|
|
|
17 Ocak 2000 tarihinde Beykozda bir hücre eve yapılan Hizbullah baskını Türkiye için tarihi bir dönemi başlattı. Önce yasadışı Hizbullah örgütü tel tel çözüldü. Olarca hücre evden onlarca ceset bulundu.
|
|
|
|
| | 
Ancak bu baskın bambaşka bir sonuç daha doğurdu. Baskında elde edilen dökümanlarla Uğur Mumcu Uzun Takip (UMUT) operasyonu başlatıldı. Hücre evden alınan disketlerin çözümünün ardından, başta Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetleri olmak üzere toplam 22 faili meçhul cinayetin aydınlatılmasına yönelik ip uçları ortaya çıktı. Operasyon Yusuf Karakuş ve Abdülhamit Çelikin yakalanması ve verdiği ifadelerle derinleşti.
|
|
|
|
| | 
Operasyonun dönüm noktası ise, kilit isimler askeri kanat sorumlusu olduğu öne sürülen Ferhan Özmen ve Necdet Yükselin yakalanması oldu. Sanıkların verdiği ifadeler, olay yerlerinde yaptırılan tatbikatlarla, soruşturma savcısı Hamza Keleş, 9 sanık hakkında idam istemli 17 sanıklı davayı açtı. Savcı Hamza Keleş, iddianamesinde, sanıkların yasadışı Tevhit-Selam ve Kudüs örgütlerine üye olduklarını, defalarca İrana giderek burada teorik ve pratik eğitim aldıklarını iddia etti. Savcı Keleş, bu örgütlerin İranla doğrudan bağlantısı olduğunu da öne sürerek, faili meçhul cinayetlerin İran gizli servislerinin yardımı ile işlendiğini ileri sürdü.
|
|
|
|
| | 
Dava sürecinin ardından ilginç gelişmeler de yaşandı. Savcı Keleş, sanıklardan Abdülhamit Çelik konusunda kendisini yanılttığı gerekçesiyle İstanbul Polisi hakkında dava açtı. Cezaevinde itirafçı olmak için başvuran bazı sanıklar ise daha sonra bu niyetlerinden vazgeçti. Davanın kilit sanıkları, psikolojimiz bozuldu diyerek uzun süre ifade vermekten kaçındı.
Dava, yaklaşık 2 yıllık sürecin ardından verilen bugünkü kararla ilk aşamayı bitirdi. Davanın tarafları temyiz için Yargıtaya başvurursa davanın ikinci aşaması başlayacak.
|
|
|