|
|
Tarım kesiminin bu büyüklüğü, kaçınılmaz olarak tarımsal desteklemeyi politik hayatın vazgeçilmez bir unsuru haline getiriyor. Sonuç olarak Türkiye, OECD ülkeleri içinde tarımsal destekleme şampiyonluğunu açık ara alıyor. Destekleme şekli olarak fiyat desteği uygulaması tercih edilirken, bir yandan alım fiyatları dünya fiyatlarının hayli üzerinde belirleniyor bir yandan da destekleme alımlarda miktar sınırlaması tam olarak uygulanamadığı için desteklemenin maliyeti çok yüksek düzeye varabiliyor. YETERLİ KONTROL YOK Örneğin 1999 yılında gösterge niteliğindeki sert kırmızı buğdaya verilen destekleme fiyatı 190 doları bulurken, bu ürünün dünya borsalarındaki fiyatı sadece 110 dolardı. Daha vahimi, yeterli kontrolün olmaması, komşu ülkelerde yetiştirilen ürünlerin de TMOya satıldığı yönünde spekülasyonlara neden oldu. Tarımsal destekleme politikalarındaki bu yapısal sorunlar, ekonominin genel dengesi üzerinde de olumsuz etki yaratıyor hiç kuşkusuz. Bu etkilerden ilki, destek maliyetinin büyük kısmının nihai tüketicinin sırtına yükleniyor olması. Fiyat desteğinin verildiği ürünlerin, hububat örneğindeki gibi, daha çok düşük gelirli kesimlerin temel tüketim maddesi olması, tarımsal desteklemenin gelir dağılımını bozması sonucunu da doğuruyor. SEKTÖR KENDİNE ZARAR VERİYOR Fiyat desteği uygulamasının tarım ihracatçısını olumsuz etkilemesi, nihai tüketiciye yüklenen maliyetin kolay hesaplanamaması nedeniyle desteğin boyutu konusunda şeffaflığın sağlanamaması ve piyasa fiyatlarına yapılan müdahalenin piyasa etkinliğine darbe vurması gibi etkenleri önceki yazılarımda belirtmiştim. Ancak belki de daha önemlisi, tarımsal desteklemenin ekonomi üzerinde yarattığı tahribatın tarım sektörünün kendisine de zarar veriyor olması. Bu etkilerden en bariz olanı, destekleme alım fiyatlarının yüksek ve geçmiş enflasyona göre ayarlanması sonucu, enflasyonun yapışkanlığının artması ve ekonominin yıllardır kronik enflasyon sorununu çözememesi. Tasarruf olanağı dar olan tarım sektörü de bu yüksek enflasyon döneminde en fazla gelir erozyonuna sahip olan topluluklardan biri oluyor hiç kuşkusuz. TARIM KREDİ FAİZLERİ ARTIYOR Bir başka etki de, tarımsal destekleme politikalarının konsolide bütçe ve KİTler üzerinde yarattığı olumsuz etkinin kamu kesimi borçlanma gereğini artırması, bunun da genelde tüm faiz oranlarını özelde ise tarım kredi faizlerini artırması. Bu durumda da tarım kesimi aldığı teşviğin önemli bir kesimini geri vermiş oluyor. Bu gelir kayıplarının temel nedeni de daha önce de değindiğim üzere tarımsal desteklemenin piyasa etkinliğini olumsuz etkilemesi. Peki, enflasyonla mücadele programı fiyat desteğinin alabildiğine kullanılmasından doğan bu sorunları çözme yolunda ne gibi öneriler getiriyor ve bunların başarı şansı nedir? Bu konuyu da önümüzdeki yazılarımda irdelemeye çalışacağım. | ||||
Emine Uşaklıgil Atilla Yeşilada Celal Pir Bayram Başaran Oğuz Büktel Mahmut Kaya Murat Yeşildere Yarkın Cebeci |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||