|
|
6 Kasım Görevinden alındığı saatlerde Fatih Terim, İstanbulda takımdaşlık konulu bir seminer veriyordu. Seminerde Terim bazen öyle şeyler söyledi ki o anda aklımızdan bile geçmeyen şeyler akşam saatlerinde başımıza geldi... Kim inanırdı? Biliyor da bizden saklıyor muydu? |
Filmi başa sardım. Dün dörtbuçuk saat boyunca podyumda, iş dünyasına yönetmek, değiştirmek ve başarmak üzerine konuşan adamın birkaç saat sonra yüzyıllık kurum dediği kulübünden bir telefonla uzaklaştırdığını duyunca, dünü bir daha yazma gereği duydum. Swissoteldeki toplantı biraz gecikmeli başladı. Terim bütün gece uyumamış, sabaha karşı bindiği uçaktan Ümit Davalayla birlikte inmişti. İş dünyası gurusu Claus Moller, onun EQ notunu ölçtüklerini ve iyimserliğini, yapabilirim, başarabilirim tavrının tüm teknk direktörlerin üzerinde olduğunu söyleyerek başladı.. Buraya kadar sürpriz yoktu.. DEĞİŞİME EN SICAK GALATASARAYDI Sonra Terim kürsüye çıktı. Kurumları nasıl değiştirdiğini anlattı. Kurallar belli bir noktadan sonra bozulmak içindir dedi. Milyonlarca dolarlık kararlar kolay verilmiyor dedi ve ekledi: Bunca kurum içinde değişikliğe en sıcak bakan kurum Galatasaray oldu. Allahı var, o yönetimle kavga gürültü ayrıldık ama hepsinin hakkını vermek lazım. Bana değiştirmek istediklerim konusunda hiç engel olmadılar. GEÇMİŞLE YAŞAMAM DEDİ AMA... İşaretler gelmeye başladı.. Milan belli ki Terime zorluk çıkarıyordu. Tüm konuşma boyunca GSyi, Kopenhagı Milli Takımlı günleri anlatıyor ama Fiorentina ve Milanı ağzına almıyordu. BJK Maçı öncesi paralarını alamayan GSlı oyuncularla yaptığı toplantıyı, Kopenhagda maç sonrası teknik ekibini boşalan stadın loş ışıkları altında skorboardun yanına çıkarışını, kupayla dönüşte üstü açık otobüsten Ataköyde inip oyuncuları bırakıp, polis eskort aracıyla eve gidişini.. daha duymadığımız pekçok anekdotu anlattı. Arada Gündemde olan insansanız, pekçok kişinin kıskançlığını çekersiniz dedi. Elektriğiniz ekibinize geçmeli dedi. Belli ki Gallianiyle yıldızı barışmıyordu. Firenzeden getirdiği ekibine, Rui Costa ve Ümite gerekli değer verilmiyordu. NE ATEŞLERDE YANDIK... Biz ne ateşlerden geçip geldik..Bu alınan kararlar o anda alınmıyor ki. Burada mücadele ettiğim insanlarla ben İtalyada da uğraşıyorum. Tribünler Futbolcu istifa demez ki hiç.. Belki yönetim istifa derler ama en kolayı teknik direktör gitsin demektir.. Sonra aniden dışarıda yaşamak sandığım kadar kolay değilmiş deyiverdi. İlk kez onu yorgun görüyorduk. O hiç azalmayan Milli gururu bir şekilde kırılmıştı. Türkiyenin, Türklerin imajını değiştirmek için çok uğraşmamız lazım diye devam etti. Ben hala kendi değişimimle uğraşıyorum diye bir ölçüde zaaflarını itiraf etti. EKİBİNİN TAMAMI ORADAYDI Sabahın erken saatlerinde başlayan toplantı boyunca Terimin ekibi tam takım yanındaydı. Eski Yardımcısı Müfit Erkasap, Bakan Fikret Ünlü, Ayhan Bermek hepsi çevresinde bir sevgi halesi oluşturmuşlardı. Gazetecilerin sorularını yanıtlamaya istekli görünmüyordu, ama iş dünyasıyla bol bol sohbet etti, imza dağıttı. Yemekten sonra daha da neşeliydi. Bol esprili, hatta taklitlerle süslediği bir konuşma yaptı. Hiçbir başarı gerçekten cezasız kalmıyor mu? diye gelen soruyu, Böyle şeyler olabilir ama Çalışmaktan, sevmekten bıkmamak lazım dedi. Siz düzen inşa etmeyi, sıfırdan sistem yaratmayı seviyorsunuz..Şimdi tepesinde oturduğunuz kurulu düzen sizi mutlu ediyor mu? sorusuna gözlerini kaçırarak yanıt verdi. Evet, Milanla kupa kazansa onun için çok değerli olurdu. En az GSyle kazandığı kadar sevinirdi. Çünkü o kurum, yüzyıllık oturmuş gelenekleri olan bir kurumdu... Keşke... dedi..ne güzel olur yine final oynasak.. NE OLDUYSA ARADA OLDU Basın toplantısında kameraların önüne geçtiğindeyse artık bakışları donuktu. Aklı başka yerdeydi.. Konferansın başında yaptığı Ev de Milanelloden 50 km uzakta esprileri geride kalmıştı. Soruları alıştığı tarzda yanıtladı. Ekibi artık basını yanına yaklaştırmıyordu. Fısıltılı sorular bıraktı arkasında.. Kırılmıştı. Kontesin kocası Ancelotti aylardır uğraşıyordu. Teknik bilgisi bile sorgulanan bu prens, Macchiavellinin metodlarını pek güzel uyguluyordu. Türkiyede kurulan mahkemeler orada da her Pazartesi gecesi kuruluyor, yaşlı başlı adamlar Terim gitsin Totti gelsin, yok olmaz Ancellotti gelsin... diye birbirlerine bağırıyordu. Terim, orayı Batı sanmıştı. Galiba biz de, o da yanıldı. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||