|
|
25 Mart İki kişinin ayakta konuşarak 15 dakikada bitirebilecekleri bir iş, benzeri başka bir örgütte e-posta ve toplantılar trafiği arasında, onlarca kişinin işe dahil olması sonucunda, günler, haftalar sonra, hala tam olarak mutabakat sağlanamamış şekilde biter. |
İşin sonucu iki örgüttede tamamen aynı olsa bile, işin yapılma sürecinde ortaya çıkan yan ürünlerle birlikte, kayba uğrayan, azalan başka bileşenleri görürsünüz. Ürünler ve bileşenler derken, dokümantasyondan, arşivlemeden, onayların alınmasından, çalışan motivasyonundan, yetkilendirmeden, stresten vb. bahsediyoruz. Aynı işin sonuçlanması için çalıştırılan iki benzer yerdeki farklı süreçler, temel olarak bürokrasiyle, yöneticilerin yönetim stili ile açıklanabilir. Çalışanların yetkinliği de bir işin nasıl, ne zaman tamamlandığını tanımlayan faktörlerden biri olabilir. Ancak şimdi aynı çalışanların farklı örgütlerdeki durumuna baktığımız için, bu aşamada değerlendirmeye almıyoruz. İdil Akidilin diğer yazıları Bazı araştırmacılar krizlerin yöneticiler tarafından çıkartılıp çözüldüğünü iddia ediyor. Bu işi yarın akşam teslim et, lütfen ile Bu iş yarın akşama bitmezse mahvolduk. Herkes bunu bekliyor. Hatta yetişmeme ihtimali var, en iyisi bu gece tamamlayın, yoksa ne olur bilemem... arasındaki farkın, yani uygulanan yönetim biçiminin nedenlerinden biri de çalışanlar açıkça. Kendi işinin lideri olan, sorumluluk bilinci gelişmiş, özgüvenli, araştırmacı, dakik, paylaşımcı ve yaptığı işlerle kendini göstermiş ve yetkin bir asta yaklaşım, tam tersi özelliklerdeki biri ile aynı olmaz. Bu da bir yumurta-tavuk hikayesi... Bir kişinin o işi yapabildiğini gösterebilmesi için önce denemesi lazım. Bir kişiye güvenmek için, o güveni hakketmeden, ona inancı göstermek gerekir. Çalışanları yetkilendirmek, işi delege etmek, yöneticilerin kendine güvenmesi ile başlar, biraz risk alarak astlarını güçlendiren yöneticiler, onların deneyim ve özgüven kazanmalarını sağlar. Bürokrasi konusunda ise M.Mete Akidilin henüz yayımlanmamış Buzdağı (Holding) adlı kitabından bir parçayı paylaşalım: ...Bulutların arasındakiler, oldukça büyüyen holding ve kuruluşlarını yönetmeye çabalarken dereden tepeye, iğneden ipliğe, holdingteki her şeyi bildikleri veya bilmek zorunda oldukları, herşeyden kendilerinin haberdar olması gerektiği; havasında ve kanısında idiler. İnsan hafızasının sınırları buna imkan vermese de nedendir bilinmez, AĞABEYler her bir mamulün vidasından başlayıp, televizyon reklamlarındaki detaylara, hurda satış fiyatlarından, iş elbiselerinin rengine kadar herşeyi bilmeye kendilerini mecbur hissediyorlar ve her konuda AHKAM KESMEĞE hazır bulunuyorlardı... Bunun sebebi belki de, holding sahipleri, kendilerine birşey sorduklarında derhal cevap vererek ÜSTÜN HAFIZA larını ve olaylara HAKİMİYETLERİNİ ispat etmekti . Veya bu işleri yalnız biz biliriz, başkasına sormaya gerek yoktur mesajı ile, kurucuların kendilerinden başkası ile temasını önlemeye yönelik bir gayretti. Her neyse.... İşin en sağlamı; bütün bilgilerin yazılı olarak ve holdinge bağlı kuruluş yetkililerince imzalanmış şekilde holdinge gönderilmesiydi . Böylece kendilerinden değil, yetersiz (veya kusurlu, yeteneksiz, bilgisiz, tecrübesiz... her ne iseler... kendilerinin yönlendirmesi olmadığı takdirde hiç birşey yapamayacak kadar beceriksiz), alt kademe yöneticilerden alınan bilgilerin aktarılması bahis konusu oluyor; yapılan hataların veya gelen yanlış bilgilerin sorumluları kesinlikle tesbit edilebiliyordu. Periyodik raporlar haricinde; haftalık, günlük, hatta saatlik istenen bilgiler sebebiyle, Holding; adeta BİLGİ İSHALİNE tutulmuştu . Bir de üstüne üstlük, bilgilerin yazılı olarak ve mesul kişilerin imzası ile gönderilmesi talep ediliyordu. Her taraftan yağan kağıtlar, fakslar, teleksler; değil inceleyip bir hükme varmayı; bu belgeleri zımba ile delip dosyalara yerleştirmeyi dahi, bazen imkansız kılıyordu. Ama ne zaman ki piyasada rekabet başladı, kendi mamullerinin benzerleri veya ikame edilebilecek mallar, ithal pazarlarında göründü veya rakipler tarafından imal edildi; Ağabeylerin de etekleri tutuştu... Artık değil haftalar, aylar; saatlik gecikmelerin bile, önemli olduğunu anlamaları gerekirken... Anladılar mı dersiniz?... Hayır!.. Onlar hala, kumda oynamaya devam ediyorlardı... |
||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||