|
![]() ![]() |
![]() |
|||||||
|
|||||||
![]() |
Benzin almak istemiyoruz. Çocuklarımızın okula gitmesini istemiyoruz. Alışveriş yapmak istemiyoruz. İşe otomobille gitmek istemiyoruz. Manava mı gidelim bakkala mı, saatlerce düşünüyoruz. Bugünlerde alçaktan uçan her bir yolcu uçağının altında korkuyla iki büklüm oluyoruz. Mektuplarımızı açmaya korkuyoruz. İşyerinde, patlayıcı ya da şarbon var mı kontrol etsin diye x-ışını cihazları ya da diğer yüksek teknoloji ürünü cihazlar istiyoruz. O yeni evi, ya da otomobili satın almaktan vazgeçtik. Şu sıralar hiçbirşeye ihtiyacımız yok diyerek mantıki bir açıklama yapmaya çalışıyoruz. Yeni giysiler bekleyebilir. En sevdigimiz restoran da akşam yemeği yemek gerekmiyor. İşin doğrusu, hadi hiçbir yere gitmeyelim. Tatil planlarını, toplantıları unut. Yolculuk yapmayı ya da para harcamayı gerektirecek her tür faaliyeti unut. Terörizm. Kurşun zehirlenmesi. Borsanın çöküşünü izliyoruz. Korkunun mayasıdır ve bizim korkumuz arttıkça, korkuyu mayalandırıyoruz, ta ki kendi hayatlarımızı mahvetmek için başkalarına ihtiyacımızın kalmadığı günlere kadar -ve o günler kesinlikle gelecek. Birçoklarından çok daha kurnaz ve yüzsüz bir seri katilin hala ortalıkta gezdiği Baton Rouge, Louisianadan yeni döndüm. Nişancının silahı uzaktan ateşlediği tüfeğiyken, bu katil elini ve bıçağını kullanıyor. Yine de iki katilin ortak özellikleri var. Her ikisi de gündelik işlerini yapan ve saldırıya davet çıkarabilecek davranışlar içinde olmayan insanları hedef alıyorlar. Her iki katil de, kendi gündelik rutinlerini sürdürürken fark edilmemeyi, hatta en ufak bir kuşku bile uyandırmamayı başaracak kadar çevreleriyle uyumlu. Bu katillerin muhtemelen komşuları, işleri, hobileri, alışkanlıkları, akrabaları -hatta aileleri, çocukları- var. Bu katiller muhtemelen çok normal görünüyorlar. Ortalamanın üzerinde bir zekaya sahip ve çekici olabilirler. Pekala, onlardan biriyle karşılaşmış ve son derece kibar, yardımsever, çekici olduğunu düşünmüş olabilirsiniz. Hiç değilse unutulabilir bulmuşsunuzdur onları. Katillerden birini tanıyor olabilirsiniz ve sadece canilerde olduğuna inandığımız özellikler yüzünden, bir bağ kuramamış olabilirsiniz. Biz nişancıya soğuk kanlı bir cani diyoruz. Baton Rougedaki seri katile cani diyoruz. Canilerden korkuyoruz, sıradan insanlardan değil. Caniler hakkında romanlar okuyoruz, filmler seyrediyoruz. Pencereden bakıp, hah işte bir cani diye onları ayırt edebileceğimize pek güveniyoruz. Uzun süreden beri suçlular konusunda öğrenim gören biri olarak, canavar diye bir şey olmadığımı söyleyebilirim. Ne nişancı ne de Baton Rougeun seri katili soğuk kanlı. Bu katiller bizler gibi sıcak kanlı insanlar. Frankensteinin yaratığıyla herhangi bir benzerlik taşıma olasılıkları çok az. Karın-deşen Jack son derece yakışıklı ve çekiciymiş. Ted Bundy ve Jeffrey Dahmer de yakışıklı sayılırlardı ve polis dahil herkesi aldatma becerisine sahiptiler. Zeki insanlar arasında onlardan hoşlananlar oldu. David Berkowitz de onlar gibi tehdit olarak görülmemişti. Hiçkimse ya da herhangi biri gibiydi -metroda yanında durduğunuz, köşebaşındaki dükkanda çalışan ya da bankta yanınızda oturup sandviçini yiyen adam. Yine de bu adamların görünmeyen, sapkın düşünceleri ve faentazileri vardı ve normal insanların asla tam olarak anlaymayacağı bir şekilde sürekli nefretlerini ve tuhaf sembollerini bileyorlardı. Washıngton-bölgesindeki nişacıya gösterdiğimiz tepki normal ve ben de zaman zaman yenildim buna. (Evet, yolculuk planlarımı değiştirdim ya da iptal ettim. Evet, dışarı çıkmadan önce iki kere düşündüm.) Ama korkumuz ve bu korkuyla ne yapmamız gerektiği hakkında bir sonuca vardım ve bu Vahiy hayatıma kısmen önceki gün girdi. Vahiyin adı Lynne Marino. Baton Rougeda yaşıyor ve Pam Kinomorenin annesi. Pam Kinomore, 12 Temmuz günü, şehir dışındaki evinde banyodan çıktıktan sonra yatakodasından kaçırılan 44 yaşında güzel, iyi kalpli, yetenekli bir kadındı. Baton Rouge seri katilinin daha önceki iki kurbanı gibi, Pam de izlenmişti. Antikacı dükkanında geç saate kadar çalışmış ve muhtemelen akşam 10 sularında otomobiliyle evine dönerken izlenmişti. Katili Pamin 12 yaşındaki oğlunun ve kocasının evde olmadığını biliyor olmalı. Pam yatakodasına giderken diğer odaların ışıkları yanıyordu, sonra katil kilitlenmemiş bir kapıdan içeri girdi ve yanına gitti. Pamin parçalanmış bedeni haftalar sonra 45 kilometre uzakta Whiskey Bay Köprüsü denen yerin altında bulundu. Öyle ücra bir yer ki burası muhtemelen katil cesedin asla bulunamayacağını ya da en azından işe yarar bir kanıt bulunamayacak kadar geç bulunacağını düşünmüştü. Marino ile parlak bir sonbahar günü kızının kaçırılıp götürüldükten sonra boğazının kesildiği muhitte, Louisinanın ortasındaki hiçbiryerde oturdum. Ona bizlere ne söyleyebileceğini sordum. Terörist hücrelerinin, seri katillerin, alem yapan nişancıların yaşadığı ve ne kadar uğraşırsak uğraşalım yakalayamıyacakmışız gibi görünen bir dünyada yaşıyoruz. İlgili olmalıyız dedi. İnsanlar mahallelerinde tuhaf bir otomobil, kamyon ya da insan görebilir. İnsanlar yeniden komşuluk yapmalı ve birbiriyle ilgilenmeli. Bir eve kapanıp, giyinmeden ya da dışarı çıkmadan duramazsın. Peki ya o şimdi Washingtonda yaşıyor olsaydı? Pompaladığım adrenaline bakılırsa, otomobilime atlayıp onu arardım, diye yanıtladı... Çeviren: Işın Eliçin | ||||
![]() |
|
![]() |
|||||||||||||||
![]() ![]() ![]() |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
![]() |