|
10 Aralık İnsan Hakları Günü Sezer: Devlet, insan haklarının tam gerçekleşmesi için ortam yaratmalı |
|||
İnsan haklarından sorumlu Devlet Bakanı Nejat Arseven, insan haklarına saygıyı Türk insanının layık olduğu en yüksek düzeye çıkarmak kararında olduklarını belirterek, bu konuda ülkede yürütülen çalışmalara, uluslararası düzenlemelerle geliştirilen standart ve ölçülerin ışık tuttuğunu bildirdi. Arseven, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla bir bildiri yayımladı. Bildiride, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin özünde insanı en yüksek değer olarak kabul eden bir anlayışın yer aldığını ifade eden Arseven, bu nedenle de insanların eşit ve özgür olarak dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez, bölünmez ve evrensel nitelikteki haklara sahip olduğunu kaydetti. | |||||||||
|
EKSİKLERİMİZİN BİLİNCİNDEYİZ Arseven yayınladığı bildiride şunları kaydetti : İnsan haklarına saygıyı Türk insanının layık olduğu en yüksek düzeye çıkarmak kararındayız. Bu konuda ülkemizde yürütülen çalışmalara bu uluslararası düzenlemelerle geliştirilen standart ve ölçüler ışık tutmaktadır. Bu alanda bazı eksiklerimizin olduğu bilincinde olarak çalışmalarımız artan bir hızla sürdürülmektedir.Bu bağlamda, anayasamızda temel hak ve özgürlüklerin sınırlarını genişleten önemli değişiklikler yapılmıştır. Cumhuriyeti tarihimizde olağanüstü dönemler dışında, toplumsal uzlaşma ve sivil inisiyatif ile gerçekleştirilen bu ilk kapsamlı anayasa değişikliği AB sürecinden bağımsız olarak demokrasi ve insan hakları alanlarındaki ilerlemeler bakımından bir dönüm noktası niteliğindedir. Yaptığımız değişikliklerle, hak ve özgürlüklerin sınırlarının çağdaş düzeye yükseltilmesi yolunda çok büyük mesafeler alınmıştır. Bu çerçevede düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin alanı genişletilmekle kalınmamış, bunlara anayasal güvenceler de getirilmiştir. YILMAZIN SÖZLERİ ANAP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, Türkiyede, toplumsal kesimler ve ülke siyasetinde söz sahibi olan politikacı ve idareciler olarak kendilerinin de insan hakları zemininde birleşmek zorunda olduklarını bildirdi. Yılmaz, şunları kaydetti: İnsan haklarını sadece söylemimizin değil, yaklaşım ve uygulamalarımızın da ortak paydası haline getirmeliyiz. İnsan haklarının, ancak demokratik bir atmosferde ve hukuk devleti zemininde yeşerebileceğini de unutmamalıyız. Yaratılmışların en şereflisi olan insanın onurunu yüceltmek, hak ve hürriyetlerini genişletmek yanında, ekonomik ve sosyal sorunları çözerek ona layık olduğu hayat şartlarını sağlamakla mümkündür. Bu konuda varacağımız toplumsal ve siyasal mutabakat, yaşadığımız ekonomik sorunlara daha sağlıklı ve kalıcı çözümler getirebilmemizi sağlayacaktır. Bu düşüncelerle, Dünya İnsan Hakları Gününü kutluyor, ülkemiz ve insanlık için hayırlı gelişmelere vesile olmasını diliyorum. DIŞİŞLERİ BAKANI CEM Dışişleri Bakanı İsmail Cem, günümüzde insan haklarının evrensel özelliğinin her türlü tartışmanın ötesinde olduğunu belirtti. Cem, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin evrenselliği nedeniyle artık her ülkenin bu konuda uluslararası değerlendirmelere ve eleştirilere açık olmayı kabul ettiğini belirterek, şunları kaydetti: İnsan hakları sadece ahlaki bir yükümlülük değil, siyasi anlam ve içerik de kazanan bir değerler bütünüdür. Günümüzde insan haklarının evrensel özelliği her türlü tartışmanın ötesindedir. İnsan haklarına saygı gösterme yükümlülüğü ve bu hakların ölçütleri tartışma konusu olmamaktadır. İnsan haklarına saygının, her şeyden önce Anayasadan kaynaklanan bir görev olduğuna işaret edilen mesaj, şöyle devam ediyor: Anayasamızın 2. maddesine göre, Türkiye Cumhuriyeti, insan haklarına saygı temeli üzerinde kurulmuştur. Cumhuriyetin diğer nitelikleri olan demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti gibi bu niteliği dedeğiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez. | ||||||||
|
KUTANIN MESAJI Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Recai Kutan da 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla yayınladığı mesajda Türkiyenin de imza attığı bildirgenin birçok maddesinin ihlal edildiği, vatandaşa yönelik baskı, zulüm ve dayatmaların her vesileyle ve çeşitli şekillerde gündeme geldiği bir dönemde, bugünü doya doya kutlayamadıkları için üzgün olduğunu söyledi. Kutan, 11 Eylüldeki menfur hadise sonrası, bu terör saldırısı bahane edilerek, ABDden başlayan ve bütün dünyaya yayılma eğilimi gösteren insan hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı tavırların endişe verici bir şekilde tırmanmasından kaygı duymaktayız dedi. | ||||||||
|
İNSAN HAKLARI SEMPOZYUMU İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Hüsnü Öndül, Türkiyenin insan hakları alanında etkili bir değişim ve dönüşüme girdiğini söyledi. İnsan Hakları Haftası etkinlikleri çerçevesinde, İHD Diyarbakır Şubesi tarafından düzenlenen ve Çok kültürlülük ve kültürel kimlik ile Göç ve Yerleşim Hakkı konularının işlendiği İnsan Hakları Sempozyumu, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Tiyatro Salonunda devam etti. Sempozyumda konuşan İHD Genel Başkanı Avukat Hüsnü Öndül, haklar ve özgürlükler konusunda özellikle de dillerin ve kültürlerin korunması ile ilgili olarak Türkiyenin derin bir değişim ve dönüşüm sürecine girdiğini belirtti. GÖÇ VE YERLEŞİM HAKKI Sempozyumda Göç ve Yerleşim Hakkı konusunda konuşan Sosyolog Pınar Selek ise insanın varlığının çevresinin ürünü olduğunu belirterek, insanın tüm ilişkilerinin çevresiyle şekillendiğini ve göç ile insanların bütün bunlardan uzaklaştığını söyledi. Selek, konuşmasını şöyle sürdürdü: Zorunlu göç aslında bir ölümdür. Çünkü insanın kültürünü oluşturan çevresinden kopuştur. Deniz, ırmak gibi tüm çevresel unsurlar insanın günlük yaşantısını şekillendiren unsurlardır. İnsanların çevresindeki bu unsurlarla girdikleri ilişki, onların günlük yaşantısını ve kültürünü de belirler. Bu yaşantı ve kültüründen aniden koparılan insanlar, uzun süren travmalar yaşamaktadırlar. Toplum olarak yaşadıklarımızla hesaplaşmamız halinde kaybettiklerimize kavuşacağımıza inanıyorum. Sempozyumda konuşan Gazeteci Hrant Drink de çok kültürlülük kavramının yeni yeni kullanılmaya başlandığını hatırlatarak, şöyle dedi: Oysa bu coğrafyada çok eskilerden beri çok kültürlülük var ve yaşanıyor. Osmanlı tarihi boyunca çok kültürlülük yaşanırken tek kültürlülüğe doğru bir süreç yaşadık. Şimdi ise kısa bir süre önce çeşitli bölgelerden farklı toplumların göçünü yaşayan Avrupa, bu farklılığı ve çok kültürlülüğü usulüyle biçimiyle ve insani değerleriyle hayata geçirmeye çalışıyor. İNSAN HAKLARI-2001 Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Yaşam hakkı kadar kutsal olan çalışma hakkının alınması, en temel insan hakları ihlalidir dedi. Sosyal Demokrasi Vakfının (SODEV) koordinasyonunda 40ı aşkın sivil toplum örgütünün katılımıyla düzenlenen İnsan Hakları 2001 etkinliklerinin tanıtımı amacıyla, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Lokalinde Basın Konferansı ve İnsan Hakları Forumu gerçekleştirildi. Forumda konuşan Çelebi, her senesi insan hakları ihlalleriyle dolu olan bir tabloyu yalnız kendilerinin değil, hükümetin ve parlamentonun da söylemeye başladığını kaydetti. MANİSA ÖRNEĞİ İşkence ile faili meçhul cinayetlerin sonuçlarının henüz alınmadığını ve bu konuda hukukun işlemediğini savunan Çelebi, örnek olarak da Manisa davasını gösterdi. Çelebi, bundan güç alanların daha çok işkenceye devam ettiğini öne sürerek, şöyle dedi: Bugün yaşadığımız temel sıkıntı, örgütlü toplumun engellenmesidir. 12 Eylül süreci hala devam ediyor. İnsan hakları ihlalleri bu sürecin devamıdır. Örgütlü toplumun yaratılmaması için yasa ve anayasalarda yapılan düzenlemeler, ülkeye insan hakları ihlallerine taşıyan süreci yaşatmıştır. ÇALIŞMA HAKKININ ELDEN ALINMASI... 12 Eylül öncesinde 3 milyon olan sendikalı işçi sayısının 800 bine indiğini, 1992den bugüne kadar 130 bin işçinin sendikalı oldukları için, 2 milyon işçinin de ekonomik kriz gerekçe gösterilerek işinden atıldığını kaydeden Çelebi, Yaşam hakkı kadar kutsal olan çalışma hakkının alınması, en temel insan hakları ihlalidir diye konuştu. KARAKAŞIN GÖRÜŞÜ SODEV Başkanı Ercan Karakaş da, son yıllarda hemen her hükümet programında insan haklarına saygının sağlanacağı, insan hakları uygulamalarının imzalanmış olan uluslararası anlaşmalara uygun hale getirileceğinin yer almasına karşın sorunun hala çözülemediğini bildirdi. Siyaset, birçok alanda olduğu gibi insan hakları konusunda da sınıfta kalmıştır diyen Karakaş, Ülkemiz yeni bin yıla, insan hakları sorunlarını aşmış olarak girme başarısını gösteremedi şeklinde konuştu. Karakaş, bunun nedeninin, devleti yönetenlerin insan haklarına içtenlikle bağlı olmamaları, insan haklarını ihlal edenlerle etkin biçimde mücadele etmemeleri, bunun için gerekli olan yasal ve fiili önlemleri almakta ayak sürtmeleri olduğunu savundu. GÖSTERİ VE PANELLER İnsan Hakları 2001 Koordinatörü Vecdi Sayar da, 14 Aralık Cuma gününe kadar sürecek etkinlikler kapsamında, 5 film, 4 tiyatro ve 1 saydam gösterisi, 1 şiir dinletisi ve İnsan Hakları Bağlamında Ekonomik ve Sosyal Haklar ile Medya ve İnsan Hakları konulu 2 panel gerçekleştirileceğini söyledi. TÜRK KADININ SİYASETTEKİ YERİ, UTANDIRIYOR Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı İnsan Hakları Platformu Başkanı Müjgan Suver, Dünyaya sunmaya hazırlandığımız laik, Müslüman, demokrat Türkiye modelinde kadının siyasetteki yeri, İnsan Hakları Gününde bizleri utandırıyor dedi. |
||||||||
Kriz, kadınları bu sefer daha çok vurdu | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||