| | | Yönetim Biliminde neredeyse ağzı olanın konuştuğu bir dönem yaşıyoruz (sözüm meclisten içeri:). Terimler türüyor, gurular yükseliyor. Business 2.0ın son sayısında Guru Rehberi verilmiş... Üstelik ekinde Guru Oyun Kartları da var; üzerinde her birinin öne çıktığı konuları, kimin ne kadara konuştuğunu yazıyor...
İdil Akidilin diğer yazıları
John Maynard Keynes: Kendilerini entellektüel çalışmalardan uzak bulan pratisyenler, işlevsiz ekonomistlerin veya birkaç yıl öncesinin akademik aceleyle/dikkatsizce yazılmış metinlerinin kölesi oluyorlar. demiş. Günlüğü yaklaşık 50.000 $ a konuşan (Michael Porter 70.000 $, Tom Peters 65.000...) bugünün iş dünyasındaki guruları için de aynı şeyi söyleyebilir miyiz? Neredeyse yeni fikirlerden, çözümlerden çok guru var. Bir de Keynes, Taylor, Smith bugünlerde yaşamış olsalardı...
İş yaşamı bize çok karmaşık geliyor. Bu noktada paranın satınalabildiği ise açıklık oluyor. Kalite çemberleri, Kurumsal Karne (balanced scorecard), CRM vb. birçok terimin uçuştuğu Yönetim Bilimi, aslında çoğu zaman tekerleği yeniden keşfediyor, yeni yola (tercihen karmaşık olan) başka bir isim buluyor, pahalı çözümler öneriyor. Aslında, örneğin, adı yukarıda geçen teknikleri uygulamaya başlamak için bilgi teknolojilerine ihtiyaç yok. Teknoloji desteğinin olması başarısını arttırır bu uygulamaların elbette, ancak bu yüzden - özellikle yatırım bütçelerinin kısıldığı bugünlerde ertelemek - daha çok karşılaştığımız bir durum. (Bir yandan da teknoloji desteği ile sistemin kurulması, bilginin veritabanında olması, kişilerin kullanacağı anlamına gelmiyor.) Soruna yaklaşırken elimizdekilerden başka nelere de ulaşmamız gerektiğinin üzerine odaklanıyoruz.
Sıkça, olaylara karşılık verirken karmaşık yolları seçiyoruz. Örneğin, son derece adil olması için birçok faktöre, hem de farklı ağırlıklarla dayandırılarak hazırlanmış Performans Değerlendirme Sistemini ya da prim dağıtım modelini yöneticilere ve çalışanlara temel felsefesini kaybettirmeden anlatabilmek / öğretebilmek savaşı bir yana, böyle karmaşık bir sistemde uygulama birliği sağlayabilmek de sorun. Diğer taraftan - zorunluluklarla yapılan - kural dışı uygulamalar yüzünden sisteme olan inancı bütünüyle yitirmek de olası. Oysa, bu sistemlerin felsefesini ve sonuçlarının neleri etkileyeceğini basit ve açık bir dille çalışanlara ve yöneticilere iletmek, iletişimden korkmayarak istisna uygulamalar hakkında da birkaç sözcük sarfetmek hayatı kolaylaştırır.
Belki de yıllar geçtikçe, karmaşıklığın diğer yüzünde basitlik olduğunu farkediyoruz. Basitliğin getirdiği esnekliği, yaratıcılığı görüyoruz...
(Son söz: İngilizce konuşan ülkelerde kısaca KISS derler - Keep it simple and short! Hatta Güney Afrikada bu isimde bir Siyasi Parti bile var.
| |