| | | | Doğal olarak “hacıyatmazlık yetkinliği konuşuluyor, tanımlanıyor, aranıyor, yazılıyor, çiziliyor. Dayanıklılık konusu gitgide önem kazanıyor, bir kez daha bu sayfadan hatırlatılmayı hakediyor...
 İdil Akidil’in diğer yazıları
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki bir eğitim firması yöneticisi dayanıklılık yetkinliğinin önemini şöyle tanımlamış: “Kişinin başarılı olup olamayacağı öğreniminden, eğitiminden, deneyiminden çok daha fazla dayanıklılığına bağlıdır. Kanserle savaşırken de, olimpiyatlerda yarışırken de, ymnetim kurulu odasındayken de bu böyledir...”
Dayanıklılık üzerine araştırmaların kırk yıl gerilere gittiğini yazmış Diane L.Coutu. Şu anda University of Minnesota’da çalışmalarını sürdüren Norman Garmezy, akıl sağlığını korumanın en önemli faktörlerinden birinin bu yetkinliğe sahiplik olduğunu ortaya sürmüş. Birçok araştırmacı dayanıklılık ve genetik arasındaki ilişki üzerine çalışmış ve bu yetkinliğin “ögrenilebilir”, “geliştirilebilir” olduğu sonucuna varmışlar.
Dergide, birçok dayanıklılık teorisinin üç noktada buluştuğu yazıyor. Birincisi dayanıklı insanların “sağlam gerçeği kabul edebilmesi”. İkinci nokta bu kişilerin yaşamlarına anlam katan güçlü ve/veya derin bir inanç sistemine sahip olması. Üçüncü ortak nokta ise dayanıklı kişilerin şaşırtıcı doğaçlama yeteneği.
Dayanıklı olmak optimizm gerektiriyor, ama pek çabuk kanmamak şartıyla. Ayakları yere basmak, gerçeği görmek ve kabullenmek başlangıç noktası.
Kişilerin başlarına gelenlere isyan etmesi yerine hızla kabullenebilmesi de yukarıda saydığımız üç noktadan ikincisi. Günün sıkıntılarını önemsizleştirerek gelecekle bugünü bağlayan köprüleri görebilme becerisi bu. Söz ettiğimiz ikinci noktayı şirketler açısından yorumladığımızda, “kurumlarda güçlü değer sistemleri yaratmak gereklidir”, diye özetleyebiliriz. Kadronuzda ne denli çok “dayanıklı” çalışanlar olursa olsun, kurumun belkemiği yoksa, düştüğü durumlardan sıyrılamıyorsa, rüzgara göre yön değiştiriyorsa sık sık, çalışanları da savrulur. Bu dayanıklı insanlar arasında anlaşmazlıklar çıkabilir.
Dayanıklı olabilmenin üçüncü ayağı da anlaşılamaz bir şekilde yeniden doğrulabilme enerjisine sahip olmak, alternatifler yaratabilmek. Bir tür emprovizasyon yeteneği. Söylenmeyeni anlayarak yapmak, kendi işinin lideri olmak yani...
Diane L.Coutu; “Dayanıklılık bir tür reflekstir.”, diyor, “Dünyayla yüzleşmenin ve onu anlamanın bir yolu.”
| |
