|
|
Büyük otellerin ışıltılı salonlarında toplanan 15-20 çalışana, kişi başı 5 $lık iki kahve arası ve açık büfe öğle yemeği ile günlüğü en az 1,100 $dan bir - iki tam günlük eğitim aldırmak, yurtiçindeki zirveleri hiç kaçırmamak, yurtdışındaki konferansların bir bölümüne ilgili departmanlardakilerin tamamını, üstelik Business Classta uçurarak göndermek birçok şirket için güzel anılar olarak kaldı. Prof.Dr.İlhan Erdoğanın Türkiyede İnsan Kaynaklarında Lale Devri diye adlandırdığı 90lı yıllarda eğitime büyük bütçeler ayıran birçok şirketteki durum aşağı yukarı buydu. İdil Akidilin diğer yazıları Son yıllarda mantar gibi türeyen eğitim şirketlerinin ve eğiticilerin açıklaması da eğitim bütçelerini yöneten kişilerdeki bu doymak bilmeyen yaklaşımdı. Zaten sektörden tanıdığınız, belki bir telefonla ulaşıp deneyimlerinizi paylaştığınız aynı kişilerin farklı kombinasyonlarda konuşmacı olarak davet edildiği ve sonrasında bir daha gelmeyeceğim dedirten, dolaylı amacı sponsorluk gelirlerini garantilemek olan zirvelerin, konferansların bu kadar artmasına da yine bu ortam neden oldu. Diğer yandan iyi ve kötü hazırlığın, sunumun, organizasyonun kıyaslanmasına olanak sağlayan bu eğitim ve eğitici panayırında birçok kaliteli eğitim kurumu yerini sağlamlaştırdı, eğitici yetişti, gurularla tanıştık. Bazıları bu gider kalemini hemen kesip atarken, bazıları da eğitim fonksiyonunu gözden geçirerek ya daha az maliyetli ve daha çok sonuca odaklı eğitim uygulamalarını seçtiler, ya da geliştirdiler. Eğitim hakkında doğru bilinen yanlışlar ortaya çıktı. Eğitimin tanımı değişmeye başladı. Sürekli öğrenme kavramı , biraz da zorunluluktan daha çabuk yayılmaya başladı. (Bir türlü mezun olunamayan okul yazıyı okumak için buraya tıklayın). Eğitimin sadece sınıf (daha doğrusu otel) içi olmak zorunda olmadığı, ev ödevleri, okuma malzemeleri, rotasyon, iş başı eğitim gibi araçların da aynı derecede yararlı ve kullanışlı olduğu, ama en önemlisi bu işin sorumluluğunun paylaşımının ve tanımının değiştiği görüldü. Şirketin eğitim verme sorumluluğu yerine, bunun için fırsatları sağlama ve çalışanın öğrenme sorumluluğu konuşulur oldu. Yöneticilerdeki motive etmek için personeli eğitime yollamak alışkanlığı tekrar tartışılmaya başlandı. Eğitimin en önemli amacı çalışanı motive etmek değildir. Ayrıca, herkes eğitime katılarak motive de olmaz. Eğitimlerin amaçları gözden geçirildi, birbiri üzerine yığılmasına, şirket hedeflerini desteklemesine dikkat edilmeye, beklenen sonuçlar ince elenip sık dokunduktan sonra satın alma kararları verilmeye başlandı. Eğitimin ölçüm kriterleri değişti. Eğitim bütçesinin büyüklüğü, personel giderlerine oranı, kişi başına düşen eğitim saati gibi klasik oranlar anlamını büyük ölçüde kaybetti. Eğitimlerin sonuçlara olan etkileri daha sıkı sorgulanmaya başlandı. Eğitim bütçesi olarak ayrılan miktarın çok önemli bir bölümünün yol, konaklama ve yemek giderlerine gittiğini gördü yöneticiler. Eğitime gönderilen personelin ücret maliyeti bile gözönüne alınmaya başlandı. İç kaynaklar keşfedildi. Şirket içinde eğiticiler ve eğitim malzemeleri geliştirilmeye önem verildi. Aslında şirket kültürüne aşina ve iş akışlarına uygun eğitimler dizayn etmenin bu zor ama faydalı yoluna biraz geç de olsa kriz nedeniyle dönüş oldu. Bu değişiklikleri sıralarken, aslında olması gerekene şimdi ulaşmaya başladığımızı görüyoruz. Bir musibet bin nasihattan yeğdir | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||