|
Ayrıca, Maliye Bakanlığının serbest bölgelerdeki vergi muafiyetlerini kaldırmasının, yatırımcıların kazanılmış haklarına zarar vererek, ulusal ve uluslararası alanda hukuki sorunlara neden olacağına, uygulamanın ABDye gümrüksüz mal ihracatı amacıyla kurulması öngörülen nitelikli sanayi bölgesi girişimini de olumsuz etkileyeceğine dikkat çekildi. HUKUKİ VE EKONOMİK SORUNLAR YAŞANABİLİR Maliye Bakanlığının, vergi reformu kapsamında, serbest bögelerle ilgili vergi istisnalarının bir bütün olarak kaldırılması ve yalnızca yüzde 85 ve üstünde ihracat performansı kriterine bağlı bir vergi indirimi öngördüğü belirtilen yazıda, böyle bir düzenlemenin, kaçınılmaz olarak ulusal ve uluslararası düzeyde hukuki ve ekonomik sorunlar yaşatacağı vurgulandı. DTMye göre, ihracat performansına bağlı ayırıcı bir vergi düzenlemesi, serbest bölgeler rejiminin Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Birliği (AB) tarafından zararlı olarak nitelendirilmesine yol açmakla kalmayacak, aynı zamanda Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına da aykırı olacak. Uluslararası kuruluşlara olan taahhütler açısından böyle bir düzenleme uygulanabilir görünmüyor. Yazıya göre, böyle bir girişim, yatırımcıların kazanılmış haklarına zarar vererek, yurtiçinde ve uluslararasında yeni hukuki sorunlara yol açacak ve potansiyel yatırımcılara Türkiyedeki yatırım ortamının istikrarı ve güvenilirliği hakkında olumsuz sinyaller gönderecek. Halen serbest bölgelerdeki yatırımlarının üçte birinin (yaklaşık 170 milyon ABD doları) doğrudan yabancı sermaye yatırımı olduğu hatırlatılan yazıda, Şu anda dahi aralarında Ikea, Hugo Boss, Ermenegildo Zegna, Buderus ve Yazakinin de bulunduğu bir dizi çok uluslu şirket, serbest bölge yatırımlarını ya iptal etmiş ya da ertelemişlerdir denildi. 14 YILLIK GELİR 300 MİLYON DOLAR Serbest bölgelerde, kurulduğu 1988 yılından bugüne kadar 56 milyar dolarlık ticaret hacmi oluştuğu, özel sektörün bu ticaretten elde ettiği ve gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) bir ilave olarak düşünülmesi gereken kümülatif gayri safi kazancın ise 2.8 milyar dolara ulaştığı belirtilen yazıda, Serbest bölgelerde yıllık ticaret hacmi 10 milyar doların, yıllık gayri safi kazançta ise 500 milyon doların çok üzerindedir. Bu faaliyetlerin serbest bölgeler olmasaydı da mevcut olacağını gösteren bir veri bulunmamaktadır görüşüne yer verildi. Bütün vergilerden tam mufafiyet bulunsa da serbest bögelerde bütün işlemler üzerinden binde 5 tutarında bir bütçe kesintisi yapılığına işaret edilen yazıda, bu kesintinin, malın giriş ve çıkışında ayrı ayrı yapıldığı için yüzde 1e ulaştığı, 14 yılda bu şekilde serbest bölgelerden bütçeye 300 milyon doları aşan gelir sağlandığı, bu tutarın da elde edilen gayri safi kazançların yüzde 11ine denk geldiği kaydedildi. Serbest bögelerde her yıl elde edilen bütçe gelirlerinin bölgelerde oluşan yıllık gayrisafi kazançlara oranının son 5 yılda ortalama yüzde 10.87 olduğu hatırlatılan yazıda, şu görüşe yer verildi: Aynı dönemde Türkiyenin GSYİHsi içinde toplam doğrudan vergilerin oranı yüzde 8.53 olmuştur. Doğrudan vergilerin büyük bölümü izleyen yıl içinde 3 taksitte ödenirken, serbest bögelerdeki kesintiler, ABD Doları üzerinden ve işlemin gerçekleştiği anda yapılmaktadır. Faaliyet ve işletme giderleri düşünüldüğünde, sektöre bağlı olarak, serbest bögellerdeki kesintilerin şirketlere yükü, yüzde 30-50 vergi yüküne karşılık gelmektedir. Görüldüğü gibi, serbest bögelerdeki vergi yükü, Türkiyedekinden farklı değildir. Eğer serbest bögeler vergi yükü açısından çok karlı olsaydı, bugün hala yüzde 50 kapasite ile çalışıyor olmazdı. VERGİ MEVZUATINDAN MUAFİYET YERİNDE OLABİLİR Yazıda, serbest bölgelerin cazibesinin, vergi muafiyetinden değil, vergi mevzuatından muafiyetten kaynaklandığı vurgulanarak, serbest bölgelerin sağladığı avantajlar konusunda şu bilgiler verildi: Serbest bölgede yatırım yapmanın ardındaki asıl güdü, basit, şeffaf, istikrarlı ve daha az bürıokratik bir ortamda çalışma istekliliğidir. Bölgede faaliyşet gösteren şirketin, yığınla vergi formu doldurması ve karmaşık mevzuatı sürekli izlemesi gerekmez. Ayrıca, döviz cinsinden tutulan bu nedenle firmaları Türkiyedeki yüksek enflasyon ve devalüasyon oranlarından koruyan muhasebe sistemi de bir teşviktir. Yazıda, serbest bölgeler rejiminde vergisel açıdan yapılacak değişikliğin, birçok yatırımcının sadece serbest bölgeden değil, Türkiyeden de kaçmasına neden olacığı uyarısında bulunulurken, mevcut yatırımcıların ya yurtdışına gideceği ya da kayıtdışına yönelebileceğine işaret edildi. MALİYEYE CEZALANDIRMA ELEŞTİRİSİ DTMnin raporundaki yazıda, Maliye Bakanlığının söz konusu çalışma ile serbest bögelerde kayıt altında çalışan 3 bin 200 şirket ve 28 bin çalışanı cezalandırdığı belirtilerek, bakanlığa, kayıtlı şirketler üzerindeki yükü artırmak yerine, kayıtdışı ekonomiye yönelmesi, vaktini ve enerjisini vergi toplama verimliliğini artıracak etkili yollar bulmaya yoğunlaştırma çağrısında bulunuldu. Yazıda ayrıca, OECD Mali İşler Komitesinde Türkiyenin Maliye Bakanlığı tarafından temsil edildiği hatırlatılarak, bu komiteye bilgi sunumunun yetersiz olması nedeniyle, Türk serbest bölge rejiminin bir dönem zararlı vergi uygulamaları listesinde yer aldığı belirtildi. Ancak daha sonra verilen bilgiler ve yapılan değerlendirmeler sonucunda, Türk serbest bölgeleri rejimi zararlı vergi rekabeti kriterlerinin dışında kaldı ve listeden çıkarıldı. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||