|
22 Ekim Bir deliyle aramdaki tek fark, benim deli olmamamdır diyen Dali, 6 yaşında aşçı, 7 yaşında ise Napolyon olmak istiyordu. Büyüdükçe kendine olan hayranlığı arttı. O artık sadece Salvador Dali olmak istiyordu... |
Salvador Felipe Jacinto Dali 11 Mayıs 1904te Katalonyada Figueras isimli küçük bir kasabada dünyaya geldi. Daliye ölen ağabeyinin ismi verildi. Aynı zamanda kurtarıcı anlamına gelen bu isim Dalinin sanat yaşamının da adeta simgesiydi. Çünkü Dali, resim sanatını, akademik, gerçek üstücülük, dadaizm ve bütün öteki karmaşacılıkların yarattığı tehlikeden kurtarmanın alnında yazılı olduğunu düşünüyordu. Salvador Daliye zamanın tüm moda akımları çocuk oyuncağı gibi geliyordu. İzlenimciliği, noktacılığı, kübizmi, yeni kübizmi, gelecekçiliği incelemiş, resimlerinde kimi zaman Picassoya kimi zaman Matissee şaşırtıcı bir ustalıkla göndermelerde bulunarak onlara saygısını göstermişti. Etkilendiği kaynakları saklama gereği duymuyordu. Hevesi ise pek çabuk geçiyor, birkaç hafta sonra yeni arayışlara giriyordu. BİR DAHİ, BİR RESSAM Dali, Madrid Güzel Sanatlar Okulunda eğitim gördüğü sıralarda Metafizik resmin öncülerinden Chirico ve Carranın etkisi altında kaldı. Aynı dönemde Ön-Raffaellocuların ayrıntılı gerçekliğine ve Ernest Meissonier gibi 19. yüzyıl ressamlarının yapıtlarına da derin bir ilgi duydu. 1927den başlayarak Madridde İber Sanatçılar Derneğinin sergilerine katılmaya başladı. Ayrıca Barselonada Dalmau Galerisinde sergiler açtı. Şair Federico Garcia Lorca ve sinema yönetmeni Luis Bunuel ile bu sıralarda arkadaş oldu. 1928de iki kez Parise gitti. Picasso ve Miro ile tanıştı. Ertesi yıl Goemans Galerisinde yapıtlarını sergiledi ve Gerçeküstücülük akımına katıldı. Aynı yıl şair Paul Eluardın eski karısı Rus göçmeni Dlena Diakonova yani efsanevi aşkın simgesi Gala ile evlendi. Dalinin yaşamında herzaman önemli bir yeri olan Gala onun gerçeküstücülükle bütünleşebilmesinde de önemli bir rol oynadı. |
||||
Endülüs Köpeği | Dali, Bunuel ile 1928de Un Chien Andalou- Endülüs Köpeği, 1930da da LAge dor- Altın Çağı çevirdi. 1934de Lautreamontun 1869da yazdığı Les Chants de Maldoror-Maldororun Şarkıları adlı kitabını resimledi. SAVAŞ YILLARI 1937de İtalyaya bir gezi düzenledi. II. Dünya Savaşı nedeniyle 1940da birçok Avrupalı sanatçı gibi Amerikaya gitti. 1941de New yorkdaki Modern Sanatlar Müzesinde bir retrospektif sergi açtı. Aynı yıl La vie secrete de Salvador Dali - Salvador Dalinin Gizli Yaşamı adlı otobiyografisini kaleme aldı. Bu kitapta çocukluğunda şiddetli isteri krizleri geçirdiğini belirtiyordu. Okulda öğrencileri ayaklanmaya kışkırttığından kısa bir süre mahkum olmuş, 1926da okuldan uzaklaştırılmıştı. Dali yaşamı boyunca olağan tavırları ve gösterişçi yanıyla da ününü sürdürdü. Daliye göre insan, klinik paranoya olayında olduğu gibi, gerçek bir düş dünyası yaratmalı, ama bunu yaparken de usun denetim altında tutulup iradenin bilinçli olarak bir süre askıya alındığını da unutmamalıydı. Bu yönetim sanatsal yaratının yanı sıra, günlük yaşamda da benimsenmesini savunan Dali, hem yapıtlarını, hem de yaşamını bu doğrultuda biçimlendirdi. 1936da Londradaki Uluslararası Gerçeküstücülük Sergisinin açılışına dalgıç giysileri içinde ve tasamlarından tuttuğu iki tazıyla gelmes ibu tür davranışlarının bir örneğidir. Dali, Sigmund Freudun bilinçaltı imgelerin erotik çağrışımları üzerine yazdıklarından ve Paris gerçeküstücülerinin bilinçaltını ortaay çıkarma eğilimlerinden büyük ölçüde etkilenmişti. Gerçeküstücülükte düşüncenin herhangi bir mantık çizgisi izlemeden akmasını temel alan Otomatizm kavarmının benimsediyse de, öbür gerçeküstücülerden daha iyimser bir bakış açısıyla işledi ve bu eğilime eleştirel paranoya adını verdi. Yapıtlarında yarattığı düşsel gedçekçilik (büyülü gerçekçilik), betimlediği gerçek dışı düşsel mekan ve garip düşsel imgelem ile bir karşıtlık oluşturuyordu. Bu yapıtlarda düşle gerçeği ayırmak neredeyse olanaksızdı. Dalinin amacı günlük uğraşları alaycı bir tavırla düşsel hale getirmekti. |
|||
'Belleğin Israrı', 1931 | Çoğu kez karanlık bir Katalan manzarası içine yerleştirilmiş, vücudundan yarı açık çekmeceler çıkan insan figürleriyle (1936-37 yılına ait Yanan Zürafa adlı yapıtı), sanki balmumundan yapılmış ve güneş ısısıyla eğriyip bükülmüş saatler (1931 yılına ait Belleğin Israrı adlı yapıtı) en sık kullandığı temalardı. Veristik Gerçeküstücülük olarak da anılan bu eğilim içinde Dali, birbiriyle ilişkisiz düşsel imgeleri gerçekçi bir yaklaşımla ve otomatizm yöntemini kullanarak bir araya getirmişti. Dali, 1937deki İtalya gezisinde Raffaello ile İtalyan Barok ressamlarının etkisi altına girdi ve kendine özgü bir çağdaş klasikçilik arayışına yöneldi. 1939da Andre Breton tarfından gerçeküstücüler grubundan çıkartılan Dali, II. Dünya Savaşı sonrasında mistik bir anlayışa yönelmekle birlikte, gerçeküstücü öğelerden bütünüyle uzaklaşmadı. Son Yemek (1955), Diriliş (1961) ve Daliye Bakan Gala (1965) ise sanatçının geç dönem yapıtlarına örnek olarak gösterilebilir. SON YILLARI 1980 yılında Newyorkta iken eşiyle beraber aylarca devam eden zatürreden dolayı çok acı çektiler. Sonra İspanyaya döndüler. Yanlış tedavi sonucunda Dali yaşamının geri kalan yıllarında ellerini tam kontrol edemez halde yaşadı. Eşinin ölümünden sonra Puboldaki villasına yerleşti. Bir yangında ciddi şekilde yanıklar aldı. Hastaneye getirildikten sonra yemek yemesi nerede ise durdu, yoğun tedaviye rağmen sağlığı kötüye gitti. 1989 da Figuerasta öldü. | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||