|
Derviş nakavt olmuş ekonomiyi ayağa kaldıracak mıydı? Bir aşamada siyasete soyunacak ve belli bir çizgi üzerinde siyaset yaparak, hamama tam anlamıyla girecek miydi? Yani, Derviş siyaseten de terlemeye hazır mıydı? Geçen 16 ay içinde bütün bu sorular ve Derviş, doların ve faizin seviyesi, koalisyon hükümetinin uyumu ve geleceği, son zamanlarda da Başbakan Ecevitin sağlık durumu kadar sıkça tartışılır oldu. Kimi zaman, hükümet ortağı MHP ve ANAP içinden 4ncü ortak gibi davranmakla suçlanacak kadar siyasi tavırlar içine girdi. En son da, seçim zarar vermez tartışması ile, sabah akşam temcit pilavına dönen tartışmanın baş aktörü haline geldi. Öyle ya, yitirecek bir parlamento koltuğu olmadığı için kolaydı seçim istemek. Hayatında muhtar seçimi bile görmemiş biri olmakla ve geldiğin ABDdeki işlere benzemez buralarda bu işler... diye suçlandı. EHİL BİR POLİTİKACI EDASI Dervişin siyasete girip girmeyeceğini önümüzdeki haftalar değilse bile, aylar gösterecek. Ancak girer, ya da kendi deyişi ile dünya görüşüne uygun bir hareketi açıkça destekler ise, bu neresi olacak? İşte, bundan yaklaşık 30 yıl önce London School of Economicste öğrenci olarak ter döken Kemal Derviş, dün aynı okulun Old Theatre (Eski Tiyatro) adlı konferans salonunda kendisini pür dikkat izleyen yüzlerce kişinin önünde, bunun ilk açık işaretlerini veriyordu. İzleyenlere bir tür ön manifesto ile seslenen Derviş, her ne kadar bu işlerden pek anlamam diye demeçler verse de, en azından entellektüel altyapısı ve sorulara verdiği yanıtlar açısından pekala da ehil bir politikacı olarak bu işe soyunabileceğini gösterdi. Dervişin iç siyasete yönelik açıklamaları Sosyal - Liberal sentez diye tanımladığı ve en az 20 kez kullandığı kavramı, enine boyuna irdelerken, kimilerinin Yeni Sol, kimilerinin Üçüncü yol gibi klişelere oturttuğu bu çizginin, geçen yüzyılın son döneminde ve bu yüzyılın başından itibaren yüklendiği misyonu ve challengelarını anlattı. Dünyanın görece refah içinde devletlerinde bu çizginin daha başarılı olabildiğini, daha yoksul toplumlarda ise hayata geçirilmesinin zorluklar taşıdığını söyledi. Halen dünyada çok zenginler ile çok yoksullar arasındaki uçurumun giderek arttığına ilişkin sosyal adaletsizlik verilerini aktardı. YENİ SOL Ama konuşmasının en can alıcı noktasını, bugüne kadar varolan çeşitli sol akımlarla, yeni solun kıyaslanmasında, yeni sol egemenliğin küresel alanda nasıl paylaşılacağını araştıran bir çizgi olduğunu, diğerlerinin ise dış dünyadan ve küreselleşmeden korktuğunu vurgulaması oldu. Avrupa Birliğinin gelecekte alması muhtemel şekle ilişkin, alternatif iki farklı konsepti de çok iyi tanımladı. Bunlardan birinin ulus-devlet modelini koruyan ikincisinin ise, daha fundemental nitelikli ve ulus devlet yapısını, entegre yapı içinde tekrarlamayı amaçlamayan ve hükümranlığı daha kolay paylaşabilen bir konsept olduğunu, Türkiyenin de ikinci konsepte sahip bir Avrupa içinde kolayca yeralabileceğini, birincisinde ise, bırakın Türkiyeyi İngilterenin bile zor varolabileceğini vurguladı. Türkiyenin mutlaka Avrupa ile birlikteliğinin gerekliliğini de anımsatarak Türkiye de Avrupadan, Avrupa da Türkiyeden vazgeçemez, diye konuştu. Dervişin Sosyal Liberal Sentez çizgisi konusundaki ısrarlı ve iştahlı vurguları, dinleyicilerden gelen sorulara da yansıdı ve gelen ilk soru , Sizce Türkiyede bu çizgiyi temsil etme noktasında geçmişte hangi partiyi örnek verirsiniz? Ve bu hareket başarılı olmuş mudur? şeklindeydi. DERVİŞDEN İPUÇLARI Sadece Ekonomist, teknokrat, siyasetten pek anlamayan bir kişiden beklenmeyen ustalıkta verdiği yanıt ile belli ipuçları veriyordu Derviş: Geçmişte, demokratik solun yanısıra, muhafazakar Turgut Özalın reformist atılımları da, başka bazı hareketler de bu çizgiye yakın siyasetler uyguladılar dedikten sonra başarı ya da başarısızlık konusuna girmekten kaçındı. İzleyicilerden gelen benzer yöndeki siyasi içerikli soruları da (Kıbrıs konusundaki bir soru hariç) usta eskürler ile savuşturmayı bildi. Kıbrıs konusunda Rum olduğu anlaşılan bir izleyiciden gelen soruyu, Ben ekonomiden sorumlu bakanım, o sorunun detaylarını ve karşılıklı pozisyonları pek bilmiyorum şeklinde yanıtlaması ise, biraz acemiceydi. Dervişin ekonomiye yönelik açıklamaları Ama herşeye rağmen, konferans bitip insanlar dinlediklerini hazmetmeye başladıklarında, bir eski Dünya Bankacı, deneyimli bir ekonomist, saygın bir teknokratın, üstelik Türkiyedeki çağdaşları ile pekala boy ölçüşebilecek usta bir ilk hamlelerini okur gibi olmuşlardı. MERKEZ SOL İLE MERKEZ SAĞ ARASINDA UYGUN YER Kararı ne olur bilinmez. Seçim otobüsleri üzerinde sıçrama idmanları yapmaya başladı mı, onu da bilemeyiz. Alnına sürülecek kurban kanına alerjisi var mı? Buğday, fındık, tütün taban fiyatları üzerindeki hareketlerle ilgili derslerine çalışıyor mu? İl, ilçe başkanlarını Ankaraya gelişlerinde nasıl ağırlayacağı konusunda kurs görüyor mu? Seçim meydanındaki davul zurna gürültüsü, kulaklarına nasıl etki yapar? Sosyal Liberal Sentezi hatim etme ve mükemmel anlatıp yorumlamanın yanında, (Turkish) politikanın bu temel hasletlerine de vakıf mı, bilinmez... Ama tek bir bilinen varsa, o da Kemal Dervişin çizgisini açıkça ortaya koyduğu ve kendisine merkez sol ile merkez sağ arasında uygun bir yer (neresi ise) aradığı. London School of Economicsdeki dinleyicilere hitaben bizzat kullandığı ifade ile: Türk siyasetinde yeni aktörler çıkıyor. Bu yeni oluşumlar önümüzdeki günlerde belirginleşecek | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||