|
İşte buradan yola çıkarak, çoktandır, yahu o kadar gelip gidiyoruz, onca maç izliyoruz, şu kapalının bir hatırı yok mu? Bir şeyler de sen yazdiye, içimden bir ses çoktandır beni dürtüp duruyordu. Nihayet, Barça ile oynadığımız maç sonrası bu yazıyı yazmaya karar verdim. Daha doğrusu kapalıya vermiş olduğum sözü de tutmuş oluyorum. Bu yazılanlardan tamamen Kapalı sorumlu olup, yazar herhangi bir sorumluluk üstlenmez. Tabii bu işin şakası. Gelelim Barcelona ile oynadığmız maça... Şampiyonlar Ligi ilk tur grup maçlarından ikincisinde, Galatasaray Barcelona karşısındaki iki yıldır devam eden makus talihini yenmek amacıyla, Ali sami Yende bir kez daha ateşli seyircisinin önüne çıktı. Amaç, geçen yılın rövanşını almak, grupta liderliği devam ettirmekti. Ancak, Barça maalesef buna izin vermedi. Ve Fatihin Aslanları 2-0 yenilmekten kurtulamadılar. Daha bir hafta önce Lokomotif Moskova karşısında, deplasmanda alınan galibiyet ile taraftarını sevince boğan Cimbom, bu kez hüzün yaşattı. Oysa, Fatih Terim ve takıma olan güven, Galatasarayın Barcelona karşısında kesin bir galibiyet alacağı yönündeydi. Nitekim bu ulvi amaç ve beklenti içinde, kendisi Avrupa takımı olmuş ama henüz stadı Avrupa Birliğine girememiş Galatasarayın, Ali sami Yeninde, 1-1.5 saat kuyruk çilesini çekerek, çekirdek çitletip, yeni dostlar edinerek, eşimle birlikte bin bir zorlukla stada giren müthiş kalabalıktan birisi olarak, türibünlerdeki yerimizi aldık. Aldık almasına ama türibünde adım atacak yer yok. Allah allah, benim bildiğim sezon başı tüm kapalı ve numaralı türibün satılmıştı. O halde bu fazlalık nereden geliyordu? Tam bunun muhasebesini yapacakken, gözümüzün önünde şimşek gibi bir meşale çaktı. Arkasından bir tane daha...Ortalık kızılca kıyamet...Göz gözü görmüyor. Yerimiz burası mı? Hay allah ...be birader şuraya bi otursaydık da , öyle yaksaydın şu meşaleyidiyecektim ki, kapalının orta yeri tam bir savaş alanı...Kesif bir şekilde duman tüm türibünü ve stadı kaplamış...Anadoludan birisini getirseniz, kesin, Herhal buraya Yunan gavuru gelmiş de, mehmetçik çıkartma yapıyor, o nedenle sis bombası atmışlar sanır. Bir ara nefes alamaz olduk. Eşime şöyle son kez bir daha dünya gözü ile bakayım dedim, ama görmek ne mümkün...Ortalık ana baba günü. Yahu, bir maç uğruna, ikamet değiştireceğiz. Selavat getirmeye ramak kalmıştı ki, stadın hopörlerinden Sayın seyircilerimiz, meşaleleri yakmayınız. Yaktığınız meşaleleri, sahaya atmayınızşeklinde bir uyarı geldi. Yahu milletin aklına karpuz kabuğu düşüren bu anons ile kapalı galeyana gelip; bu kez de allah ne verdiyse, yanan meşaleleri, tutup, cirit atar gibi sahaya fırlatmaya başladı. O sırada ne yeteneklerin, kapalıda heder olduğunu gördüm. Bu çocuklar kesin, cirit atmada olimpiyatlarda yarışsalar, madalya alırlar. Ne ise bir süre sonra dumanlar dağıldı da, maç saatinde başladı. Ama seyircinin profesyonelliğine bakın ki, tam da dumanlar 21.45te dağılacak şekilde meşaleler yakılmıştı. Bu tam bir aritmetik hesabı. Demekki, bu işi yapan arkadaşlar, maç öncesi ASYde bayağı pratik yapmışlar, ölçüp, biçmişler, emek harcamışlar ki, saniye şaşmadan, dumanlar dağılıp, maç başladı. Zaten biliyorsunuz, başlama bir saniye geçse, UEFA Aslana ceza yağdıracak. Maç başlamadan önce, gök gürültüsünden daha sağır edici bir gürültü ile, türibünler, I love you Hagidiye inliyor, yıkılıyor. Desibeli bu kadar yüksek sese dayanan yılların yorgunu yaşlı ASY, bu kez yıkılmadıktan sonra, bir daha hiç bir depremde yıkılmaz. Barcelonalı futbolcular bile olayın vehametinden olacakki, antremanı bırakıp, Hagi ve türibünleri izlemeye başladılar. Türibünler salkım saçak...İçimden yahu bu Hagi iyi futbolcuydu ama, geçen sene de yine Barcelona maçı öncesi stada geldiydi. İlgi alaka yine bu şekilde absürddü ama sonuç pek de iyi olmamıştı. İnşallah bu maç öyle olmazdiye geçirdim. Geçen yıl da Barcelona maçı öncesi erteleme olmuştu. Koşullar hemen hemen aynıydı. Filozofların deyimiyle, tarih tekerrür edecek mi diye düşünmekten de kendimi alamadım. Haydi hayırlısı deyip, maçı beklemeye başladık. Ama sonuç nafile oldu. Batıl inanç sahibi değilim ama korktuğum başıma geldi ve Aslan Cimbom, İspanyol boğasını bağazlayacak, diye beklerken, boğa aslanı boynuzlayıp, yaraladı. Ne ise bu yara allahtan geçen yıl ki, gibi öldürücü olmadı. Yarayı tedavi edebilecek zaman halen Aslanın önünde var. Ama buradan çıkardığım sonuç; iki şey var ki, Aslana iyi gelmiyor. Birincisi, Avrupa kupası maçları öncesi Lig maçlarının ertelenmesi, İkincisi ise, Haginin taa kalkıp, Romanyalardan, maç izlemek için ASYne gelmesi. Demek ki, Galatasarayın bunu da bir kez daha gözden geçirmesi gerekiyor. Oturmak için bir yıllığına milyarlarca lira ödeyerek aldığımız koltuklarda bugüne kadar hiç oturarak maç izleme şansına da nail olamamış, bir futbolsever olarak, en tuhafıma giden bir olay da ortada ne bir fol ne de bir yumurta varken, Zıpla, zıpla, zıplamayan Fenerlitezahüratı...Doğrusu bu tazahüratın ne amaçla söylendiğini de bu saate kadar henüz tespit edebilmiş değilim. Hadi, bir de bakıyorum, çoluk çocuk, yaşlı, genç, pinpon topu gibi başlıyor, zıplamaya. Şimdi zıplamasak, allah göstermesin, Fenerli gibi algılanıp, sakata da gelme ihtimali var. Günün tüm yorgunluğunu ve yükünü omzunda taşıyan bendeniz, bu kez de, bulunduğum yerde başlıyorum zıplamaya...Bu şekilde sıramızı savdıktan sonra, be kez de Kapalıda büyük bayrak açılacak. Her maçta tüm kapalıyı kaplayan bu bayrağı açıp kapamak, kapalının rutin işlerinden birisi. Bilmem kaç metrekare olan, ancak bir türlü üzerinde ne yazdığını bilmediğimiz, bu devasa bayrağı başlıyoruz açmaya...Kapalının sembolü olmuş bu devasa bayrak, bir sancak kutsallığında gayet intizamlı bir şekilde, her maçta açılır, ve itinayla geri toplanır. Ancak, bu bayrağın takımı ciddi motive ettiği yönünde rivayetler de ortalıkta dolaşmakta. Numaralıdan arkadaşlarımın daha doğrusu Sosyete Kesiminin ifadelerine göre, Kapalı, her maçta atmosferi ve görüntüsü ile stada acayip bir ambians veriyormuş. Eğer bu beni gaza getirmek için söylenmiyorsa; demekki Kapalının, Cimbomun bekaası için bu olağanüstü dinamizmini devam ettirmesi ve showunu sürdürmesi gerekmekte...Kapalının aynı zamanda akıllara ziyan, edebi yaratıcılığı da, kah yapılan tezahürahatlarda, kah açılan pankartlarda kendini gösterir. Her zaman en iddialı tezahürat ve pankart Kapalıda kendini sergiler. Barcelona maçı bittiğinde, türibünler hala ayakta ve Bu taraftar sizinle gurur duyuyor tezahüratı, moralsiz aslana biraz olsun moral veriyor. Taraftar, yenilen futbolcusunu bağrına basıp, gelecek maçta da aynı hatayı tekrarlamamaları konusunda, üstü kapalı da olsa bu mesajı yaralı Aslana veriyor. Günün minesi solup ta, tavşan hızındaki yelkovan, kablumbağa hızındaki akrebi 24.00e doğru kovaladığında, stadı da boşaltmaya başlıyoruz. Bir avrupa macerasını da daha geride bırakırken, türibünlerin hali savaş yerini andırıyor. Hüzünlü bir akşam sonrası, yeni heyecan ve sevinçler yaşayabilme kaygı ve coşkusuyla, bir başka maçtaki yerimizi tekrar alabilmek için Ali Sami Yeni yalnızlığına terkediyoruz. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||