Home page
Haber Menüsü


Hüsrev Gerede’nin Atatürk anıları
Emekli askeri öğretmen, tarihçi Sami Önal tarafından yayına hazırlanan Hüsrev Gerede’nin anılarında, Atatürk’ün “Çok hafif ve zarif dans ettiği” belirtiliyor.
AA
    1 Aralık—  Sami Önal tarafından yayına hazırlanan anılarda, Hüsrev Gerede, Atatürk’ün görkemli bir biçimde zeybek oynayışını şöyle anlatıyor: “Biçimli vücudu ile frakı içinde kollarını havaya kaldırarak bir diz çöküşü vardı ki insana Aydın dağlarında Yunanlılar’a pusu kuran kahraman Mestan efelerini anımsatıyordu. Gazi bu görünüşü ile üzerindeki frak yerine başında oymalı fes, belinde yatağan, omuzlarında fişeklikler taşıyan bir savaşçı izlenimi veriyordu. Zeybek figürleri arasına fokstrot (dört tempolu bir dans) karıştırması da, dağlardan inen bir efenin salonda barışçı olarak çağdaş danslar ettiğini, Türk’ün bu iki kimliğini çok güzel kaynaştırdığını göstermekteydi.”  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Atatürk’ün yakın silah arkadaşlarından Hüsrev Gerede’nin sağlığında yayınlayamadığı anıları, gün ışığına çıkarılıyor. “Atatürk’ten sözünü sakınmayan arkadaşı” olarak tanımlanan Gerede, anılarında, Atatürk’ün kişisel özelliklerinden, özel yaşamından örnekler de veriyor.


Hüsrev Gerede
       Emekli askeri öğretmen, tarihçi Sami Önal tarafından yayına hazırlanan Hüsrev Gerede’nin anılarından bazı bölümler, Popüler Tarih dergisinin Aralık sayısında yer aldı. Gerede’nin anılarında, Atatürk’ün ayrıldığı eşi Latife Hanım’dan şöyle söz ediliyor: “İyi eğitim görmüş, kibar, terbiyeli, hoşsohbet bir genç kızdı. İyi derece Fransızca biliyor, yakın akrabalarından Halit Ziya Uşaklıgil’den okuduğu Türkçe’yi çok güzel kullanıyordu. Tüm bu özellikleri ve uygar kişiliğiyle ilgisini çektiği içindir ki Atatürk bir süre onunla evlendi. Ancak taşıdığı üstün özelliklere karşın Latife Hanım, nasıl olup da Atatürk gibi yüce bir kişinin Türk ulusu için gerekliliğini anlayamadı, kendi kişiliğinden özveride bulunamadı?”
       
“DEVRİMCİ ARKADAŞLARININ BEKAR KALMALARINI İSTERDİ”
       Atatürk’ün, devrimci arkadaşlarının bekar kalmalarını istediğini anlatan Gerede, “Evlenenlerin yurt ve ulus işlerine yeterince zaman ayıramayacaklarından, kendilerini veremeyeceklerinden korkardı. Bence gerçek düşüncesi bu değildir. Bu düşünce aslında, mutlu ve tatlı aile yaşamının mücadele azim ve gücünü azaltmaması konusunda bir anımsatmadır” diyor.
        Gazi’nin bazı arkadaşlarının bekar kalmalarını istemesini ve ruhsal isyanını, iki nedene bağladığını belirten Hüsrev Gerede, bunları şöyle açıklıyor: “Birincisi, özel yaşamında bu arkadaşlarının sürekli olarak yanında bulunmalarını istemesi; ikincisi de kendisinin evlilik denemesinde uğradığı şanssızlık ve aradığı iç huzurunu bulamamasıdır. Eğer O, savaş alanlarında ve siyasal yaşamında gösterdiği başarı ile yakaladığı şansı evlilikte yakalamış olsaydı, durum çok farklı olurdu.”
       
  ULU ÖNDER'İ ÖZLEMLE ANIYORUZ
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatı
Tarihlerle Atatürk yıllığı
Dünya basınında Ata'nın ölümü
Son sözü "Saat kaç?" oldu
Fotoğraflarla Atatürk 1
Fotoğraflarla Atatürk 2
Fotoğraflarla Atatürk 3

       
ZARİF DANS EDERDİ...
       Atatürk’ün “Çok hafif ve zarif dans ettiği”ni kaydeden Gerede, hiç unutamadığını belirttiği bir anısını şöyle anlatıyor: “Kızlarından Rukiye’nin Dolmabahçe Sarayı’nda düğünü yapılıyordu. Düğünde beden eğitimi uzmanlarından saygıdeğer Selim Sırrı (Tarcan) Bey de vardı. Gazi, Selim Sırrı Bey’den yeni hazırladığını duyduğu Zeybek oyununu göstermesini rica etti. Selim Sırrı Bey, eski Yunan danslarından esinlenen zeybek oyununun güzel parçalarından oluşan bir gösteriyi kızıyla birlikte sundu. Gazi dayanamadı. Yeniden müzik çaldırarak manevi kızı, güzel dans eden Nebile ile bir zeybek oynadı.” Gerede, Atatürk’ün görkemli bir biçimde zeybek oynayışını daha sonra şöyle anlatıyor: “Biçimli vücudu ile frakı içinde kollarını havaya kaldırarak bir diz çöküşü vardı ki insana Aydın dağlarında Yunanlılar’a pusu kuran kahraman Mestan efelerini anımsatıyordu. Gazi bu görünüşü ile üzerindeki frak yerine başında oymalı fes, belinde yatağan, omuzlarında fişeklikler taşıyan bir savaşçı izlenimi veriyordu. Zeybek figürleri arasına fokstrot (dört tempolu bir dans) karıştırması da, dağlardan inen bir efenin salonda barışçı olarak çağdaş danslar ettiğini, Türk’ün bu iki kimliğini çok güzel kaynaştırdığını göstermekteydi.”
       
HÜSREV GEREDE KİMDİR?
       Hüsrev Gerede, 1886’da Edirne’de doğdu. Çocukluğu babası Mehmed Ali Paşa’nın görev yaptığı yerlerde geçti. Erzurum’da başlayan okul yaşamını babasının orada ölümü üzerine taşındıkları İstanbul’da sürdürdü. 1905’te Harp Okulu’nu, 1908’de Harp Akademisi’ni bitirdi. Çok önemli askeri görevlerde bulundu. Gerede, Mondros Mütarekesi’nin imzalanışı (30 Ekim 1918) sırasında Erzurum’da Kazım Karabekir Paşa’nın kurmay başkanıydı. Ancak sağlık sorunları nedeniyle izin alarak İstanbul’a geldi. O günlerde Mustafa Kemal Paşa da İstanbul’daydı. Şişli’de oturduğu evde, yeni atandığı Üçüncü Ordu Müfettişliği görevine gitme hazırlığı yapmakta, birlikte götüreceği subayların seçimiyle uğraşmaktaydı. Hüsrev Gerede, Mustafa Kemal Paşa’nın 18 kişilik ekibinde yer alarak 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuru ile Samsun’a hareket eder. Mustafa Kemal Paşa ile aralarındaki dostluk ve yakın çalışma arkadaşlığı bu yolculukla başlar, Atatürk’ün ölümüne dek sürer. Gerede, Cumhuriyet’in ilk yıllarından emekli olduğu 1949’a dek Dışişleri Bakanlığı örgütü içerisinde önemli görevler üstlenir. İki kez de milletvekilliği yapar. Anılarını emekli olduktan sonra kaleme alır.
       
ANILAR NEDEN YAYINLANAMADI?
       Sahaflık da yapan Sami Önal, anıların bugüne kadar yayınlanamayışının nedenini ise şöyle anlatıyor: “Hüsrev Gerede anılarını dört kitapta yayımlamayı düşünmüş, ancak yaşadığı dönemde, üçüncü sıradaki ‘İran Hatıratı’nı yayımlayabilmiştir. ‘Harp İçinde Almanya’ ise ölümünden uzun yıllar sonra kitaplaşmıştır. Hüsrev Gerede’nin anılarının en önemli bölümünü oluşturan ‘Atatürk’ ve ‘Kurtuluş Savaşı’ yazılar, Osmanlıca el yazısı notlar halinde, dosyalar içerisinde kalmış... Bu notların temize çekilip yayına hazır duruma getirilememesi, Ankara’da yedek subaylığını yaparken bir bomba eğitimi sırasında ölen büyük oğlu Faruk yüzündendir. Oğlunun ölümü, Hüsrev Gerede’yi derinden sarsmış, kaleme aldığı anılarına gösterdiği özenin azalmasına, yazdıklarını yeniden gözden geçirememesine neden olmuştur. Belki bu işi daha sonraki yıllar yapacak, anılarını derleyip toparlayarak yayına hazır duruma getirecekti. Ancak bu kez de kendisi ölünce (1962), Gerede’nin ‘Atatürk’ ve ‘Kurtuluş Savaşı’ üzerine yazdığı anılar, dosyalar içerisinde, karışık notlar halinde kalmış, düzenlenip yayımlanmak için başka kişilerin yardımına ihtiyaç duyulmuştur.”
       
 
       
    TOP5 Kriz, kadınları bu sefer daha çok vurdu  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları