| Kevin Costner, Oscar kazandığı "Kurtlarla Dans" filminde
| |
Costnerın bir sonraki filmi Revenge farklı ülkelerde farklı zamanlarda vizyona girdi. Madeline Stowe ve Anthony Quinnin de rol aldığı bu film Costnerın önceki filmleri kadar beğenilmedi.
Kevin Costner bir sonraki filmi Dances with Wolvesda hem oynadı hem de filmi yönetti. Herkesin başarısız olacağını söylediği bu filmle Costner, bir Oscar kazandı. Dances With Wolves 1990 yılının en iyi film Oscarını aldı. Costnerın bundan sonraki iki filmi de büyük gişe filmleriydi. Ancak ikisi de kötü eleştirilerden nasibini aldı. Robin Hood-Prince of Thieves ve The Bodyguard o zamanın iyi filmleri arasına girdiler ancak şimdi iki film de pek beğenilmiyor. Bu filmlerden sonra Costner, Oliver Stoneun JFK adlı filminde başarılı bir oyun çıkardı. 1963 de Başkan Kennedynin vurulmasını araştıran savcı Jim Garrisonı canlandıran Costner, bu filmde yer alan diğer oyuncuları gölgede bıraktı. JFK de tıpkı Dances With Wolves gibi üç saate yakın bir filmdi. Artık Costner filmlerinin uzunluğu film dünyasında bilinen ve beklenen bir unsur olmuştu. Hatta Costnerın kendisi bile uzun filmlerden hoşlandığını söylüyordu.
İNİŞ BAŞLIYOR
JFK filminden sonra Costnerın kariyeri dalışa geçti. Aradığınız kelime Waterworld!!
Tüm dünyanın su altında kaldığı bir kıyamet öyküsünü anlatan film eleştirmenlerce acımasızca eleştirildi. Eleştirilerin çoğu kişiseldi. Pek o kadar iyi olmasa da film aslında o kadar da kötü değildi. Ama Waterworldden sonra gelen film gerçekten de kötüydü. The War o kadar kötüydü ki bazı ülkelerde doğrudan video ya da televizyona satıldı. Bir sonraki film üç saatlik Wyatt Earp yine çok iyi değildi ve bazıları için son derece sıkıcı bir filmdi. Fakat bu filmin esas şanssızlığı bir kaç ay önce aynı öykünün daha kısa bir film olan Tombstoneda kullanılması olmuştu. Costner bir sonraki filmi Tin Cup ta yine spor dünyasına döndü. Golf dünyasında geçen bu aşk hikayesinde Rene Russoyla başrolleri paylaştı. Tin Cup çok başarı kazanmadı ama buna Waterworld hezimetinin sebep olduğunu söyleyebiliriz. Ne yazık ki Costnerı başka felaketler bekliyordu. Konusu gelecekte geçen, The Postman adlı bir başka felaket filmi Kevin Costnerın kariyeri için gerçekten felaket oldu. Film çok kötüydü ve bunu herkes biliyordu!! Yine de yapımcı firma Warner Bros filmi doğrudan videoya göndermedi. Filmin tanıtımlarını yaparak vizyona soktu. Ancak filmin gişesinin son derece başarısız olması, bu kararlarından dolayı onları pişman etti. The Postman Waterworldden bile daha büyük bir kayıptı. 1998de Costner yine Warner Brosla, bu kez romantik bir dram olan Message in a Bottle adlı filmde oynadı. Bu filmde Costnera Robin Wright Penn ve usta aktör Paul Newman eşlik etti. Costner son filminde tekrar beyzbol dünyasına döndü. For Love of the Game-Aşk Oyununda Kelly Prestonla rol alan aktör, eski ününü kaybetmeye başlayan ve özel hayatında da problemleri olan bir beyzbol yıldızını canlandırıyor. Bu film, Costnerın son filmlerinin aksine, ona gişe popüleritesini geri vereceğe Benziyor. Hep birlikte göreceğiz.
| |