Home page
Haber Menüsü


Oral: Vergi affı sözkonusu değil
Maliye Bakanı Oral, vergi affının sözkonusu olmadığını belirterek, mali miladın 2003 yılında uygulamaya geçirileceğini söyledi. Oral, “Verginin alınacağı reel sektörün de çarkının dönmesini mutlaka sağlamak lazım” dedi.
Ankara
CNBC-E
13 Mayıs— Maliye Bakanı Sümer Oral, mali miladın 2003 yılında uygulamaya konulacağını söyledi. CNBC-e’de yayımlanan Platform programına konuk olan Oral, vergi affı diye bir şeyin söz konusu olmadığını, ancak kayıt dışı stokları kayda geçirmeyi hedeflediklerini söyledi. Oral, konuyla ilgili çalışmaları yılın ilk yarısında bitirmeyi amaçladıklarını da sözlerine bildirdi.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Özel Tüketim Vergisi’nin, Avrupa Birliği’ne uyum programı çerçevesinde yer alan bir düzenleme olduğunu belirten Oral, ikinci el taşıt vergisinin kalkmasından kaynaklanacak vergi açığının ise otomotiv sektöründeki canlanmayla telafi edilebileceğini söyledi. Doç. Dr. Kerem Alkin ve Levent Oğuz’un, Maliye Bakanı Oral’la yaptığı söyleşinin tam metni şöyle:
       - Sayın Bakanım hoşgeldiniz. Bu programın formatı tempolu. Vatandaştan gelecek olan mailleri de size aktarmak hızlı bir tempo gerçekleştireceğiz. Özel Tüketim Vergisi konusu çok açık, net ortaya kondu. Siz aslında birkaç defa yeni bir vergi yükü getirilmediğini söylemiştiniz ?
       
Oral:
Sizin de ifade ettiğiniz gibi gerçekten özel tüketim vergisi Avrupa Birliği’ne uyum programı içerisinde yeralan bir düzenlemedir. Onun takdim ederken de dile getirdiğimiz gibi tamamen basitliği, sadeliği ve Avrupa vergileriyle uyum sağlama yönünde atılmış bir adımdır. Genelde yeni bir vergi yükü söz konusu değildir. Mevcut 16, 17 vergi fon payının bir isim altında birleştirilmesi. Gerek bütçede gerek mükellefler yönünden ilave bir vergi kesinlikle bekleyerek hazırlanmış bir düzenleme değildir. Sadeliği amaçlamış bir düzenlemedir.
       - Maillerde genellikle vatandaşımızın sorduğu en önemli soru ikinci el taşıt alım vergilerinin, Özel Tüketim Vergisi düzenlemesi çerçevesinde kalkacağı. Fakat şöyle bir endişe var. Deniyor ki, devlet bunu kaldırır, fakat sonra yeniden de koyabilir. Bu düzenleme ikinci el taşıt alım vergilerindeki vergi düzenlemesi ne olacak? Ve bir de hakikaten ikinci el taşıt alım vergilerini görmeyecek miyiz?
       Oral: Hayır, ileride yönelen bu kalkmış olan vergi yerine bir başka vergi gelir gibi düşüncemiz kesinlikle yok. Bu ikinci el uygulamasını esas itibariyle uygulamada da bu vergi ödeme tam gerçekleşmiyordu. Bir takım başka düzenlemelerle el değiştirebiliyordu ve bunun takibi de çok güç oluyordu. Bu yeni sistem içerisinde ikinci el araba satışlarında diğer, yani yeni arabaların alımındaki gibi bir vergi sistemini kaldırıyoruz.
       
GELİR KAYBI İÇİN DÜZENLEME
       - Buradaki vergi geliri kaybını telafi edici bir düzenleme oluyor mu?
       
Oral:
Hayır, ilave bir başka yerden kaybedilen vergi değil. O satışlarla otomotiv sektörünün canlanmasıyla o telafi edilebilir. Burada esas itibariyle bu tartışmalar nereden kaynaklanıyor, onun üzerinde duralım. Bildiğiniz gibi daha önce, kamuoyunun nereden bildin, mali milad diye isimlendirdiği bir düzenleme vardı. Bu 4369 sayılı kanunla gelmişti. 1990 yılının ikinci yarısında özellikle o günün ekonomik şartları da dikkate alınarak, bunlar üç yıl ertelenmişti. Şimdi bu yılın sonunda o erteleme süresi tamamlanmakta. Ve bir bir 2003’ten itibaren eğer bir başka düzenleme olmazsa, o kurumlar tekrar yürürlüğe girecek.
       Çünkü orada bir gelirin tanımında değişiklik yapılmıştı. Ve kaynak yaklaşımının yerine net artış benimsenmişti, ilke olarak, yaklaşım olarak. Onunla ilgili mali milat ve bazı bir-iki müessese vardı. Onlar tümüyle ertelenmişti. Şimdi 2003’ün başından itibaren ne olacak diye kafalarda bir soru belirdi. O belirsizlik hoş bir şey değil. Onu çok netleştirmek için biz, bu yılın ikinci yarısına kadar bununla ilgili düzenlemeleri, kanuni düzenlemeleri yapma kararı içerisindeyiz hükümet olarak da...
       - Bununla ilgili olarak bir yazılı döküman hazırlayacak mısınız?
       Oral: Tasarı hazırlanıp, o tasarının Meclis’te görüşülüp, kanunlaşması lazım. Ve bunu da yılın ilkyarısına kadar bitirmeyi düşünüyoruz. Burada düşündüğümüz şey şu. Bildiğiniz gibi belli bir süreden beri Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’yle, yani reel sektörün ve özel sektörün kanuni temsilcisidir. Onlarla yürüttüğümüz bir çalışma var, ilgili bakan arkadaşlarla birlikte bir çalışma yapmıştık. 30 Kasım 2001’de açıklama yapıldığı üzere, mali milat ve nereden buldun uygulamasını daha anlaşılabilir ama bir takım kaygı ve endişeleri ortadan kaldıracak ve ekonomiyle ilgili değerleri de kayıt içerisine, ekonominin içerisine alabilecek ve mevcut ekonomik şartlara uygun düşecek bir düzenleme yapalım.
       Ama kayıp ve kaçak, çok kesin bir şekilde mücadeleyi öngören bir düzenleme ama kaybı ve kuşkuları da giderecek bir yeni ve özellikle de 1369 sayılı kanun çıktığı zaman bazı durumlar ortaya çıkmıştı. İşte, şunlar da tamamlansa iyiydi. Kanuni bir teminat yok. Bu mali milatta gösterilecek olan değerlerle ilgili diye, vergisel yönden incelemelerde... Şimdi bütün bunları da gözönüne alınarak, hem ekonomimize uygun, ekonominin içinde... Şimdi şunu da gözden uzak tutmamak lazım. Türkiye özellikle 2001 yılında çok önemli bir ekonomik darboğazdan geçti. Bir kriz yaşandı. Bu krizin maliyeti oldu. Bu krizin reel sektör tarafından faturası ödenen büyük maliyetleri oldu.
       
EKONOMİYİ CANLANMAYA YÖNLENDİRECEK TEDBİRLER ŞART
       Bunları dikkate alarak, ekonomiyi tekrar büyümeye, tekrar canlanmaya ve ekonomik çarkın tekrar ses çıkarmadan, düzgün bir şekilde dönmesi için hükümet olarak bir takım tedbirleri de almamız gerekir. Bütün bunları da düşünerek ekonomiyi tekrar canlı hale getirebilmek için, söylediğim çerçevede kayıt dışıyla mücadeleyi esas alan bir sistem içerisinde. Ama kaygı ve endişeyi giderecek ve değerleri de ekonomiye kazandıracak bir model üzerinde çalışıyoruz. Bu çalışmamızı Maliye Bakanlığı olarak da yürütüyoruz.
       Önemli mesafe de aldık. Aynı zamanda da reel sektörün, özel kesimin temsilcileriyle birlikte yürütmeyi düşünüyoruz. Tamamen böyle Maliye Bakanlığı’nın kendi kapıları altında değil. Çünkü netice itibariyle vergi kanunları da reel ekonominin yani üreten, yatırım yapan bir ekonominin içerisinde ele alınması lazım. Vergi sisteminin ekonomik duyarlılığı çok önemlidir. Onu da dikkate alarak böyle bir hazırlık içerisinde, ama bunları bu ayın içerisinde bitirip ve Haziran ayı içerisinde de, meclis tatile girmeden tamamlayacağız. Çünkü belirsizlik doğru bir şey değil. Kafalardaki bu belirsizliği ortadan kaldırmak lazım.
       
EKONOMİK TIKANIKLIK AŞILMALI
       - Maliye Bakanlığı’nın web sayfasına ve diğer Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin web sayfasına bunu toplumun anlayacağı şekilde açıklayacak bir metin de bütün bu yasal düzenlemeler tamamlandıktan sonra koyulacak mı?
       
Oral:
O arada hiçbir kuşkuyu veya yeterli bilgi olmamasını tasvip etmeyiz. Bugün Türkiye, belli bir ekonomik tıkanıklık içerisinde, bunu aşması lazım. Türkiye, yüzde 5, yüzde 6 büyümeleri sağlaması lazım. Bunu reel sektör sağlayacak. Devletin görevi reel sektörün dinamizminden yararlanmak. Veya Türk ekonomisini reel sektörün dinamizmiyle dünya ekonomisiyle birleştirilmesi. Dünya o kadar süratle ilerliyor ki, bizim artık reel sektörün ve reel sektörün unsurlarının önünü çok net bir şekilde açıp, belirsizlikten kurtarmak.
       Yoksa onlar dünyayı yakalar. Yani, yeter ki biz ona bu imkanı sağlayalım. Devletin temel görevi de bu. Zaten devlette verimlilik, yeniden yapılanmanın amacı da budur. Devleti, asli görevlerini şey yapıp, ekonomide reel sektörün önünü açması, net görebilmesini sağlamak lazmı.
       - Reel sektör bu anlamda bu netliğin bir parçası olarak, stok affı, servet affı meselesi de gündeme geldi. Bir miktar bu kavram da pek tanınmıyor. Yani ne anlamak lazım bu kavramlardan? Bir de bunun dışında acaba bu kavramı konuşmakta mı hata? Yani, servet affı ve stok affını da aslında gündeme getirmekle....
       
Oral:
Ayrıntıları daha netleştikten sonra ifade etmek sanıyorum daha isabetli bir yol olur. Ama benim söylediğim şekil, ekonomiye uygun bir düzenleme, ekonomiyi canlandıracak ve bir takım değerleri de ekonominin içerisine katacak. Ama kesinlikle bir kayıp ve kaçak konusunda en ufak bir şeyin olmaması lazım. Çünkü vergi gelirleri devletin temel gelirleridir, asli gelirleridir. Ama o verginin alınacağı reel sektörün de çarkının dönmesini mutlaka sağlamak lazım. O çark döndükçe zaten devlet kendi ihtiyacı olan vergiyi alacaktır. Ama o ortamı sağlayacak, tekrar yatırım ve üretim ortamını sağlayacak bir düzenlemeye ihtiyaç var Türkiye’de...
       - O zaman şöyle toparlayalım. Stok affı, servet affı veya vergi affı...
       Oral: Vergi affı diye bir şey zaten kesinlikle yok. Ciddi vergi sistemlerinde de vergi affı olmaz. Ama stokların normal olarak bilançolara, kayıtlara girmesi, bu yararlı bir gelişmedir.
       - Yani bu kavramları tartışmak bizi bir sonuca götürmüyor. Belirsizliği arttırıyor. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı, zamanı geldiğinde bu konuda kamuoyunu bilgilendirecek...
       
Oral:
Çok uzun bir zaman değil. Önümüzdeki günlerde, bir kere yılın ilk yarısına kadar bu kanunlaşmasını sağlayacağız.
       - Çünkü sizin hep çabanızı belirsizliği ortadan kaldırmak yönünde görüyorum. Dolayısıyla da herkes müsterih olsun. Bu konuda gereken bilgiler yakın zaman içerisinde çalışmalar tamamlanınca kamuoyuna açıklanacak. Sayın Bakan Kemal Derviş ile siz, aynı noktayı farklı şekilde ifade ettiniz. Yani, kendisi eğer bir seçim söz konusuysa bunun tarihinin söylenmesinin belirsizliği ortadan kaldıracağını söyledi. Siz, bunu farklı bir cümle olarak ortaya koydunuz. Derviş’le beraberliğiniz bu noktada nedir? Herkes sanki farklıymışsınız gibi algıladı ama galiba burada bir beraberlik var.
       
Oral:
Hayır. Biz kendisiyle yapmış olduğu açıklamadan sonra da telefonla bir iki defa görüştük. Yani, benim söylediğimi anlatayım. Şimdi, bir ülke seçim ve siyaseti sanki birinci konusuymuş gibi her an bahsetmemeli. Seçim, bir ülkenin idaresi bakımından en önemli bir kurumdur. Ve bir araçtır, devletin daha iyi idare edilmesi için. Bakın, Fransa ile 21 Nisan’da ilk turunu yaptı. 5 Mayıs’ta da ikinci turunu bitirdi. Ertesi gün Chirac, kabineyi kurdurdu. Ve Kabine kuruldu. Şimdi bitti ve artık normal Fransa’nın kendi günlük olayları, günlük işleri görüşülüyor. Haziran ayında da parlamento seçimleri yapılacak. Ama Fransız kamuoyuna baktığımız zaman seçim yok şu anda. Devamlı surette bu.
       Kendi, Fransa’nın daha iyiye gitmesi, Avrupa Birliği içerisinde gücünü daha fazla arttırabilmesi, işsizliğini azaltabilmesi, ekonomik yapısını daha güçlü hale getirebilmesi, Lizbon ülkeleri istikametinde neler yapması gerekir. Almanya da böyle. Şimdi bizde Türkiye’de de bu kadar yat kalk devamlı seçim olmasını, Sayın Derviş’in de bugünkü toplantımızda da gündeme geldi, o da anlattı.
       Yani kendisinin amacı, burada da bir belirsizlik olmamalı. Birinci amacı bu. Bir de diyor ki artık, Türkiye’de yavaş yavaş mali dengeler ve kurumlar oturmaya başladı. Sık sık rahatsızlık duyulmaz. Herhangi bir seçim Türkiye’yi çok fazla zedelememesi lazım. Ve zedelemeyecektir de... Ama bu demek değildir ki, hergün seçim konuşulsun. Hergün yeni bir takım tarihler ortaya atılsın. Onun da söylediği, burada da bir belirginlik olsun, onu bana bugün ifade ettiler.
       
IMF VE GELİRLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
       Oğuz: İzleyicilerimizden birinin sorusu şöyle: “Gelirler Genel Müdürlüğü’nün Maliye Bakanlığı’ndan ayrılarak farklı bir statüye geçmesi gündemde mi? IMF’nin böyle bir isteği var mı?”
       Oral: Hayır hayır, Gelirler Genel Müdürlüğü’nün Maliye Bakanlığı’ndan ayrılması diye bir şey söz konusu değil. Ama Maliye Bakanlığı içerisinde Gelirler Genel Müdürlüğü’nün özellikle gelir idaresini çok daha etkin bir yapıya kavuşturma çabamız vardır. Ve zaten niyet mektubuna ek olarak verdiğimiz orta vadeli şey stratejisinde de bu konu belirtilmiştir. Daha güçlü bir Gelirler Genel Müdürlüğü ve daha güçlü bir gelir idaresi ve vergi idaresi hedeflerimiz orta vadeli vergi stratejimiz içinde yer alan bir durumdur.
       - Servet ve stok affıyla ilgili konuları önümüzdeki döneme bırakalım...?
       Oral: Hayır, yani biz daha çok stoğu kayıt içerisine almayı hedefliyoruz. Ve biraz evvel de ifade ettiğim gibi “nereden buldun” ve “mali milad”ı daha sağlıklı bir yapı içerisinde 2003’ün başından itibaren uygulamaya koymayı düşünüyoruz.
       - Bir başka e-maille de şu soruldu, özellikle bazı meslek gruplarının maaş zamlarının ne olacağını mühendisler soruyor, iyileştirme sözkonusu mu? Ancak doktorlardan gelen bir soru var ki, özellikle Sağlık Bakanlığı’ndan hekimler için verdiği zam önerisi niçin kabul edilmediği şeklinde.
       Oral: Şimdi bilindiği gibi 5 yıllık bir süre içerisinde bugün kamudaki ücret yelpazesini daha sağlıklı hale getirme amacıyla kararnameler çıkarılacak. Bu konuda yetki parlamentodan verildi. Bunun ilk kararnamesini geçtiğimiz aylarda çıkardık. Ama bütün bu düzenlemeler bütçenin el verdiği ölçüde, bütçe imkanları içerisinda yapılacak. Yani bütçede kaynağı olduğu zaman bu düzenlemeler yapılacak.
       Eğer kaynak olmadan bir düzenleme yaptığınız zaman zaten beklenen sonucu da elde edemezsiniz, daha büyük sıkıntıyla karşılaşırsınız. Şimdi şüphesiz ki yelpazenin, yılların aşağı yukarı 1970 yılından bugüne kadar o yelpaze fevkalade bozuldu. Yani artık yelpaze normal bir yelpaze olmadan çıktı. Çok kapandı. Şimdi bunu sağlıklı bir hale getirmek için 5 yıllık bir süre içerisinde bütçe imkanları da peyderpey yapılacak. İlk kararnamemiz 200 trilyonluk bir kaynağımız vardı. Onun içerisinde yapabildik. Yani şöyle diyebiliriz, bu yelpaze ancak 200 trilyonluk bir düzgün hale getirme veya düzeltme yönünde 200 trilyonluk...
       - İç borç faiz yükü azaldıkça hedef bütçe harcamalarını kısmak değil, belki oradaki harcamaları zaman içerisinde tahhuk etmek ve personelik maaşını düzeltmeye aktarmak diyebilir miyiz?
       Oral: O da olacak ve bir de yeni kaynak arayışlarımız da olacak. Yani bu personel şeyine biz çok önem veriyoruz. Çünkü bizim kamu çalışanlarının ekonomik durumu ortada, onları daha sağlıklı bir hale getirmek, esas itibariyle sistemi bir an evvel sağlıklı hale getirmek lazım. Bunun için kaynak arayışları içerisinde de olacağız ama kesinlikle kaynak olmadan veya kaynağı zorlayarak bir düzenlemeye gitmek istemiyoruz.
       Esasen bu yapılan yasal değişikliklerin de temel amacı artık her düzenleme kaynağı bulunarak yapılmalıdır. Çünkü kaynağı sonradan da buluruz canım, şimdi bunu bir yapalım da şurdan birşey buluruz dediğimiz zaman o bulunmuyor. Bulunmayınca işte mali dengeler bozuluyor. Mali denge bozulunca da hiçbir şey sağlıklı gitmez. Bu ölçüde gitmemiz lazım.
       - Peki, Sayın Derviş’le bugün gerçekleştirdiğiniz toplantının süresi bile olay oldu kendi özünde, 3 saat sürdü diye. Ben buna girmeyeceğim de şu noktaya değinmek istiyorum, Özel Tüketim Vergisi’yle ilgili olarak piyasada yine bir belirsizlik oluştu. Şu anlamda; gecikti mi gecikmedi mi, IMF’le aramızda bir gerginlik var mı yok mu diye, lütfen o konuyu da açabilir misiniz?
       
Oral:
Hayır, Özel Tüketim Vergisi’ni bizim normal orta vadeli vergi stratejimize göre Nisan ayı içerisinde kanunlaştırmamız yani meclisten geçirmemiz lazımdı. Ama Nisan ayı içerisinde bu hazırlandı, son şekli de verildi. Biraz gecikerek meclisten çıkacak ama İMF’yle tamamen mutabakat içerisinde çalışıyoruz. IMF’le bu konuda mutabakatımız var, hangi aşamada olduğu ve ne zaman çıkacağı konusunda hiçbir farklı düşüncemiz yok.
       - İkinci konsültasyon sürecinin sonuna kadar Özel Tüketim Vergisi çıkarsa herhalde IMF de burdan biraz daha memnun ayrılmış olacaktır.
       
Oral:
Tabi sanıyorum o da gerçekleşecek, gayet tabi, orada kesinlikle hiçbir sorun yok.
       - Devlet Bakanı Derviş’le görüşmeniz esnasında yine böyle bir piyasa endişesi, acaba vergiyle ilgili olarak yeni bir mini paket vesaire.. Bunu da netleştirebilir misiniz?
       Oral: Hayır hayır, hiçbir şey yok. Şimdi bakın, esasında bugün bizim toplantımız mutad toplantılardan birisi, zaman zaman toplanırız. Bu kadroyla çok sık araya geliriz. Yani basının haberi de olmaz çoğunda, ya ben çıkar arkadaşlarımla giderim hazineye veya Kemal Bey arkadaşlarıyla gelir görüşürüz, sonra geceleri de telefonla şey yaparız. Çok yakın bir eşgüdüm içinde gitmesi lazım maliye-hazine. Bugünkü toplantı da bizim 3 aylık dönem geçti, yani bütçenin daha doğrusu 4 aylık dönem geçti de ama 3 ayın neticeleri de elimizde, 4’üncü ayın neticeleri önümüzdeki günlerde alacağız. Bunun bir değerlendirmesini yaptık. Bu 3 aylık değerlendirmenin sonunda bir yıl sonundaki projeksiyonları gözden geçirdik. Her zaman söyleriz, esasında bu ünitelerin çok sık yani haftada bir, 15 günde bir bir araya gelip değerlendirme yapması lazım. Başka türlü de götüremezsiniz.
       Çünkü bir program uyguluyorsunuz, ve program son derece katı bir program. Ve takvimi var programın. Onun için bugünkü yaptığımız da öyle bir çalışma. Hata ben arkadaşları görünce de şaşırdım, ve onlara da öyle söyledim, yani bu normal bir görüşme. Diğer yani vergi konusunda da orta vadeli stratejide öngördüğümüz ve kamuoyuna açıkladığımız konuları bir değerlendirdik.
       Kesinlikle ilave böyle bir vergi falan söz konusu değil. Zaten vatandaşımızın yeni bir vergiye tahammülü olmadığını da biliyoruz. Bundan sonra daha çok gider ağırlıklı politikalar, yani devlet daha çok tasarruf yapacak.. Öyle de olması lazım. Yani biz ilk yıllar belki depremin de etkisiyle bir miktar gelir ağırlıklı politikalar öncelik verdik ama bundan sonra daha çok gider ağırlıklı ve kesinlikle böyle bir vergi falan düşüncesi yok..
       
DERVİŞ’LE PAKET GÖRÜŞÜLMEDİ
       Sonuç olarak Sayın Derviş’le bugün yeni bir vergi paketi konuşulmadı ve 18 Ocak tarihli niyet mektubu içerisindeki düzenlemeler dışında hiçbir yeni vergi söz konusu olmadı?
       Oral: Tamamen o niyet mektubu içerisinde takvimimizi bir gözden geçirdik, hangi konularda nerdeyiz, birtakım yapısal düzenlemeler var, onlar nerde, odur. Yoksa yeni hiçbir şey yok, ve program da gayet iyi gidiyor. Mesela 3 aylık uygulama sonuçlarında bütçede gayet iyi bir noktadayız.
       - Sayın Bakanımız’a gelen sorulardan bir tanesi de; “Emeklilikte kademeli geçiş düzenlenmesi için Anayasa Mahkemesi’nin verdiği süre 24 Mayıs 2002 günü sona ermektedir. Süre çok yaklaştı, son güne kalmadan tamamlanacak mı?” Ömer Özdalar izleyicimizin sorusu..
       
Oral:
Esas itibariyle hiçbir işi son güne bırakmamak lazım. Eğer bir işi son güne bırakırsanız teloş olur, kargaşa da olur, sonra hoş olmayan durumlarla da karşılaşırız. Mutlaka her şeyi zamanında yapmak lazım. Tahmin ediyorum o konudaki çalışmalar da o şekilde bitecek. Bütçeyle ilgili.. Şimdi 3 aylık onuçlar elimizde ve program ilkeleriyle de gayet mutabık bir şekilde gidiyor..
       - Geçen yıl ilk 3 ay bütçe açığı yıl sonu hedefinin çok küçük bir oranıydı. Bu sene ise 12.6 katrilyon lira, yıl sonu hedefinin yüzde 46.5’i, daha şimdiden. Yani böyle bir daha şimdiden yönünde bir endişe var ekonomi dünyasında. Böyle düşünmemiz mi lazım, yoksa her şey maliyenin ve hazinenin öngördüğü şekilde mi gidiyor?
       
Oral:
Tamamen öngördüğü şekilde gidiyor. Şimdi geçen yılın 3 ayı ile, veya bir önceki yılın 3 ayı ile bu yılın 3 ayı aynı gitmez. Yani bunlar böyle bir kopye kağıdı gibi üst üste gelmez. Şimdi bu sene biraz fazla görünmesinin nedeni, ilk 3 ayda bir kere ocak ayı bir mahsup ayıdır, orda bir fazlalık vardır. Ayrıca faiz ödemelerinden kaynaklanıyor. Yoksa faiz ödemelerinin dışında bir sorun yok. Zaten bütçenin de esas sorunu faizde, Türkiye faizini hallettiği zaman çok sağlıklı bir noktaya gelecek. Bu 3 ayın ödeme sürelerinden dolayı kaynaklandı. Ama yıl sonuna doğru bu açık normal boyutlarına çekilecektir. Bakın bizim bir yıl içerisinde faiz ödemesi olarak gördüğümüz rakam 42.7 katrilyondur.. Onunla ilgili ödemelerdir. Bunun önemli bir bölümü veya ağırlıklı bir bölümü ilk 3 aya isabet etmiştir. Ama bu 42.7 kesinlikle geçilmeyecek, hatta bir miktar daha aşağıda kalınacağı yolunda tahminlerimiz..
       - Evet, enflasyon daha hızlı indiğine göre bunun yansıması..
       Oral: Normal olarak devlet iç borçlanma senetlerindeki değiştirilmesinden dolayı bizim 42.7 katrilyonluk faiz ödemesinin bir miktar da altında kalacağımızı umuyorum ama ve dolayısıyla bütçe yıl sonu itibariyle 26.9 katrilyonluk açık öngörülmüştü. Onun üzerine çıkılacak bir gelişme görülmüyor. İlk 3 aydaki şey tamamen bizim kontrolümüzde ve bildiğimiz, öyle de olması gereken hesaplarımıza göre aylık değerlendirmelerimizde bu böyledir.
       Yıl sonu itibariyle o açık gene kendi normal ölçülerine çekilecek. Hatta o da biraz daha tasarruf yapmak da mümkün olacak. Şimdi ben yıllarca bu işlerin içerisinde bulundum, ilk 3 ay mühim olan düşünmediğiniz bir şeyin olması, öyle bir şey olmadı kesinlikle, hepsi kontrol içerisinde giden ve önceden aylık rakamlarımız içerisined cereyan eden bir gelişmedir.
       - Enflasyon muhasebesi konusunda garanti vermemiz mümkün mü ekonomi dünyasına?
       Oral: Tabi tabi, 2003’te çalışmayı hedeflemiş durumdayız ve çalışmalarımızı da gene Odalar ve Borsalar Birliği’yle birlikte, çünkü Odalar ve Borsalar Birliği’yle birlikte başlamıştık. 30 Kasım günü Başbakanlık’ta yaptığımız müşterek Odalar Birliği’yle hükümetin müşterek yaptığı açıklamanın içerisinde de enflasyon muhasebesi açık bir şekilde yer almaktadır. O çalışmaları da yıl sonuna kadar bitirip ve 2003’ten itibaren sistemimizin içerisinde yer almasını hedefliyoruz.
       - Sayın Bakanım, 2003 yılında vergi indirimi alabileceği mesajını vermiştiniz, vergi oranlarında nasıl bir indirim öngörüyorsunuz diye bir izleyici sorusu da geldi. Şimdi bu vergi indirimi ve vergi affı meselesi doğal olarak çok hassasiyet gösterilen bir konu.
       Oral: Vergi affı yok..
       - Bu konular konuşulduğu zaman aslında ekonomik sistem içerisinde çok zararlı olabilecek beklentiler oluşmuş oluyor.
       
Oral: Tabi, kesinlikle bir beklenti oluşmaması lazım. Yani bir vergi affı falan, böyle bir şey söz konusu değil. Neler yapılabileceğini ben size ifade ettim.
       
VERGİ İNDİRİMİ SÖZKONUSU DEĞİL
       - Vergi indirimi konusunda eğer 1 Ocak 2003’ten itibaren daha rahat bir bütçeyle karşı karşıya olacaksak, iç borç stokumuz, iç borç faiz ödemelerinin önemli bir kısmından kurtulmuşuz. Burada vergi indirimi söz konusu olacak mı tekrar?
       Oral: Şimdi bakın şunu çok net koyalım, şimdi bütçede, bütçeyi iki bölümde değerlendirmek lazım. Bunun bir tanesi faizler, bir de faiz dışındaki bölüm. Nitekim sık sık kullandığımız bir konsept var. Ve programın da en önemli performans kriteri, faiz dışı bütçe dengesi. Şimdi faiz dışı bütçe dengesinde zaten faiz yok. Ama faizlerimizi aşağıya çekebilmek için, faiz zaten borcun, borcunuz olmazsa faiziniz de olmaz veya borcunuz az olsa faiziniz de az olur. Önemli olan borcu azaltmak. Borcu azalttığınız zaman faiz de aşağıya inecek. Borcu azaltmada da önemli faktörlerden birisi faiz dışı bütçe fazlasıdır. Faiz dışı bütçe fazlasının, biz bir program uyguluyoruz, bu programın gerektirdiği bir faiz dışı bütçe fazlası vardır. Bunu sağlamak mecburiyetindeyiz. Bunu sağladığımız zaman borcumuzu döndürme kolaylaşır.
       Başka fakterler de var ama en önemli faktör bu. Biz sizin programınızın iç ve dış mali çevrelerce kredibilitesi olan bir program olarak görülebilmesi için bu belli bir faiz dışı bütçe fazlası sağlamanız lazım. Bunu sağladığınız zaman, bunlar borcu döndürebilecekler ve Türkiye’nin borcu azalacak diyecektir. Onun için orada faiz azalsa dahi bizim bunu belli bir süre yani program boyunca sağlamamız lazım, programımızın kredibilitesi açısından. Şimdi Türkiye’de gerçekten vergi oranlarının yüksek olduğu bir gerçek.
       Nitekim orta vadeli vergi stratejimizde de mevcut mükelleflerin vergi yükünü aşağıya çekerek vergi tabanını geliştirecek tedbirlere ağırlık veriyoruz. Bu 3 yıllık stratejinin en önemli hedefi budur. Bunu yaparken vergi oranları da yavaş yavaş azalacaktır. KDV oranlarının da yüksekliği bir gerçek. Ama bizim bütçemizin mali dengelerini sağlıklı bir yapıya dönüşmesiyle birlikte bunlar da yavaş yavaş azalacak. Ve öyle umuyorum ki önümüzdeki yıldan itibaren burada bazı adımları atma imkanımız olur.
       Ama 2002’deki hedeflerimize ulaşmamız kaydıyla. Şimdi öyle bir program uyguluyoruz ki, yani bu programda bir gevşeme meydana geldiği zaman, “E canım bak gevşeme oldu, bundan iyilik doğar” deyip, yani amaç nedir, kamu maliyesinin, kamu finansman modelinin sağlıklı hale gelmesi, enflasyonun kontrol altına alınabilmesidir. Bunu sağladığınız zaman rahatlık meydana gelir. Bunu sağlamadan yapacağınız birtakım gevşemeler sizi daha sıkıntılı noktaya getirir. Programı muntazam bir şekilde uygulamamız lazım, bunu uyguladığımız zaman önümüzdeki yıldan itibaren bu dediğimiz alanlarda da biraz iyileşmeler başlayacaktır ve vatandaş da bunu hissedecektir.
       - O zaman son olarak şunu söylüyoruz, vergi affı gibi bir kavramı artık lügatımızdan çıkarıyoruz, vergi indirimini de 2003 yılında görelim.
       
Oral:
Yani tabi, yavaş yavaş bunlar programa uygun hareket edildiği sürece şüphesiz ki vergilerimizde de yavaş yavaş, kayıt dışıyla da mücadele ettiğimiz sürece zaten o azalacaktır. Ve stratejimizin temeli de mevcut vergi yüklerini artırmadan hatta azaltarak tabanı genişletmektir. Ama programı kesintisiz ve kararlılıkla uygulamak şart. Yani hiçbir şey ucuz ve kolay değil, hiçbir şeyi kolay elde edemezsiniz. Hele bu şartlarda dünya ülkelerinin gelişmesi ortada, onlarla bütünleşeceksiniz, dünyanın şartlarıyla mücadele edeceksiniz. Her şey program ve programın da takvimine bağlı kalarak götürmek lazım.
       - Çok teşekkür ediyorum Sayın Bakanım..
       
    TOP5 Bankaların kara tahtaları siliniyor  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları