| |
|
|
Başta bölgenin bir numaralı ekonomisi Brezilya olmak üzere, Bolivya, Peru, Paraguay gibi ülkelerde, yapılacak seçimlerde iktidara en büyük aday olması, 1990’lardaki finans krizi kdar olmasa da, ekonomilerde hasar yaşanması beklentisini güçlendiriyor.
Bu görünüme, bölgenin ikinci büyük ekonomisi Arjantin’de yaşanan devalüasyon, üretimde yıllık yüzde 15 düşüş ve yaşam standartlarının keskin biçimde düşmesi de eklenince, Latin Amerika’yı oldukça zor günlerin beklediğini söylemek mümkün.
URUGUAY VE PARAGUAY DA ETKİLENDİ
Arjantin’deki durgunluk iki küçük komşusu Uruguay ve Paraguay’ı da etkiledi.
Arjantinliler bir zamanlar güvenli sığınak olarak kabul ettikleri Uruguay bankalarındaki dövizlerini çekerken, bu ülkenin rezervleri rekor seviyede geriledi. | |
|
Yatırımcının hızla uzaklaştığı bölgede durgunluk ve işsizlik yoğunlaşırken, Paraguay ve Peru’da özelleştirme karşıtı gösteriler yükseliyor. Brezilya’da ise sosyalist aday Lula da Silva’nın başkanlık seçimlerini kazanacağının iyice belli olması, yabancı yatırımcıyı bu ülkeden kaçırıyor.
Olası sosyalist yönetimin artan borç yükünü yönetemeyeceği endişesi, bono ve borsa yatırımcısının ülkeden kaçırırken, finans piyasalarının da alt-üst olmasına neden oluyor.
Peru’da ise, iki elektrik şirketinin özelleştirilmesine karşı kampanyalara öncülük eden bir belediye başkanı olan Juan Manual Guillen’in ülkenin en popüler politikacısı olmasına dikkat çekiliyor.
Bolivya’da Morales, Venezüela’da Chavez gibi politikacıların da küreselleşme ve IMF karşıtı söylemleriyle, ABD’nin müdahalelerine —hatta darbe girişimlerine— rağmen güçlü konumunu sürdürmesi, durgunluk ve işsizlikle boğuşan Latin Amerika’nın yeni bir dönemece girdiği yorumlarını güçlendiriyor. |
|
Brezilya'da real rekor düzeyde düştü
Bankaların kara tahtaları siliniyor
