Güncelleme: 18:22 TS 6 Mar., 2002
|
|
Washington NTV-MSNBC |
Depplerle söyleşinin tam metni
|
|
IMF Avrupa Direktörü Michael Depplerle, NTV Washington Temsilcisi Ümit Enginsoyun yaptığı söyleşinin tam metni.
|
|
- Türkiye ekonomisindeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Deppler: Sanırım benim için şöyle bir benzetme yapmak olabilir. Bir yıl kadar önce Türkiye gerçekten büyük bir deprem felaketi geçirdi, ve bildiğiniz gibi durumlar, ev durumları gerçekten çok hassas bir durumdaydı. Ancak şu anda evlerin temeli oldukça sağlam bir şekilde yapılıyor, bu bir benzetme. Her şey değişebiliyor. Döviz kurlarına bakacak olursanız, faiz oranlarına bakacak olursanız ve mali hesaplara bakacak olursanız, özellike bankacılık sektöründe ve politikaların gücüne bakacak olursanız, son 1 yılda oldukça önemli gelişmeler yaşandı ve Türkiye şu anda çok daha farlı bir yerde. Ve bildiğiniz gibi, şöyle demek istemiyorum, her şey tam olarak bitmedi. Elbette yeni bir çatıya ihtiyacı var bu evin. Ve bu işin tam olarak bitirilmesi gerekiyor. Önümüzde pek çok daha zorluklar var. Ancak açık bir şekilde Türkiye şu anda çok daha farklı bir yerde, çok daha iyi bir yerde 1 yıl önce olduğundan.
- Sayın Deppler, Türkiye hangi alanlarda başarılı oldu ve başarısızlık alanları neler sizce?
Deppler: Sanırım başarılara bakacak olursak, şöyle söyleyebiliriz. Hangi politikaların tam olarak şoklara doğru tepki verdiği konusu çok önemli kıyaslayınca. Gerçekten bir politika disiplini gördük Türkiyede, ve bir politika disiplini egemen oldu Türkiyede istikrarlı bir şekilde, son bir yılda bu sistem uygulandı. Ve mali hesaplara bakacak olursanız çok önemli bir iyileşme görüyoruz, geçen yıl Mayıs ayından bu yana bir iyileşme yaşandı.
Şu anda piyasalar mali durumun sürdürülebilir olduğuna inanıyor. Bir yıl önce buna inanmıyordu. Ve para politikalarına bakacak olursak, para politikaları mali durumdan etkileniyordu bir yıl önce ve kötüydü.
Ancak şu anda para politikaları söz konusu olduğu zaman, insanlar döviz kurunun kontrol altında olduğunu düşünerek bir güven duyuyorlar. Enflasyon yavaş yavaş düşüyor. Bunlar tabiki başarılar benim için. Bankacılık sektörü bir başka konu elbette. Bankacılık sektörü açık bir şekilde sıkıntı içerisindeydi. Özellikle kamu bankaları bir yıl kadar önce ve özel bankalar birbuçuk yıl kadar önce çok kötü duumdaydı. Şu anda kamu bankaları oldukça sağlam bir şekilde. Özel bankalarla durumu kıyaslayınca daha iyi ve çok iyi bir disiplin, çok iyi bir denetim altında bankacılık sektörü iyileşti, bir yıl önce bunu görmemiştik, göremiyorduk. Bunlar çok büyük değişiklikler Türkiyedeki ortamda.
Depplerden umut dolu mesaj
- Başarısızlıklar nedir sizce?
Deppler: Başarısızlıklara bakacak olursak, ben aslında başarısızlık diye bir şey söylemek istemiyorum. Bence zorluklar diye tanımlamak daha doğru. Sanırım çok büyük gelişmeler yaşandı özellikle bankacılık sektörünü politikadan uzaklaştırmak ve para politikalarını uygulamak açısından önemli gelişmeler yaşandı. Profesyonel ve ekonomik tabanda bu gelişmeler yaşandı.
Tabii ki yapılacak daha çok şey var kitlerde, kamu sektöründe ve vergi sisteminde yapılacak pek çok daha zorluklar var. Bu programın kapsamında, bu program çerçevesinde bunların yapılması gerekiyor. Türkiye yüksek büyüme oranlarına sahip olmalı. Bildiğiniz gibi diğer gelişmekte olan piyasalar da bunları hedefliyor zaten. Tabiki elbette zorluklar var ancak doğru yolda gidiyor. Bir başka şeyden daha bahsetmek istiyorum.
İş ortamı, iş çevrelerinin durumu. Aslında şunu söylemek istiyorum, Türkiye Avrupa Birliğine katılım süreci içerisinde bulunan ülkeler arasında bulunuyor ve yabancı doğrudan yatırım açısından Türkiye en altta bulunuyor yabancı doğrudan yatırım açısından Avrupa Birliğine aday ülkeler arasında. Türkiyenin bunu değiştirmesi gerekiyor. Ve iş çevrelerini daha iyi bir ortama geçirmesi gerekiyor. Bu çok büyük bir zorluk Türkiyenin önünde bulunan.
- Bankacılık sektörüne geçecek olursak, daha başka neler yapılması gerekiyor?
Deppler: Bankacılık sektörü büyüme açısından çok önemli. Şu anda geçen yılki krizin etkilerinin bankacılık sektörüne olan olumsuz etkilerini görüyoruz. Ve sağlam bir bankacılık sektörü sağlamak zor oldu elbette. Ancak yeniden sermayelendirme kamu sektörü için çok önemliydi. Bu bankacılara büyük bir destek değildi, bu sürecin yeniden ele alınması gerekiyor ve bunun yeniden yapılandırma çerçevesinde yapılması gerekiyor kurumsal sektörde. Bunlar ana gündem maddeleri bence, bu sektörde önümüzdeki 12 ayda bunların ele alınması gerekiyor, belki önümüzdeki 16 ayda.
KRİZ TEKRARLANMAYACAK
- Türk hükümeti şu anda, şu anki şartlar altında geçen yılki krizin tekrarlanmayacağını düşünüyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Deppler: Evet. Bir yıl kadar önce önümüzde çok zorlu bir 18 ay vardı, çok büyük bir hassasiyet vardı Türkiyedeki mali sistemde ve hiç beklenmedik bir sistemdi. İnsanlar bu sistemin ne kadar kırılgan olduğunu belki de farkında değillerdi. Programın en büyük amaçlarından biri, kesin bir şekilde bütün sistemin, bütün ekonomik sistemin çok daha dirençli olmasını sağlamak şoklara karşı. Bu bağlamda dalgalı kura geçmek çok önemliydi. Ve bu bir şekilde küçük şoklarla baş etme yolu açtı Türkiyeye, bankacılık sektörü için çok önemliydi.
- Enflasyon oranları geçen aya oranla daha iyi geldi. Sizce enflasyona ilişkin bu yılki hedefler tutturulabilecek mi? Eğer tutturulamazsa hoşgörü sınırlarındaki bir sapma ne olabilir? Bunlara ek olarak, sizce Türkiye enflasyon hedeflemesine ne zaman geçecek?
Deppler: Son enflasyon rakamları çok iyi haber niteliğinde. Çok büyük bir gelişmenin sinyalini verdi. Ocak ve Şubata bakacak olursanız, yaklaşık ayda yüzde 3lük bir gelişme yaşandı ve yüzde 35i tutturabilmek için yüzde 2.5lik bir düşüş lazım, bence bunun için bu hedef tutturulabilir. Zamanla bu yönde bir gelişme yaşanacak, bence tutturulabilir bir hedef. Peki bir marj var mı diye sorarsanız, aslında asıl sorun bu bence.
- Daha iyi olabilir değil mi?
Deppler: Evet, Türkiye yüksek enflasyon oranıyla daha iyi olabilir gibi bir söylem olamaz. Ben aslında şunu söylemek istiyorum, 1970lerde Türkiyenin yüzde 6lık bir büyüme oranı vardı, 1980lerde yüzde 5e düştü, 1990larda yüzde 4e düştü büyüme oranı. Peki enflasyona ne oldu? Enflasyon yüzde 20lerden 40lara, sonra da 70lere çıktı.
Yani Türkiyedeki nosyon şu; enflasyon sanki zararsızmış gibi görünüyor, insanların artık şunun farkına varması gerekiyor; gerçeklere bakmak gerekiyor, döviz kurları, enflasyon gibi şeyler çok büyük sorun yaratıyor. Enflasyonu düşürmek gerçekten çok önemli Türkiye için. Bu çok büyük bir önem taşıyor, ulaşılabilir bir hedef, çok önemli bir hedef aynı zamanda büyüme koşullarını yaratmak için çok önemli enflasyonun düşmesi. Enflasyon hedeflemesi için şunu söyleyebilirim. Hükümetle görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Ancak bu yıl içerisinde yavaş yavaş enflasyon hedeflemesine geçeceğiz gibi görünüyor.
- Yazın geçilmesi sözkonusu olabilir mi?
Deppler: Evet, olabilir.
- Büyüme çok büyük bir sorun Türkiyenin önünde. Pek çok sektör şu konuda ısrarcı; hala bir büyüme belirtisi göremediklerini söylüyorlar. Sizce ne zaman başlayacak büyüme? Ve hükümet üzerinde büyük bir baskı var bu konuda.. Özellikle bu çeşitli sektörleri desteklemek konusunda bir baskı var hükümette.
Deppler: Aslında evet, büyümeyi bekliyoruz, büyümenin başlamasını bekliyoruz. Şimdiye kadar başlaması gerekirdi. Ancak yine de biz başlayacağını bekliyoruz.
- Yakında mı?
Deppler: Evet, yakında, yüzde 3lük bir büyüme hedefliyoruz bu yıl. Belki önümüzdeki yıl daha fazla büyüme bekleyebiliriz. Şunu açıklığa kavuşturmamız lazım, uluslararası çevreler şu anda çok fazla bir yardımda bulunamıyor. Belki burda büyümenin olmamasında bunun da payı var. Ancak Türkiyedeki büyümenin olmamasının nedeni yüksek faiz oranları. Yüksek faiz oranlarıyla büyümeye geçmek çok zor. Faiz oranları çok hızlı bir şekilde düşerse o zaman Türkiyede yine de olumsuzluk aşılabilir. 2000 yılında düşmeye başlamıştı. Ancak 1990ların ortalamasının yine üzerindeydi. Yani bir şekilde bir, önemli bir cerrahi operasyondan geçmektedir bu konuda. Önemli mevsim endekslerine, mevsim göstergelerine bakacak olursanız, kasımda ve aralıkta önemli hedefler belirlenmişti ve ocak ve şubat ayında bunların bedelini ödemek zorunda kaldık. Bu önemli ölçümler bazı sektörler için şey olabilir ancak kalıcı sonuçlar doğurmuyor.
- Yapay oldukları için mi?
Deppler: Evet, yapay oldukları için. Sahip olmamız gereken güveni yaratmak.. İnsanların genel olarak ekonomiye olan güvenini yaratmak.. Eğer ekonomik güven gelirse ki bence geliyor, o zaman büyümeye geçilebilir. İnsanlar artık belirsizlik içinde olmaz. Ve böylece özellikle iş sektöründe eskiden yaptıkları gibi çok fazla tasarruf yapmazlar, yatırım yaparlar. Böylece yakın gelecekle ilgili birtakım hedefler...
- Yani yapay birtakım ölçümleri desteklemediğinizi söylediniz. Ve belirli sektörler için verilen şeyler çok yararlı olmaz, böylece sistemde kalıcı bir büyeme sağlanmaz dediniz, öyle mi ?
Deppler: Evet, kesinlikle. Benim bakış açım şöyle aslında. Türkiyenin faiz oranlarını düşürmesi çok daha önemli. Belirli bir sektöre yardım yapmaktan çok daha önemli. Çünkü bu bütün herkesin yarar sağlamasını sağlayacak. Ve böylece ekonomi buna önemli tepki verecek.
- Bir başka önemli konu da ihracat rakamları düşük çıktı bu yıl beklenenden. Ve pek çok insan bunun nedeninin Türk lirasının son zamanlardaki değer kazanması olarak gösterdi. Siz buna katılıyor musunuz? Ve sizce bu bir tehdit oluşturur mu Türkiyenin planı için, özellikle ihracatını artırma konusundaki planı için ekonomik program kapsamında?
Deppler: Bence ihracatta zayıflık genellikle küresel olaylardan etkileniyor. Eğer Bulgaristana ya da Romanyaya bakacak olursanız, komşu ülkelerimize bakacak olursanız onların negatif büyüme oranları olduğunu görürsünüz ihracat konusunda. Yani bu küresel koşullardan kaynaklanıyor daha çok. Ve bu nedenle ihracat büyümesi negatif gidiyor. Yalnızca Türkiyeye has bir özellik değil.
Yani ana neden Türk Lirasının değer kazanması değil.
Deppler: Evet, kesinlikle. Türk lirasının değer kazanmasıyla ilgili olarak da şunu söylemek istiyorum. Bence rekabetçilik çok önemli bir konu. Ancak bu insanların düşündüğü gibi bir etkiye sahip değil. Döviz kurları aracılığıyla kontrol edilebilir bir konu. Döviz kurlarını kontrol etmek aslında tam olarak başarmak istediğimiz şey olmayabilir, bir illüzyon olabilir. Şu an ki koşullar altında, özellikle şimdi uyguladığımız sistemler bu şekilde geçerli olabilir. Ve biz kuru insanların, döviz kuruna, ekonomiye olan güvenini yansıtıyor ve bildiğiniz gibi güven eksikliği ya da güven bir şekilde bunu etkileyebilir. İhracat açısından daha düşük döviz kurları belki katkıda bulunabilir. Ancak bu da yüksek enflasyonun istikrarsızlığa sebep olur. Zaten şu anda uğraşmakta olduğumuz konu bu. Bu nedenle çok güçlü bir şekilde döviz kurlarına odaklanmak lazım. Yani dalgalı olması yararlı.
- Piyasa güvenini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Deppler: Evet, çok güçlü bence. Döviz kurlarına bakın, döviz kurları size bunu söylüyor zaten. İnsanların yeniden güven kazandığını gösteriyor. Faiz oranları ve bu güven yeniden sağlandığı için Türkiyedeki aktifler, hisseler yeniden değer kazanmaya başlıyor. Bu aslında bizim zaten yaratmak istediğimiz senaryo, uğraştığımız husus buydu. Ve yavaş yavaş olduğunu görüyoruz. Bir yıldır bunun için uğraşıyorduk ve işte orada bu amaca doğru ulaşıyoruz. Ben daha da fazlasını bekliyorum aslında. Ve tam anlamıyla doğru yoldayız, ve piyasaların güveni arttıkça her şey Türkiyede daha da iyi olacak. Bir yıl önceyle kıyaslayınca özellikle her şey çok daha farklı.
TÜRKİYE DIŞ ŞOKLARA GÖRE DAHA GÜÇLÜ
- Türkiyenin uyguladığı ekonomik program şimdiden sonra dış şoklara karşı dirençli olabilir mi? Türkiyede bir endişe var bu konuda. Olası bir Irak operasyonu, Amerikanın Irak operasyonu bu yılın sonunda Türkiyenin programını yoldan çıkarabilir diye bir düşünce var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Deppler: Daha önce de söylediğim gibi biz sistemin güçlü olmasını sağlamak için elimizden gelen her şeyi yaptık ve çeşitli yollarla özellikle bankacılık düzenleyici kurulun etkisinden çok daha güçlü. Bu nedenle bankacılık sektöründe daha az hassasiyet olduğunu görüyoruz. Ve döviz kuru sistemi bir başka güçlü olduğunu gösteren gösterge ekonominin.
Sanırım bu şoklara karşı dirençli olmak eskisinden çok daha büyük şu anda. Türkiye çok canlı bir komşu ülkelere sahip. Bu nedenle beklenmedik şeylere her zaman hazırlıklı olması gerekiyor Türkiyenin. Ancak Türkiye yine de zamana ihtiyacı var yeniden güveni yaratmak için. Bu güven şu anda oluşmaya başladı ancak tam olarak sağlam bir güven olduğunu söyleyemeyiz. Bunun daha da gelişmesi gerekiyor. Yarın bir şokta ne olur, tabiki bunu ben de söyleyemem. Ancak görünen o ki her şey olumlu gidiyor. Bir başka şey daha söylemek istiyorum şoklarla ilgili olarak. Bildiğiniz gibi Türkiyenin başarıyla ilgili bir sorunu var. Şu anda bizim aradığımız şey başarı. 2000 yılında Türkiyeye bakacak olursanız program çok başarılı gidiyordu ve insanlar bir şekilde başka şeylere ilgilenmeye başladılar. İlk önce ilk kriz patladı bundan sonra, sonra ikinci aşamaya geçildi. Çok fazla kriz vardı, ocakta her şey tekrar işlemeye başlamış, insanlar yine başka şeylerle ilgilenmeye başladı ve bir kriz daha patladı.
Ve Mayıstaki program yine iyileşmeye başladığı zaman başarı gelmeye başladığı zaman yine bir sorun çıktı, yine krizler ortaya çıktı. Yani hükümet bir şekilde para politikaları açısından, politikaları takip etmek, izlemek açısından ve programa sahip çıkmak açısından çok başarılı aslında. Ancak buna devam etmek çok önemli. Türkiyenin hala bir hassasiyeti var. Ve güven ortamına ihtiyacı var.
- Geçmişe bakacak olursak, 1999 Aralıka bakacak olursak, o zaman ki ekonomik program bir dövize çıpa sistemiyle başladı. Geçmişe bakacak olursanız bir hata mıydı o sizce?
Deppler: Aslında evet, geçmişe yönelik bakacak olursak o bir hata olabilir. Aslında bu sistem çok büyük bir disipline ihtiyaç duyuyordu. Ve bu direnç, şoklara karşı direnç düştüğü zaman, işte o zaman zaten kriz ortaya çıkıyor. Ve bu sistem Türkiyedeki koşullara tam olarak adapte edilmiş bir sistem değildi. Bu nedenle şubat ayında dalgalı döviz kuruna geçtik çıpa sistemini bırakarak. Ve Türkiyedeki koşullara çok daha uygundu bizce. Ve bu da ortaya çıktı zaten. Bu nedenle biz şu anda çok memnunuz dalgalı döviz kuru gerçekten anahtar bir noktası bu programın, ekonomik programın. Çünkü bu döviz kuru, dalgalı döviz kuru krizlere daha duyarlı ve kriz savar bir özelliğe sahip.
- Her şey yolunda giderse sizce Türkiye önümüzdeki yıl bu zaman nerede olacak? Ve son olarak sizin Türkiyeye tavsiyeleriniz neler?
Deppler: Evet, önümüzdeki yıl büyüme yüzde 5 ya da üzerinde olabilir. Enflasyon yüzde 30 olabilir, belki daha da düşebilir. Ya da şimdiye kadar düştüğünü görebiliriz. Bir rezerv durumu ve güven ortamı arttıkça çok daha iyi gelişmeler olacak Türk lirasında ve Türk ekonomisinde olumlu gelişmeler yaşanacak. Sanırım ekonomik açıdan program gerçekten çok sağlam gidiyor. Şu anda ihtiyacımız olan bu ekonomik tarafın, programın ekonomik tarafının tam olarak işlemesi ve meyvelerini toplamaya başlamamız. Çok az şüphem var. Bu şartlar altında Türkiye artık köşeyi döndü diyebiliriz. Bir yıl sonra tabiki çok daha iyi olacak her şey.
- Sayın Deppler çok teşekkür ediyoruz programımıza katıldığınız için, çok büyük memnuniyet duyduk. Değerlendirmeleriniz için teşekkür ederiz... |
|