|
|
Son bir yıl içinde ve özellikle enflasyonla mücadele programının başlamasından sonra yaşanan gelişmeler ise bu bağlamda, Türk ekonomisinde ve Türk siyasetçisinin ekonomiye bakış açısında kayda değer değişimlerin başlamakta olduğunu gösteriyor. Sosyal güvenlik reformunda ilk önemli adımların atılması, özelleştirme uygulamalarında yıllar sonra tekrar ivme kazanılması, yeni bankacılık yasasının çıkarılması bu çerçevede değerlendirilebilecek önemli kazanımlar. EN ÖNEMLİSİ TARIM Ancak, bence çözülmesi en zor yapısal sorunlarımızdan biri hatta birincisi tarımsal destekleme politikalarımız ve bunun kamu maliyesine ve genel anlamda piyasa etkinliğine olan olumsuz etkileri. Sorunun çözümünün zor dahası politik olarak son derece riskli olmasının nedeni ise konunun, Türkiye nüfusunun yüzde 45ini doğrudan, geri kalanını da dolaylı olarak etkiliyor olması. Gerçekten de şu anda milli gelirin sadece yüzde 15lik bölümü tarımsal üretimden gelirken, toplam istihdamın yüzde 45 gibi çok yüksek bir bölümü tarım sektöründe çalışıyor. Bu rakamlar bile tek başlarına tarımsal üretimin ne ölçüde etkinlikten uzak bir özellik taşıdığını gösteriyor. DERİNLEMESİNE BAKMAK GEREKLİ Hububat destekleme alım fiyatlarının enflasyonla mücadele programına uyumlu ancak tarım üreticisini kesinlikle memnun etmeyecek bir artış oranıyla açıklanmış olmasının konuyu Türkiye ekonomisi gündeminin birinci sırasına taşıması dolayısıyla Türkiyenin tarım politikalarındaki sorunları derinlemesine incelemeye çalışmak için uygun bir dönem olarak görüyorum yaşadığımız günleri. Ancak bir ölçüde günlük popülist söylemden kaçınma isteği ama daha çok sorunun asıl kaynağını bulma ve gösterebilme amacıyla, artış oranının haklılığı veya haksızlığını tartışmayacağım. Zira, destekleme alım fiyatları tarım kesiminin sorunları bağlamında aysbergin sadece suyun üzerinde kalan bölümü kanımca. Bu nedenle önümüzdeki birkaç yazımda, daha geniş bir bakış açısıyla tarımsal destekleme politikalarını ve bunların ekonominin diğer birimlerine etkilerini irdelemeye çalışacağım. DEVLET DESTEĞİNE MUHTAÇ Aslında tarımsal üretim, doğası gereği tam etkin olarak çalışamıyor ve bu nedenle devlet desteğine muhtaç. Bu, bütün dünyada böyle. Örneğin AB ülkeleri ve ABD, OECD ülkelerinde yapılan tüm tarımsal desteklemenin yaklaşık üçte ikisini gerçekleştiriyor. Ticaretin serbestleşmesi yönünde en radikal kurumlardan biri olan Dünya Ticaret Örgütü bile tarımda devlet desteğini onaylamak zorunda kalıyor. Ancak, sunulan desteğin de hem nitelik hem de nicelik olarak sınırları olması gerekiyor ve Türkiye bu sınırların hayli üzerinde bir desteklemeyi sürdürüyor yıllardır. Burada nitelikten kastımız uygulanan destekleme yöntemi. İKİ TÜR DESTEKLEME VAR Dünyada şu anda temel olarak iki tür destekleme yöntemi kullanılıyor: fiyat desteği ve doğrudan gelir desteği. Dünyada genel eğilim, piyasa verimliliğine olumsuz etkisi çok daha sınırlı olan doğrudan gelir desteği yöntemine geçilmesi iken, Türkiyede bu yıla kadar fiyat desteği uygulaması temelde politik kaygılarla artarak sürdürülmüş. Önümüzdeki hafta, bu destekleme yöntemlerine daha yakından bakıp, ekonomik değişkenlere olan etkilerini yorumlamaya çalışacağım. | ||||
Emine Uşaklıgil Atilla Yeşilada Celal Pir Bayram Başaran Oğuz Büktel Mahmut Kaya Murat Yeşildere Yarkın Cebeci |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||