|
Türker’in yaptığı sunuşta altı çizilen önemli noktalar, şöyle sıralanıyor:
 2002 yılı için öngörülen yüzde 3’lük büyüme hedefine ulaşılması, hatta bu hedefin bir miktar aşılması mümkün görülmektedir. büyümenin 2003 yılında yüzde 5 düzeyinde gerçekleşmesi beklenmektedir. programın uygulanmasındaki kararlılığın iç talebi daha da canlandırması beklenmektedir.
Mevcut yurt içi ve yurtdışı kaynaklar ölçüsünde reel sektörün sorunlarının çözülmesine yönelinecektir. İstanbul Yaklaşımı’nda ek kaynak talep etmeyen kuruluşların işlemlerinin öncelikli olarak sonuçlandırılması hususunda görüşbirliğine varılmıştır. Avrupa Yatırım Bankası’ndan daha önceden sağlanan 74 milyon dolarlık kredinin daha iyi koşullarda kullanıma sunulması için çalışılmaktadır.
 Memur zammı için komisyon kuruluyor
Enflasyon düşme seyrine girmiştir. Yılın başında belirlenen yüzde 35’lik enflasyon hedefi ekonomide yaşanan kısa dönemli dalgalanmalara rağmen, ulaşılabilir görülmektedir. Enflasyondaki bu eğilimin 2003 yılında da sürmesi ve yüzde 20’ye düşmesi hedeflenmektedir. Para politikası, programa uygun olarak yürütülmekte ve Merkez Bankası enflasyondaki düşüş eğilimini dikkate alarak faiz oranlarında indirime gitmektedir. Kamu maliyesindeki gerçekleşmeler konulan hedeflere uyumludur. Kamu maliyesi alanına bakıldığında bütçe üzerinde önemli bir baskı görülmemektedir.
Hazine’nin iç borcu çevirme konusunda bir problemi gözükmemektedir. Alınan tedbirler sayesinde ve borcun döndürülmesinde herhangi bir sorunun yaşanmaması nedeniyle, piyasalar programa devam edileceğini görmüştür. Böylece borçlanmanın yükselen risk ve likidite primi düşmeye başlamıştır. IMF ile olan ilişkiler, programlandığı gibi devam etmektedir. 1999 yılı sonundan itibaren IMF’den toplam 28.2 milyar dolar kullanım sağlanmıştır.
Önümüzdeki dönemdeki kullanımlar toplamı, 3. 8 milyar dolar civarındadır. IMF kaynaklarından yapılan kullanımların, 2001 ve 2002 yıllarındaki geri ödemeleri toplamı, 7.5 milyar dolar olup bu çerçevede net kullanım 20.6 milyar dolardır.
Programın kararlılıkla uygulanması en iyi ekonomi politika seçeneğidir. Bu uygulamaların tavizsiz ve kararlılıkla sürdürülmesi gerekmektedir. Ekonomik birimler arasındaki koordinasyon son derece büyük önem taşımakta olduğundan bu konuda azami titizlik gösterilmektedir.
İÇ BORCUN YARIDAN FAZLASI KAMUYA AİT
Devlet Bakanı Türker’in kabine üyelerine yaptığı sunuşta bütçe ödeneklerinin Temmuz ayı sonu itibariyle durumuna da yer verildi. Buna göre, Temmuz sonu itibariyle, Türkiye’nin iç borç stoku 130. 4 katrilyon lira, dış borç stoku ise Mart sonu itibariyle 117. 5 milyar dolar. İç borç stokunun yarısından fazlasının kamuya ait olması borcun sürdürülebilirliği açısından avantaj teşkil ediyor.
2002 yılı Haziran ayı itibariyle iç borç stokunun yüzde 20.5’i Merkez Bankası’nın, yüzde 18. 9’u kamu bankalarının, yüzde 6. 8’i Fon kapsamındaki bankaların, yüzde 10’u ise diğer kamu kuruluşlarının portföyünde yer alıyor. Sunumda, yılbaşında yüzde 70’ler seviyşesinde olan, iskontolu ihale bileşik faiz oranının piyasalarda oluşan güven sayesinde yüzde 52’ler seviyesine indiği belirtildi.
Sunuma göre, iç borçlanma faiz oranları, Mayıs ayı ortalarından itibaren gündeme getirilen belirsizlik ortamı olgusu ile birlikte artmaya başladı ve haziren ayı itibariyle yüzde 80’lere kadar ulaştı. bugün itibariyle belirsizliğin aşılmasıyla, sözkonusu faizler, yüzde 68 düzeyine geriledi.
2001 yılı genelinde, 4. 8 ay olan iç borçlanmanın vadesi, bu yılın Ocak-Temmuz döneminde 9 aya yükselerek, borçlanma vadesi uzadı. Dün itibariyle yılbaşından bu yana, 50. 8 katrilyon lirası ana para ve 24.2 katrilyon lirası faiz olmak üzere toplam 74. 9 katrilyon liralık iç borç servisi gerçekleştirildi. Yılın tümü itibariyle ise, toplam 116. 7 katrilyon liralık iç borç servisi tahmin ediliyor. | |
Bankaların kara tahtaları siliniyor
Temmuz'da iç borç stoku 130.3 katrilyon
