Home page
Haber Menüsü


Coppola’nın asi yeğeni: Nicholas Cage
Cage, sinema dünyasının en başarılı isimleriyle aynı kanı taşıyor. Ancak onun için ‘torpilli oyuncu’ demek büyük haksızlık.
NTV-MSNBC
    11 Ağustos—  Romantik komedilerden kara filmlere kadar her türde varlık gösterebilen aktör son olarak 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek olaylardan sinemaya uyarlanan “Rüzgarla.Konuşanlar” filmiyle gündeme geldi. Bir Oscar sahibi olan oyuncu son 15 yıldır Hollywood’un en çok aranan yıldızları arasında.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 

       Okuldan atılan birinin dolar bazında yedi haneli bir gelire kavuşması neredeyse bir mucize sayılabilir. Nicolas Cage, bu özel azınlıktan. Üstelik bu başarısında sinema ustası amcası Francis Ford Coppola’nın hiçbir etkisi yok. Gerçek adı Nicholas Kim Coppola olan oyuncu, bu yakınlığın avantajlarından yararlanmak istemeyerek soyadını değiştirmiş ve Cage adını almış.
       Bu ismi seçmesindeki neden ise, hayranı olduğu avangard müzisyen John Cage.
       Soyadını değiştirmemiş olsaydı da Cage için herhangi bir torpilden söz edilemezdi kuşkusuz.
       Canlandıracağı her karakteri mümkün olduğunca yakından tanımak için hiçbir zorluktan kaçınmıyor sanatçı. Hatta 1989 tarihli filmi “Birdy” için göze aldığı acı inanılmaz: Cage, bu filmdeki yaralı asker rolünün hakkını verebilmek için, dişlerinden birini uyuşturmadan çektirmişti.
       Edebiyat profesörü bir baba ve dansçı-koreograf bir annenin oğlu olan Cage, 7 Ocak 1964’te California’da doğdu. Beverly Hills Lisesi’nde okurken oyunculuğa başlayan sanatçı, 17 yaşında okuldan atıldı. Amy Heckerling’in 1982 tarihli klasiği “Fast Times at Ridgemont High”da küçük bir rol kapmayı başardı. Ertesi yıl “Valley Girl” ile başrol oyunculuğuna terfi etmişti bile. Bu filmden sonra Cage’in hızı hiç kesilmedi. 80’ler boyunca tuhaf ve güvenilmez adamları canlandırdığı bir dizi filmde rol aldı. 1986 tarihli “Peggy Sue Got Married”, 1987 yapımı “Raising Arizona” ve aynı yıl çekilen “Moonstruck” aktörü tüm dünyaya tanıttığı gibi, bir de Oscar adaylığı getirdi. Enteresan kişiliği ve tavırlarıyla kadınların romantik ilahı olmuştu Cage.


       
       1990’lar Cage için daha da parlak geçti. Artık canlandırdığı karakterler daha kapsamlı ve farklı kişiliklerdi. David Lynch yapımı “Wild at Heart”ta (1990) vahşi bir suçlu eskisini, romantik komedi “Honeymoon in Vegas”ta (1992) yumuşak huylu, tatlı bir adamı, Mike Figgis’in unutulmaz filmi “Leaving Las Vegas”ta (1995) ölmek üzere olan bir alkoliği canlandırdı. Bu rolü ile En İyi Erkek Oyuncu Oscar’ını kazandı ve başarısını Hollywood çevrelerine ispat etti.
       Bundan sonra Cage yüksek bütçeli büyük prodüksiyonlara yöneldi. “The Rock”, “Con Air” ve “Face Off” gibi son derece başarılı aksiyon yapımlarında yer aldı. 1998 yılı Cage için romantik karakterlere dönüş yılı oldu. Wim Wenders’ın “Wings of Desire” adlı filminin yeniden çevrimi olan “City of Angels”da izleyicileri gözyaşlarına boğdu. Kendini yinelemekten hoşlanmayan aktör ertesi yıl “8mm” adlı bir gerilim-polisiyede oynadı.
       Aynı yıl büyük usta Martin Scorsese’nin “Bringing Out the Dead”inde rol alan Nicolas Cage, filmde gerçek hayattaki eşi Patricia Arquette, John Goodman ve Ving Rhames ile başrolleri paylaştı. (Bu arada Arquette - Cage çifti 18 Mayıs 2001’de ayrıldı) 2000 yılında “60 Saniye” adlı filminde Angelina Jolie ve yürek hoplatan arabalarla başrolü paylaştı.
       Bu filmi “Corelli’nin Mandolini”, “The Family Man” ve bu hafta Türk izleyiciyle buluşan “Rüzgarla Konuşanlar” izledi.
       Ancak biz bu filmi henüz görme şansı yakalamışken o “Adaptation”, “Matchstick Man” ve “Ghost Rider” gibi üç dev yapımı daha devirdi. Bu filmleri izleme şansını ne zaman yakalayacağız henüz belli değil. Belliyse de bize henüz öyle bir bilgi gelmedi ama tahminlerimiz 2003 yılına yönelik.
"60 Saniye"

       
       
IVIR ZIVIR
       
* Sanatçı, yarı Alman yarı İtalyan kanı taşıyor.
* Ekim 97’de Empire dergisinin “Tüm zamanların en iyi 100 film yıldızı” sıralamasında 40. sırada yeraldı.
* Bir süre ufak tefek roller üstlenen ve adını duyuramayan aktris Kristen Zang ile nişanlı kaldı.
* Francis Ford Coppola ve Talia Shire’ın yeğeni
* Johnny Depp ve Tom Waits ile yakın arkadaş.
* Sahne adını çizgi roman karakteri Luke Cage’den aldı.
* Daha önce bir İran Şahı’nın kullanmış olduğu ikinci el Lamborghini marka araba kullanıyor.
* Marc Coppola ve Christopher Coppola’nın kardeşi.
* Carmine Coppola’nın torunu.


       
* Eski eşi Patricia Arquette ile 80’li yılların başında tanışmışlar. Patricia bir röportajında “onu ilk tanıdığımda tuhaf bulmuştum. Ancak oyunculuğuna hayran kaldım. sonradan onunla evleneceğim aklıma gelmemişti diyor.” Tabii çiftin birliteliği yıllar sonra gerçekleşmiş.
* Doğaçlama yapmayı sevdiği için zaman zaman diğer oyuncuları zor durumda bırakıyormuş.
* Çizgi roman kolaksiyonu yapıyor ve mitoloji ile ilgileniyor.
* “Vahşi kalpler” filminin posterlerinde adı farklı yazılmış. Birinde “Nicolas Cage”, diğerinde “Nicholas Cage” yazıyor.
* Vampire’s Kiss (1989) filminde gerçekten çiğ et yedi..
* Bir süre Elvis Presley’in kızı lisa Marie ile birlikte oldu.
       
ÖZLÜ SÖZLERİ
       “İyi bir aktör olabilmek için suça yatkın olmalısınız. Çünkü farklı birşey yapmak için zaman zaman kuralları hiçe saymak gerek”
       “Başarılı bir aktörle, bir şizofren arasında çok ince bir sınır var”
       
       
 
       
    TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları