|
|
Güler yüzlü, çelik sinirli adam ise bir yandan çantasında taşıdığı bütçe rakamları, ödemeler dengesi, finans sektörü yeniden yapılanma raporu oradan oraya koşuyor. Ayağının tozuyla geldiği uluslararası toplantılardan, önce İsmail Cemle ardından Başbakan ile ardından Özkan ertesi gün Çiller sonra gene Cem, bürokratlar, TOBB heyeti oradan oraya koşuyor, görüşüyor. Bitmek bilmez bir koşu içerisinde, kendi programını kendi emeklerini ülkenin geleceğine olan belli belirsiz umudun içerisine koyarak, bir kez daha başka bir programın artık oamayacağının hazin bilinciyle... Belki de en çıplak gerçek ancak onun yüzüne karşı söylendiğinden, sinirlerini bozmaksızın nereden ve ne zaman geleceğini bilmediği güzel günlere inanıyor Öte yandan 19 aydır her gün ölüp ölüp dirildiğimiz, aman ihale kanunu, aman bütçe, aman telekom, diye piyasaların bir aşağıya bir yukarı yuvarlandığı, Merkez Bankası Kanunu, Bankalar Kanunu, Tütün Kanunu gibi, çok sert tartışmalarla ne oldu piyasanın çalkanıp, çalkanıp durulduğu anlarda en ağır hakaretlere, en kıyasıya çekişme ve tartışmalarda sahne alan bu güleryüzlü adam sadece iki gündür değil geldiğinden beri ateşlerden sıçrayıp derelerden tepelerden aşan, yorulmak bilmez bir koşucu olarak, ipi göğüslemek için yoluna devam etmek istiyor. Şimdi dönüp bakıyoruz geçmişe veşuuyu vukuundan beterdir sözünü bir kez daha hatırlıyoruz. Yani 18 aydır her gün hükümete bir şey olur diye binlerce kez öldük. Aralarda oranlar oynadı ve birileri çok büyük kazançlar yazdılar, bu hergünkü ölüm senaryolarının üstüne. Ancak şimdi ölüm günü geldi ve bize bir şey olmuyor. Eğer böyle ise bunu başlangıçta herkeisn dışarının adamı, uluslararası teknisyen diye dudak büktüğü o güleryüzlü adamın inadına da borçluyuz, bir bakıma... Gazeteciler soruyor iki gündür müthiş bir tempo ve trafik var değil mi? O cevap veriyor 18 aydan beri böyle. Bu cevap üzerine titrediği şeyin kıymetini daha da arttırıyor, onun üzerine titrediği şey bizim kendi küçük hayatlarımızda üzerine titrediğimiz şey aslında. O bizim Ankaradaki temsilcimiz, başkalarının değil.. Biz yönetmeyenler, yani yaşantılarında bugün var iken yarın yok olabilecek olanlar faizin her minamal titreyişinde ellerini, kollarını vucutlarını, kafalarını bırakmak zorunda olanlari bir cendere içinde daha da sıkılanlar, bir günde herşeyin kayedilebildiği bir atmosferde başı dönenler işimizi, girişimlerimizi, projelerimizi, umitlerimizi erteleye erteleye artık kendimizin bile yüzüne bakamayacak duruma gelenler. Onun için o adamın titreyişi, bizim de titreyişimiz bundan sonra. Herkes bir yerlerde o adamın durduğunu biliyor, görüyor. Şimdi zamanındaki büyük tartışmalar sonucu ortaya çıkan reform ve regulasyonların bizleri zor anlarda kourmak üzere bu kadar net ve katı olduğunu farkediyoruz. Seçim ortamında bile programın bozulamaycağını düşünüyorsak bugün, bunu da zamanında güleryüzlü adamın için hiç kimseye göstermediği dirayeti ve kararlılığına da borçluyuz gibime geliyor. Politika yapmak. Bu söz bu güne kadar yaşamı böylesine birebir etkileyen insanların, umutsuz çoğunluğun geleceğe umutla bakmasını sağlayacak birebirlik içine girmemiş, belki de yirmi yıldır siyaset oynamak ile hayat oynamak arasındaki mesafe bu kadar yakınlaşmamıştı. Bu siyasetin yeniden umut olduğu, olacağı bir platforma doğru hızla kayıyor. Bu güne kadar bu köşede hep yazdım. Arjantin hatta Brezilya siyaseti eksik kaldığından yapamadılar bu işi Piyasa profesyonalizminin etkiye sütlüye bulaşmaz dakikliği krizlerle yıkılan ekonomiyi ayağa kaldırmak için yetmiyor. Bunun başında adaletli bir mekanizma ve onu işleten irade gerekiyor, insan eli, kolu, gücü, çabası, emeği, sabrı, azim ve fedakarlığı gerekiyor. Bu Korede vardı sözgelimi, Arjantinde yok. Fark bu kadar basit. Güçlü ekonomide büyümek için sadece rakamların getirdiği anlık rahatlamalar, yetmiyor. Onu ittirecek bir makinist gerekiyor. Ve müzakerler sürüyor, sürüyor. Bir bilinmezliğe doğru gidilmiyor, bir bilinmez durumdan daha gözle görülür bir duruma gidilyor. Enseyi karartmamak gerekiyor. Geceyarılarının en koyu saatleri dağılıyor, az kaldı siluetleri seçmeye başlayacağız. Vakit ağarmaya başladığında görmeye başlayacağız, çiğ içindeki çiçekleri. Gületryzlü adam bu geceyarsı son kalkan trende gidip geliyor sarsıntılı raylar üzerinde. Bir tek o bu trenin içinde kalıcı gibi duruyor. Ancak şimdi kaptan köşkünde veya başka bir yerde olduğunu bilemiyoruz. , Son tren de artık gardan kalktı.. Vakit ilerliyor Yanaşıyoruz gece yarılarına. Az bir zaman sonra şekilleri seçmeye başlayacağız, gibime geliyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||