| | | Gürel, Türkiyenin OECDye gönüllü bir rapor hazırlaması için başvurduğunu, OECDnin bu tür raporlarının şimdiye kadar 12 üye ülke için hazırlandığını belirtti.
Her yıl 4 üyenin bu raporlarda düzenleyici reformlar açısından incelendiğini anlatan Gürel, Türkiyenin de raporu hazırlanacak 4 ülke arasında olduğunu, çalışmaların 2001 yılında başlatıldığını kaydetti.
Türkiyenin isteği ve maddi katkısıyla başlatılan çalışmanın, OECDnin raporu olarak yayınlanacağını kaydeden Gürel, son aşamasında kendisinin Türkiyeyi temsil ettiğini ve bilgi alışverişinde bulunduklarını, bu toplantının ardından rapora son şeklin verileceğini kaydetti.
OECD RAPORU DAHA OBJEKTİF
OECDnin Türkiye açısından diğer uluslararası örgütlere göre daha objektif davranabilecek bir kuruluş olduğunun altını çizen Gürel, Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) raporlarının kendi açılarından gördükleri bazı şeyleri içerebildiğini kaydetti.
Son toplantıda siyasal iradenin de bu reform çabalarının arkasında olup olmadığının araştırıldığını anlatan Gürel, toplantılarda kendisinin bu raporun hükümet tarafından ve bütün olarak benimsendiğini, bir takım ayrıntılarda ise farklılıklar olabileceğini vurguladığını söyledi.
Raporun son dönemde, son derece hızlı reform çalışmaları gerçekleştirildiğini belirttiğini anlatan Gürel, Pek çok şeyin gerçekleşmiş olduğunu dışarıdan bakanlar görebilmiş durumdalar diye konuştu.
Türkiyeye yöneltilen eleştirilerden birinin başka ülkelere göre aşırı merkezi yönetim olduğunu kaydeden Gürel, Türkiyenin kendine özgü koşulları bulunduğunu söylediğini ve yerel yönetimler tasarısının bu açıdan reform çabasının bir ürünü olduğunu kaydettiği bildirdi.
Raporda bir koordinasyon eksikliğinden söz edildiğini kaydeden Gürel, bunun giderilmesinin kendi açılarından da önemli olduğunu, bunun hükümetin siyasal tercihine göre olacağını ancak eleştirilere de kulak tıkamayacaklarını anlattı.
AB İLE İLKİLER AÇISINDAN RAPOR
Bu raporun IMF ve Avrupa Birliği (AB) raporların bir alternatif olup olamayacağı sorusunu da Gürel, özellikle AB açısından önemli olduğunu, çünkü AB üyesi ülkelerin aynı zamanda OECD üyesi olduklarını hatırlatarak, OECDnin raporunun Türkiyenin adaylık süreci içinde nasıl değerlendirildiğini de AB üyesi ülkelere göstermiş olacağına işaret etti.
Gürel, Türkiyenin bu süreçte hızlı adımlar attığını, kendi sistemini verimli ve etkin hale getirdiğini gösteren bir rapor olarak AB ile ilişkilerde Türkiyeyi daha güçlü kılacak bir belge kazanılmış olacağını kaydetti. | |