| | | | Genelkurmay Başkanlığı, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1992 yılında yaptığı konuşma ile ilgili inceleme başlattı. Genelkurmay adli müşavirliği tarafından yapılan incelemede suç unsuruna rastlanılması halinde, ilgili cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulacak. Aynı inceleme kapsamında konuşmanın yapıldığı 1992 yılında, Rize’deki ilgili adli ve askeri makamların neden bir işlem yapmadıkları sorusuna da yanıt aranıyor. Yapılacak incelemede bu yönde bir kusur bulunması halinde, suç duyurusu kapsamına bazı devlet görevlilerinin de alınabileceği belirtiliyor.
DGM İNCELEMESİ
Televizyonda yayınlanan kasettteki sözler ve bununla ilgili olarak gazetelerde çıkan haberleri ihbar kabul eden Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel de konuyu mercek altına aldı. Savcı Yüksel’in, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1992 yılında Rize’de yaptığı konuşmayı, yürüttüğü Milli Görüş soruşturması kapsamında değerlendireceği bildirildi.
Rize Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da Erdoğan’ın konuşmasıyla ilgili inceleme başlattığı bildirildi. Rize’de 1992 yılında yapıldığı belirtilen konuşmayla ilgili kasetin ve belgelerin elde edilmesi ve gerekli incelemenin yapılmasının ardından gerekirse soruşturma açılabileceği ifade edildi.
Öte yandan hukukçular, 1992 yılında yapıldığı belirtilen konuşmanın üzerinden 10 yıl geçtiğine dikkati çekerek, suç unsuru oluşturan birtakım noktaların zaman aşımına uğramış olabileceğini kaydettiler.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Tayyip Erdoğan’ın kapatılan RP’nin İstanbul İl Başkanı iken 25 Eylül 1992’de Rize’de yaptığı öne sürülen konuşmasının bandı, dün akşam bir televizyon kanalı tarafından yayınlandı. Erdoğan’ın sözleri özetle şöyle:
İntihar cellatlığı: Terör, PKK, Güneydoğu sorunu. Yüzlerce evladını kaybeden bu millet acaba nedenini araştırdı mı? 20 yaşındaki yavru Güneydoğu’ya gönderiliyor. Daha silah tutmasını bile bilmiyor. Ya 10 tane mermi atmıştır ya 11 tane. Ve bu yavrumuz her gün yüzlerce mermi atanların karşısına dikiliyor. Niçin? Bu ülkeyi korumak için. Bunun adı bu ülkeyi korumak değildir. Bunun adı, ana kucağından alınan mazlum yavruları teröristin kucağına atmak suretiyle intihar cellatlığından başka bir şey değildir.
TV’leri geneleve benzetti: Özel sektöre ait 3, devlete ait 6 kanal var. 9 kanaldan şu anda Türkiye’nin televizyonları zehir kusuyor. Pislik kusuyor. Namusumuzu sokaklara döktüler. TV ekranlarından mankenlerin vücutlarını teşhir etmek suretiyle adeta devlet her eve bir kerhane kurmuş durumda.
TÜSİAD’a da çattı: 14 asır önce işadamları Suud’dan kalkar, yakın yerlere ticaret kervanları düzenlerlerdi. Yanlarında irmik helvası taşırlardı. TÜSİAD yurt dışına işadamlarını götürdü. Onlar yanlarında irmik helvasından yapılanları değil, alçıdan betondan yapılmış olanları götürdüler.
Taliban’a destek: Afganistan’da inekler kaldırıldı. Afganistan’da İslam Cumhuriyeti kuruldu, tebrik ediyoruz ama bitmedi. Orası bitti, bak şimdi Tacikistan da ayakta. İnanıyorum ki onlar da zafere koşacak, Hiç endişeniz olmasın. Bunların zihniyetinde Batı’ya kulluk var, ineklere kulluk var.
Savulun İslam geliyor: Babamın oğlu dahi olsa benimle aynı davayı paylaşmıyorsa ben öyle bir kardeş tanımıyorum. Ne demiş şair “Mihraptan ilahi kelam geliyor. Yere düşmüş gökten selam geliyor. Ne para ne pul, ne makam, ne mevki, savulun kalplere İslam geliyor.
| |
Erdoğan: Konuşmanın yayınlanması şantaj
Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
