 |
|
|||||
 |   |  |  | ||||||||||||||||||||||||
| |||||||||||||||||||||||||||
  |
 |
|||||||
|
|||||||
|
|||||||
| Sigortacılık, Türkiye’de en hızlı büyüyen sektörlerden biri. Ancak cazip büyüme potansiyeli, sektörde giderek artan sayıda şirketin faaliyete geçmesine ve sonuç olarak rekabetin had safhaya ulaşmasına neden oldu. Hızla düşen faizlerle birlikte önümüzdeki aylarda devreye girmesini beklediğimiz kanuni düzenlemeler, sektörde konsolidasyonu arttırarak, şirket sayısını azaltacak. Yüksek büyüme potansiyeli de gözönüne alındığında, önümüzdeki yıllarda Türk sigorta ‘devlerinin’ doğması çok olası. Yatırımcılar, bu sektördeki gelişmeleri dikkatle takip edip, portföylerinde mutlaka bir sigorta şirketine yer vermelidirler. BÜYÜK RESİM... Türk sigortacılık sektörü, 1991’den bu yana toplam prim üretimini ABD Doları bazında yıllık ortalama yüzde 14 arttırdı. 1999 sonu itibari ile yazılan toplam prim miktarı 2.4 milyar ABD doları. Bunun yaklaşık yüzde 30’u hayat ve kalan bölümü de hayat dışı (ev, yangın, trafik vs). Sektörde yaklaşık 63 tane sigorta şirketi ve 4 tane reasurans şirketi var. 63 şirketin 22 tanesi hayat sigortası sektöründe yer alırken kalan 41 tanesi hayat dışı sigortada faaliyet göstermekte. Şirket sayısının yüksek görünmesine karşın konsantrasyon oranı oldukça fazla: En büyük 7 sigorta şirketinin hayat dışı sigorta pazarındaki payı yüzde 53. Bu şirketler: Aksigorta, Axa-Oyak, Koç-Allianz, Anadolu, Güneş, Halk ve Başak Sigorta. FAYDALI KARŞILAŞTIRMALAR Garanti Yatırım’dan Serap Mutlu’nun yaptığı araştırmalara göre, son on yıldaki hızlı büyümeye karşın, sektördeki büyüme potansiyeli çok ciddi boyutlarda. Bunu bir karşılaştırma ile açıklayacak olursak: Türkiye’de 1999 sonu itibari ile kişi başına düşen prim üretimi yaklaşık 35 ABD doları. Bu yakın komşumuz Yunanistan’da 203 dolar, İngiltere’de 2,859 dolar ve İsviçre’de ise 4,654 dolar. Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki farkın büyüklüğünün aslında büyüme potansiyelinin ne kadar büyük olduğunu göstermesi umarım sizin de dikkatinizi çekmiştir. Burada unutulmaması gereken nokta ise şu: Bu farkın kapanması, ekonominin sağlıklı ve güçlü bir büyüme trendine girmesiyle mümkün olacaktır. Bu da uygulanmakta olan ekonomik programın başarıya ulaşmasının sektör açısından önemini ortaya koymaktadır. 2000 YILI VE ÖTESİ 1999’da yaşadığımız trajik depremler, Türkiye’de sigortacılığın taşıdığı büyük öneme rağmen ne kadar az gelişmiş olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Depremde hasar gören binaların sadece %10’u sigorta kapsamındaydı ve bunlarda büyük çoğunlukla endüstriyel işletmelerdi. Ekonomik durgunluk nedeniyle oldukça zor geçen 1998 ve 1999 yıllarından sonra, Türk sigorta sektörü 2000 yılına çok daha umutlu giriyor. İki temel nedenden dolayı: Birincisi artan sigorta talebi ve ikincisi de azalması beklenen sektör içi rekabet. Giderek hızlanan ekonomik büyüme, sigorta talebini çok olumlu etkileyecek. Örneğin artan iç talep, ticaret hacmi vs, sigorta talebini hızla arttırmakta. Bunun yanında bu sene devreye girmesi beklenen bir kanuni değişiklik de talebi hızla arttıracak: Zorunlu deprem sigortası. Eylül’de devreye girecek bu kanunla birlikte, evsahibi olan herkes yılda 50 ABD doları karşılığında 25,000 ABD dolarlık bir sigorta kapsamına girecek. Türkiye’de yaklaşık 10 milyon hanenin olduğu varsayımıyla burada ortaya çıkacak sigorta talebi son derece yüksek. KATALİZÖR GÖREVİ Sektörle ilgili diğer olumlu gelişme de hızla düşen faizler. Birçok sigorta şirketinin tek gelir kaynağı haline gelmiş olan faiz gelirleri hızla düşecek ve bu, bazı sigorta şirketlerini mali güçlük içine sokacak. Bu nedenle sektörde şirket sayısında azalmalar gerçekleşirken birleşmeler de giderek artacak. Burada katalizör görevi görecek başka bir gelişme ise kanuni düzenlemelerde yapılacak değişiklikler. SEKTÖRDEN ÇIKANLAR OLACAK Örneğin yakında devreye girmesi beklenen minimum sermaye zorunluluğu, mali durumu zayıf olan şirketleri ya sektörden çıkmaya, ya da birleşmeye ve sermaye yapılarını güçlendirmeye sevk edecek. Bu da önümüzdeki yıllarda şirket sayısını arttıracak ve küçük şirketlerin fiyat bazında büyüklerle yaptıkları rekabeti azaltarak kar marjlarını olumlu etkileyecek. Bunların dışında ayrıca, hayat sigortası sektöründeki şirketlerin özel emeklilik fonlarını kuracak olması, bu şirketleri hızla büyütecek. Faizlerdeki hızlı düşüşe paralel olarak bankaların artan ilgisi, sektörün büyümesine son derece olumlu katkıda bulunacaktır. Giderek artan sayıda banka, müşterilerine sunmayı planladıkları yeni ürünler arasında sigorta ürünleri önde gelenler arasında. Bankalar, şubelerini sigorta acentaları gibi kullanarak sigortacılık ürünlerini pazarlama ve dağıtmaya ağırlık vererek hem müşteri kazanma hem de düşüş trendindeki kar marjlarını korumayı hedeflemekte. Bu haftalık bu kadar. Önümüzdeki hafta daha da ilginç bir sektör var. Aman kaçırmayın! | ||||
| |
|||
  Emine Uşaklıgil Atilla Yeşilada Celal Pir Bayram Başaran Oğuz Büktel Mahmut Kaya Murat Yeşildere Yarkın Cebeci |
|||
| |
|||
 |
|
 |
|||||||||||||||
   |
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
| Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||
 | |||||||||||||||||
