Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 15:02 TS 7 Ağu., 2000
 
Sosyalizm ve İnsan Ruhu
Türkiye’de çoğunlukla oyunları, öyküleri ile tanınan bir yazarın Oscar Wilde’in dikkate değer bir kitabı geç de olsa Türkçe’de. “Sosyalizm ve İnsan Ruhu” her aydının okuması gereken bir eser...
M. Salih Polat
NTV-MSNBC
 
    17 Temmuz—  Edebi ve siyasi dertleri ve dikkatleri olan dergiler çıkartma hayallerimiz zaman içerisinde Paşabahçe fincanları gibi kayıp gitti ellerimizin arasından. Arkasından küçük ve nitelikli kitaplar basan ama inadına iddialı bir yayınevi düşleri süslemeye başladı bol sigara dumanlı gecelerimizi. Oscar Wilde’ın “Sosyalizm ve İnsan Ruhu” isimli kitabıyla yayın hayatına merhaba diyen Roll Kitabevi, işte böyle direnişin hem ürünü, hem de öyküsü.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
KİTLELERİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
Sosyalizm ve İnsan Ruhu / Oscar Wilde / Çeviren: Fatih Özgüven / Roll Yayınları, 128 sayfa

       Eskiden, eski dediysek de o kadar eski değil canım, on-onbeş yıl öncesine kadar hep bir dergi çıkartma düşleri süslerdi bol sigara dumanlı delikanlı gecelerimizi. Duruşu, hal ve gidişi, tırnağı-dişi özenle hazırlanmış siyasi ve edebi endişeleri olan bir dergiydi hayal edilen. O dergide düşüncelerimizi özgürce yazacak, bize prim vermeyenlere biz de prim vermeyecek, edebiyat ve siyaset çetelerine dünyayı dar edemesek bile, zindan edecektik aklımız sıra.
       Zaman zaman muhayyel olmaktan çıkıp ete kemiğe de bürünmüştü bu tür projelerin bir kısmı. İlk sayıyı koltuğumuzun altına kıstırıp kentin ucuz meyhanelerine yollanmış daha ilk akşamdan ve delikanlı düşlerimizi yansıtan “eser”imize bakıp gururlanmıştık adamakıllı.
       Ne var ki, en kabadayısının iki, bilemedin üç sayılık ömrü oldu. Her kapanan dergiyle birlikte umutlarımızın bir kısmı daha gömülüp gitti matbaaların, mücellithanelerin loşluğuna. Kalan borçlar az süründürmedi bir kısmımızı üstelik.
Kitabı yayıma hazırlayan Yücel Göktürk ve Merve Erol’un, kitabın “sol” sayfalarına yaptıkları katkı dikkate değer. Bu sayfalarda, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Albert Einstein’e, Max Weber’den Umberto Eco’ya uzanan geniş bir yelpazede “yüz fikir birden çiçek açıyor.”

       Aramızdan bazıları yenilgiyi kabullenip “viran olası hânede evlâd ü iyâl” var diyerek önce kahve köşelerinden, sonra da sahneden çekildi içimizi burkan bir yürek yangınıyla. Kalanlar ise yeni projeleri omuzlamak için dağıldı kentin meydanlarına.
       Olmadı ve zamanla dergi projeleri, yerlerini yayınevi projelerine bırakmaya başladı. Büyük sermayenin at koşturduğu piyasada, küçük ama nitelikli kitaplar basan bir yayınevi hayal ediliyordu artık.
       Roll Dergisi etrafında kümelenen bir grup idealist insanın çabalarıyla kitapseverlere “merhaba” diyen Roll Kitabevi, işte böyle bir tasavvurun ürünü.
       Seçilen kitaplar da hayal ile hakikat arasında gezinen bu tasavvuru ortaya koyuyor zaten. Söz gelişi, Fatih Özgüven tercümesiyle sunulan Oscar Wilde’ın “Sosyalizm ve İnsan Ruhu” kitabı. Murat Belge’nin de hayli kapsamlı bir önsöz yazdığı kitap, bir hayli yankı uyandıracak gibi görünüyor.
       Kitapta yer alan “Başlama vuruşu” başlıklı takdim yazısı yayınevinin amacını, yayınevi projesinin nerelerden çıkıp geldiğini özetlerken derli toplu bir biçimde; Murat Belge çoklarının bilmediği bir Oscar Wilde portresi çiziyor:
       “Oscar Wilde adıyla ‘sosyalist’ kavramının yanyana gelmesi, hele Türkiye gibi bir ülkede, insanları şaşırtabilir. Wilde denince Dorian Gray akla gelecektir; oyunları, masalsı öyküleri akla gelecektir, ama sosyalizm üstüne ne düşündüğünü bilen fazla kişi çıkmayacaktır. Kendini sosyalist görenlerin bu yazıda söylenenleri ciddiye alarak düşünmesi gerekir. Çünkü Wilde gelişkin bir bireysellik çerçevesinde bakıyor sosyalizme. Dolayısıyla söyledikleri, bir hayli yakın Marx’ın sosyalizm anlayısına. Oscar Wilde kitleler adına bireyselliğe karşı manevi şantaj uygulayacak ‘ahlakçılık’ biçimlerinden hoşlanmıyor. Marx da sosyalizmi bir ‘ahlakçılık’ olarak görmekten hiç hoşlanmamıştı.”
       Murat Belge’nin yazısı kadar ilginç olan bir başka şey de, kitabı yayıma hazırlayan Yücel Göktürk ve Merve Erol’un, kitabın “sol” sayfalarına yaptıkları katkı. Bu sayfalarda, Wilde’in diğer sayfada söylediklerini destekleyip ufuk açacak nitelikle görüşlere yer verildiğini görüyoruz. Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Albert Einstein’e, Max Weber’den Umberto Eco’ya uzanan geniş bir yelpazede “yüz fikir birden çiçek açıyor.”
       Misal olması açısından bir iki alıntıyla yetiniyoruz şimdilik: “İnsanın eşya üzerinde iktidar kurma isteği ne kadar yoğun olursa, eşyanın onun üzerinde tahakkümü de o kadar ağır olur ve insan da gerçek bireysellik özelliklerinden o kadar uzaklaşır, zihni giderek bir biçimsel akıl otomatına dönüşür (...) Herkes kendi başının çaresine bakmaya girişince, bireysellik zedelenmektedir. Sıradan insan siyasete karışmaktan vazgeçtiği zaman, toplum orman kanunlarına dönmekte, bu da bireyselliğin son kalıntılarını bile bilip süpürmektedir. Max Horkheimer”
Oscar Wilde şöyle diyor: “Üç çeşit despot vardır: Beden üzerinde zorbalık kuran despot. Ruh üzerinde zorbalık kuran despot. Beden ve ruh üzerinde zorbalık kuran despot. Birincisine Prens denir. İkincisine Papa denir. Üçüncüsüne Halk denir.”

       Ancak, bize öyle geliyor ki, asıl altı çizilmesi gereken Wilde’ın görüşleri olmalı: “İngiltere’de şiir kalitesini sürdürebilmiştir, çünkü halk şiir okumamakta, bu yüzden de şiiri etkilememektedir.
       Halk, birey oldukları için şairlere hakaret etmekten hoşlanır, ama bir kere hakaret ettikten sonra da rahat bırakır.
       Halkın ilgilendiği sanatlar olan roman ve tiyatroya gelince, halk otoritesinin bu alanda etkisini gööstermesi iyice gülünç sonuçlara yol açmıştır. Hiçbir ülkede İngiltere’de olduğu kadar kötü yazılmış kurmaca, roman türünde bunca can sıkıcı, alelade eser, bu kadar aptalca, kabasaba piyes üretilmemiştir. Mecburen böyle olacaktır. Popüler standart hiçbir sanatçının baş edemeyeceği türdendir.”
       Oscar Wilde, Türkiye’de daha yakından tanıdığımız “halk”a ilişkin gözlemlerini bir adım daha ileri çıkartıyor birkaç sayfa sonra: “Üç çeşit despot vardır: Beden üzerinde zorbalık kuran despot. Ruh üzerinde zorbalık kuran despot. Beden ve ruh üzerinde zorbalık kuran despot. Birincisine Prens denir. İkincisine Papa denir. Üçüncüsüne Halk denir.”
       Ve kitabın adını bir kez daha hatırlatmak gerekiyor şimdi: “Sosyalizm ve İnsan ruhu.”
       Şimdi anladınız mı önemini?
       Efendim?
       
       
       

       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları