|
24 Haziran Kendine saygısı olan bir aksiyon filminin sıkı bir araba kovalamaca sahnesi içermemesi mümkün mü? Yanıt vermeye gerek bile yok aslında: hemen kontağı çevirin ve gaza basın. Sinema tarihinin en hızlı kovalamaca sahneleri için yola çıkıyoruz.. |
Unutulmaz otomobil sahnelerinden |
|||
1. BULLITT (1968) | |||||||||
|
Yön: Peter Yates (Aksiyon-gerilim) Robert Vaughn açıkgöz bir politikacıdır ve Steve McQueeni önemli bir hükümet tanığını koruması için görevlendirir. Ancak tanığın, kendi cinayeti için adeta gönüllü olduğu ortaya çıkınca, kentteki politik sistemin yozluğu anlaşılır. Bu polsiye filmin San Fransisco sokaklarında gerçekleşen baş döndürücü arabayla kovalama sahneleri, türün sayısız örneğinden bıkkınlık gelmiş seyircileri bile etkileyecek türden. Frank Bullitt rolünde Steve McQueen, yalnız ve dürüst bir kahraman portresi çizerken box officete de müthiş bir başarı sağlamıştı. McQueenin eksiksiz performansı gerçekten de Amerikan sinema tarihinde, az rastlanır türdendi. Filmde ayrıca Jacqueline Bisset ve Robert Duvall da, McQueene yardım eden iki polisi oynuyorlardı. Peter Yatesin başarılı yönetiminin yanısıra, En İyi Kurgu dalında Oscar ödülü kazandıran Frank Keller da filmin önemli kozları arasında yerini aldı. 2. THE FRENCH CONNECTION - KANUN KUVVETİ (1971) | ||||||||
|
Yönetmen: William Friedkin (Gerilim-dram) The French Connection da Bullittle beraber en iyi polisiye filmler arasında gösterilir. Filmdeki ince mesajlar gürültülü ve hareketli sahnelerin gölgesinde kalsa da oldukça iyi bir filmle karşı karşıyayız. Gene Hackmanın Popeye Doyle rolünde etkileyici performansı filmin itici gücünü oluşturur. Hackman, bir türlü yakalanamayan uluslararası uyuşturucu tüccarı olan zarif Fransız Charnieryi ele geçirmeyi aklına koymuştur. Ernest Tidymanin hikayesi, New York polisi ile uyuşturucu şebekeleri arasındaki zorlu mücadeleyi sergiler. William Friedkinin hatasız ve doğal rejisi, beyazperdenin en görkemli araba ile kovalamaca sahnelerinden birini içerir. Filmin sinematografisini üstlenen Owen Roizman o derece başarılıdır ki, New York şehrinin soğuk havasını kemiklerinizde hisseder, kokusunu duyarsınız. Hackmanın yetenekli ortağı rolünde Roy Scheideri es geçmek de olmaz. The French Connection En İyi Film, yönetmen, erkek oyuncu, uyarlama senaryo ve kurgu dallarında Oscarları toplamıştı. 3. TERMINATOR 2: JUDGEMENT DAY (1991) Yönetmen: James Cameron |
||||||||
|
(Aksiyon-gerilim) Yazar ve yönetmen James Cameron gerçekten işin erbabı. Filmleri her zaman etkileyici ve son derece çarpıcı görsel efektlere, iyi çizilmiş, derinlikli karakterlere ve bir aksiyon-bilimkurgu türünde neredeyse hiç rastlanmayan sağlam ve zekice bir konu ve tatmin edici bir sona sahip. Ve Terminator 2, yönetmenin en iyi filmlerinden biri. Bu ilgi çekici devam filminde Arnold Scwarzeneggerin canlandırdığı kötü robot yeniden canlanır. Kaderi, insanlığı kötü kalpli makinalara karşı örgütlemek olan bir çocuğu, durdurulmaz, daha da güçlenmiş bir Terminatöre karşı korumak filmin konusunu oluşturur. Dur durak bilmeyen aksiyon, ilk filmdeki heyecan fırtınasını bile gölgede bırakır. Bu filmde sadece bir değil, iki yüksek adrenalinli kovalamacaya tanık oluruz. Scwarzeneggerin insanüstü yaratığı canlandırmaktaki başarısı ve Linda Hamiltonın, küçük kahramanın annesi rolünde çizdiği unutulmaz kararlı ve güçlü kadın portresi, filmi alır götürür. 4. RAIDERS OF THE LOST ARK - KUTSAL HAZİNE AVCILARI (1981) Yönetmen: Steven Spielberg |
||||||||
Harrison Ford ve Sean Connery | (Aksiyon-macera) 1930lu ve 40lı yılların macera serilerine düzülen bir zafer şarkısı niteliğindeki bu etkileyici yapım, türe hakim olan romantik gelenekleri yerle bir eder. Burada, yenilmez bir savaşçı kılıcını ahenkle savururken, Indiana Jones rolünde Harrison Ford silahını çeker ve ateş eder. 1930ların ortalarında maceraperest arkeolog Jones, dünyanın dört bir yanındaki hazineleri kurtarmak ve üniversitenin müzesine getirmek için yolculuk eder durur. Sam Amcanın emriyle, üzerinde on emrin yazılı olduğu taş sandığı bulmak için yola çıkar. Yönetmen Steven Spielbergin ayrıntılara olan merakı, klasik aksiyon filmini pek çok espriyle donatır. Özel efektçilere kucak kucak Oscar ödülü kazandıran filmde bir at, bir kamyon, sepetli bir motosiklet ve 30ların binek otomobillerinden oluşan bir kovalamaca sahnesi görülmeye değer. 5. THE SUGARLAND EXPRESS (1974) Yönetmen: Steven Spielberg (Aksiyon-komedi) |
||||||||
Steven Spielbergin bu son derece parlak komedisinde, sosyal hizmetlerin götürdüğü bebeğini geri alabilmek için hırsız kocası Clovisi (William Atherton) hapisten kurtaran, umutsuz Lou Jean Poplin rolünde çok başarılı bir Goldie Hawn izleriz. Çaylak bir otoyol devriyesinin (Michael Sacks) çalıntı arabanın içindeki çiftin peşine düşmesiyle işler kötüden felakete doğru yol alır. Küçük oğullarına yeniden kavuşmak için varını yoğunu ortaya koyan zavallı çift ile giderek sempatikleşen polis arasında bir bağ oluşur. Bu arada arkalarında, sinema tarihinin en kalabalık polis konvoylarından biri koşturur. Orijinal bir teknikle araba konvoylarının kovalamacasını bir orkestraya dönüştürürken Spielberg, filmin duygusal temasını göz ardı etmez. 6. THE ROAD WARRIOR - MAD MAX 2 (1982) Yönetmen: George Miller (Aksiyon-bilimkurgu) |
|||||||||
İşte Mel Gibsonı dünya çapında starlık mertebesine yükselten film. Kıyamet sonrası terkedilmiş bir toprak parçasında geçen filmde benzin, altından daha değerlidir. Cani bisikletliler, küçük bir petrol rafinerisindeki savunmasız iyi adamlara saldırır. Gibson, karısı ve çocukları barbar motosikletliler tarafından öldürülen mahvolmuş bir eski polistir. 1979 tarihli Mad Maxin devamı olan filmde durumu kurtarmak için kente girer. Az konuşan, yalnız kahramanımız, sinema ve edebiyatın en büyük geleneklerine uyarak, Ortaçağ, Antik çağ ve Western kültürlerini biraraya getirir. Hareketli, enerjik aksiyon filminde nefes kesici kovalama sahneleri, tarihin unutulmaz hitlerinden birine damgasını vurmuştur. 7. GOLDFINGER -007 (1964) |
|||||||||
007'nin can dostu Aston Martin |
Yönetmen: Guy Hamilton (Aksiyon-macera) 007 serisinin kuşkusuz en zekice olan filmi, James Bond filmlerinin en yaratıcılarından biridir. Uzun yol yarışında ilk defa sahneye çıkan, tam teçhizatlı bir Aston Martin, alışılmadık bir ameliyat için geliştirilmiş endüstriyel bir lazer ve melon şapkasını uçan bir giyotin gibi kullanabilen, akıllardan silinmeyecek Koreli bir eşkıya filmin starlarıydı. Gert Frobe, Bondun gelmiş geçmiş en dişli düşmalraından birini, Auric Goldfingerı canlandırıyordu. Goldfinger, dünya altın piyasasını ele geçirmeye azmetmiş son derece zeki bir adamdı. Feminist pilotu Pussy Galore rolünde Honor Blackman, seksi Sean Conneryye karşı koyabilecek güçteydi. Küçük bir nükleer bombaya kelepçelenen Bond, az ter dökmemişti. 8. THE DRIVER (1978) - SÜRÜCÜ Yönetmen: Walter Hill (Aksiyon-kara film) Az konuşan, az mimik yapan, buz gibi bir kahraman: Ryan ONeal, Walter Hillin varoluşçu filminde mükemmel bir portre çiziyordu. Adı sanı geçmiyordu ONealın; o şoför olarak biliniyordu. Büyük banka soygunlarının ele geçirilemeyen kahramanının peşinde, onu yakalamaya ant içmiş polis rolünde Bruce Derni izledik. Oyuncu kod adıyla anılan, son derece gizemli bir kadını, Isabelle Adjaniyi de eklediğinizde ortaya çıkan arketiplerle dolu, son derece iyi çizilmiş bir yapıttı. Gösterebileceğimiz tek kusur, geveze polis olabilir. Yüksek tempolu kovalamaca sahnesi, mükemmel bir gerilim filmine tempo katan nokta olmuştu. Dış çekimlerden, şoförün bakış açısıyla filme alınmış sahnelere geçen bu hızlı kaçış, Hilli bir aksiyon auteurü haline getirmişti. 9. THE ITALIAN JOB (1969) | ||||||||
|
Yönetmen: Peter Collinson (Komedi-aksiyon) Michael Caine ve Noel Cowardı suç ortağı yapan her film zaten görülmeyi hak eder. Ama bu İngiliz yapımı için, kadrosunun başarısından çok daha fazla söylenecek şey var. Soygun planı da bunlardan biri: bir konvoy tarafından sıkı korunan silahlı bir arabayı soymaya kalkışan kahramanlarımız, akla gelebilecek en büyük trafik karmaşasına sebep olmuşlardı. Suç mahallimiz İtalyanın Torino kentinde kalabalık bir meydandı. Polisin müdahalesini engelleyen trafik yoğunluğu kesinlikle dahice bir plandı. Daha da takdire şayan olan nokta, son derece donanımlı üç otomobilin, milyonlarca pound değerinde altınları taşıyarak çizdikleri kargacık burgacık kaçış rotasıydı. Kaldırımlara çıkan, merdivenlerden inen, çatılarda dolaşan konvoy, Alp Dağlarında bir uçurum kıyısında duruveriyordu. Karşımızda resmen bir dağcı vardı. İngilizlerin zevkine göre hazırlanmış olan film, hepimizi etkiledi. 10. SMOKEY AND THE BANDIT (1977) Yönetmen: Hal Needham (Komedi-aksiyon) |
||||||||
Zor seçiliyor ama arabamız havada uçuyor. |
On yıllık bir süre boyunca her türlü kaçma ve kovalamaya sahne olan filmlerde, Burt Reynoldslı Smokey serisinin bu ilk filmi kayda değer. Reynoldsun çizdiği adi haydut tipi, kaçak bir bira kamyonuna eskortluk dahil her işi yapmıştı. İşlerin karıştığı nokta, kaçak bir gelini (Sally Field) yoldan alması sonucu, müstakbel kayınpederi ve şerifle başının derde girmesiyle olmuştu. Aralarındaki çekimi farketmekte geç kalmayan ikili, devriyelerden kaçarken aptalca şakalar yapmış, köprülerden uçmuş, çukurlara düşmüş ve giderek daha da yakınlaşmıştı. Yüksek aksiyonlu film en iyi kurgu dalında bir Oscar adaylığı getirmiş olsa da, asıl başarının yönetmen Hal Needhamın olduğunu düşünüyoruz. Kalabalıkları eğlendirmeye yönelik bir aksiyon-komedi fikriyle yola çıkan filmin büyük bir hite dönüşmesi herkesi şaşırtmıştı. (Çeviren: Gökçe Aktuğ) | ||||||||
38. Rotterdam Film Festivali başladı | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||