| | | | | |
|
Ülkemizde geçtiğimiz Cuma günü vizyona giren ‘Insomnia-Uykusuzluk’ adlı film oldukça beğeni topladı. 1997 Norveç yapımından uyarlanan filmin orjinalinden daha başarılı olduğunu söyleyenlerse çoğunlukta.
Insomnia, Los Angeles Polis Departmanında görevli dedektif, Will Dormer’ın 17 yaşında bir genç kızın cinayetini soruşturmak üzere Alaska’ya gönderilmesini, dedektifin etraf sürekli aydınlık olduğu için uykusuzluk problemi yaşamasını ve İçişleri Bakanlığı tarafından hakkında açılan soruşturma nedeniyle de iyice köşeye sıkışmasını konu alıyor. Ülkemizde “Akıl Defteri” olarak gösterilen “Memento” filminin yönetmeni Christopher Nolan tarafından yönetilen bu polisiye gerilim filminde Al Pacino, Hilary Swank ve Robin Williams gibi ünlü isimler yer alıyor. Dedektif, Will Dormer’ı canlandıran usta aktör Pacino ise performansıyla kariyerinin dönüm noktasında olduğuna işaret ediyor. Oscar ödüllü Williams’ı katil zanlısı olarak göreceğimiz filmde Swank da Dormer’a derin hislerle bağlı bir polisi canlandırıyor. Film, A.B.D’de gösterime girdiği ilk hafta 26.2 milyon dolarlık hasılatla gişe sıralamasında 3. sıraya yerleşmişti.
“BEN ‘O’ DEĞİLİM AMA ‘O’NA HAYRANIM”
|
|
|
| Insomnia
| | 
Pacino, filmle ilgili verdiği bir röpörtajda, karakteriyle ilgili olarak; “Bazı şeyleri ancak onları yaparken hissedebilirsiniz. Canlandırdığınız karakterle aranızdaki ilişki de bu noktadan çıkar. O siz değilsinizdir ve belki etki alanından uzaklaşıp, kurtarmaya çalışırsınız kendinizi ama o sizi mutlaka yakalayacaktır. Ben de bu karakterle aramda buna benzer bir bağ kuruyorum. O ben değilim ama ona hayranım çünkü yaptığı şeyin yanlış olduğunu bilse de bunu yapması için etik nedenleri var ve bunları irdeleyecek kadar da ince bir ruhu...yapıyor ve bedelini de ödüyor...” diyerek canlandırğı karakterle hem profosyonel hem de kişisel açıdan benzer deneyimleri yaşadığı sırrını veriyor.
Şimdiye dek kariyeriyle ilgili yapılan eleştiriler hakkında ise “Sizden beklenen ve umulan şeyleri yaparsınız ama o siz değilsinizdir. Bunun gözardı edilir ve aslında beni sıkıntıya sokan nokta da bu. Bu nedenle de hakkımda söylenen şeyler beni ilgilendirmez” diyor.
AKTÖRLERİN AKTÖRÜ | |
|
62 yaşındaki Pacino, özel yaşamıyla ilgi sorular karşısında oldukça tutucu davranıyor. Yine de aktörün şimdiye dek hiç evlenmediği, ergenlik çağında bir kızı ve aktris Beverly D’Angelo ile olan birlikteliğinden de 2001’in Ocak ayında doğan ikiz bebekleri olduğu biliniyor.
Konu, oyunculuğa geldiğinde ise Pacino’nun anlatacak çok şeyi var. “Insomnia” filmi için gelen teklifi değerlendirmesinin iki nedeni olduğunu söylüyor aktör: Biri “Memento” filmi nedeniyle hayranlık duyduğu yönetmen Christopher Nolan’ın karakterleri iyi ve kötü yanlarıyla işlemek konusunda çok yetenekli olması. Diğeri ise tabii ki canlandırdığı karakterin felsefesini takdir etmesi. Kısaca “Burada gerçekten ‘oynanması’ gereken bir rol olduğunu hissettim” diyor aktör. | |
|
Pacino, uzun zaman önce 1992 yılında kendisine altıncı kez Oscar adaylığı getiren “Scent of a Woman-Kadın Kokusu” adlı filmde canlandırdığı huysuz ve kör bir emekli albay rolü için “hayatımda yaptığım en zor işlerden biriyidi” diyor. Bir filmin iyi olabilmesi için onu sevmeniz gerek diyen aktör, “Yaptığınız işten zevk almanın ötesinde ona ihtiyaç duymalısınız. Onu sevmeye de ihtiyaç duymalısınız. Eğer bir şeyi yapmaya ihtiyaç duymazsam onu yapmam” diyor.
AL JOLSON’DAN MİCHAEL CARLEONE’YE
Bronx’da büyükannesi ve büyükbabasının yanında büyüyen Pacino’nun anne ve babası o henüz 2 yaşındayken ayrılmış. | |
|
Küçük Alfredo’nun oynamayı çok sevdiğini, özellikle de Al Jolson albümlerine mimikleriyle eşlik edip, annesinin getirdiği filmlerin repliklerini tekrarlamayı uzun süre yaptığını söyleyen büyük Alfredo “Ne yaptığımın farkında değildim ama yaptığım şey beni eğlendiriyordu” diyor. Yoksul bir çocukluk geçiren Pacino, gittiği Güzel Sanatlar Okulu’ndan 17 yaşındayken ayrıldı ve çeşitli işlerde çalışmaya başladı.
Bir yandan da oyunculuk dersleri alırken, zaman zaman çıktığı gösterilerde de oyunculuğunu geliştirdi. 1966 yılında “Actors Studio” da eğitim için hak kazandı. İki yıl sonra zalim bir sokak serserisini oynadığı “The Indian Wants the Bronx” adlı oyunla Obie Ödülü’nü aldı. | |
|
Kazandığı iki Tony Ödülü’nden ilkini ise 1969’da ilk ekran çıkışını yaptığı “Me, Natalie” ile aldı. İlk başrolünü 1971 yapımı “The Panic in Needle Park” filminde aldı. Buradaki başarısıyla, Francis Ford Coppola’nın “The Godfather-Baba” filminde Michael Carleone rolünü kaptı ve muhteşem performansıyla En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Oscar’ına aday gösterildi. 70’li yıllar boyunca rol aldığı, “Serpico”, “The Godfather Part II-Baba 2” ve “Dog Day Afternoon” oldukça başarılıydı.
“Baba 2” ile üçüncü defa Oscar’a aday gösterilen Al Pacino, 80’li yılları vasat filmlerle geçirdi ancak kariyer çizgisi 1989 yılında rol aldığı “Sea of Love”dan sonra yükselmeye devam etti. Kariyeri boyunca “Glengarry Glen Ross”, “Heat”, “Devil’s Advocate-Şeytanın Avukatı” ve “The Insider-Köstebek” gibi çok ses getiren önemli filmlerde rol aldı. | |
|
‘ANLAM’ NÜANSLARDA GİZLİ
“Erkekler Ağlamaz” filmiyle büyük çıkış yapan ve ödüle boğulan aktris Hilary Swank, canlandırdığı karakterin Dormer’a duyduğu derin saygının temelinde onun minimalist bakışının ve küçük şeylere, ayrıntılara yaklaşımının yattığını söylüyor.
Pacino’nun, canlandırdığı karakterle bu nokta da benzerlikler olduğu gözleniyor. Zira kariyeri boyunca kısa saçlı kahraman askerden, acımasız mafya karakterlerine doğru geçirdiği değişimlerde oyunculuğunun minimalist yanını görebiliriz. Filmin yönetmeni Nolan bu konuda “Gösterişli bir oyunculuktan çok, ufak jestlere ve anlık bakışlara yüklediği derin anlamlarla, sezdirmeden kişilik değiştiriyor. Bu tarzıyla da insan davranışının kompleks yapısını izleyiciye vermekte çok etkili oluyor” diyor. | |
|
Pacino ise “İyi malzemeyle yola çıkmak, iyi bir senaryonun ya da iyi bir oyunun bir şekilde parçası olabilmek, bana hiçbir yerde yaşayamayacağım bir haz ve bir anlamda da teselli veriyor. Bunun tüm yaşamımı değiştireceğini hatta değiştirdiğini düşünüyorum. Bu filmde rol aldığım için de kendimi çok çok şanslı görüyorum” diyor. Bir sonraki filminin de Pulitzer Ödüllü “Angels in America” adlı kitabın sinema uyarlaması olacağını muştuluyor.
Bunun en iyi bestecilerin eserlerini çalmak gibi olduğunu söyleyen Pacino, yaşadığı bu deneyimi, “İyi malzeme işi ilginç, eğlenceli ve katlanılabilir kılar. Edindiğiniz deneyimiyse sonsuza dek kalbinizde ve ruhunuzda hissedersiniz” sözleriyle ifade ediyor.
YÖNETMENİN GÖZÜYLE
İzleyicileri koltuklarına çivilemeyi seven, Christopher Nolan, kendisine en iyi senaryo dalında Oscar adylığı kazandıran “Memento” filmiyle tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Son ve başarılı çıkışı “Insomnia” ile de yerini sabitleyebilmek adına önemli bir adım attı.
31 yaşındaki yönetmen, USA Today gazetesine yaptığı açıklamada “Bence günümüz filmleri izleyiciye çok konforlu ve aslında alışkın oldukları, tanıdık bir seyir sağlıyor. Duydukları ve gördükleri herşeye inanıyorlar. Benim yapmak istediğim onların bu konforunu sarsmak” diyor.
Stüdyo filmlerinin çoğu bizleri düşünmeye sevk etmiyor diyen genç yönetmen, “Karakterler asla tinsel olanla bir mücadeleye girmiyorlar ve hiçbir konuda anlam belirsizliği yaşamıyormuş gibiler. Özellikle de polis filmlerinde gözlemlediğimiz bu klişeyi yıkmak istedim” diyor.
| |
| |
Insomnia
38. Rotterdam Film Festivali başladı
