğü, otopsi yapılacağı” yer alır.
       Haberlerde, Orhan Veli’nin aşırı içkili, koma halinde Cerrahpaşa Hastanesi’ne kaldırıldığı, ancak kurtarılamadığı anlatılır. Olaya savcı yardımcılarından Cahit Türesel el koyar; Adli Tabip Kamil Ünsavan da hastanede yaptığı tetkik sonucu; hastanenin ölüm nedenini ‘alkolden zehirlenme’ olarak bildirmesine karşın, adli tıp bakımından morg raporunun alınmasını gerekli görür.
       
OTOPSİ RAPORU
       Gerçekten de otopsi sonucu, şairin ‘alkol zehirlenmesi’nden değil, beyin kanamasından öldüğü kanısına varılır. Daha sonra, bu beyin kanamasına, Orhan Veli’nin üç dört gün önce bulunduğu Ankara’da, belediyenin Sıhhiye’de yol kenarında açtığı bir çukura gece düşmesiyle başına aldığı darbenin yol açtığı öne sürülür.
       Sunay Akın’a göre, Orhan Veli Kanık, çukura düştüğü akşam, Şinasi Baray’ın sonradan yıkılan Hacı Bayram Vali Camii’nin yakınında bulunan evinin bodrum katında açtığı ‘Üç Nal’ adlı içkili lokantadır. Akın, lokanta sahibinin eşi Melek Baray’ın, ‘Orhan çukura düştüğü gece bizdeydi. Başka bir yere uğrayıp içki içmiş olamaz’ dediğini aktarır. Babası Riyaseticumhur Armoni Orkestrası (Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası) eski şeflerinden Mehmet Veli Bey, oğlunun ölümünü, ‘tonmayster’ olarak görev yaptığı İstanbul Radyosu’nda öğrenince neye uğradığını şaşırır.
       
HAMİYET YÜCESES İLE YAN SÜTUNLARDA
       Bazı gazetelerin, dönemin ünlü ses sanatçılarından Hamiyet Yüceses’e, radyoda ‘Bakmıyor Çeşmi Siyah’ şarkısını söylemesine izin verilmemesi üzerine başlayan tartışmaya, ünlü şairin ölümünden daha çok yer ayırdıkları da görülür. Ancak, Orhan Veli’nin 17 Kasım 1950 tarihindeki görkemli cenaze törenine, gazeteler geniş yer verirler.
       
SON VEDA
       Törene, şairin ailesi, yakın dostları, arkadaşları, sanatseverler ile Bayın-Yayın ve Turizm Genel Müdürü Halim Alyurt, İstanbul Belediye Meclisi üyeleri, Şehir Tiyatrosu ve Ses Tiyatrosu sanatçıları, öğretim üyeleri, gazeteciler; genç ve yaşlı pek çok şair, ressam, heykeltıraş, müzisyen ve yazarlar, üniversite öğrencileri katılırlar. Kortejin en önünde çelenkler taşınır; bunların arasında da şairin büyük emekle yayınladığı ‘Yaprak’ dergisinin çelengi en göze çarpanıdır. Ve tören sonunda, Orhan Veli’nin cenazesi, bir zamanlar, “Urumelihisarı’na oturmuşum, Oturmuş da bir türkü tutturmuşum...” dediği; Rumelihisarı’nda, Aşiyan Mezarlığı’nda, tasarımını Abidin Dino’nun yaptığı kabrine defnedilir.
       
BİR YAŞINDA KURBAĞADAN KORKTU
       Orhan Veli, İstanbul’da, Beykoz’da 13 Nisan 1914’te doğdu. Arkadaşı Muvaffak Sami Onat’a gönderdiği mektupta kendini şöyle anlatır: “1914’te doğdum. 1 yaşında kurbağadan korktum. 2 yaşında gurbete çıktım. Yedisinde mektebe başladım. 9 yaşında okumaya, 10 yaşında yazmaya merak sardım. 13’te Oktay Rifat’ı, 16’da Melih Cevdet’i tanıdım. 17 yaşında bara gittim. 18’de rakıya başladım. 19’dan sonra avarelik devrim başlar. 20 yaşından sonra da para kazanmasını ve sefalet çekmesini öğrendim. 25’te başımdan bir otomobil kazası geçti. Çok aşık oldum, hiç evlenmedim. Şimdi askerim.”
       Kanık, Galatasaray Lisesi’nin ilk kısmında 4 yıl okuduktan sonra Ankara Gazi İlkokulunu bitirdi, ortaöğrenimini Gazi Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi, ancak birkaç yıl sonra ayrıldı. Ankara’da PTT Müdürlüğü’nde ve Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu’nda çalıştı. Ankara’da ‘Yaprak’ adlı dergiyi çıkardı (1949-1950). Şiirleri, ‘Garip’ (1941), ‘Vazgeçemediğim’ (1945), ‘Destan Gibi’ (1946), ‘Yenisi’ (1947), ‘Karşı’ (1949) adlı kitaplarda toplandı. ‘La Fontaine Masalları’ (2 cilt, 1948) ve ‘Nasrettin Hoca Hikayeleri’ni (1949) yayınladı.
       
ORHAN VELİ’NİN ARDINDAN SÖYLENENLER:
       Neyzen Tevfik: ‘Yaprak’ından yararlandığımız verimli bir dal ansızın kırıldı, düştü: toprağa, doğanın ta koynuna girdi.
       Ahmet Hamdi Tanpınar: Orhan Veli’yi 12 yaşından beri tanırdım. Çok severdim. Şiirin büyük damarından gelme bir şairdi. Böylelerinin hayatı kendisini yakarak bulur.
       Sabahattin Kudret Aksal: Orhan Veli’nin şiirimize ettiği hizmet büyüktür. Türk şiirini şairaneden, dar kalıplardan kurtarıp bir genişlik ve ferahlığa götürenlerin başlıcalarındandır.
       Asaf Halet Çelebi: Orhan Veli büyük bir hamle yapmıştı. Ben Onu temiz, çok terbiyeli, iyi bir insan ve dost olarak tanımıştım.
       Bedri Rahmi Eyüboğlu: Büyük bir şair, büyük bir edip, çok iyi bir arkadaş, çok iyi bir insan kaybettik.
       
 
       
    TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları