|
Tarık Aziz: Teşekkür ederim.. Mithat Bereket: Ankaraya da hoşgeldiniz. İsterseniz önce Sayın Başbakanla yaptığınız görüşmeyle başlayalım. Ona siz neler söylediniz, Sayın Ecevit size neler söyledi görüşmeniz sırasında? Tarık Aziz: Sizin de bildiğiniz gibi Sayın Başbakan Bülent Eceviti çok uzun bir zamandır tanıyorum. Aslında kendisiyle dost olduğumuzu da söyleyebilirim. Bu nedenle birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Ve kendisiyle görüşmemiz sırasında da kendisine kendi konumumuzu, Irakın konumunu açıklamaya çalıştım. Ve kısaca anlatmam gerekirse bizim düşüncemize göre Iraka yönelik herhangi bir tehdit, Iraka yönelik herhangi bir saldırı da hem Iraka hem de Türkiyeye zarar verecektir. Çünkü biz birbirimize son derece yakın olan ülkeleriz ve birbiri içine girmiş ortak çıkarlarımız bulunuyor, sadece ekonomik çıkarlardan bahsetmiyorum. Güvenlik çıkarlarımız, ortak çıkarlarımız var. Aynı zamanda hem Irakın hem de Türkiyenin toprak bütünlüğü açısından ortak çıkarlarımız bulunuyor. Bu nedenle de bütün bu önemli nedenlerden dolayı kendisine görüşmemiz sırasında şunu söyledim, kendisi de bana katıldı, mutlaka iletişim içinde olmamızg erektiğini söyledim, birbirimize konularımızı açıkça anlatmamız gerektiğini söyledim. Ve aynı zamanda da kendisine birlikte çalışmamız gerektiği önerisinde bulundum. Özellikle de Amerikalıları böylesi bir maceraya atılmamaları için, çünkü herkesi etkileyecek bir maceradır bu bölgede, buna atılmamaları için ikna etmemiz konusunda ortak çalışmamız gerektiğini söyledim. Aynı zamanda hem Irakın hem Türkiyenin siyasi, ekonomik, ticari ilişkilerini artırma konusundaki ilişkilerinden bahsettik ve bu ilişkiler şu anda tatmin edici bir düzeyde ilerliyor. Mithat Bereket: Peki kendisinin tepkisi neydi? Kendisi neler söyledi acaba size? Tarık Aziz: Sayın Bülent Ecevit, durumun son derece farkında, kendisi çok iyi biliyor bunu, kendisi de Iraka yönelik bir tehditin aynı zamanda Türkiyenin temel çıkarlarına yönelik bir tehdit olduğunu da çok iyi biliyor. Bu nedenle de kendisi Iraklı dostlarına bazı tavsiyelerde bulundu ve bu tavsiyelerinde Irakın bir şekilde bu olası bir Amerikan saldıısı olasılığını ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi. Biz de kendisine elimizden gelenin en iyi şekilde yapacağımızı söyledik. Makul bir şekilde davranacığımızı, ve Amerikalıların Iraka saldırmasını engellemek için elimizden geleni yapacağını ve bu onlara bir bahane verilmemesi için her şeyin yapılacağını söyledik. Ancak tabiki bazı önemli olan noktalar bulunuyor. Amerikalılar son derece önemli bahaneleri öne sürüyorlar böylesi bir operasyon için. Birincisi, El Kaideyle Irak arasındaki ilişkiden bahsediyorlar. Bu temelsiz ve doğru olmayan bir bahane. Aynı zamanda bir şarbon konusu gündeme getirildi Amerikalılar tarafından. Aynı zamanda da üçüncü olarak da kitle imha silahlarından bahsediliyor. Mithat Bereket: Bir atom bombasından bahsediliyor..? Tarık Aziz: Evet, bir atom bombası ve kitle imha silahlarından bahsediliyor. Ancak bizim elimizde böylesi bir silah yok. Birleşmiş Milletler denetçilerini Iraka geri dönmesi için davet ettik ve kontrol etmelerini istedik. Çünkü denetçilerin 1998 Aralık ayında ülkeden ayrılmasından sonra hiçbir şekilde yasaklanmış bir faaliyete girmedik. Ve bunu da bilimsel açıdan ve teknik açıdan kısa bir zamanda kanıtlayabiliriz. Ancak Amerika Iraka bir saldırma kararına vardıkları için bir şekilde birbiri ardına yeni bahaneler üretmeye çaışıyorlar. Yani bu açıdan da dostlarımızın, komşularımızın, Türkiye gibi komşularımızın yardımına ihtiyacımız var. Çünkü onların dünyaya doğruyu anlatması gerekiyor. Özellile de tarafsız olarak durumu değerlendirmeleri ve durumu anlatmaları gerekiyor. Bu her iki ülkeye de son derece yardımcı olacaktır hem Iraka hem Türkiyeye. Mithat Bereket: Peki genel olarak uluslararası sisteme baktığımız zaman Amerika süper güç gibi görünüyor. Ve ABD istediği şeyleri uygulamak istiyor gibi görünüyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kalıcı daimi üyeleri, yani Rusya ve Fransayı taraf da istiyor gibi görünüyorlar. Tarık Aziz: Aslında hayır, böyle bir şey yok, karamsar olmamamız gerekiyor. Amerika Birleşik Devletlerinin yaptığı her şeyi kader gibi görmememiz gerekiyor. Amerika ne yapmak isterse bu olur şeklinde değerlendirmememiz gerekiyor, çünkü bu doğru değil. Çünkü uluslararası toplumun çoğunluğunun iradesi de son derece önemli ve bu iradenin de çok büyük bir önemi var. Özellikle de Amerikalıların böylesi faaliyetlere girmesini ya da kötü şeyler yapmasını engellemek açısından bu irada son derece önemli. Bu nedenle Rusya, Fransa ve Çinin görüşleri de çok önem taşıyor ve aynı zamanda bölge ülkelerinin görüşleri de çok büyük bir önem taşıyor. Çünkü ABD Irakın bölge için bir tehdit olduğunu söylüyor. Ben şu anda bölgenin en önemli ülkelerinden birinde bulunuyorum, Türkiyede bulunuyorum ve Türk yetkililerinden hiçbirisi de bana, bize bir tehditsiniz demedi. Tam tersine benimle olan ilişkilerine, yani Irak hükümetinin birtemsilcisi olarak beni bir dost olarak, bir komşu olarak karşıladılar ve bizimle ticaret yapmak istediklerini dile getiriyorlar. Bu nedenle Amerikanın söylediklerinin doğru olmadığını söylemek istiyorum. Aynısı Suriye, Ürdün ve İran ve farklı ülkeler için de geçerli. Ortadoğudaki farklı ülkeler için de geçerli. Yani Irakın komşuları ve Irakın dostları dünyaya gerçeği söylerse bu son derece önemli bir ahlaki güç olacaktır özellikle de Amerikalıların Iraka yönelik bir saldırıya geçmesi ya da bu maceraya devam etme istekliliğini ortadan kaldırmak açısından çok önemli olacaktır. Mithat Bereket: Peki nerede hata yapılıyor, nerede yanlış yapılıyor? Sizinle çok uzun süreler, Körfez Savaşı sırasında da sizinle konuşmuştuk, birçok röportaj yapmıştık ama hep aynı soruya geliyoruz: Amerikalıların Iraka yönelik tehditlerinden bahsediyoruz, Saddam Hüseyinin tehditelrinden bahsediyoruz. Niye bu hata yapılıyor, ne yapılması gerekiyor ve neden sizce ABD Saddam Hüseyin rejimini ortadan kaldırmak istiyor? Nerede hata yapılıyor ve çözüm ne acaba? Tarık Aziz: Amerikalılar petrolün peşindeler. Öncelikle onu istiyorlar. Çünkü bunun onlar için bir fırsat olduğunu düşünüyorlar. Irakta egemenliklerini sağlarlarsa ve Amerikan yanlısı bir hükümet getirilirse, mesela Afganistanda olduğu gibi, onlar petrol kaynaklarını ele geçirebileceklerini düşünüyorlar ve onları kendi stratejik hedefleri için kullanmak istiyorlar bu petrolü. İkinci sebepleri de; İsrail. Bildiğiniz gibi Amerikan yönetimi siyonist lobinin yoğun bir etkisi altında. Daha önce de gördüğümüz gibi Amerikanın Şaronun politikalarına destek verdiğini görüyoruz, yine tanık oluyoruz. George Bush, Şaronun bir barış adamı olduğunu söylüyor. Ancak dünyada hiç kimse, onun dışında, yani Başkan Bush dışında ve hükümetindeki bazı yetkililer dışında kimse de aynı görüşü paylaşmıyor Şaron konusunda, herkes Şaronun bir Kasap olduğunu çok iyi biliyor. Şaronun barışa zarar veren bir kişi olduğunu da çok iyi biliyor bölgede. Yani kendisinin yoğun olarak İsrail lobisinin etkisi altında olduğunu görüyoruz. Bu nedenle petrol ve İsrail Amerikalıların bu tehditkar politikasının ardında yatan sebepler. Çünkü Irakı üç parçaya bölebilirlerse İsraillilerin çok daha rahat olacağını düşünüyorlar. İsrailin, özellikle de Filistinlileri Filistin topraklarından Ürdüne sürmelerinde yardımcı olacaklarını düşünüyorlar ve bütün Filistinlileri Ürdüne gönderebileceğini düşünüyorlar. Bu şekilde de İsrailin kendi büyük İsrail hayalinin gerçekleşeceğini düşünüyorlar. Bu iki temel sebepten dolayı bütün bunları yapıyorlar. Bütün bunların dışında da devam eden düşmanlığın bir sebebi yok. Biz hiçbir şey yapmadık, biz Birleşmiş Milletler kararlarını uyguladık. Bütün kitle imha silahlarımızı ortadan kaldırdık, Kuveytin varlığını kabul ettik, bunun dışında ne istiyor olabilirler ki.. Özellikle de Birleşmiş Milletler kararlarından bahsediyorsak, Birleşmiş Milletler kararları uzun yıllar boyunca uygulanmıştır. Ancak bütün bunların dışında gerçek hedeflerinin bu olduğunu düşünüyoruz. Amerikalıların gerçek hedefi budur. Mithat Bereket: Peki son mesajlarda, Birleşmiş Milletler silah denetçileriyle müzakerelerde elde edilen sonuçlar nelerdir? Ne zaman gelecekler? Neler olacak? Tarık Aziz: Evet, toplantılar devam ediyor. Sayın Blix ve yardımcılarıyla gerekli düzenlemeler konusunda toplantılar devam ediyor. Denetçiler bildiğiniz gibi Iraka gelecekler, tesislerimizi inceleyecekler ve bu nedenle bir anlaşma yapılması gerekiyor bunun nasıl yapılacağı, işlerin nasıl yapılacağı konusunda nalaşmaya varılması gerekiyor. Bu nedenle de heyetimize gerekli talimatları verdik. Sayın Emir El Sadi ve Sayın Blix ortaklaşa çalışacaktır. Belirli bir şekilde düzenlemelerin yapılması ve onların dönmesinin sağlanması talimatları verilecektir. Mithat Bereket: Sizin teklifiniz nelerdir? Somut teklifiniz nedir acaba? Bu konuyu çok iyi bilmeyenlere açıklar mısınız, bu müzakerelerde siz masaya ne yatırıyorsunuz? Tarık Aziz: Tabiki onların işlerini, dürüstçe söylemek gerekirse, kolaylaştırmak istiyoruz. Bizim teklifimiz onların profesyonelce birşekilde, tarafsız bir şekilde işlerini yapmalarını istiyoruz. Siyasi bir taraf olmamalarını istiyoruz tıpkı daha önce UMSCOM yetkilerinin yaptığı gibi siyasi taraflılık olmamasını istiyoruz. Biz şundan kesinlikle eminiz ki bizim elimizde kitle imha silahları bulunmuyor ve müfettişlerin gerçekten profesyonelce ve dürüstçe yapıldığı takdirde onlar da çok kısa bir süre içerisinde uluslararası topluma bunu açıklayacaktır. Irakın elinde kitle imha silahları olmadığını açıklayacaktır. Mithat Bereket: Bir başka konu bulunuyor, son derece hassas bir konu Türkiye için de, bu da Kuzey Irak. Siz Kuzey Iraktaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Buradaki Kürt liderlerle herhangi müzakereniz, Talabani ve Barzaniyle görüşmeleriniz var mı? Son elinize gelen son haberler nelerdir Kuzey Irak konusunda? Tarık Aziz: Tabiki düzenli olarak iletişim içinde bulunuyoruz Sayın Barzani ve Talabaniyle. Ve onlara gıda, ilaç yardımında bulunuyoruz. Aynı zamanda ders kitapları yardımında bulunuyoruz. İnsanlar o bölgeye gidip geliyorlar, Irak vatandaşları, Bağdatlı Irak vatandaşları gidiyorlar ve geri gelebiliyorlar. Ancak bölgedeki duruma baktığımız zaman çok da normal bir durum olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü hükümetin kontrolü altında bulunmuyor bu bölge. Onlarla bir anlaşmaya vardık. Ve tam bir özerklik verilmesi söz konusu olmuştu 1991 yılında ama Amerika Birleşik Devletleri bu anlaşmayı imzalamalarına engel oldu. Şu andaki duruma baktığımız zaman çok da normal bir durum olmadığını görüyoruz. Bu durum tabiki Türkiyenin güvenliği açısından da bir tehlike oluşturuyor. Onların elinde, yani bu Iraktaki Kürt partilerin elinde PKKyı engelleyecek kaynaklar bulunmuyor. Bu koşullara sahip değiller. Bu bir hükümetin işidir, bu düzenli bir ordunun işidir, düzenli bir istihbaratın işidir. Tıpkı geçmişte de bizim yaptığımız gibi bunun düzenli bir hükümet tarafından yapılması gerekiyor. Ve o zaman Türk yetkililerle bir anlaşmaya varmıştık, onlara sınırda bir güvenlik sağlamaya çalışıyorduk. Hatta Türk askerlerinin sınırı geçmesini, karadan 5 kilometre içeriye girmesine izin veriyorduk ve havadan da 20 kilometre içeriye girmesine izin veriyorduk. Bu sayede PKK şeylerini takip edebiliyorlardı. Türkiyenin güvenliğini korumasına biz hep yardımcı oluyorduk. Ancak Bağdat hükümeti orada olmadığı zaman, Irak ordusu orada olmadığı zaman böylesi kapsamlı kaynakları olmayan ve kapsamlı yetenekleri olmayan kişiler bu güvenliği sağlayamazlar. Bu nedenle de sizler çok uzun zamandır, yaklaşık 1990lı yıllardan beri, yani son 12 yıl boyunca terörist faaliyetler nedeniyle, terörist saldırılar nedeniyle, PKKnın saldırıları nedeniyle acı çektiniz. Mithat Bereket: Öyle görülüyor ki şu anda Talabani ve Barzani bir araya gelip yeni bir anayasa hazırlanmasını tartışıyorlar, bir federasyon kurulması söz konusu deniyor, son derece farklı ve son derece önemli bir gelişme. Bu konuda son sizin elinizdeki son haberler nelerdir ve bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Tarık Aziz: Bu çok saçma. Bütün bunlar Amerikalıların etkileriyel oluşan bir oluşum. Ancak bütün bunlar son derece saçmadır. Amerikalılara karşı da son derece bir mücadele vermiştik ve ayakta kalmayı başardık ve Irakın bütünlüğünü koruyacağız. Mithat Bereket: Şunu sormak istiyorum, en kötü senaryo gerçekleşirse, yani ABD Iraka gerçekten Aralık ayında ya da Ocak ayında Iraka saldırırsa böylesi bir şeye hazırlıklı mısınız? Tarık Aziz: Evet, hazırlıklıyız. Biz deneyimliyiz. 1991 yılında da çok nettir, Amerikanın Iraka karşı çok büyük bir saldırı olmuştu. Araplar da buna katılıyordu, bu savaşa destek veriyordu, bölgesel bir katılım da söz konusuydu. Aynı zamanda Türkiye ve o zaman ki Cumhurbaşkanı Turgut Özal da bu çabaya katılmıştı ve biz ayakta kalmayı başarmıştık ve öyle zannediyorum ki 1991de yaptıklarından daha büyük bir şey yapamayacaklar. Çünkü ellerinde bunu yapacak bir kaynak bile yok. 1991 yılında yaklaşık yarım milyon askerleri bulunuyordu Suudi Arabistanda. 3 bin 800den fazla uçakları bulunuyordu. Şu anda elinde aynı askeri kaynak da bulunmuyor, 1991 yılındaki kadar güçlü değiller, o zaman da ayakta kalmıştık, yani bu da şu anlama geliyor; Irak işgal edilmesi, ele geçirilmesi kolay değil, son derece önemli bir kararlılık var Irak halkı açısından ve Irak yönetimi arasında. Bu tehdite karşı savaşmaya hazırlıklılar ve kararlılar. Tabiki çok fazla kayıp olması mümkündür, tabiki bazı kayıplarımız, maddi kayıplarımız ve insan kayıplarımız olmuştu ancak sonuçta amaçlarına ulaşamaycaklar. Mithat Bereket: Peki Amerikalılar bir saldırı, askeri operasyon başlatırsa Iraka, ne yapacaksınız? Ve özellikle de Türkiye gerçekten de Amerikalılara destek vermek durumunda kalırsa mesela üslerini vermesi söz konusu olursa sizin tepkiniz ne olacak Türkiyeye..? Tarık Aziz: Tabiki böyle bir şey olmamasını umut ediyorum. Zaten burada verdiğim mesaj da, Türk yetkililerinin, liderlerinin verdiği mesaj da buydu. Dürüst olmam gerekirse, şunu çok iyi biliyorum; Türkiye bunun gerçekleşmesini istemiyor. Tabiki çok basit bir sebepten dolayı bunu istemiyor. Tabiki komşuluk ilişkileri, iki ülke arasındaki komşuluk ilişkileri son derece önemli ancak bundan da önemlisi Türkiyenin ulusal çıkarlarına karşı olan bir durum. Böylesi bir durumda Türkiyeye çok büyük kayıplar verecektir. Eğer Iraka saldırı düzenlenirse bu Türkiyeyi çok fazla etkileyecektir. Türkiye özellikle de bu son gelişmelerden etkilenecektir. Özellikle de Irak üç bölüme ayrılırsa bu Türkiyeyi de etkileyecektir. Burada, Irakın kuzeyinde bir Kürt oluşumu gerçekleşebilir ve bu da son derece önemli ve ciddi sorunlarla karşılaşacaktır Türkiye. Burada Türkiye hiçbir şekilde böylesi bir sorunun gerçekleşmesini istemiyorlar. Mithat Bereket: Ancak buna ne kadar karşı çıkabilirler, Amerikaya ne kadar karşı çıkabilirler? Tarık Aziz: Tabiki bunun cevabını benim vermemem gerekiyor, bu onların vereceği bir karar olacaktır, bunun cevabını onlar verecektir. Tabiki karşı çıkmalarını umut ediyoruz. Ancak şu anda baktığımız zaman Amerikalılar harekete geçmeden önce bu maceraya atılmadan önce Türkiyenin son derece önemli bir rol oynayacaktır uluslararası bölgesel arenada bunu engelleyecek çok önemli bir rol oynayacaktır. Siyasi yollarla bunu engelleyecektir. Tabiki Türkiyenin Amerikaya askeri yollarla karşı çıkmasını beklemiyoruz. Ya da Amerikanın bu macerayı engellemesini, siyasi yollarla engellemesini tercih ediyoruz. Son derece önemli bir ülke, diplomatik açıdan çok güçlü bir ülke. Bu nedenle de çabalarını bizim lehimize başka bölgesel kuvvetlerle bir araya getirmesi lazım. Rusyayla, Fransayla, Çinle ve başka ülkelerle bir araya gelerek, yani buna karşı çıkan ülkelerle bir araya gelerek karşı çıkabilir. Mithat Bereket: Peki genel hava nasıldı acaba görüşmeleriniz sırasında Başbakan Bülent Ecevitle, ardından da çalışma yemeği yediniz Dışişleri Bakanıyla ve Cumhurbaşkanıyla görüştünüz. Herhangi bir mesafe hissettiniz mi? Yoksa gerçekten samimi bir hava mı vardı? Tarık Aziz: Hava, son derece samimi bir hava vardı, bir mesafe hissetmedim. Benimle ve diğer liderler arasında herhangi bir mesafe yoktu. Sayın Cumhurbaşkanıyla bir araya geldim. Kendisiyle ikinci defa bir araya geliyorum. Johannesburgda ilk defa orada el sıkışma fırsatı bulmuştum. Ancak tartışmalarımız Sayın Cumhurbaşkanıyla son derece kapsamlıydı ve son derece samimi bir havada gerçekleşti ve hiçbir şekilde bir mesafe de hissetmedim aramızda. Aynı şey tabiki bütün, Sayın Bülent Ecevitle de geçerli, kendisini 1970li yıllardan beri tanıyorum, o zaman da Türkiyenin başbakanıydı ve kendisiyle dost ilişkilerimizi devam ettirdik. Aynı zamanda Dışişleri Bakanıyla ilk defa tanışma fırsatı buldum, son derece olumlu bir havada gerçekleşti görüşmelerimiz. Bu nedenle de dostluk duygusu görüşmelerde her zaman hakimdi. Ve yapılan değerlendirmelere baktığımız zaman bunun, böylesi bir saldırının hem Iraka hem Türkiyeye zarar verecek görüşü hakimdi. Tabiki biz sizin sorduğunuz soru her zaman gündemdeydi. Yani Türkiye ne kadar Amerikaya karşı çıkabilecek, Amerikanın baskılarına ne kadar karış durabilecek.. Tabiki umudum onların karşı çıkması ve bir şekilde bizimle işbirliği içinde olması ve yine başka uluslarla işbirliği içinde olması, buna karşı çıkan, Amerikan macerasına karşı çıkanlarla işbirliği içinde olması... Mithat Bereket: Nasıl bir Ortadoğu oluşacak böylesi bir operasyon gerçekten hayata geçirilirse nasıl bir Ortadoğu bekliyor dünyayı acaba...? Tarık Aziz: Amerikalılar tabiki bütün Ortadoğuyu bölmeyi planlıyorlar, Türkiye de buna dahil. Mithat Bereket: Böyle mi düşünüyorsunuz? Tarık Aziz: Evet, böyle düşünüyorum. Tabiki sizin de bildiğiniz gibi Irakın üç parçaya bölünmesi söz konusu olursa siz de aynı şeyden dolayı çok büyük sıkıntılar yaşayacaksınız. Sizin ülkenizde de farklı etnik kökenlerden gelen insanlar da yaşıyor. Eğer Irak gibi tarihi bir ülke, yaklaşık 7 bin yıllık tarihe sahip bir ülke bölünürse, etnik kökenlere ve de dini kökenlere göre bölünürse neden Türkiyede aynı şekilde aynı sorunları yaşamasın. Aynı şey Suudi Arabistan için de geçerli, Suriye, Ürdün için de geçerli. Bu siyonistlerin planıdır, temelinde bu yatmaktadır. Çok önemli bir gerçeği bilmemiz gerekiyor, bunu Başbakan Bülent Ecevite ve Cumhurbaşkanına da açıklamaya çalıştım. Amerikan yönetimine baktığımız zaman şu anda bu yönetimde Hıristiyan siyonizme dayanan bir görüş hakim, yani ideolojilerinin bu olduğunu söyleyebilirim. İsrailin bir hedefi var, büyük İsraili yaratmaya çalışıyor ve büyük İsraili yaratmak istiyorlarsa çevresindeki ülkeler varken bunu gerçekleştiremezler. Bunu hayata geçirmeleri mümkün değil. Mesela Iraka bakalım. Özellikle de toprak açısından değerlendirdiğimizde ve nüfus açısından değerlendirdiğimizde ve bilimsel şeyler açısından değerlendirdiğimizde İsraille.... Mithat Bereket: Yani pandoranın kutusu açıldığı zaman korkunç şeyler olacak diyorsunuz. Tarık Aziz: Evet, pandoranın kutusu sadece sadece Irakta açılmayacak, bütün bölgeyi ve Türkiyeyi de dahil edecek bir biçimde açılacak ve etkileyecek. Bu nedenle de vatansever Türklerin bu durumu çok iyi değerlendirmesi ve doğru bir şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Bize karşı bir durum olduğu kadar Türkiyeye karşı da bir durum. Mithat Bereket: Peki Türk insanlarına mesajınız ne olacak? Türk insanlarına neler söylemek istiyorsunuz? Tarık Aziz: Aynı mesajı, Türk liderlerine verdiğim mesajı Türk insanlarına da vermek istiyorum. Türkiye ve Irak komşudur ve kardeş ülkelerdir, tarihi ilişkilerimiz vardır. Ortak çok fazla noktamız bulunuyor. Sadece ekonomik ilişkilerden bahsetmiyorum. Siyasi, stratejik, kültürel açıdan son derece ortak noktalarımız bulunuyor. Eğer bunlardan herhangi birine zarar gerirse diğerleri de zarar görecektir, doğrudan zarar görecektir, sadece uzun dönemden, tarihi ilişkilerden bahsetmiyorum. Doğrudan doğruya bizim ilişkilerimiz etkilenecektir. Bu nedenle de Türk insanlarının da zarar görmek istemediğini biliyorum. Bu nedenle de kardeşlerine, Iraklı kardeşlerine ve dostlarına yardımcı olurlarsa bu onların ulusal çıkarlarına da destek olacaktır. Mithat Bereket: Efendim çok teşekkür ediyoruz. Tarık Aziz: Ben teşekkür ederim. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||