Home page
Haber Menüsü


90’lı yılların ilahı Brad Pitt
İki kez dünyanın en seksi erkeği seçilen Pitt, yakışıklılığından çok yeteneği ve azmi sayesinde sinema dünyasının en başarılı oyuncularından biri oldu.
NTV-MSNBC
    24 Şubat—  Bugüne kadar Robert Redford, Ridley Scott, Tony Scott, Neil Jordan, Edward Zwick, Alan J. Pakula, Terry Gilliam, Jean-Jacques Annaud ve David Fincher gibi usta yönetmenlerle çalışarak kendini geliştiren aktörün fazla ayrıntılı yaşam öyküsü.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 

       Gerçek adı William Bradley Pitt olan aktör, 18 Aralık 1963’te Oklahoma’nın Shawnee bölgesinde doğdu. Babası Williams Pitt, Oklahoma’daki komyon şirketinin yöneticiliğini yapıyordu. Annesi Jane ise, sevgi dolu, dikkatli ve 6. hissi kuvvetli bir kadın olarak tanımlayan Pitt, “Annem özel biri olacağımı önceden görmüştü” diyor. Aile daha sonra Missouri’ye taşınmak zorunda kaldı. Taşındıktan sonra Kickapoo Lisesi’nde okumaya başlayan Brad, okul yıllarında her Amerikalı genç gibi, beyzbol, koro, tiyatro ve politikaya ilgi duydu ama en büyük tutkusu sinemaydı. Springfiel’da yetişti. Şehrin kolejinde okudu. Missouri Üniversitesi’ne girdi. Gazetecilik ve reklam eğitimi aldı. Kısa bir sürede dikkat çeken bir öğrenci oldu. 1987 yılında mezun olması için yalnızca iki kredisi kalmışken okuldan ayrıldı. Film yıldızı olmayı kafasına koyan Pitt, arabasına atladı ve Kaliforniya’nın yolunu tuttu. Cebine yanlızca 325 dolar koyabildi, yanına Led Zeppelin ve Jimi Hendrix kasetlerini alarak gaza bastı...


       
       Pitt, W.A.S.P Amerikan toplumunun (Beyaz Anglo-Sakson) tipik yeni kuşak kişiliklerinden birisi gibi görünmesine karşın, hayatının büyük bir bölümünü çalışarak geçirdi. Kaliforniya’da işsizliğin tüm zorluklarını yaşayan genç oyuncu, ilk iki gecesini, eski püskü arabasında uyuyarak geçirdi daha sonra da ufak tefek işlere girerek para kazandı. İncil ve dondurma sattı, bir sigara markasının tanıtımı için kostüm giyerek dev bir tavuk oldu. En son işinde ise striptiz yıldızlarının şoförlüğünü yaptı. Ailesine Pasedena’daki Sanat Okulu’nda okuduğunu söyleyen aktörün en büyük hayali ileride büyük bir yıldız olup ailesinin yüzünü kara çıkarmamaktı. Striptizcilerden biri, bir çalışma gününün sonunda, yakından tanıdığı Roy London (Sharon Stone’un menajeri) ile Brad’i tanıştırdı. Brad bu görüşme için özel bir hazırlık yapıp da şık giyinmek yerine eski bir jean ve t-shirt ile toplantıya gitti ve ilk toplantıda işi kaptı.
       
Levi's modeli
       Pitt’in oyuculuk serüveni TV dizilerine konuk oyuncu olarak katılmasıyla başlar. Yakışıklı oyuncu, “Another World” ve “Dallas” dizilerinde sarışınlığı ve ince bakışlarıyla dikkat çekmeyi başarır. Bu arada mimarlık, grafik ve desen dersleri almak gibi farklı yönlerini de geliştirecek deniyimler edindi. “ Happy Together ” ve ardından “ Cutting Class ” adlı vasatı geçemeyen filmlerde oynadı. Ardından “Freddy’s Nightmares” gibi korku dizilerinde, seks komedilerinde ve aileye yönelik sportif dramalarda rol aldığı dönem gelir. Levi’s reklamlarıyla verdiği izlenim, O’nun yakışıklı-asi genç imajını başlatmış oldu. Herkes ondan sıradan Amerikan izleyicisinin, isteklerini karşılayacak işler bekliyordu. Ancak O, birçok benzerinin saptığı yolu benimsemedi ve kişisel filmlerde rol alarak bugünkü başarısına ulaştı.
       
       
PİTT’İN HAYALLERİ GERÇEK OLUYOR

       İlk ciddi oyunculuk deneyimini 1991 yılında “ Thelma & Louise ”de yaşayan Pitt, Geena Davis’e ilk orgazmını yaşatan bir gezginciyi canlandırdı. Ancak hepi topu onbeş dakika göründüğü film onun kariyerinde oldukça önemli sayılabilecek bir basamak oldu. Bu filmden iyi de para kazandı. Discovery Center (Springfield çocukları yararına bir kuruluş)’a tam 100 000 dolarlık bağışta bulundu. Bu filmin ardından “ Too Young to Die? ” adlı TV filminde oynayan genç aktör, rol arkadaşı Juliette Lewis ile aşk yaşamaya başladı. 1992 yılında oynadığı Robert Redford’un “ A River Runs Through It ” adlı filminden bu yana en iyi performansını sergileyen Pitt, bu filmle elindeki potansiyel yeteneğin farkına vardı. Üç sene birlikte olan Pitty-Lewis çifti, belki de Hollywood tarihindeki en uzun birlikteliklerden birine imza attılar. Çift, 1993 yılında birlikte oynadıkları“ Kalifornia ” filminden sonra ayrıldı. “Kalifornia” sanatçı için bir belirgin dönüm noktası değildi belki, ancak Pitt’in hastalıklı ve derinliği olan rollere eğilimini göstermesi açısından ilginçti. Aynı yıl Quentin Tarantino’nun yazdığı “Çılgın Romantik/True Romance” filminde kısa ama farklı bir role soyundu. Bir koltukta yatarak keyif verici maddeler tüketen ve bir yandan da televizyon izleyen tipik bir Tarantino karakteri olmuştu Pitt.
       

       Anne Rice’ın romanından uyarlanan ve İrlanda’lı usta yönetmen Neil Jordan’ın elinden çıkan “Interview With The Vampire: The Vampire Chronicles” filminde hüzünlü ve hümanist vampir Louis karakterine büründü. Beyazperdenin diğer seks sembolleri arasında yer alan Tom Cruise, Antonio Banderas ve Christian Slater da bu filmde Pitt’e eşlik ettiler. Ludlow ailesinin trajik öyküsünü anlatan “Legends of the Fall”da, kızılderili gibi büyütülen vahşi ve özgürlüğüne düşkün Tristan karakteriyle etkileyici bir portre çizdi. Yine de oyunculuğundan ziyade yakışıklılığıyla dikkat çekti ve People dergisi tarafından yaşayan en seksi adam seçildi.
       1995 yılında gösterime girdiği andan itibaren modern kara-filmin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen “Seven” filminde Morgan Freeman ile, seri cinayetler işleyen bir katilin izini süren iki detektifi canlandırdılar. Bu filmde o dönemki sevgilisi Gwyneth Paltrow’da Pitt’in karısını canlandırıyordu. Filmden sonra Paltrow ile yaklaşık iki buçuk yıl birlikte olan aktör, bir ara nişanlılık devresi geçirmiş olmasına rağmen ilişkiyi noktaladı.


       
       Bir sonraki filmi “Twelve Monkeys”de yardımcı rollerden birini üstlendi. Hayranlarının karşısına görmeye alışık oldukları tarzın dışında, hafif kafayı üşütmüş Jeffrey Goines karekteriyle çıkan Pitt, bu roldeki başarısıyla 1995 yılında en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında Oscar’a aday gösterildi. Artık büyük bir yıldız ve iyi bir oyuncu olduğu herkesçe kabul edilen Pitt, daha sonra “Devil’s Own”da bir teröristi (1997), “Seven Years in Tibet”te Tibet’te huzuru bulan Avusturyalı bir dağcıyı (1997), “Meet Joe Black”te Azrail’i (1998) ve “Fight Club”da Edward Norton’ın bilinçaltı kişiliğini canlandırdı(1999). Yakışıklılığına gösterilen ilgiden rahatsızlık duymuş olacak ki, “Fight Club-Dövüş Kulübü” ve “Snatch-Kapışma” (2000) adlı filmlerde çirkin adam rollerine soyunmasıyla dikkat çekti. Pitt, Guy Richie tarafından yönetilen “Kapışma”da ne dediği pek anlaşılmayan çılgın bir İrlandalı boksörü canlandırıyor.
       
Jennifer Aniston
       29 Temmuz 2000 tarihinde “ Freinds ” dizisinin sevimli kahramanı ve şimdiki eşi Jennifer Aniston ile evlendi. 2001 yılında Gore Verbinski filmi The Mexican’da ilk kez Julia Roberts ile birlikte oynayan aktör, iki defa dünyanın en seksi erkeği seçildi. 2001 yapımı “Spy Game” ile Robert Redford’la tekrar biraraya geldi. Hayvanları koruma organizasyonuna bağışta bulunmak için Bruce Willis, Keanu Reeves ve Jonny Deep ile birlikte müzikal bir albüm kayıt eden aktörün ülkemizde gösterilen son filmi George Clooney ve Julia Roberts gibi seçkin oyuncuları biraraya getiren Steven Soderbergh yapımı “Ocean’s Eleven”.
       
       
PİTT İÇİNİ DÖKÜYOR

       “Sinema” dergisinde de yayınlanmış eski bir söyleşisinde Pitt, şöhret ve peşindeki gazeteci ordusu hakkındaki derin düşüncelerini şöyle açıklıyor.
       “Bunu fazla düşünmemeye çalışıyorum. Her şeyden önce ‘Tanrım, benim burada ne işim var’ diye düşündüm. Bir keresinde bir fotoğrafçıyı dövmüştüm ama sonra bunu her zaman yapamayacağımı fark ettim. İnsanların bir filmde çok iyi bir performans sergilediğimi ya da onları gerçekten çok etkileyen bir şey izlediklerini söylemeleri benim için çok büyük anlam ifade ediyor. Bu hoşuma gidiyor. Gitmiyor desem yalan olur. Paparazilere ve zorla bana yaklaşmaya çalışanlara gelince, dişlerimi sıkmak ve onlardan uzak durmak için elimden geleni yapmak zorundayım.”
       

       Aktör olmadan önceki yaşamı hakkında ise “Striptizcilerin şoförlüğünü yapıyordum. Özel partiler düzenleyen bir şirket için çalışıyordum. Onları gidecekleri yere götürüyor, müziği ayarlıyor ve anlaşmayı yapıyordum. Bazen onları bir gecede üç ayrı yere götürdüğüm oluyordu. Hepsi de aktristti, yani güya öyleydiler. Eve götürüp annenizle tanıştıracağınız tipte kızlar olmadıkları kesindi. Ama bazı açılardan onlara acıyordum. Büyük şehirde ayakta kalmaya çalışan küçük kasaba kızlarıydı. Ben de küçük kasaba genciydim” diyor. İlk bir buçuk yıl Los Angeles’ta yerde uyudum. Missouri’de, babasının Burbank’te bir yeri olduğunu ve orada kalabileceğimi söyleyen bir arkadaşım vardı. Orayı işleten kadın İngilizce konuşmuyordu ve ben neyle karşılaşacağımı bilemiyordum. Bir odada sekiz kişi kalıyordu ve hiç mobilya yoktu. Hepimizin bir giysi yığını ve yere serip üzerinde uyuduğumuz bir çarşafı vardı. O zamanlar bunları yaşamaktan gocunmuyordum. Benim için başarıya giden yolun bir parçasıydı.” Aynı odada kaldığı gençler içinden hayallerine ulaşmayı başarabilenin birtek kendisi olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.
       

       Ahlak sahibi bir yıldız olan Pitt, aynı zamanda kadınlar konusunda oldukça da tutucu. Bir şövalye ruhuna sahip olduğu söylenebilir. Eski kız arkadaşlarından Jill Schoelen ile ilgili anısı da bunu ispat ediyor. O sırada “Operadaki Hayalet” filminin çekimleri için Budapeşte’de bulunan dokuz aylık sevgilisi Jill’i görmeye gittiğinde başına gelenleri bakın nasıl anlatıyor:
       “Jill beni aradı ve yalnız olduğunu söyledi. Telefonda ağlıyordu ve filmle ilgili sorunları olduğunu söylüyordu. Çok büyük bir dramdı. Sahip olduğum bütün para 800 dolardı ve ben bunun 600 dolarıyla Budapeşte’ye gidebilmek için bilet aldım. Bütün gece uçtuktan sonra Londra aktarmasıyla Budapeşte’ye vardım ve doğrudan sete onu görmeye gittim. O akşam yemeğe çıktık. Bana yönetmene (Dwight H. Little) aşık olduğunu sandığını söyledi. Yönetmene aşık olmuştu! Hepimiz bir şeylerden ders alırız değil mi? Bunu tahmin etmeliydim. Ben de ‘beni bu işe karıştırma, ben gidiyorum’ dedim. Daha çok ağlamaya başladı ama ben ayrıldım. Yani o geceyi Budapeşte’de geçiremedim. Ben sadığım öyle değil mi? Paramın dörtte üçünü kız arkadaşımı görmeye gitmek için harcıyorum ve karşılığında ne görüyorum?”
       

       Gwyneth Paltrow ile evlenmek üzereyken ayrılmaları ise tamamen ortaklaşa alınmış bir kararmış. Kariyerlerinde çok hızlı bir yükselişe giren ikili yollarını ayırmanın daha doğru olacağına kanaat getirmişler. Pitt için içine kapalı bir insan olduğunu söylemek de doğru olmaz. Etrafında olup bitenlere duyarsız bir insan ise asla değil. Arjantin’de açlıktan ölmek üzere olan 14 sokak köpeğini alıp hepsine birer ev bulmuş. Daha sonrasında ise insanlara hayvanlardan daha fazla önem verdiğini kanıtlamak için kahyasına Arjantin’de yeni bir ev alabilmesi için 40.000 dolar vermiş. Pitt’in geçmişi buna benzer cömertliklerden geçilmiyor.
       
       
KISA FİLMOGRAFİ:
* Snatch(2000) * Being John Malkovich(1999) * Fight Club(1999) * Meet Joe Black(1998) * The Devil’s Own(1997) * Seven Years in Tibet(1997) * Sleepers(1996) * 12 Monkeys(1995) * Seven(1995) * The Favor(1994) * Interview With the Vampire(1994) * Legends of the Fall(1994) * True Romance(1993) * Kalifornia(1993) * Cool World(1992) * Johnny Suede(1992) * A River Runs Through It(1992) * Across the Tracks(1991) * Thelma & Louise(1991) * Too Young To Die?(1990) * Cutting Class(1989) * Happy Together(1989)
       
       Yazışma Adresi
       c/o Creative Artists Agency
       9830 Wilshire Blvd
       Beverly Hills, CA 90212
       USA
       
       
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları