|
Güvenlik kavramı, gün geçtikçe değişik biçimler alıyor. Bir zamanlar güvenliğin yalnız askeri varlığa dayandığına inanılırken, çağdaş dünyada insan hakları ve ekonomi, bu kavramın temel öğelerinden biri olarak ele alınıyor. İşte, dünyadaki güvenlik oluşumları içinde bu üç öğeyi de kapsayan nadir örgütlerden biri olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT, önemli bir yıldönümünü kutluyor bugün: Helsinki Nihai Senedinin İmzalanmasının 25. Yıldönümü. AGİT Dönem Başkanlığını yürüten Avusturya tarafından düzenlenen anma törenine katılan en ünlü kişilik, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansının ilk Genel Sekreterliği, Almanya Dışişleri eski Bakanı Hans Dietrich Genscher... Helsinki Sürecinin rejim muhalifleri üzerindeki etkisinin tartışılacağı Viyanadaki törene, eski Doğu Bloku ülkelerinden gelen zamanın rejim muhaliflerinin yanında, pek çok Avrupa ülkesinde kurulu Helsinki Federasyonları temsilcileri katılıyor. Helsinki Nihai Senedini Türkiye adına Başbakan olarak imzalayan eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirelin de bir kutlama mesajı gönderdiği anma toplantısında, AGİT bölgesindeki insan haklarının bugünkü durumu da ele alınacak. Törenin ardından, Budapeşte Orta Avrupa Üniversitesi arşivlerinden derlenen Helsinki 25 Yaşında adlı bir sergi de açılacak. Bu arada, geçtiğimiz Şubat ayında aşırı sağ Özgürlükçüler Partisinin katılımıyla kurulan Avusturya Hükümetine duyulan tepki, Helsinki Nihai Senedi anma törenlerine de yansıyor. Başta Fransa, Belçika, ABD gibi ülkelerin tepki gösterdiği Viyananın, törenler için 25 yıl önce senede imza koyan liderleri bir araya getirme çabasının bu tepki nedeniyle sonuçsuz kaldığı vurgulanıyor. SOĞUK SAVAŞIN EN YARARLI ÜRÜNÜ Kuzey Yarıkürenin önemli bir bölümünü kapsayan ve bizim de geçen yıl İstanbulda gerçekleştirilen Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinden yakın tanıdığımız AGİT, 25 yıl önce imzalanan Nihai Senet çerçevesinde gelişen Helsinki Sürecine dayanıyor. Helsinki Süreci, Doğu ve Batı Blokları arasındaki çıkar çatışmasının belki de bugüne miras kalan en yararlı sonuçlarından... İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ve SSCBnin önderliğindeki bloklar arasında yaşanan soğuk savaşın ilk yıllarında, Moskova, Avrupa Güvenliğinin ele alınacağı bir konferans önerdi. Bu girişimini, 50 yıllık bir güvenlik anlaşmasının imzalanması önerisiyle 1954te somutlaştıran SSCBye Batı Bloku olumlu yaklaşmadı. Zira öneri, Doğu Almanyanın tanınmasını, Batı Almanyanın NATO üyeliğinin engellenmesini ve Avrupa ile ABDnin güvenlik önceliklerinin birbirinden ayrıştırılmasını öngörüyordu. Zaten sonraki yıllarda, SSCBnin Çekoslovakya, Macaristan ve Polonya müdahaleleri ile Berlin Duvarının inşası, tüm bunları rafa kaldırdı. 1960lardaki Yumuşama Süreci ise, SSCBnin yinelediği öneriye daha sıcak bakılmasını sağladı. Bağlantısız ve Tarafsız ülkeler Moskovanın düşüncesini desteklerken, NATO ülkeleri, ABD ve Kanadanın tam katılımını ve insan hakları konusunun ele alınmasını önkoşul olarak ortaya koydu. Bu sorunların aşılması, Stratejik Silahlar Sınırlama Anlaşması SALT 1 ile, bloklar arasındaki Karşılıklı ve Dengeli Güç İndirimi MBFR görüşmelerinin başladığı tarihlere denk geldi. Bir başka deyişle ortam, geniş kapsamlı bir Avrupa konferansına hazırdı. Ve 1973te tarafsız Finlandiyanın ev sahipliğini yaptığı Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı AGİK, aralarında Türkiyenin de bulunduğu 35 ülke temsilcilerinin katılımıyla açıldı. 3 yıl süren yoğun pazarlıklar sonucu 1 Ağustos 1975te imzalanan Helsinki Nihai Senedi, bugünkü AGİTin görev alanını belirleyen temel belge özelliği taşıyordu. Helsinki Senedinde kabul edilen ve siyaset literatürüne Helsinki Dekalogu olarak geçen 10 ilke ise, devletlerarası ilişkilerde bir köşetaşı niteliğindeydi. Helsinki Senedi, (1) ülkelerin hükümran eşitliği, (2) şiddete başvurulmaması, (3) sınırların değişmezliği, (4) ülkelerin toprak bütünlükleri, (5) sorunların barışçıl çözümüne öncelik tanınması, (6) ülkelerin içişlerine karışılmaması, (7) düşünce, inanç, ve din özgürlüğü çerçevesinde insan haklarına saygı gösterilmesi, (8) halkların kendi kaderlerini belirleme hakkında eşit oldukları, (9) ülkeler arasında siyasi işbirliğinin artırılması, (10) ve devletlerin uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerini iyi niyetle yerine getirmelerinin önemi vurguluyordu.... GÜVENLİK KAVRAMI Helsinki Senedi, sepet adı verilen üç bölümden oluştu. Birinci sepette, güvenliğin askeri ve politik yönleri, ikincide ekonomik, bilimsel ve çevresel sorunlar, insani boyut olarak adlandırılan üçüncü sepette ise insan hakları, eğitim, kültür ve iletişim konuları ele alındı. Vancouverdan Vladivostoka terimleriyle özetlenen AGİK/AGİT süreci, bu çerçevede, 25 yıldır güvenliği en geniş kapsamda ele alan bir oluşum özelliğini koruyor. Helsinki sürecinde, AGİKin temel aracını, Belgrat, Madrid, Viyana ve Stockholmdeki izleme toplantıları oluşturdu. Berlin Duvarının yıkılması ve Avrupada yaşanan özgürlük rüzgarı, 1990 tarihli Paris Zirvesinde kabul edilen Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartında, Helsinki Sürecinin kurumsallaştırılması kararını gerekli kıldı. Bunun için, Viyana, Paris, Kopenhag ve Moskova toplantılarının ardından, Pragda açılması kararlaştırılan Sekreterya, Viyanaya taşındı. 1994 tarihli AGİK Devlet ve Hükümet Başkanları Budapeşte Zirvesinde ise, Konferans Teşkilata dönüştürülerek AGİT kuruldu. Soğuk Savaş pazarlıklarının bir mirası olarak, siyasi ağırlığı olan kararların hala oy birliği ya da konsensus ile alındığı AGİTin işleyişi bazen yavaşlayabiliyor, ancak örgütün totaliter rejimlerin çöküşüne ve Avrupadaki ideolojik bölünmenin sona ermesine yaptığı katkı büyük. ÖRGÜTE İLGİ ARTIYOR AGİT, giderek erken uyarı, sorunların barışçıl çözümü ve çatışma sonrası ortamın normale dönmesi için yapılan çalışmalarda uzmanlık kazanıyor. Ancak, örgütün eksikleri de yok değil. Hala katılımcı ülkelerin çıkarlarının çatıştığı bir forum olan örgüt, erken uyarı mekanizmaları sayesinde sorunları teşhiste gecikmiyor. Asıl sorun ise, her zaman için bu sorunları bertaraf edecek etkili bir mekanizma eksikliği. Örneğin, eski Yugoslavya topraklarındaki savaşın ilk günlerinde, Kosova, Sancak ve Voyvodinaya bir gözlem misyonu gönderen AGİKin, bu tarihten tam 7 yıl sonra ve NATOnun bir askeri harekatı ardından bölgeye girerek istediklerini gerçekleştirmesi, uluslararası konjonktürün örgütün elini kolunu nasıl bağladığını gösteriyor. Avrupayı, coğrafi, beşeri, askeri ve ekonomik olarak en geniş biçimde ele alan tek örgüt konumundaki AGİTin bugün 55 üyesi var. 1992den beri süreç dışı tutulan Belgratın yeniden üyeliğe alınması için, Yugoslavya yönetimine AGİT ilkelerine uyma çağrısı yapılıyor. Fas, Cezayir, Tunus, Mısır, İsrail ve Ürdünün Akdeniz İşbirliği Ortakları, Japonya ve Korenin ise İşbirliği Ortakları adı altında sahip oldukları gözlemci statüsü, AGİTe duyulan ilginin de bir göstergesi... | ||||
İsrail hücum botu Gazze kıyısını vurdu | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||