Home page
Haber Menüsü


 
Catherine Zeta-Jones’un ‘Chicago’ zirvesi
Ülkemizde henüz gösterime giren ‘Chicago’ müzikaliyle kariyerinin ilk Oscar adaylığını kazanan güzel yıldızın başarı öyküsü...
NTV-MSNBC
 
    10 Mart—  Küçük yaşlarda gönül verdiği oyunculukta hayli iddialı olan sanatçı, zirve yolunda büyük adımlarla ilerlerken özel hayatıyla da hep gündemde kaldı.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 

       Beyazperdede göründüğü ilk filmlerinde hemen herkes Catherine’nin Latin Amerika kanı taşıdığına inanıyordu ama aslında o doğma büyme Galli. 25 Eylül 1969 tarihinde dünyaya gelen Catherine, küçük yaşlardan itibaren şarkı ve dans dersleri aldı, bölgelerindeki Katolik cemaatin amatör gösterilerine katıldı. Bu gösterilerde büyük sükse yapan küçük Catherine, dışarıdan gelen grupların da dikkatini çekti. 14 yaşındayken bir show grubunun yapımcıları, onu ‘The Pajama Game’ adlı oyunlarında oynaması için kadroya aldılar.
       Çok genç yaşlarda başlayan sahne tecrübesi, genç kızın yolunu çizmişti. 15 yaşında Londra’ya gitti ve iki yıl süreyle West End’de sahnelenen ’42. Cadde’ müzikalinde rol aldı. Buradaki rolü ikinci derecedeydi, ancak bir gece, tıpkı filmlerde olduğu gibi, başroldeki şarkıcı ve onun yardımcısı gösteriye çıkamayınca, görev Zeta-Jones’a verildi. Bu zor görevin altından başarıyla kalkan Catherine, hemen yapımcıların dikkatini çekti. Sonradan başrol ona verildi. Gösteri sona erdiğinde genç oyuncu Fransa’ya gitti. Burada bulunduğu süreyi Fransız yönetmen Philippe De Broca’nın ‘Şehrazat’ adlı filminde rol alarak değerlendirdi.

       İngiltere’ye 1991 yılında dönen genç yıldız, önce TV dizi ve filmlerinde göründü. Bu arada kendilerine yeni bir yüz arayan boyalı tabloid İngiliz gazetelerinin en önemli malzemesi haline geldi. Yorkshire televizyonu için çekilen ‘The Darling Buds of May’ filmindeki başarısı nihayet ona Hollywood yolunu açtı. Önce ABC televizyonunda ‘Indiana Jones’da, ardından John Glen’in çektiği, Marlon Brando’nun baş rolünü oynadığı ‘Christopher Columbus: The Discovery’ (1992) filminde rol aldı. Bu arada Amerikalı yapımcı Jon Peters ile ilişkisi neredeyse evlilikle noktalanıyordu. Ancak, bu evliliğin meslek hayatını olumsuz etkileyeceği endişesiyle, Catherine ilişkiye noktayı koymaktan çekinmedi.
       Kısa süreliğine geldiği Amerika’dan İngiltere’ye döndüğünde yine etrafında paparazzileri buldu. Boyalı İngiliz basını onu seks sembolü olarak göstermekte kararlıydı. Kendisiyle sonradan yapılan bir söyleşide “O sırada magazin basının yaptığı tamamen özel hayatıma bir tecavüzdü. Bir gece arabamı son sürat paparazzilerden kaçmak için sürerken Amerika’ya yerleşmeye karar verdim” diyecekti.
       Her ne kadar Amerika’ya yerleşmesinde paparazzileri gerekçe gösterse de, Hollywood’da yer edinebilmek için, İngiltere’de yaşayan bir yıldız olmanın hiç de akıllıca olmadığını düşündüğü akıllara gelmiyor değil. Arzuladığı ün ve şöhrete kavuşabilmek için doğruca Amerika’ya gitti.
       Pek çok yıldızın yaptığı gibi önce TV filmlerinde boy gösterdi.
The Mask of Zorro filminde
       Yine bir mucize olmasa hep TV film ve dizilerinde oynamaya devam edecekti belki. 1996 yılında mini dizi ‘Titanic’te Kate Winslet’in rolünü TV’de canlandırdı. Yeni yüzler arayan usta yönetmen Steven Spielberg’in gözüne böyle çarptı esmer güzeli. Anında yönetmen Martin Campbell’i arayan Spielberg, yapımcısı olduğu ‘The Mask of Zorro’ filmi için Zeta-Jones’u önerdi. Böylece Zeta-Jones, yıllardır azimle uğraştığı işte büyük bir adım atmış oldu. Filmde rol aldı ve hızla merdivenleri çıkmaya başladı.
       ‘Maskeli Zoro’dan sonra Galli güzeli vaz geçilmezler arasına yazdıran film ‘Kurda Tuzak-Entrapment’ (1999) oldu. Romantik aksiyon filminde, Sean Connery’nin karşısında oynadı; tüm seyirciler de nefeslerini tutarak genç kadının güzelliğini izledi. Aynı yıl Jan de Bont’un yönettiği ‘The Haunting’de Liam Neeson ve Lili Taylor’un karşısında rol aldı. Ertesi yıl iki başarılı filmde birden göründü. İlki Steven Fears’in romantik komedisi ‘High Fidelity’, diğeri Oscar ödüllü yönetmen Steven Soderbergh’in ‘Traffic’ filmiydi.
Michael Douglas ile evlendiği gün

       ‘Traffic’ filmi genç kadının hayatında başka bir önemli noktayı daha işaret ediyor. Bu filmi çevirirken Zeta-Jones, hamileydi. Zaten filmde de hamile bir kadını canlandırdı. Genç kadın, bu filmden aylar önce, hemen herkesi büyük şaşkınlığa uğratan bir aşk ilişkisine girmişti. Baş rollerde Michael Douglas ve Zeta-Jones vardı. (Hollywood’un en zengin erkeklerinden biri olan Michael Douglas’ın ünü pek iyi sayılmazdı) Çoğu kişinin bu birlikteliğin kısa süreceği tahminine rağmen, ikili hem aradaki yaş farkına, hem dedikodulara kulak tıkıyarak yollarına devam ettiler.
Chicago

       2001 yılında başrollerini John Cusack ve Julia Roberts’la paylaştığı ‘Gözde Çift-America’s Sweethearts’ ile ülkemiz sinemalarına gelen aktris, şimdi de 13 dalda Oscar adayı olan ‘Chicago’ müzikali ile gündemde. Kariyerinde zirveye ulaşmak için çok çaba gösteren sanatçı, bu filmde canlandırdığı Velma Kelly karakteriyle oyunculuk yeteneğinin yanısıra, müzik ve dans yeteneğini de kanıtladı. Zeta-Jones, bu yılın sonunda Coen Kardeşler’in elinden çıkan ‘Intolerable Cruelty’ filmiyle karşımıza çıkacak ardından da ‘Smoke & Mirrors’ ve ‘Monkeyface’ filmleri için kamera karşısına geçecek. Bu arada ‘Intolerable Cruelty’nin diğer yıldızları arasında George Clooney, Geoffrey Rush ve Billy Bob Thornton gibi usta isimler var.
       
 
       
    TOP5 38. Rotterdam Film Festivali başladı  
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları