|
Açıklamada, ekonomik yapıyı güçlendirmek ve istikrarı sağlamak için devreye sokulan IMF programının para ve bütçe politikası hedefleriyle, yapısal reform sürecinin yaşamsal önemde olduğu vurgulanarak, siyasi tercihler nedeniyle bu alanda yaşanacak gecikmeler ve program dışı uygulamaların önümüzdeki dönemde kamu maliyesini olumsuz etkileyeceği, durgunluktan çıkışı geciktireceği ve ülkenin önümüzdeki yıllarda yüksek bir büyüme trendi yakalamasını önleyeceği belirtildi. Bu nedenle IMF programına bağlı kalınmaya devam edilmesi ve buna ek olarak AB ile Katılım Öncesi Ekonomik Programın da IMF programıyla tutarlı bir şekilde devreye sokulması gerektiği kaydedilen açıklamada, büyümenin tekrar canlandırılması ve ekonominin istihdam ve üretim artışı sağlar bir yapıya kavuşturulması için reel sektör ve finans sektörü üzerindeki vergi yükünün azaltılması gerektiğine ifade edildi. EKONOMİNİN REKABET GÜCÜ Türk sanayi ve hizmet sektörünün rekabet gücü artışının, iş gücü verimliliğinin, teknoloji transferinin ve teknoloji kullanımının artırılması yoluyla elde edilmesi gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, sürdürülebilir yüksek büyüme ortamının bu şekilde sağlanabileceği belirtildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi: Dolayısıyla, hükümet 2003-2005 döneminde toplam faktör verimliliğini artırıcı mikro nitelikteki teknoloji ve rekabet politikalarını tespit etmek ve özenle uygulamak durumundadır. Türkiyenin yapısal dönüşümünü tamamlaması ve orta vadeli yeni bir büyüme stratejisine girmesi, özel sektörün ekonomideki ağırlığının artırılması anlamına gelmektedir. Yeni dönemde yatırım ve üretim yapacak, istihdam yaratacak olan kesim, yerli ve yabancı özel sektör yatırımcılarıdır. Önümüzdeki 3 yılda yüzde 5lik büyüme hedefinin yakalanması için gereken özel sektör yatırımlarının gerçekleştirilmesinin ancak yatırım ortamının iyileştirilmesine bağlı olduğu kaydedilen açıklamada, yerli ve yabancı yatırımların önündeki engellerin kaldırılması amacıyla Başbakanlık bünyesinde oluşturulan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu (YOİKK) çalışmalarının kesintisiz ve sonuç alıcı şekilde devam etmesi gerektiği vurgulandı. AB Açıklamada, 3 Ağustos 2002 tarihli ABye uyum paketinin, öncesinde gerçekleştirilen diğer düzenlemelerle birlikte, Türkiyeyi ilk defa AB ile tam üyelik sürecinde bir siyasi müzakere noktasına getirdiği kaydedilerek, Türkiyedeki ekonomik ve siyasal reform sürecinin ilerlemesi için yıl sonunda gerçekleştirilecek olan Kopenhag Zirvesinde AB tarafından müzakerelerin başlaması yönünde somut bir adımın atılmasının uluslararası piyasalarda Türkiye açısından güven artırıcı bir unsur olacağı ifade edildi. AB üyeliğinin ön koşulu olan Kopenhag Siyasi Kriterlerinin aday ülkelerin mevzuatlarını onlardan beklenen standartlara yükseltmeleri kadar, uygulamanın da AB normlarına uygun olmasının gerektiği belirtilen açıklamada, Türkiye, siyasi kriterleri karşılamak için yaptığı reformları hayata geçirmeli ve bu süreçte 57. Hükümetin uzlaşma çabaları ile oluşan ulusal programın ötesinde, Katılım Ortaklığı Belgesinde bulunan uyum konularının tümünü gözönüne almalıdır dendi. DIŞ İLİŞKİLER Kıbrısın ABye üyelik sürecinin Türkiyeyi Kıbrıs politikası açısından bir dönüm noktasına getirdiğine değinilen açıklamada, Kıbrısın AB üyeliğinin, Kıbrıs Türk ve Rum kesimlerinin kabul edeceği bir çözüm bulunmaksızın gerçekleşmesi durumunda bu gelişmeden tüm tarafların olumsuz etkileneceği belirtildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: ABDnin Iraka yapmayı planladığı müdahale Türkiye ve ABD arasındaki işbirliğinin karşılıklı çıkarlar temeline dayanması anlayışıyla çelişmemelidir. Türkiye, askeri müdahaleye alternatif senaryolar üreterek ABD ve AB arasında dengeli bir politika izlemeyi tercih etmelidir. Kopenhag Siyasi Kriterlerinin üzerine inşa edilen demokrasi ve insan haklarıyla birlikte üç temel alandan biri olan hukuk devleti ilkesinin, aynı zamanda demokratik toplum düzeni ve etkin kamu yönetimi prensipleri açısından da önem arz ettiği dile getirilen açıklamada, bu alandaki eksiklerin giderilmesi için başta Anayasanın ilgili hükümleri olmak üzere mevzuatta gerekli değişiklikler yapılması gerektiği vurgulandı. KÖKLÜ KAMU REFORMU Açıklamada, devletin bireye etkin ve verimli bir hizmet götürebilmesi ve piyasada düzenleyici görevini yerine getirebilmesi için köklü bir kamu reformunun gerçekleştirilmesi gerektiği belirtildi. Ayrıca, artan rekabet şartlarına uyum sağlanabilmesi ve nitelikli insan gücünün yetiştirilebilmesi amacıyla, eğitim sisteminde gerek mevzuatta yapılacak değişiklikler ve ders kitapları ile diğer eğitim materyallerinde yapılacak yenilikler, gerekse eğitimcilerin eğitimi gibi konularda çağdaşlaşmaya gidilmesi gerektiği vurgulandı. Sosyal güvenlik sisteminin gerek sağladığı hizmetler ve koruma garantisinin seviyesi gerekse nüfus kapsamı bakımından geliştirilmesi ve AB normlarına uygun olması gerektiğine dikkat çekilen açıklamada, yeni hükümetin e-Avrupa girişimini de desteklemesi istendi. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||