| | | Bu süreçte yaşananların hiçbirinin de Türkiyeye özgü olmadığını ifade eden Açıkalın, şöyle konuştu:
Sektörüm adına konuşuyorum. Eğer yaptıklarımızdan ders almazsak ki; böyle bir eğilim var, ödediğimiz bedeli tekrar daha da ağırlaşarak öderiz. Kriz sürecinden geçen ülkelerde, benzer gelişmelerin yaşanır. İstikrar programı başladığında yapısal değişiklik gerekir. Gecikirseniz ekonomi argümanları arasında uyum sorunu baş gösterir ve kriz ortaya çıkar. Özetle oluşturulamayan dengeler, piyasalar tarafından oturtulur. Ancak, Türkiyede olduğu gibi, bu durumda geçişler sert olur. Ardından, fona devirler ve konsolidasyon, yabancıların banka alımları ki, Türkiye şu anda bu aşamada bulunuyor. Hızlı büyüme ve marjların daha da daralması, tekrar konsolidasyon ve yapısal değişiklikler ve nihayet sağlıklı bir yapı oluşur.
RAKAM 45 MİLYAR DOLARI BULABİLİR
Açıkalın, Türkiyede bankacılığın rehabilitasyonu için bugüne kadar toplam 41 milyar dolar aktarıldığını ve rakamın 45 milyar doları bulmasının beklendiğini kaydederek, bunun büyük bölümünün görev zararlarının telafisi için kullanıldığını belirtti.
Kur riskinin geçmişe göre daha tehlikeli olduğunu ve bankaların bu konuda dikkatli olması gerektiğine işaret eden Açıkalın, yabancıların banka alımlarının yanı sıra, yerli bankaların kendi aralarında birleşme sürecinin hızlandığını bildirdi. | |