|
|
aylarında ve 1999un son aylarındaki rakamlara bir türlü geri dönemedi. Peki, İMKByi o günlere taşıyan etkenler neydi? Aslında bu sorunun yanıtı bulursak, hisse senetlerindeki düşüşün nedenlerini de bulmuş oluruz.. İMKB Endeksini yılın ilk aylarında yukarıya 20 bin puanın üzerine taşıyan etkenlere bakıldığında, ilk sırada hükümeti oluşturan DSP-ANAP-MHP arasındaki ahenk. İkinci sıradaysa bu ahengin getirdiği, bugün uygulamada olan ekonomi programı ve bu programa İMF ve uluslararası platformdan gelen destek yeralıyor. Peki bugün ne değişti? Ekonomi anlamında çok şey .ama pek çok şey de değişmedi. Önce değişenleri sıralayalım: Ekonomi anlamında baktığımız zaman, geçen yıl yüzde 3.3 olan Haziran ayı toptan eşya fiyat artışı şimdi yüzde 0.3e indi.Yıllık enflasyon yüzde 56lı düzeylere geriledi. Türk lirası değerlendi. Paranın satınalma gücü arttı. TLnin değerlenmesine rağmen ihracatımız, İHKİP Başkanı Nuri Artokun deyimiyle Haziranda yüzde 12 büyüdü. Ekonomideki büyüme geçen yılki büyük düşüşün ardından yeniden tırmanışa geçti. İlk üç ayda yüzde 4.2 gibi yüksek sayılabilecek bir orana ulaştı. PETROL FİYATLARI Hem de petrol fiyatlarının programda öngürülen 22 doların çok üzerine, varil başına 33-34 dolarları görmesine rağmen. Dış itibar arttı.Bankalarımız, küçülmesine rağmen geçen yıla göre çok daha olumlu koşullarda, hem de geçen yilki borçlanma miktarının çok daha üzerinde uluslararası platformdan kredi sağlar duruma geldi. Bu sayede iç borç sarmalı da kırıldı. Faiz oranları yüzde 130lardan bugün yüzde 30lu seviyelere geriledi. Bu da gelecek yıl cebimizden faize çok daha az para gideceğini doğruluyor. Peki bunlar iyi güzel de,neden hala borsa bir türlü yönünü bulamıyor? , Bulunca da aşağı iniyor? O zaman madalyonun öbür yüzünü çevirmek gerekiyor. Madalyonun öbür yüzündeki etkenlerin ilk sırasındaysa bilinen klasik hastalığımız var. Önce Türkiye değil, önce siyaset diyen politikacılarımız. MHP nedendir bilinmez halen kendilerinin de tam bir açıklama getiremedikleri ve son dönemde ortaya koydukları koalisyondaki ahengi bozucu bir bulanık siyaset atağı başlattı. Bu da hesapları alt üst etti. İkincisi ise yine siyaset. Bu kez de henüz hafızalarımızdan silinmeyen Cumhurbaşkanlığı seçimleri siyasetteki ahengi bozdu. Koalisyon ortak bir aday üzerinde anlaşamadı, ta ki son saniyeye kadar. Tüm bunların ortaya koyduğu gerçekse şu: Biz de politikacılarımıza güvenmiyoruz, uluslararası platformdaki çok uluslu bankalar da. Peki neden güvenmiyoruz? Bu sorunun da yanıtı çok basit: Güven uyandırmak istemiyorlar. En azından hal ve hareketleri öyle. İşin ilginç yanı bunu halen de sürdürüyorlar. CARİ İŞLEMLER AÇIĞI TAHMİNLERİ AŞIYOR Ekonomideyse, bozuk giden ya da tahminleri aşan olgu, cari işlemler açığı. Cari işlemler açığı öngürülenin üzerinde . Ancak şunu anlamak gerekiyor. Biz ithalata dayalı büyüyen bir ülkeyiz. Büyüdükçe ithalatımız artar bu da cari işlemler açığını doğrudan etkiler. Burada önemli olan ithalattaki artışın, çoğunluğunun yatırım ve ara mallarımı, yoksa tüketim malları mı olduğudur. Eğer tüketimse kötü. Bunun da önlemi var tabi. ÖTV Yani özel tüketim vergisi. Lüks mallara konacak vergi. Türkiye, tam üyelik sürecini bırakın, gümrük birliği anlaşmasıyla bu vergi koyma hakkını elde etti. Ancak, Türkiye nedense halen bunu çıkarmayı akıl edemiyor. Hem de vergi gelirine bu kadar çok ihtiyaç duyarken. Sanırım yeni sezon da TBMMde bir şekilde geçecektir. Artıları ve eksileri yan yana koyduğumuz da ortaya karmaşık bir tablo çıkıyor. O zaman neye yatırım yapilacağına nasıl karar vermeli? İMKBye yatırım yaparken, önce şirketlerin bilançosuna bakmak gerekiyor. Bunu hem faizle kıyaslamak gerekiyor , hem de geçmiş dönemlerindeki performansla . Örneğin bugün İMKBde fiyat kazanç oranları yüzde 15-16larda. Endeksin eski seviyesine gelmesi için yani 20 fiyat/kazanç saviyesine çıkabilmesi için, şirketlerin karlılıklarını reel anlamda dolar bazında artırmaları şart. Peki bunu yapabilirler mi? Zaten yapıyorlar, gerçek anlamda geçen yıl ki yüzde 6 civarında küçülmeye rağmen kar eden şirketler, bugün yüzde 4.2 büyüdüğümüz dönemde karlarını yüzde 15in üzerinde rahatlıkla artırırlar. |
||||
| O zaman aşağıdaki grafiği iyi incelemek gerekiyor. Faiz düşüşü Borsayı olumlu etkiler. Hem yatırımcının borsaya gelmesi açısından, hem de şirketlerin karlılıklarını artırmaları açısından. |
|||
| Faiz düştükçe para alternatif yön arar. Bu yönde düşük seyreden altın ve döviz olmayacağına göre tek alternatif İMKB görünüyor. Faizler yüzde 30lardayken, şirketlerin karlarını artırmamaları ancak işletme beceriksizliğinden olur. O zaman da şirketlerin başındaki yöneticilere bakın. Beğendiğiniz, kariyerine, işletme becerisine inandığınız yöneticilerin başında olduğu şirketleri seçersiniz. Maalesef Türkiye gibi ülkelerde şirketten öte yöneticiye yatırım yapmak gerekiyor. Bu da siyasette olduğu gibi ekonominin tamamında değil, ama geniş bir kesiminde halen kurumsallaşamamamaktan kaynaklanıyor. Yine de her şeye rağmen ümidinizi sürdürün. Zira, bu şirketler bugün olduğu gibi, yarın da Türkiyeyi sırtlayacaktır. Hem de Ankaranın tüm anlaşılmazlığına rağmen | |||
Emine Uşaklıgil Atilla Yeşilada Celal Pir Bayram Başaran Oğuz Büktel Mahmut Kaya Murat Yeşildere Yarkın Cebeci |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||